/i/Okul

"Eğitim, kafayı geliştirmek demektir, belleği doldurmak değil."
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +8
    Daha önce böyle bir şey yapmıştık, bir kaç arkadaş tekrar yapalım dedi. buyrun;

    Kurallar; En fazla 15 cümlelik içinde 3 tane Deyim in geçtiği bir paragraf olacak, paragraf derken, siz hikaye deneme fabl artık ne tür isterseniz yazabilirsiniz ama en fazla 15 cümle olacak.

    Kelimeler; tırnak, oyna, bık- , çöp, kıs- , kayış , püskül , yan - , kamçı- , yıldız , vida , yetki ,

    Deyimler: göze al- , gözden düş- , göze gel-

    içinizdeki edebiyatçıyı ortaya çıkarın bakayım, güzel bir etkinlik olacağını düşünüyorum
    ···
  1. 2.
    +7
    am züt meme
    ···
  2. 3.
    +1
    ulan amk işsizleri kim uğraşacak lan bunla
    ···
  3. 4.
    +2
    işsizmisiniz olum
    ···
  4. 5.
    0
    Fino Celal'in Burnunu Isırıp Attı.
    ···
  5. 6.
    +1
    Sandalyeden düştüm
    ···
  6. 7.
    +4
    vida göze geldi ve gözümü acıttı.yan tarafta tırnaklarını kesen bacım fatmagül, yıldızların altında şarkısını söylerken babam bacım fatmagülü kamçılamaya başladı. artık bacım gözden düşmüştü.
    edit: sonra devam ederim amk
    ···
  7. 8.
    +1 -1
    rezzzzzzz editliycim sonra
    ···
  8. 9.
    +3
    Gece hava kararınca bile yıldızların altında oynamaktan bıkmadığımız yıllarımızdı çocukluğumuz.
    Arkadaşlarımızla eğlenecek olmamızın bizi kamçıladığı ve tırnaklarımızın kırılmasını, parmak uçlarımızın tahriş olmasını göze alarak toprakla oynadığımız yıllarımızdı. Top oynarken penceresinin cdıbını kırdığımız komşularımızın bizi kayışla dövdükleri bile olurdu. Sadece perdelerine bağlı püskülleri zarar görmezdi. Eve döndüğümüzde annelerimizin bize bağırmaktan sesleri kısılırdı. Bizim top oynarken kalın vidalarla duvara sabitlenmiş skor tabelalarına ihtiyacımız yoktu, çünkü skor değil eğlenmek önemliydi bizim için. Yanlamasına koyduğumuz çöp kutuları kalelerin direkleri olurdu. Resmi bir kural değildi belki ama takımları kurma yetkisi top sahibinindi. Hepimizin hayallerini süsleyen mahallenin bir güzeli olurdu. Göze gelmemesi için bakmaya utanırdık. Hep içimizdeki en iyi oynayan, en karizma arkadaşımızın yari olurdu o. Bizim en ufak bir şaşkınlığımız, kayıp düşmemiz, ters hareketimiz onun gözünden düşürürdü bizi. Tasolarımızı kaybettiğimizde ağladığımız yıllardı…

    edit: elimden gelen bu hocam.
    ···
    1. 1.
      0
      güzel olmuş panpam, hakkini helal et birkaç cümle aldim.
      ···
    2. 2.
      0
      Panpa sen yaz yazmaya devam et o ışık var sende güzel olmuş
      ···
  9. 10.
    -1
    Ananın dıbına tırnak oyna kıs bık çöp kayış püskül yan kamçı yıldız vida yetki göze alarak gözden düşerek göze gelerek girsin
    ···
  10. 11.
    +1
    paragraf
    ···
  11. 12.
    +1
    Paragraf ne demek onu bile bilmem deneyeceğim.

    Çirkinim ben çirkin, dolmuşa binince en arkaya koşanım ben.
    Arkadaşlar arasında en arkada kalan o mahlukum ben. Hiç bir yere çağırılmaz.
    Olmasada olurlardanım ben.

    beyler babam pcye oturuyor gelince editlerim.
    ···
  12. 13.
    +1
    Bir ÇÖP kutusunun altında yatıp, YILDIZların altında geceleri tir tir titrerken, yaşlandığımı da hissediyordum. Eskiden oyun OYNArken, saklanırken ve kaçarken KAMÇI olarak kullanabildiğim TIRNAKlarım çok güçsüzleşmişti ve YAN yatıp da onlara baktığımda PÜSKÜLü andırıyorlardı. Oysaki eskiden tam bir ViDA gibi deliciydiler. KAYIŞ gibi belime sardığım gösterişli kuyruğum ise çok gereksiz eski bir yün görünümündeydi. Daha da önemlisi bizi kovalayıp, BIK bık konuşup, ağaçlara tırmandıran sokak serserileri bizi GÖZDEN DÜŞürüp karşımıza geçip KIS kıs gülerken, gruptakileri kurtarabilmek için ben savaşırdım. YETKi bende olduğu için, grup lideri ben olduğum için, bir grup sokak köpeğiyle savaşmayı GÖZE Alan bendim.…Şimdi ise yaşlılıktan, açlıktan, soğuktan ve yaşamın ağır yükünün bıkmışlığından, kuyruğumu bile kaldırmak istemiyorum… GÖZE GELdim sanırım….
    ···
  13. 14.
    +2
    Ben şairim aslında şiir etkinliği olsa da iyi olur aslında :D neyse başlayalım bakalım.

    Bol Yıldızlı bir gece evde ölüm sessizliği hakimken dededen yadigar sandığı açma hissi doğdu içime belki içinde para edecek şeyler vardı ve normalde paramı kısıp gittiğim halısahaya bu sefer sıkıntı çekmeden gidecektim. Vidalı dolaptan aldığım anahtarı sandığa sokarken girmedi ve tırnağımı kırdım. içimdeki sıkkınlığın sebebini bu şekilde öğrenmiş olduğumu düşünerek diğer elimle zorlarken koskoca sandıkta püsküllü bir fes ve eski dilde yazılmış vir mektuptan başka bir şey yoktu. Olsun dedim kendime bunlar da para edebilirdi belki ve etmemesini de göze alarak aldım mektupla fesi tarih bölümünde okuyan yakup un yanına gidip okuttum mektubu. Sanki oyun oynuyordu benle cümleleri ağzında geveleyip mektubu çöpe atmam gerektiğinden bahsetti. Bu hareketi beni şüphelenedirdi ve yakup gözümden düştü neden gizledi yazan şeyleri benden? Yetkili birisine gidip o yazıyı öğrenmeliydim yanmak pahasına olsa fesle arasında bağ olduğunu öğrenmeliydim dekana gidip sordum okudu ve fesin yanında mı dedi. Hayır dedim onun Püskülünün bağlı olduğu kamçıdan haberin var mı dedi yok dedim. içimden "bu gibtiğim ne zırvalıyo lan" diye geçirirken hiç bir şey bilmememin bıkkınlığı içinde "yarın bu mektup için 1.dereceden muhatap bulmam lazım kendime" dedi. Evimde tek başıma kaldığımı söyledikten sonra bize geldi geceyi bekledik ve standart bildiğimiz fincanla ruh çağırma seansı yaptı ve. Asıl can alıcı olay şu ki hiç bir şey olmadı. Ertesi gün...
    ···
    1. 1.
      +1
      onuda yaparız hacı..
      ···
  14. 15.
    +1
    15 kelimeden fazla olmuş sanirim . ama güzel olmuş...
    Panpa keşke yeni başlık değil paragraf yazıyorum 1 i devam ettirseydin.alt alta olsaydi
    ···
  15. 16.
    +1
    reserved

    Yan komşumun vidası çıkmış posta kutusuyla göz göze geldim. Kenarından su sızdırmış çöpün kokusunu aldım. Bir iş günü daha sona ermiş ve evime varabilmiştim. Tırnaklarımın acıdığını hissediyorum. Patronumun gözünden düşmemek için, içime attığım nefret dolu kelimeleri düşünüyorum. Her kelimesi bir kamçı gibi inmişti sırtıma. Sahi nasıl göze alıyordu bu kadar kötü şeyler söylemeyi, kim yetki veriyordu ona? içeri girmeden kapı tokmağında asılı püskül ile oynadım biraz. Anlamsız yere babaannemi hatırladım. Ne zaman işlerim kötü gitse;"nazar var sende, göze gelmişsin" derdi. içimden kıs kıs gülüyordum ama burnumdan öfke soluyordum adeta. Bıktım artık bu şekilde yaşamımı sürdürmekten. Anahtarı kapının kilidine sokup 2 tur çevirdim ve içeri girdim. Ne için aldığımı bile unuttuğum kayışa gitti gözüm. Endişelenmeyin anlık bir düşünceydi sadece.
    ···
  16. 17.
    +1
    tırnaklarını sırtına adeta geçiriyordu ,tırmalamanın ötesinde birşeydi bu.
    Göze mi gelmişti? Sabahın ilk ışıkları odaya daha yeni yeni vururken, gözlerini
    ancak kısarak çöp bidonuna doğru bakabildi. Saat 8:30 falan olmalıydı çünkü
    perdenin püsküllerininden ıçeri sızan ışık herzaman bu saatlerde çöpe vurur
    ve yıldız gibi bir şekil bırakırdı parkede. Kızdığını bile bile , bu durumdan bıkmasına rağmen oynamaya devam etmesine bir anlam veremiyordu.Bir keresinde gelip kayış gibi zütüyle kafasına oturmuştu.Ne yapacağını bilemeden hemen aşağıya atınca ,biraz belini incitmişti ve bu davranışı sonrasında da gözünden düşmüştü.Ne yani sırf o istiyor diye onun her istediğini yapmak zorundamıydı? Çöpün yanında yerde duran kamçılı fotoğrafını farketti."Şeytan diyor" dedi "al şu kamçıyı sabaha kadar... " .Yatakta doğrulup ona güzel bir ders vermek istedi fakat o kadar gözünde büyüdü ki rahatını bozmak, göze alamadı odanın soğuğuyla yüzleşmeyi. Zaten yetkisi alındı alınalı ne hayattan zevk alır olmuştu ne de ciksten. Olay yanaklarına varınca artık kalkma vakti gelmişti. Ani bir şekilde doğrulunca yatağın vidalarını sıkmayı unuttuğunu anımsadı ve yüksek bir sesle "ulan dıbına kodumun kedisi! gibtir git başka yerde oyna" dedi."gibtin attın sırtımı oç"
    ···
    1. 1.
      +1
      sen de mi kedi hacı? hahahahaha güzel olmuş panpa eline sağlık...
      ···
    2. 2.
      0
      tırnak kelimesini görünce direk aklıma kediden girmek geldi , eyw bro
      ···
  17. 18.
    0
    stresle geçen bir iş gününün ardından eve uykulu bir şekilde döndüm kapıdan içeri geçtim ve koltuğun üzerindeki püskülle oynayarak yatağa uzandım elime kumandayı alıp kanalları dolaşmaya başladım kanalların hepsi çöp yığını gibi bir ton saçma şeyle doluydu televizyonu izlerken uyuyakalmışım 1-2 saat sonra gürültüyle uyandım pencereden yıldızları görünce hala gece olduğunun farkına vardım hala açık olan televizyondaki spikerin bağrış çağrışları dikkatimi çekti ve gözlerimi kısarak altyazıyı okudum okur okumaz tırnaklarımda bile hissettiğim bir soğukla titredim bıkkın bu insanlar dünyaya bir son vermek istemiş olacak ki nükleer savaş başlamış tüm vatandaşlara silah kullanma yetkisi verildi gibi saçma bilgilerde dahildi hemen koltuğun altındaki çantayı çıkardım ve metal çantanın vidalarını ellerimle çıkarıp içindeki silahı aldım kemere bir kayış geçirip silahı kayışa geçirdim ve hayatta kalabilmek için dışarı çıkmayı göze aldım zaten kaybedecek bir şeyiminde olmadığının farkındaydım tüm tanıdıklarımın gözlerinden düşmüş biçâre yaşıyordum dışarı çıkar çıkmaz etrafın yanmakta olduğunu ve insanların feryat ederek etrafa kaçışmakta olduğunu gördüm karşı evdeki sevip açılamadığım kızın ölmüş olduğunu görünce yüreğimden kamçılanmışa döndüm o an artık kendime bir amaç edinmiştim dünyayı bu savaşa getireni bulup vuracaktım nükleer savaştan korunma için yapılan sısğınağa doğru koşarak ilerledim sığınağa yakın bir noktadaki iki asker kimseyi almıyordu insanların arasından sıyrılık yaklaştım silahımın olduğunu ve işe yarayacağımı söylememe rağmen içeri almadılar ve ikisini vurup insanların içeri hunharca dalışını sağladım sığınağın kapısına geldiğimde tahminen 1-2 km öteye nükleer bomba atıldı ve diğer o insanlarla birlikte öldüm ... çalan alarma birlikte koltukta doğruldum gece boyu açık olan televizyonu kapadım ve ailemle birlikte pazar kahvaltısına oturdum.
    ···