Oğlum geldik suraya hikaye yazıyoruz adam çıkmış inanmıyorum cart curt diyor. Abi sana zorla okutan yok gibtir git amk.

Uyandığımda herşeyden bıkmış ve bitkin hissediyordum kendimi. Yataktan hiç cikasim yoktu. Malzeme lazımdı bana. Telefonumu alıp açtım sonunda.

Kız bir ton mesaj atmış. Beni artık istemediğini başkası olduğunu. Benden ayrıldığını yazmış. Hiç giblemedim. Bi abimiz vardı mahallenin arka sokaklarında oturan. Aradım numarasını ;

Mahallesi abisi : T

T: Alo, kimsin ?
B: Benim abi mahalleden Can
T: Heee nerelerdesin yigenim gözükmüyorsun hiç?
B: Kosturuyoruz abi ışte musaitsen yanına geleceğim
T: Gel gel musaitim tabi yaa.

Telefonu kapattiktan sonra evde biraz atistirip bi duş aldım. Daha sonra yanima carsafimi alıp ciktim. Gittim abinin yanına oturttu dükkanına. Güzel malzemeleri varmış 50 liralık aldim çıktım oto yikamadan.

Yine kulagimda kulakliklarim, başımda kapsonum yürüyorum sadece.

Eve uğrayıp arabayı alma fikri geldi aklıma sonra gibtir edip boş ve terkedilmiş inşaata doğru yola koyuldum. içeri girip icecegimi hazirladiktan sonra Fahrinin evine gidiyim dedim. Ama saat daha öğlen 13:00 dı. Gitsem Fahri işte olacaktı büyük ihtimalle. O konuyu da gibtir ettim akşam görüşürüz diye. Tekrar evime döndüm. Odamin kapısını kilitleyip atesledim yeşilimi. Bi yandan ritim tutmaya çalışıyor bi yandan icecegimle ilgileniyordum...

Merak eden olursa 10 sukuya devam ederim.

Sabahın ilk ışıklarıyla, içime sevdigim maddeyi çekiyorum. Önümde baraj. Telefonu arabaya bağlayıp " Honey Cocaine - Money Murderer" parçasını açtıktan sonra keyfimize keyif kattiktan sonra şehire doğru yola çıkıyoruz.

Önce bize girip anneciğimden gece vakti dışarı çıkma konusunda biraz azar isittikten sonra o mükemmel kahvaltiya yumuluyoruz. Maddenin etkisiyle kurt gibi acıkmışız...

Daha sonra hem odam hemde stüdyo olan yere çıkıyoruz üst katta. Başlıyorum midi klavye üzerinden birşeyler saçmalamaya. Hangi düzen kafama yatarsa onu isleyecegim.

Mustafa beni bekleyemeden sözünü yazmaya başlıyor bile. Gayette güzel gidiyor. O an dış dünyayla bağlantımızı kesiyoruz. Telefonlar kapalı. Modem kapalı odanın kapısı kilitli. Ben nota basıyorum Mustafa söz yazıyor. 4 saatin sonunda elimiz boş yine çıkıyoruz odadan.

Kız arkadaşım mesaj atıyor;

K: Nerdesin sen !
B: Evdeydim Mustafayla çalıştık biraz.
K: Kesin öyledir hep öyle oluyor zaten. Benimle hiç ilgilenmiyorsun. Varsa yoksa müzik ve işe yaramaz tutkuların!
B: Uzatmaya devam edecek misin?
K: Evet, yeter artık !

Telefonumu yine kapatıyorum sonra. Tekrar atlıyoruz arabaya. Kafamızda Seyir tepesine çıkıp biraz oturmak var. Tabi işler böyle olmuyor..

Bu şekilde işime devam ettim. Geceleri işten çıkmadan önce tuvalete girer bi sigara hazırlamaya başladım. Eve gidene kadar içiyordum onu. Kafam çok yükseklerdeyken eve girip müzik yapiyordum.

Olabildiğince yüksek tutuyordum moralimi. Dövme yaptırmaya karar vermiştim. Eskiden müzikle uğraşan tanıdık bi dövmeci abim vardı. On numarada dövme yapardı. Bi gün gittim dükkanına

Dövmeci: D

B: Abiiii ne yapıyon nasıl gidiyo ya ?
D: ooo kardeşim gelmiş şükür kardeşim çalışıyoruz sen ne yapıyorsun devam mı ?
B: Devam abi devam herşeye devam işte
D: Az takıl oğlum ölecen bi gün dıbına koyum
B: Tamam abi tamamda ben dövme yaptırmaya geldim.
D: Ne yaptirican varmi kafanda bişey
B: Yokki abi ya müzikle ilgili bişey olabilir ışte
D: Lan mikrofon çizelim mi omzuna
B: Olur valla abi niye olmasın

Diyip randevu verdi 1 hafta sonrasına.

Gün geçtikçe hepsinin dozu artıyordu. Yetmiyordu sanki. Yuttugum zaman hissediyordum sinir sistemime nasıl saldırıda bulunup onları etkisiz hale getirdiğini. Hissediyordum vücudumdaki ter bezlerinin nasıl çalıştığını. Göz bebeklerimin büyüdüğünü biliyordum. Böyle yürürken şehir benim olurdu. insanlar sanki hep bana bakıyordu. Bi kurtulabilseydim onun toz pembe etkisinden işte o zaman bırakabilirdim bu lanet şeyi.

Kafede bi kaç kızla tanıştım. Onlarda kullanıyordu. Cansu, Melis ve Nilüfer'di kızların adı. Gayet olgun ve paraları olan kızlardı. Eve falan davet etmişlerdi beni. Bi gün mahalle abisinin yanına uğrayıp alacaklarimi alıp gittim evlerine..

Atıyorlar bizi nezarethaneye ayakkabıların bagciklarini bile alarak..

B: Oğlum dıbına koyum senin bi bu ekgibti dıbına koyum !
M: Ya uzatma amk.
B: Hep uzatan benim dimi amk.

Susuyor Mustafa sadece susuyor. 1 hafta kadar orda kaldıktan sonra duruşmaya çıkılıyor. Mustafa herşeyin kendisinin yaptığını benim bir suçum olmadığını üzerine basa basa söylüyor. Ben dışarı Mustafa içeri giriyor ! Dışarı çıktıktan sonra yine düşünmeye başlıyorum;

Ne gerekti şimdi buna dıbına koyum ?
Lan acaba beni takip falan ederler mi ?
Annem ağzıma sıçacak.
Kız ne oldu acaba ?

Yine bi silkelenip kendime gelip, eve doğru yürümeye başlıyorum. Kapıdan girer girmez annemin çığlıklarıyla karşılaşıyorum. Birşey yok anne Mustafalarin köye gittik telefonu kapattım kafa dinledim dedikten sonra sakinlesti biraz. Odaya geçtikten sonra 1 gün yataktan cikmayarak uyuyorum..

Sabah olur olmaz güzelce hazırlanıp o semte gittim. Semtin farklı bi yer olduğu girişinden bile belliydi. Tam istediğim bi yerde kafe buldum. Bi binanin altında, iki caddeyi birbirine bağlayan yerde, köşede. Gittim konuştum. Olumlu oldu garip bi şekilde. Barda kahve yapacaktım 9 saat. 1500 tl ile işe başladım. Öğlen 13:00 - 14:00 gibi gidip gece saatlerinde işten çıkacaktım.

Bunun şerefine o akşam Fahriyi aldım. Yanımızda yakalansak içerde müebbet yiyecegimiz kadar türlü türlü malzeme vardı. Yuttuk önce o zehirleri. Üzerine yine birer sigara...

Yine duygusallaşmıştım. Herşeyi en ince detayına kadar düşünüp bir yandan araba kullanıyordum. Saat 21:00 civariydı. Yol kenarında araba park etme yerlerine , aracın burnu yola bakacak şekilde park edip stop ettim. Slow bi müzik açıp etrafı izlemeye başladım. Bir de sigara yaktım..

Herşey farklı ve hoş geliyordu. Hoşuma gidiyordu bu. Sokak lambaları suratıma gülüyordu sanki. Sanki herşey düzelecekti birgün. Birgün olacaktı herşey..

Fazla sürmedi böyle düşünmem. Etkiler kaybolmaya başlayınca o dusuncelerimde karardı. Fahri evine gitti. Bende düşüş yaşarken eve doğru sürdüm aracı.

Ne yapardımda lanet şeyleri yapmazdım bir daha?
Ne bulabilirdim beni bu kadar mutlu edip hayatın sınavına karşı gözlerimi kör edecek ?
Bana açılan yolları belki de bu şekilde kapatıyordum?

Karar vermiştim. işime gücüme bakıp bir daha yapmayacaktım. Müziğimi yapacaktim bi yandan. Hatta işi ilerletip plak şirketlerine alt yapı verecektim...

Arabayla gezerken kafelerin bol olduğu bi caddeden geçiyordum. Mide bulandırıcı bi  kalabalık vardi caddede. Ulan dedim neden girmeyim bu işe cafede ya garson olurum yada birşeyler yaparlar ışte beni. Sonra aklıma o kalabalik geldi. Vazgeçtim keskin bi kararla.

Hiç bişey bulamadım o gün. Bi kaç gün sadece uyuyup yemek yedim. Sıkılmıştım artık. Yine gidip mahalle abisine malzeme aldım. Tutunle karıştırıp evden yanıma aldigim tabaka icerisine koydum. Küçük bi tekli sarıp tabakayla ateşledim. Cigerimin en ücra noktalarina kadar yolladim zehiri. Gelmişti..

Parmak uçlarım uyuşuyor kalp atislarim hizlaniyordu. Tatlı bi zevk veriyordu sanki bana. Beni neden kendine bağladığını çözemiyordum.

Eve gidip yine köpeğimi yanima alip alt yapı hazırlamaya başladım. Eski alt yapinin istatiklerine baktim. Durum iyiydi. Dinleyen adamlar beni efendi akıllı uslu bişey sanıyordu herhalde bilmiyorum. Ama alt yapilar tutuyordu. Iyi bi durumdu bu. Bu alt yapiyida bitirip uyudum. Gece uyandigimda saat 02:30 civariydi. Yine tabakama uzanıp sardim bi sigara. Kırmızı led ışığımi yakip oturmaya başladım.

Aklima o cafe işini sessiz sakin bi yerde yapabilecegimi düşündüm. Sehirin sadece universite ve zengin kısmının olduğu bi semtte cafe arayacaktim sabah olunca. Aklima iyice yer etmişti bu iş..

iyiden iyiye herşeyden kendimi çekmiştim. Konser günü gelmişti. Hiç bi hazırlık yapmadan yanıma arşivi ve setubu alıp evden çıktım. Sahneye bişey kullanmadan çıkamam sanıyordum. Yine almıştım bi kaç şey.

Sahneye çıkmadan yarım saat önce yuttum üzerine de sigara içtim. Bikmistim artık içmekten ama nedenini bilmediğim bi şekilde kullanmaya devam ediyordum. Çıktım sahneye önce yavaş ritimli bi kaç parça çaldım. Baktım aşağıdakiler iyice gevşedi. Yardirmaya başladım sonra. 128 bpmden aşağı hiç düşmedim. Kapsonumu çekip kendimi sıcak tutmaya çalışarak hapı yükseltmeye çalıştım.

Genelde djlerin kapsonla falan sahneye çıkışını tarz sanarlar olayların gerçek yüzünü bilmeden..

Sahnem bitmişti. Şu anlık tek amacım kalabalığa hiç bulaşmadan evime gitmekti. Zar zor kurtuldum millete yalandan gülücükler saçarak. Evime gittim. Sıkılıp bunalmistim artık herşeyden. Herşey aynıydı. Ye iç sıç işe git uyu. Sevmiyordum bu düzeni.

Fahriye Duyguyu sorusturdum biraz. Duzelirse olur , okulu bitirirse olur, düzgün bi işi olursa olur vs vs demiş. Tamam dedim halletmeye çalışırım..

Adamın dediği kadar varmış malzeme roket yaptı beni. Tutturabildigim ritimleri bile kaçırmaya başladım. Kalktım sandalyeden onu bırakıp bi sigara yaktım. Aşağı kata inip kendime bi neskafe hazırladım. Tekrar çıktım yukarı kata. Geçtim pencere karşısına.Bi yandan sigarami içiyor bi yandan düşünüyordum ;

Nereye kadar böyle gidecek dıbına koyum ?
Bi iş bulup çalışsam mı acaba artık.
Parada suyunu çekiyor bence çalış artık Can.
Mustafa ne oldu acaba ?
Ulan az buçuk bi kızda vardı oda gitti amk.
Acaba bu illeti satmayami başlasam?

Son aklıma gelenden sonra dışarda ki yağmur damlalarinin cama vuruşu beni kendime getirdi. Oturdum tekrar yalandan bi alt yapı hazırlayıp paylaştım. Akşam oluyordu yavaş yavaş. Fahriyi aradım ;

F: Efendim kanka ?
B: Telefonda bişey sorma işten çıkınca buluşalım.
F: Tamam kanka 1 saatten çıkarım zaten ararım.

Kapattik telefonu. Yarım bıraktığım icecegimi alip tekrar atesledim. Malzeme cidden etkilemisti beni. Evden çıkarken gözlerimdeki kızarıklığı alsin diye yatak başlığımın içinde saklı olan " Visine " göz damlasini alip damlattim bir iki damla cam gibi oldu gözler. Hazırlanıp çıktım dışarı.

Biraz önceki dusunduklerim aklimdan uçup gitmişti hemen bi tane daha sigara yapıp içtim. Fahri içmek istemedi. Yorulmuştu belliydi. Göz bebekleri kocaman olmuş. Terlemis ve bembeyaz olmuş surati vardı. Dudaklarinin kenari kuruluktan dolayı bembeyaz olmuştu. Bitmisti çocuk. Acaba bende mi ayniydim düşüncesiyle parmaklarim dudaklarimin kenarına gitti. Ovusturup temizledim. Arabayla yarim saate gidilecek yere gelmisiz 2 saatte. Ve oldukça bitkiniz.

Otobüse binelim dedik. Evin önünde inip eve kendimi zor attım. Köpeğimi odama alıp yanıma yatırıp uyudum o gün öylece..

Ertesi gün uyandığımda boğazım yanıyordu ve motoru bozmuştum. Pcden bi müzik açıp tuvalete gittim. Sigara yaktım bi. Boş boş fayans çizgilerini inceliyordum. Pişmanmiydim acaba şimdiye kadar yaptiklarimdan? Onca kızın ahı, isledigim onca günah ne olacakti ? Çıkarmaya çalıştım bu düşünceleri aklımdan hemen. Toparlanıp çıktım tuvaletten

Canim bişey yemek istemiyordu. iş bakacaktim kendime. Ama ne olabilirdi ki ? Arabaya atlayıp dolasiyim gözüme çarpar belki birşey dedim..

Araba simsiyah bi "Honda Accord" kaputun üzerine düşen sokak lamba ışığı parlıyor. O derece temiz ve parlak bi araba. Sevmedim değil, korktum biraz.

B: Kimin lan bu araba ?
M: gibtir et bin şu arabaya ne kadar soru sordun ya?
B: Yine ne tak yediysen bi merak ediyorumki.

Dedikten sonra bindim arabaya. Yavaş yavaş şehir turlayarak gidiyoruz sağ şeritten. Arka koltuğa uzanıp bi amsterdam bira kendine bide bana çıkarıyor Mustafa.

Büyük bi zevkle açıyorum kapağı. Içim yanmiscasina içiyorum yarısına kadar. Saat 04:30 civarı nereye gittiğimizi sorup ,bilmiyorum cevabını alıyorum Mustafa'dan. Çok düşünmüyorum nereye gittiğimizi. Umrumda da değil aslında.

Şehir dışındaki baraj yolu olduğunu farkediyorum daha sonra o yolun. Yol kenarında arabasını çekmiş o gece orda içerek sızan adamları görüyorum.

"Bu memlekette hiç mi polis yok dıbına koyum. Bunlara bişey olsa haber üstüne haber olur bide "

Dördüncü birayı açarken baraja geliyoruz. iniyoruz arabadan. Cebimdeki 20 lik yeşili çıkarıp sarmaya başlıyorum.

Ezan sesini duydukça içimde birşey titriyordu sanki. Yavaş yavaş agirlasmaya başladım. Yıkıldım olduğum yere , Gözlerim yarıya kadar kapandı.. Başımı soğuk yere yasladim. Köpeğim geldi biraz suratimi yalayıp yanıma yattı. Kipirdamak için bile halim yoktu.

Bi oyunun içindeydik. Engellerle dolu bi oyun. Ve biz bu oyuna biraz daha aşılmaz engeller katiyorduk. Şöyle düşünün;

Bi oyun satın alıyorsunuz. Oynamaya başlıyorsunuz. Kısa bi süre sonra sıkılıyorsunuz oyundan. Kendiniz yama yazıyorsunuz oyuna. Bu yama oyunu kolaylaştırsada illa ki oyunun bazı bölgelerine hasar veriyor. Bozuluyor oyun.

Bu düşüncelerin icindeyken Fahrinin telefonu çaldı. Duyuyordum sesleri. Arayan Duyguydu. Evdekilerle kavga etmiş Fahriye lütfen beni biraz al dolasalim diyodu. Fahride Can gildeyim durumlar biraz kötü sen gelsene dedi. Kafamı kaldirip hayır diyebildim ama iş işten geçmişti Duygu geliyordu Fahri adresu vermişti bile..

Yolda yürürken Winston paketimden bi sigara çıkarıp atesliyorum. Müziğin ritmi iyice sarmaya başlıyor beni. Etrafımdaki insanları inceliyorum bi yandan.

Elinde kitapları kucağına basmış bi şekilde dershaneden çıkıyor. Kemik gözlükleri var. Gözlükleri çıkarsa daha hoş olmaz mı? Olur tabiki diyip gulumsuyorum kıza. Kız anlam veremeyip korkuyor. Bu durum daha çok hoşuma gidiyor..

Bahçenin kapısını açıyorum. Blue renginde olan kısa bacaklı pitbulum koşarak gelip bacağıma yapışıyor " Nelerdeydin sen ? " dercesine. Geldim geldim diyip kafasını okşayıp evime giriyorum.

Annemle selamlaşıp, iki katlı evimin üst katındaki odama çıkıyorum. Aşağıdan annem sesleniyor tekrar;
" Yemek yemeyecek misin ?! " Hayır dışarda yedim tokum dedikten sonra uzanıyorum yatağıma. Biraz kapatıyorum gözlerimi. O ara kapı açılıyor küçük kardeşim yatağa atlıyor " Abiiiii ! " diye çığlık atarak. Gogusume yatıyorum. Uyuyakaliyoruz öylece.

Gecenin 03:45 inde uyanıyorum. Telefonu elime alıp mesajlara bakıyorum.

Mustafa: Kanki nerdesin çabuk parka gelsene yeni birşeylerim var.

Saat çok geç oldu amk diyorum kendi kendime. Arıyorum belki uyaniktir diye. Açıyor telefonu.

M: Nerdesin ?
B: Evdeyim uyuyordum kanka
M: Çık hadi kapının önüne.
B: Yine nereye gidiyoruz dıbına koyum.
M: Çık hadi çık.

Yine aynı kapsonlumu uzerime geçirip kapının önüne iniyorum. Evdekiler uyuyor. Uyandirmamak için yavaş cekiyorum dış kapıyı.

Mustafa bilmediğim bi arabayla kapının önünde duruyor..

Duvaramı anlatıyorum ???

+15 de devam belli etsin okuyan adamlar kendini

Uyku arasindayim uyaniyim devam

10 oldu beyler seri seri atiyorum

Müzik işlerim ilerliyor konser düzenleyen bi kaç organizatör arıyordu telefonumu. Konser olacağını, dj olarak beni istediklerini, sahne saati 200 tlye anlasacagimizi söylüyordu. Hazırda arsivim vardı zaten. Çok bi hazırlık yapmama gerek yoktu. Kabul ettim.

O gün işe gitmeden Fahriyle buluşacaktık. Çarşıda bi kafede oturuyormuş aradığımda. Tamam geliyorum diyip atladım arabaya. Kafeden içeri girdiğimde Fahrinin karşısında bi kız oturuyordu, cocukluk arkadasiymis.

Kız 1.64 boyunda, kumral saçlı, kocaman gözleri olan, gülünce gözleri kısılan bi kız. Çok hoşuma gitmişti kızın sadeliği.

B:Merhaba
F:Merhaba kanka bak bu cocukluk arkadaşım Duygu. Duygu buda kardeşim Can.
D:Memnun oldum (: diyip güldü. Çok tatlı gülümsemesi vardı. içten sıcacık...

ise gidip kahve yapmaya başlamıştım. Çok sıkıldı canım bi yapıştırıp iciyim dedim. Tuvalete gidip hazırladım. Onu içip gozlerime Visine damla damlattiktan sonra tekrae işimin başına döndüm. Mutluydum.

Yada ben öyle sanıyordum. Malın iyi diye başıma dadanan kızlar yanımda sadece içeceğim icin duruyordu. Çok zayiflamistim. Adam akıllı giren tek besin kahveydi.

Iki part yazdım. Hala 15 olmasını bekliyorum.

Kapı çaldı. Gözlerimin önünde bi perde vardı. Zar zor aşağı kata inip kapıyı açtım. Fahri elinde viskiyle kapıda bekliyordu. Viskiyi çok severdim ama sevinememiştim bu sefer gördüğümd kafam zaten roketti.

Fahri votkanin 3 de 2 si boş şişesini gördükten sonra bana votkami içtin dedi. Hı evet diyip yatağıma uzandım. Fahri bardak falan hazırladı aşağı kattan. Yukarı çıktı tekrar. Doldurdu viskileri, uzandım bardağa ben bardağı alırken ellerimi gördü.

F: Ne yaptın lan sen !
B: Kanka yok bişey takilmana bak dedim.
F: Duramadin dimi yumrukladin her yeri ?

Sustum. Var mı ? dedim sadece. Cebinden sigaranın dış paket naylonuna sarılı 2 tane hap çıkardı. Kırmızı ve double bi hapti. Kimden ? dedim. Karıştırma oraları dedi. En son Mustafa böyle dedikten sonra içeri girdi hatırlatırım dedim. Kanka tanimazsin adamı yeni gelmiş buralara dedi. Tamam diyip yuttum viskiyle beraber.

30 dakika sonra büyümeye başladı gözlerim. Sanki hepsinden farklıydı bu sefer. Midem bulanmaya başlamıştı. Acaba alkol karıştırdığımdan mı yoksa haptan dolayi mi olmuştu bu bulantı. Istifar etmemem lazim diye diye derin nefes almaya başladım. Biraz rahatladiktan sonra. Aşağı kattaki sakız geldi aklıma. Hemen kosa kosa onu alip çiğnemeye başladım. Bi boş sigara yaktım. Rahatlamıştı midem biraz. Ama kafami tarif edemezdim o an kimseye. Duramiyordum yerimde. Daha fazla yumruk atmak istiyordum her yeri kırıp dökmek istiyordum. Ama Fahri vardı yanimda. Sürekli gözlerinin içine içine bakıyordum Fahrinin. Anlamış olacak ki ne yapiyosan yap dedi bana. O öyle der demez kapıya giriştim. Kırılmıştı odanın kapısı. Yorulana kadar yumrukladim kapıyı. Ellerim haşattı. Yorulmuştum, çöktüm kaldım olduğum yere.

Yumrukladında ne geçti eline ?
Annen baban geri mi geldi ? Herşey duzeldimi salak !
Ellerinin haline bak. Nasıl işe gideceksin. Adamlar zaten seni kaç süredir idare ediyor sen daha tak yiyorsun !

O ara yatsı ezan sesi geldi kulaklarıma. Urpermistim. Camı açıp sesin daha çok gelmesini sağladım...