0
Bölüm 2:
Biraz sonra arabaya geldiler. Koruma ceketini çıkardı arabayı çalıştırdı ve ilerlemeye başladık. Bir süre sonra konuşmaya başladılar. Temsilci:
- Gel istersen evde bir şeyler içelim.
- Saolun efendim. Sizi rahatsız etmiyim.
- Olur mu öyle şey. Dün sen olmasaydın ben şimdi ölmüştüm.
- Madem çok ısrar ediyosunuz gelirim.
Bu ne taktan bir konuşmaydı böyle. Neyse, hemen el frenini çektim. Onlar ne olduğunu anlamaya çalışırken korumanın boğazını kestim. Korumanın boğazından kan cama ve temsilcinin üzerine sıçrarken temsilcinin yüzü bembeyaz kesilmişti. Bıçağın arkasıyla vurup onu da bayılttım. Kanlar içindeki korumayı arkaya attım ve direksiyona geçtim. Korumanın ceketini alıp kanlı camı sildim eve doğru devam ettim. Eve vardığımda arabadan indim ve temsilciyi eve doğru sürükledim. Kapıyı açıp içeri girdim. Temsilciyi kalın iplerle bir sandalyeye bağladım. O uyanana kadar kendime bir kahve daha yaptım ve içtim. Buranın kahvesini beğenmiştim. Tezgahın üstünden bir satır aldım ve içeri gittim. Biraz sonra temsilci uyandı ve bağırmaya başladı. Satırı elimde kavradım. Sonra konuşmaya başladı, bir yandan ağlıyordu:
- Lütfen acı bana ingilterede okuyan bir kızım var eğer o benim öldüğümü görürse ne yapar?
- Sorun değil onu da öldürürüm.
- Ne! Sadece beni öldür tamam ama ben ne yaptım ki benim suçum ne?
- Senin suçun yok. Sadece benim canım istiyor.
- Lütfen bıra...
Satırla elini kestim. Kanlar yere akarken temsilci acı içinde bağırıyordu. Ama insan bağırışları canımı çok sıkıyor. Daha fazla dayanamadım ve kafasını da kestim. Son birkaç saniye boğazıdan hırıltılı bir ses geldi ve sonra öldü.
Eve gittiğimde üstümden büyük bir yük kalkmıştı. Kendimi daha rahat hissediyordum. Yatağa uzandım ve derin bir uykuya yattım.