-
1.
+1edit: çok uzun diye mesaj atmayın amk salakları. her biri ayrı hikaye bunların. okuyun, sonra kaldığınız yerden devam edersiniz. ne mal adamlarsınız ya.Tümünü Göster
uyarı: hassas ve ufak panpalarım okumasın, liseliler gibtirsin gitsin.
diğer lanet olası başlıklarım için,
(bkz: ölen kişinin ruhu ile iletişime geçmek)
(bkz: büyü çemberi ve malzemeler ve varlıklar)
(bkz: cin elde etmek hüddam sahibi olmak)
(bkz: cinler ne yer ne içer)
(bkz: kasvetli define anımız)
buyrun beyler gece gece içinizi ısıtacak hikayeler. bu hikayelerin hepsi gerçek, ve yaşanmış olaylardır.
bölüm bölüm paylaşacağım, çünkü çok uzun.
GELiN
Ben Minibüsü ile köyden köye dolaşarak kap-kacak satan bir seyyar satıcıyım.1973 yılında Güney doğudaki illerimizden birinin merkeze uzak olan köylerini dolaşıyorduk. Her zamanki gibi akşam üzeri satışı bitirip yemeğimizi yedik. Karşıdaki kahveye geçip çayımızı içerek yorgunluk attık. Kahveden ayrılırken yanımıza gelen kahveci, Gençler karanlık bastı gece burada kalın biz gece Şehire inmeyiz sabahı bekleriz dedi.Ben gülerek .Amca sen ne diyorsun.Ben her gittiğim köyde bir gece geçirsem aç kalırım derken bir yandanda yolumu kesebilecek eşkiyaya karşı arabada taşıdığım silahın varlığı bana güven veriyordu. Kahveci, Peki o'zaman yolunuz açık olsun. Yalnız yolda mola vermeyin dedi. dağların arasından bir yılan gibi kıvrılarak giden toprak yol gecenin rutubeti ile iyice yumuşamıştı. minibüsün tekerleklerinin çıkarttığı ses duyulmuyordu. Köyden ayrılalı 20 km olmamıştıki gözüm gösterge tablosundaki hararet ibresine takıldı. ibre neredeyse sona dayanmıştı. Lanet olsun bu eski arabaya diye düşünerek önümdeki son rampayı çıktım. Aynı anda Tam tepede yolun sağında Ağaçlar arasında önünde yalak olaneski bir çeşme gördüm. Oğlum ben hakikaten de ballıymışım dedim arkadaşıma. Minibüsü çeşmeye iyice yanaştırıp, koltuğun altından bidonu alırken arkadaşımın uyuyor olduğunu fark ettim. Minibüsten inip çeşmeye doğru giderken ağaçların garip bir rüzgarla sallandığını Hissettim. ister istemez içim ürperdi ve kahvecinin sözlerini hatırladım. Aceleyle bidonu doldurdum arabaya giderek motor kapağını açıp suyu koymaya başladım. Aynı anda arkamda birisinin varlığını hissettim.Ve omuzumda bir elin. O'an gayri ihtiyari ön camdan içeriye baktım. Arkadaşım uyuyordu.Bir anda sırtımdan soğuk bir ter boşandı. Arkama döndüm. Gördüğüm şey karşısında neredeyse küçük dilimi yutacaktım. Karşımda telli duvaklı ve çok güzel bir GELiN duruyordu. tatlı bir ses tonuyla merhaba Benide gittiğiniz yere zütürürmüsünüz dedi.Ben gecenin 12sinde onun böyle ıssız bir yerde tek başına ne aradığını düşünerek arabaya binebileceğini söyledim.Ben şöför kapısına yönelirken oda aracın sağdaki kapısına yöneldi.Ben koltuğuma henüz oturmuştum ki sağ kapının Arkadaşım tarafından kilitlenmiş olduğunu fark ettim. Uzanıp kapıyı açacagım sırada Gelin ile Gözgöze geldik. Gözleri kıpkırmızıydı öfke ile kapıyı sarsmaya başladı.Ben hemen kendi kapımı kapatıp kilitledim, o'esnada uykusundan uyanmış olan arkadaşımın uyarısı ile açık unuttuğum Camımı kapatmak istedim. Fakat çok geç kalmıştım. Benim olduğum tarafa gelen gelin yarı açık olan camı elleriyle tutarak kapatmamı engelledi. Yüzünü cama yapıştırmıştı. Dişleri simsiyahtı. camı tutan ellerine baktım. Tırnakları çok uzundu, uçları sivri ve aşağı doğru kıvrılmıştı. Ben can havliyle arabayı çalıştırdım. Vitese takmaya çalışırken,sol omzumda keskin bir acı hissettim. Dönüp baktığımda sol omuzuma saplanan tırnakların, etime gömüldüğünü gördüm. Yaratık acaip homurtular çıkartıyorve minibüsü durdurmaya çalışıyordu. Gaza yüklendim ama haraket edemedik tekerlekler olduğu yerde boşa dönüyordu. ikimiz birden yüksek sesle dua okuyorduk. Birden minibüs ileriye doğru fırladı. Yaratığın tırnaklarının kaportaya sürterken çıkarttığı sesi duyduk. Aynadan baktığımda onun ayaklarını açmış , kollarını ileriye uzatmış bir halde durduğunu gördüm. Sanki onuda almamız için bize yalvarıyormuş gibi bir hali vardı. Sabah köye kalkan minibüslerin kahyasını bulup ona olayı anlattık. Sizin yaşıyor olmanız Büyük mucize, çünkü gelini gören ve hayatta kalan kişi sayısı çok azmış.Bu gelini yıllar önce bizim gittiğimiz köyde evlendiği gece kaçırıp tecavüz edip işkence ile öldürmüşler. Cesedini 3 gün sonra bizim durduğumuz yere yakın bir yerlerde yol kenarında bulmuşlar. üzerinde yırtılmış ve kanlı gelinliği ile.Bu olaydan sonra yolculuklarımı hep gündüz yapıyorum.
ÖLÜM ODASI
Ontario/Kanada’daki Amhurstberg kasabası; Detroit Nehri kıyısında kurulu sevimli, sakin ve eski bir yerleşimdir. Büyük metropolitan bölgesinden bir saatlik araba yolculuğuyla, sanki bir önceki yüzyıldan izler taşıyan bu kasabaya ulaşılır. En iyi arkadaşlarımdan biri olan Pattı Henson, Windsor Üniversitesinde okuyorken ailesi ile birlikte kalıyordu. Ailesi, ön kısmında babasının mücevher dükkanı için uygun bir kısım da bulunan eski, gecen yüzyıl sonunda yapılmış bir çiftlik evi satın almıştı. Patti’nin iki büyük çoban köpeği vardı ve bu eve taşınılması, en çok onları mutlu etmişti.
ilk başlarda, olay bir rahatsızlıktan ibaretti. Arka yatak odalarından biri hep soğuktu. Kaloriferlere ne kadar çok dilim eklense de, oda kemikleri donduracak kadar soğuktu. Sonra Patti, çoban kopeklerinin o odaya hiç girmediklerini fark etti. Zorla içeri sokulursalar hırlıyorlar kulaklarını geriye yatırıyor ve izin verilir verilmez odayı terk ediyorlardı.
Bir keresinde beni yemeğe davet etmişlerdi ve neden olduğunu söylemeksizin o yatak odasına girip neler hissettiğimi söylememi istediler. Detroit’teki Wayne Üniversitesinde bir psişik deneye katılmıştım ve bir bakıma “hassas” olarak kabul ediliyordum. Kabul ettim ve odaya girer girmez, “diken üstünde oturuyor” gibi oldum. içim üşümüştü ve kendimi çok üzgün hissediyordum. Bunu Patti’ye anlattım ve ailedeki herkesin bu odadayken aynı şeyi hissettiğini anlattı bana. Hiç kimse o odada uyumak istemiyordu ve eğer yatmak zorunda kalırlarsa, korkunç bir ölümle ilgili kabuslar görüyorlardı. Dahası yatak odasının kapısı bir türlü kapalı kalmıyordu. Arada bir, etrafta kimseler yokken ve pencereler de kapalıyken yüksek bir sesle birden açılıveriyordu.
Merakim iyice arttığından, ertesi gün yerel Tarih Derneği ile bağlantıya geçtik ve şunu öğrendik O odada kıskanç bir koca karısını bıçaklayarak vahşice öldürmüş ve daha sonra kendi bileklerini kesip, intihar etmişti. Tabi k köpeklere herkes hak verdi, madem girmek istemiyorlardı, girmeyeceklerdi. O oda artık kiler olarak kullanılıyordu.
Ruh ve Madde Dergisi -
2.
-1gibseler okumam özet geç bin
-
3.
-1Tılsımlı Tavşan Ayağı ve Maymun EliTümünü Göster
Belki duymuşsunuzdur Tavşan ayağı veya maymun eli uğurlu sayılan bir tılsımdır. Tılsım şu şekilde işlemektedir bu tılsımı üzerinde taşıyan çok şanslı oluyor ancak kaybederse tamamen şansını kaybediyor ve felaketler hiç ekgib olmuyor. Maymun eli olarak daha sonradan filmi çekilen hikaye şu şekildedir
Bir gün kahramanımız bir mezarlıkta tavşan ayağı bulur. Tavşan ayağının üzerinde bilinmeyen bir alfabeyle bir şeyler yazmaktadır bunu görür ancak önemsemez. Tavşan ayağının sihirli olduğunu yada kötü bir laneti olduğunu düşünmez ancak ilginç geldiği için alıp evine zütürür. Kahramanımızın karısı kalp hastasıdır ve kalp nakli gerekmektedir uygun bir kalp bulunamazsa ölecektir. Bu hikayedeki kahramanımızın tüm duaları karısının uygun bir kalp bulunup karısına nakli üzerinedir ve tavşan ayağını evine zütürürkende aslında kafasında bu düşünceler vardır. Keşke uygun bir kalp bulunsa diye söylenir. Tavşan ayağını evine zütürüp yatak odasında bir çekmeceye koyar, bir kaç saat sonra olaylar ilginç şekilde gelişir. Hastaneden telefon gelir telefondaki kişi karısına uygun kalp bulunduğunu ve hemen nakil için hastaneye gelmelerini söyler. Adam çok sevinir ve karısına bu müjdeli haberi verip hastaneye giderler. Karısı ameliyata alınır, ancak o sırada anne ve babasını görür. Onlara müjdeli haberi verecekken onların çok hüzünlü durduklarını ve ağladıklarını görür. Annesi hemen konuya girip sana ulaşmaya çalıştık ancak telefona cevap vermedin der. Adam ne olduğunu sorar. annesi kardeşinin trafik kazasında öldüğünü ve organlarını bağışladıklarını söyler. Karısının alacağı kalp ölen kardeşinin kalbidir. Adam neye uğradığını şaşırır ancak bu olayın tavşan ayağıyla bir ilgisinin olduğunu aklının ucuna bile getirmez. Daha sonra bu olayı atlatıp hayatlarına devam ederlerken artık bir çocuklarının olması gerektiğine karar verirler. Karısıda yeni bir kalbe kavuştuğu için bu artık mümkündür. Doktorlarda karısının hamile kalabileceğini ve sorun olmayacağını söylerler. Ancak bir kaç ay geçmesine rağmen kadın bir türlü hamile kalamaz, ve adam karısının hamile kalması için yatak odasındayken dua eder. Adam işteyken hapisten kaçmış sayısız insan öldürmüş bir seri katil saklanmak için bu adamın evini seçer. Karısına tecavüz eder ve eğer bu olayı birisine anlatacak olursa tekrar gelip hem kadını hemde kocasını öldürmekle tehdit eder. Kadın bundan çok etkilenir ve bu olayı unutmak ister seri katilin kim olduğunu bildiği içinde bu konuyu yaşanmamış gibi kabul eder ve kimseye bir şey söylemez. ilerleyen günlerde kadın hamile olduğunu öğrenir ancak sorun şudur ki kocasından mı yoksa seri katilden mi hamiledir bilmemektedir. Çocuklarının doğacak olmasından dolayı adam kendine daha çok işe verir. Daha çok paraya ihtiyacı vardır. Ve yine bir gün yatak odasında keşke bir evimiz olsaydı böylece kira vermekten kurtulurdum der. Ertesi gün işyerinde adam kolunu makinaya kaptırır ve kolu kopar. Hastaneye kaldırılır adam kurtarılır ancak kopan kolu geri dikmek mümkün olmaz. Bir kaç gün sonra sigorta şirketi adamı arar ve kopan kolundan dolayı tazminat ödeyeceklerini söylerler. işin ilginci tazminat miktarı tamda yeni bir ev alacak miktardadır. Adam masa başı bir göreve getirilir ve tazminatıda alır. kolu kopmuştur ancak istediği gibi bir evi ve hala bir işi vardır. ilerleyen günlerde mutluluklarına bir yenisi eklenerek çocukları dünyaya gelir. Ancak çocuk oldukça sarışındır. Sarıya çalan saçları mavi gözleri vardır, gelgelelim ne karısı ne kendisi sarışın değildir. Ailesindede sarışın yoktur. Adam ve karısı beyazdır ancak esmer sayılacak beyazlardandır. Yinede başlarda olumsuz düşünmez. çocuğun bir başkasından olacağını aklının ucuna bile getirmez.Çünkü karısı onu çok sevmektedir asla böyle bir şey yapamaz diye düşünür. ilerleyen günlerde kolunun olmamasından dolayı adam kendinde ekgiblik hissetmeye başlar. Herşey yolunda gitmesine rağmen kolunun olmaması ruhunda çok büyük bir acı yaratmaktadır. Bu acıdan kurtulmak ve rahatlamak için alkol, marijuanna ve çeşitli uyuşturucular içmeye başlar. Karısı bu durumdan şikayetçidir ancak kocasını engelleyemez. Zamanla aralarında bu nedenle büyük kavgalar olur ve aralarındaki aşk kaybolur. Kadın artık adamı sevmemektedir hatta boşanmayı düşünmektedir. Adam bir gün işe gitmek istemez ve işten izin alır ancak işe gidiyormuş gibi içki içmek için bara gider baya içer üstüne uyuşturucuda kullanır ve eve döner, evde bir adamla karısının konuştuklarını görür. Neler olduğunu öğrenmek için bu adam kim diye sorar, adam kendisinin karısının arkadaşı ve avukatı olduğunu ve karısının ondan boşanmak istediğini ancak bunu sana kendisi söyleyemediği için benim söylememi istedi der. Adam uyuşturucu ve alkolün etkisi ile o an mantıklı düşünme yetisini kaybetmiştir ve herşey gözünün önünde canlanır, aslında çocukta muhtemelen bu adamdan diye düşünür adam sarışındır ancak gerçekte düşündüğü gibi çocuğun babası değildir hatta karısı ile arkadaşlıktan öte bir ilişkiside yoktur, ancak uyuşturucunun etkisi ile adam kafasında yarattığı bu hikayeye o kadar inanır ki cinnet geçirir yatak odasından tüfeğini alıp karısını öldürür avukat bu sırada evden kaçar, küçük çocuğuda öldürür ve evi ateşe verir. Son anda itfaiye tarafından kurtarılır. Uyuşturucunun etkisinde bunları yaptığı ve pişman olduğu için 15 yıl kadar hapis cezası alır. Hapiste kendini roman okumaya verir. Bir romanda lanetli tavşan ayağından bahsetmektedir, ve sonunda şöyle yazmaktadır "tavşan ayağı bir şey vermek için senden birşey alır ancak bu lanetle kazanılan herşey sonunda geri alınır." Adam çoktan olanların farkına varmıştır ancak artık çok geçtir. Hikayesini bir dergiye anlatır. Şehir efsanesi kulaktan kulağa yayılır. Tam olarak tavşan ayağımı yoksa maymun elimiydi bu bilinmesede bu hikaye efsaneleşir ve filmi bile çekilir. -
4.
+1mondros ateş kes antlaşmasımı yazdın amk
- 5.
-
6.
0up up up upup pupup upu pu pup.
-
7.
0
-
8.
0böyle paylaşımlar için üye oldum
- 9.
-
10.
0okumadım.
- 11.
-
12.
0gece gece okuyun beyler.
-
13.
0@47 la olm bölüm bölüm okursun hepsi ayrı hikaye. birini bugün diğerini sonra oku amk çocu.
-
14.
0
-
15.
0okumak yemedi mi oçlar?
-
16.
0reserved okurum bi ara
-
17.
0panpa göz hastanesine randevü aldım
-
18.
0@45 qaaaaaaaaaaahahahahahha
-
19.
0lan okudukça güldüm ya
- 20.
-
helix mod oluyor
-
kayra senin o daracık deliğin var ya
-
yav amg sirtlancanlar yoksa
-
yav bu nasi bişi amg
-
yav amg 35 yaşında adama
-
mekanda karilara descartesten camusdan bahsedersin
-
ucan kedi hastaya bakiyor su an
-
şu atarinın ekranı dekormus
-
ışıklar içinde uyu burom benim
-
detonecan allahın aslanı
-
mikropcann alfalığı
-
piyo kimin anasina sovdun laga luga yapma
-
rabbim kimseyi mahkemelik etmesin
-
kozdesucugun biraktigi boslugu kim doldurdu
-
helix emmim benim
-
axento ucan kedıye sahıp cıkması
-
islak kopek yavrusu gibi
-
kayra donanımhaberde evıne geldıklerınde
-
adamın birsürü hattı var bak
-
caylak aciklamasina ne yazdin
-
bana dava acagını soylıyenlerın lıstesı
-
dunden beri aklima geldikce
-
işten geldikten sonra yemek yapmak
-
ucan kedi laik huu
-
bruce willis rick harrison a ne kadar çok benziyor
-
dumbki ne bekliyordun hornetçi
-
donanımhaberde ölücüler vardı
-
helix damlar birazdan
-
kaptan sirk sus la
-
güldürmeyen
- / 2