1. 26.
    0
    çekti beni köşeye. dedi neyin var oğlum hayırdır falan. dedim hocam ilk kez böyle oluyorum. çok garip vaziyetteyim inanın anlatamam beni sadece otele zütürün. neyse gittik. sesler geliyor ama herkes otelin alt katında restorantta bi kahve içtim oturup çıkmadan. en büyük hastalığım belki. kahve. tek rahatlama kaynağım. zaten 6. sınıftan sonra günde 5 saat uyumaya alıştım bazen 4 3 hatta uyumadığım çok gece vardır. zaten bana o yıllarda 24 saat az geliyordu
    ···
  2. 27.
    0
    anlat panpa dinliyorum
    ···
  3. 28.
    0
    abartıyorsun diyeniniz vardır elbet. ama inanın bana benim için yapılacak çok şey ve hedeflerim vardı. bu hayata öylesine gelmemiştim. bana verilen bi nimette vardı. aklım. bunu boşuna kullanamazdım. aktivitelerim de vardı elbet. hani odama kapanıp çalışmazdım hep ailem çok ön plandaydı. annemle inanılmaz bir iletişimimiz vardır. şuan eve bile gitmiyorum hatırladım da bi garip geldi gene
    ···
  4. 29.
    0
    neyse kahveden sonra etrafa bakındım bi. gereksiz insan kaynıyordu. ama gördüğüm yüzü kolay kolay unutmam. neyse çıktım odama . yattım ama uyuyamadım. zaten benim saat 11 de uyumam hocalarıma da garip geldi babamı aramışlar. beni aradı hemen. açmadım bile. yattım sadece bu zamana kadar neler yaptım da neler aldım diye ilk kez arkama baktım belki. ama içimde birşey ekgibti ve o bana çok yakındı.
    ···
  5. 30.
    0
    devam edicem
    ···
  6. 31.
    0
    resrved
    ···
  7. 32.
    0
    bi süre sonra sızmışım. uyandığımda saat beş buçuk gibiydi. zaten en fazla 1 saat uyumuşumdur. kahve yaptım gene kendime. attım kendimi balkona. zaten dumanın dansını izlemişinizdir çoğunuz o kadar güzel gelir ki kokusuyla bana. bu sefer daha farklıydı ama gerçekten daha farklıydı. saat 6 ya kadar biraz kitap okudum. sonra bi kahve daha yapmak için kalktım yerimden. usulca gittim ha bu arada kahve o 3ü bi arada denen yapmacık şeylerden değil. onlar içilir mi mis gibi türk kahvesi varken. her kampa yanımda kahve ve cezveyle giderdim. tarih bilgim pek yoktur ama duyduğum kadarıyla avrupaya kahve osmanlı zamanında viyana seferinden önce nasıl olsa alırız diye yanlarına aldıkları kahvenin yağmalanmasıyla gitmiş. bunu bana viyana kampında hocam anlatmıştı ne kadar doğru araştırmadım * aklıma geldi gene neyse devam ediyorum
    ···
  8. 33.
    0
    adam aynştayn çıktı amk ne işin var lan senin bu sözlükte. burası işçi-havuz problemi çözemeyenlerin mekanı
    ···
  9. 34.
    +1
    canım çekti. gideyim kendime bi kahve yapayım zaten şuan tek dostum dumanı. sizde isterseniz koyun ocağa hissedin içinizde o ferahlığı o tatlı acılığında acılarınızı unutun. ama bozmayın tadını sakın şeker koymayın. benden bi tavsiye dostlar diğer entry 3 dakika rötarlı olabilir *
    ···
  10. 35.
    0
    devam ediyorum
    ···
  11. 36.
    0
    devam dinliyom
    ···
  12. 37.
    0
    neyse. kahveyi koydum ocağa bi güzel koydum fincana. oturdum tekrar balkona ama yan balkon da açılmış sesler geliyor. hiç takmadım kulaklığımı takıp kahvemle uyandırırken kendimi kahveyi bi anda üzerimde buldum ama nasıl bilmiyorum. gene o sıkıntı çökmüştü. gene o heyecan. tam böyle onun sıcaklığıyla yanmışken fırladım ayağa biraz gürültülü tabi. fincanı yere fırlatmışım tuzla buz oldu .
    ···
  13. 38.
    0
    dinleyen var mı dostlar?
    ···
  14. 39.
    0
    beklettim biraz kusura bakmayın
    ···
  15. 40.
    0
    devam panpa
    ···
  16. 41.
    0
    başlığı da upluyorum hadi bekliyorum
    ···
  17. 42.
    0
    işte o varlığı gördüm o an. içimden ne geçti hatırlamıyorum. şimdi bile bi garip hissettim kendimi. o zamana kadar sadece yaşamsal fonksiyonları için var olan kalbim ne olduğunu şaşırıp afalladı. ruhumun duvarlarında hissediyordum kanın akışını. ayaklarım uyuştu. saçlarını örmüş omzundan yanına düşmüştü. örmesine rağmen belki beline geliyordu o halde bile saçları. kestane renginden biraz daha koyu. kocaman kahverengi gözleri vardı. şaşkın ve korkmuş ne olduğunu şaşırmış biçimde bana bakıyordu. yanından bi ses duyuldu birşeyin var mı? dedi bana. ama cevap vermeye tenezzül bile edemezdim. normalde birden çok iş için tam donanım çalıştırabildiğim aklım durmuş daha önce varlığından sadece aylık check uplardan haberdar olduğum kalbim çok saçma çalışıyordu. inanın o yaşıma kadar çocukluğum hariç 1 2 kez ağlamışımdır. üzülme ve kaybetme nedir hiç bilmedim ben
    ···
  18. 43.
    0
    size de oldu belki. ama bu kadar oldu mu bilmiyorum. oturdum saçılan kahvenin üzerine sadece. zaten ayağa kalkamazdım. küçümser bi gülümseme gördüm ama daha önce annemden başka kimsenin gülümsemesi benim farkımda olmamıştı. arkadaşım geldi hemen ne oldu dedi. daha ses tonunu hiç duymadım bi umut dedim ama kalbim kaldırabilir miydi? çok riskliydi be. gerçekten çok riskliydi. kulaklarım belki duymak istemezdi ondan sonra sonsuza kadar. belki de ölürüm dedim. çünkü kalbimi durduramıyordum lan. lisede kanı kaynar insanın lafı çoğu için geçerliyken benim için bu hiç olmadı. size içimden geçtiği gibi anlatıyorum. o zamana kadar kadınları sadece neslin devamı olarak görüyor ve buna gerek bile duymazdım. evlenmek benim için zaman kaybı ve yapılacaklarımın önünde bi engel olurdu sadece)
    ···
  19. 44.
    0
    yere bakıyordum. gözleri yere dökülen kahvenin biriktiği yerleri andırıyordu. değil mi? ben rüya görmediysem. ya sadece halüsinasyon? kafamı tanca sorunun altında ezilmiş bir çaresizlik olarak görüyordum o an. ama daha önce hayal meyal duyduğum yanındaki ses cevap verdi gene. bi yandan da seviniyordum. risk ortadan kalkmıştı.' birden ses duyduk geldik başı döndü sanırım kahveyi dökmüş dedi. kafamı kaldırıp bakamıyordum ya bana bakarsa? ya gözlerime bakarsa? ya ilk kez biriyle göz göze gelirsem ve bu o olursa? gözlerim yanar mıydı? belki ruhum gibi akar giderdi için için
    ···
  20. 45.
    0
    ama bu heyecanı yaşamak istedim. yaşamalıydım. ne olursa olsun. kaldırdım bi cesaret kafamı. ama belki ton basıyordu o an. o gülümseme yoktu ama büyü vardı. büyü neydi ki? büyü diye birşey var mı? kafayı yiyorum dedim kendi kendime. en büyük avantajım cümle kurarken kafamda aynı anda tonla cümleyi oluşturup en mantıklısını seçim söylemek olurdu. bu huyumu çok sevdim hep. o küçümseme mimiği gene biraz belli oldu ve bana 'nasılsın' dedi? inanabiliyor musunuz o varlık konuşuyormuş. geriye doğru atmışım o an kendimi betona vurdum kafamı. biri birşeyler mırıldanıyordu ama duymadım. duymasam ondan sonra üzülmezdim. gerçekten üzülmezdim
    ···