Gittim Waylonun yanına yayılmış pc başında kahve içiyor. Oh dıbına koyayım biz ölümle vs atalım adam burada keyif yapsın.
Gittim yanına.
"Naber lan kerenacı"
"Günün adamı gelmiş, hoşgeldin dostum otur lütfen"
"Oturayım kanka da benim işim düştü sana"
"Yardımcı olabileceğim bir şeyse neden olmasın"
"Ya şu Elizabeth var ya Tragerin yerinde duran bir kaç gündür."
"Ee"
"Onun dıbına koyayım."
"Mind sadede gel artık işim var lan"
"Ya işte onun odasında kamera falan var mı bir baksana"
"Bu muydu oğlum çocuk oyuncağı lan"
Baktı baktı kamera falan bulamadı. Sağol kanka deyip ayrıldım yanından. Elizabethin odasına rahatca gidebilirdim artik ama dinleme cihazı falan varsa birde.

Devam et panpa takipteyiz

Amcık herif 2 haftadır seni bekliorum bi düzrne sok şu hikayeyi bi gün yazıyosun bi gün yazmıyosun

Anna var mi cidden? Peder olaylara gircekmi

Bi birinci oyunmu

helal pampa aynen devaam

hadi pampa yaz artık

pnp hadi iki üç entri gir de unutmadan okuyalım şu hikayeyi

Takipteyiz panpa

Dolgun kalçalı Doktor Elizabethin odasına girdim konuşmasına izin vermeden
"Akşam 5 te bahçe de seninle konuşacağız yemekten önce, sana çok önemli bir şey itiraf etmek istiyorum. Seninle ilgili."
dedim ki dinleme cihazı falan varsa olayı çakmasınlar.
Bu mal da çıkma teklifi edeceğimi falan sanacagi için kesin gelecekti.
Yüzünde gülümseme belirdi ve "Ne acaba çok merak ettim simdi söylesene?"
"Hayır olmaz süprizi kaçar" dedim ve ayrıldım oradan.
Lan bu kadın bana aşık falan olursa iş sıkıntılı. Anna var bu var hangisini seçeyim amk. Ha birde geçen çaktığım kız var. Gittim yanına iki lafladim yanağından makas alıp uzaklaştım.
Anna demişken artik Anna'yı bağislamanın vakti gelmişti. Bir süre soğuk kalmak beynine iyice kazınmamı sağlayacaktı. Ama dozu aşırı kaçırırsam sonuç hüsran olurdu. Ve tam dozu çoktan almıştı bile.
Çalıştığı yere gittim Waylon ile lafliyor. Waylon evli ve sadık bir adam olduğundan hiç sorun etmedim. Hem yaş farkı vardır heralde hiç sormadım ama adam çoluk çocuğa karışmış sonuçta.

Arkasından yaklaşıp gözlerini kapadım yeşilçam dizilerinden terk bir şekilde.
"Kimsin ya? Richard abi?"
"Yanlış cevap" deyip kendime çevirdiğim gibi öptüm dudağının kenarından.
Hic bir şey diyemedi sarıldı ve ağlamaya başladı onlarca kez daha özür diledi. Bende unuttuğumu ve sorun olmadığını söyledim.
Barıştık tekrar. Henüz adı konmamış bir ilişki gibiydi. Ne ben ona ne de o bana çıkma teklifi etti. Benim hic huyum olmadı teklif etmek, davranışlarımla hissettirmeyi seçtim hep ben.
Daha etkili olduğu aşikar.
O sırada Bay Waylon Park 'ın kamerayı açıp bizi çektiğini gördüm.
Anna yı kendime çekip poz verdim ben de.
Umarım son mutlu anlarimız olmaz.

Saat 5 e geliyordu olayı bizimkilere anlattım ve bahçeye doğru yürüdüm.
Elizabeth benden önce gelmiş, sigarasını içiyordu.
iyice süslenmiş falan, kızın hevesini kıracaktık ama önemi yoktu. Hemen konuya girdim
"Ceplerine bakabilir miyim?"
"Anlamadım?"
"Lütfen"
"Pekala"
onayı aldıktan sonra ceplerini aramak üzere yaklaştım ne kadar güzel bir hatun olduğunu iyice fark etmiş oldum.
Ses kayıt cihazı türevi bir şey yoktu evet takmıştım bu konuya. Küpelerini süzdüm sorun yok gibiydi.
Yine de işi riske atamazdım.
"Burada çalışmaktan onur duyuyorum, keske daha önce gelseydim"
Dedim şaşırdı bir an.
Sonra hemen cebimde hazirladigim not kağıdını çıkarıp verdim.
O notu okurken konuşmaya devam ettim.
"Yemekte ne var cidden merak ediyorum. Açlıktan ne bulursam silip süpürecegim.
Yarama baktığın için sana tesekkur sigarası ısmarlamak istedim"
O ara notu okudu ve hemen birşeyler yazmaya başladı arka da boş bıraktığım kısıma. Akıllı kadındı.
Notta bize katılması gerektiğinden falan bahsetmişim, amacımızdan kısaca. Yazdığı cevapta şu şekildeydi.
"Tuhaf davranışlarından bir şeyler çevirdiğin zaten belliydi. Burada doktor olarak öylesine iğrenç şeylerle karşılaşıyorum ki buradan kurtulmak için nelerimi vermezdim. Amacınıza saygı duyuyorum ve size katılmayı kesinlikle istiyorum. Ama beni riske atmadığınız sürece.
Kabul mü?
Hiç düşünmeden kabul yazdım. Biz kimseyi riske atmayız.
Notu çiğneyip yedim ve zorda olsa yuttum.
Yakacak yer yok not bulunursa her şey biterdi.
Daha sonra beraber muhabbet ederek döndük aşağı.

elizabetle annayı üst üste koyup gib. elim çükümde bekliyom pampam

Hadi la hadi

rez sayfa 11

hadi pmp be sabah oldu

Yemekhane de anlaştığımız gibi bizim ekip vardı.
Elizabethin katılışıni kutlayacaktık.
Masaya geçtik herkesle teker teker tanıştıktan sonra Anna ile kaynaşmaya başladılar bile. Ben Anna kıskançlık triplerine girer diye düşündüm ama öyle olmadı.
Kıskanç kızları sevmem zaten,bir kızdan trip yediğinde hoşuna giden erkek hayatını bir gözden geçirmeli bence. Biz erkekler özgür varlıklarız. Ama boyle bir mekanda ne kadar özgür olabilirim ki?
Bende Richard abiyle konuşmaya başladım.
"Aramızı birini daha kattın ha, sen varya az değilsin hani muallak amcan gibisin aynı."
"Bunu iltifat olarak kabul ettim abi" dedim gülüştük. Sonra Waylon da katıldı sohbete.
"Şu deliler iyice azıttı biliyorsun zorunluluktan motorla ilgileniyorum biri bir gün üzerime atlamadan bana bir kaç şey öğretmeniz fena olmaz"
"Asıl sen bize öğret be sen neler biliyorsundur neler"
"Dövüşmeyi bilmiyorum ve parkur yapmanın da burada pek bir etkisi olacağını sanmıyorum." dedi.
Şaşkınlıkla atladım.
"Parkur mu yapıyorsun"
"Acemi olarak. Öyle taklalar falan açamam ama iyi tırmanır,iyi koşarım."
"Ulan isviçre çakısı gibi çıktın ha"
Deyince kızlar da dahil hepimiz güldük. Bu gülüşlerin sonu ağlamakla bitmezdi umarım. Çünkü hala bilmediğimiz şeyler vardı. Hayal dahi edemeyeceğimiz şeyler olacaktı.
Bir insana doğa ustu güçler verme olayını komik buluyordum, buluyorduk. Makinelere bağlanıp sadistçe şeyler izlemek neden bir insana tanrısal güçler versin?
Başlamadan bitecek olan bir deney olacağını düşünüyorduk. Boylece deney iptal edilir biz de özgürlüğümuze kavuşurduk.
Ve yeni gelen sağlam teçhizatlı askerler. Büyük bir organizasyon olduğuna iyice ikna etti beni.
Üzerimde yapılan saçma ölümcül testte delilerin ne kadar tehlikeli olduğunu gördüm.
Ya doğa üstü güçlere sahip olsalardı?
Şuan bunları yazamıyor olurdum.

Buraya girdigimde yalnızdım ama tek ayrılmak istemiyordum buradan. Öz abim olsaydı ancak bu kadar olurdu dediğim Richard abi, kendime itiraf edemesemde hoşlandığım Anna, kadim dostum Waylon ve Elizabeth, Doktor Elizabeth. Nasıl biri yakında anlayacağız. Aramıza bir doktor geldiği iyi oldu çünkü artik kendimi Trager e emanet edemezdim. Bir taraflarımi dogratmayi istemiyorum.
Tam o sırada Trager masamıza geldi ve Elizabethin yanına oturdu.

Hay amk bu niye geldi şimdi. Hepimize teker teker selam verip ortak oldu konuşmamıza yolunu yorddıbına soktuğum.
"Mind, dostum başına gelenleri duydum. Harika bir gösteriydi. Yaran nasıl oldu?
"Ekgib olma Rick çok iyi durumda sağol"
"Bir şeye ihtiyacın olunca istediğin zaman gelebilirsin. Bu sizin için de geçerli beyler bayanlar."
"Teşekkürler Rick. Yanimda savaşan adam ne durumda?"
"Onunla özel olarak ilgilendim. Onu koruman bizi etkiledi doğrusu. Şuan iyi durumda ziyaret etsen iyi olur"
"Ederim Rick, sağol."
Daha sonra Richard abiyle konuştu biraz sonra Elizabethle konuşup kalktı.
Ama adam öyle akici öyle etkileyici konuşuyor ki bu mu amk adamın bacağını koparan dersin.
Sosyopat olduğu kanısına vardım. Kesinlikle öyleydi. Ve bir pgibopattan da tehlikeliydi. Normal hayatta iyi bir insan gibi görünmeyi beceriyordu.
Ben, ben ne ara bu kadar sakin adam öldürür oldum?
Bu normal değildi, öldürmekten zevk almıyordum ama bundan vicdanım da sızlamıyordu.
Tasaklari parça pinçik edilmiş guvenlik gözümün önüne geldi ve vicdanım derinden sızladı. Keske onu da kurtarabilseydim.
Normal hayatta ciddiyeti sevmeyen ben burada kısa süre içinde ciddilikle taşsak geçme olayını dengede tutan biri olmuştum. Boyle bir ortamda değişmemek mümkün değildi.

Biraz daha oturduktan sonra işimiz olmadığı için dinlenmeye karar verdik. Annayla kaçamak bir şekilde öpüşüp odama gittim. Derin düşüncelere dalamadan uyuyakaldım.
Bir kaç saat sonra uyandım.
Dışarı çıkıp Anna yı aradım. Ama o beni buldu.
"Naber uykucu"
"Azıcık kestirdim ne var bunda"
"Saate bak canım gece oldu"
"Canım mi dedin sen?"
"Ne hayır."
"Duydum hiç kıvırma"
"Yanlış duymuşsun"
Bu ne amk kezbanca tripler. Dediysen dedim diyeceksin. Hiç giblemeyip yürümeye başladım bu yüzden.
Hemen peşimden geldi
"Ya şaka yaptım" dedi
"Bende öyle " dedim
Koluma vurdu yumuşakça.
Biraz dolaştıktan sonra o uyumaya gitti. Bende adamimi ziyaret etsem mi diye düşündüm ama vazgeçtim şimdi uyuyordur adam.
Onun yerine delilerle az tasak geçmeye karar verdim. Bakalım egittigim deli ne durumda.