1. 1.
    0
    ya şimdi bu doğal bir süreç. eleştirmeden önce bir dinlemek lazım iddia makdıbını. durum şöyle şimdi haminne;

    insanın içini sıkan bir çarşamba günü düşün. sıradan bir gün insanın içini neden sıkar şimdi de onu düşün. ya da dur ben olaya baştan başlayayım...

    o'nu orada göreceğimi bilsem bırak o durakta beklediğim onca dakikayı, geciken otobüse ettiğim tonla küfrü, çiğnediğim üç sakızın ağzımda yarattığı iğrenç tadı, yanımdaki susmayan sivilceli ergenleri bile düşünmez; bir işaret gelene kadar o durakta beklerdim.

    çarşamba günleri sıkıcıdır. çünkü haftanın tam ortası, bitti desen olmaz, bitecek desen yürümez... o gün yaptığım hiçbir şeyden zevk almam. hatta zevk alacağım bir iş varsa özellikle başka bir güne sarkıtmaya çalışırım falan filan. neyse alarmın geç çaldığı her günde olduğu gibi durağa yetişmeye, kafasına göre gelmekte ısrar eden otobüsü yakalamaya ve o otobüste oturacak bir boş koltuk bulma hayaliyle yanıp tutuşmaya başlamak tam bir rutin haline gelmişti artık. o otobüs murphy kurallarını gözüne sokacak, her arkasından koşarak gelen el sallayan, senin benim gibi insan evladını almak için duracak, sana ise koca bir nanik yapacak...

    alarmın müziğini değiştirmek oldukça saçma farkındayım. ama bir müziğe alışmak, hele ki en sevdiğin şarkıysa, ya uykundan tamamen edici ya da hepten uykuya yatırıcı olabiliyor. o müziği değiştirip de günü kurtarmak istediğinde ise kesin bir biçimde geç kalkmak ve dolayısıyla geç kalmak zorundasındır. saate baktığında otobüsünün gelmesine 5 dk. kaldığını görmek de ayrı bir fear factor konusu, orayı atlıyorum.

    çok ayrıntıya girdim, artık konuya dalayım...

    çizgi filmlerde olur ya dumanımsı bir şey, bir koku çepeçevre sarar, ellerini bağlar, gözlerini kapatıp içine çekmesini bekler kendisini. hah işte tam da bu olmak üzereydi o durağa vardığımda. kimsenin dikkatini çekmeyecek durulukta kırmızılı kız yanımda durmaktaydı. tamam tamam ben özellikle orada durmayı istemiştim. koku hafızamın iyi olduğundan emin olduğumdan da hemen en ağır kokusunu içime çekmek istemiştim, suç mudur sorarım sana? meyve kokulu parfümlerden hoşlanmayan beni bile etkilediyse en az 3 durak erkeğini yere serebilir düşüncesiyle bir adım daha yanaştım. kızın önüne 9.15 (cm)'lik barajımı kurduktan sonra karşıdan otobüsün gelişini gördüm.

    bayramın yeni bitmiş ve okulların henüz açılmamış olması otobüsteki boş koltukların tek müssebibiydi kuşkusuz ki. elbette koltuk seçerken de az önceki anı depreştiricilerimi kullanmam gerektiğini anımsadım. antidepreştiricim kırmızıdan uzaklaşmaktı. önümdeki kadının, kırmızılı kızın arkasındaki koltuğa oturmasını engellemek için ne yapmam gerektiğini düşünürken ani bir atakla hedefimdeki koltuğa oturmayı başardı. yüzsüz olsam neler teklif ederdim ama karşısındaki koltuğun da boş olduğunu farkedip çakallık öğretilerinin ilk dersini aklımdan okumaya başladım;
    " 1) güzel kız bulunca kes.
    2) güzel kızın yanında, yöresinde başka kesen olmadığına dikkat et.
    3) güzel kızın ağzına düşecek şekilde göz hareketlerinde bulunma.
    4) kesme için en doğru açıyı keşfet.
    5) kesme için gerekiyorsa yardımcı araçları kullan (gazete, kitap, cam vs.)
    6) isminin rana olduğunu öğrendiğin anda kesmeyi bırak, yengen olabilir, akıllı ol!"

    tüm maddelerden emin olduktan sonra yardımcı aracın cam olduğuna karar vermem zor olmadı.

    ancak camın buğusundan ve kirliliğinden de anlaşılacağı üzere henüz birisi yüzünü cama yaslayarak, malak gibi uyumuştu. bak şimdi hemen kötü düşüneceksin ama benim yanımdaki cam kirli olduğundan dolayı kaderin bana oynadığı oyuna karşı koyamadım, anla beni de. yan koltuğa doğru göz atmaya başladığımda gözüme ilk çarpan elindeki son model telefon oldu. dokunmatik ekranı, kılıfı ve hatta melodisiyle bile kırmızılı kızla tam bir uyum içerisindeydi.

    üç durak geçmemize rağmen yanına henüz kimse oturmadığından ve bundan sonra da biraz zor oturacağından (bulunduğum şehrin durakları bir yerden sonra ıssızlaşmaya başlıyor) acilen cama yöneldi gözlerim. kendime güvenimin gelmesini sağlayan şey ise kızın da kafasını telefonundan kaldırdığı zamanlarda benim oturduğum tarafa bakması oluyordu. en "bruce willis gülüşü"mü ve "tom hanks bakışı"mı takındıktan sonra iyice camla bütünleştiğimi gördüm. hatta az önce uyuyor diye günahını aldığım adamın da halini gözlerimin önüne getirdim ve hiç de iyi şeyler düşünmedim.

    -güldü sanki bu tarafa doğru bakarak hı?-

    her çarşamba kötüdür. alarmın çalmaması, otobüsü kaçırmanız, klimasız otobüse denk gelişiniz hep aynı güne rastlar. çarşambalar kötüdür. camdan kestiğiniz kızın bir sonraki durakta sevgilisi biner, kesiştiğiniz dakikalara yüklediğiniz anlamlar bir anda uçabilir, geç kalma pahasına ve camda bıraktığınız yüz imzanıza bile aldırmadan ineceğiniz duraktan üç durak önce inmek zorunda kalabilirsiniz.

    -bana bakıp güldüğüne yemin edebilirim!-

    bu kadar acınacak durumda olduğumu anlamamı sağlayan çarşamba gününe, kırmızılı kıza, sevgilisine ve tüm camdan kesicilere saygılarımla...

    not: okudum da konuya alakasız her şeye değinmişim. kesme işlemi 2 sn. sürmüş sanırım sadece. kısfmet...
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    0
    @15 haklı ekşi terk
    ···
  3. 3.
    0
    okuyanın dıbını bıçaklasnlar
    ···
  4. 4.
    0
    yaa ananı gibim senin bende bişey var sandım
    ···
  5. 5.
    0
    ekşi terk
    ···
  6. 6.
    0
    @1 hepsini okudum kardeşim gerçekten ibretlik bir paylaşım ellerine sağlık
    ···
  7. 7.
    0
    okuyanı gibsinler
    ···
  8. 8.
    0
    @1 bir süreç yazan yere kadar okudum
    ···
  9. 9.
    0
    benimki rana filandı
    ···
  10. 10.
    0
    okurken bayılmışım
    ···
  11. 11.
    0
    (bkz: otobüste yaşanılan inanılmaz olaylar)
    ···
  12. 12.
    0
    karşı taraftaki kıza gibimi acıyorum , söförde destek cıkıyo
    ···
  13. 13.
    0
    kısfmet kanka...
    ···
  14. 14.
    0
    okumayın dedeler
    ···
  15. 15.
    0
    karşı taraftaki kıza dil atıyorum
    ···
  16. 16.
    0
    özet geç am beyinli züt lalesi
    ···
  17. 17.
    0
    okuyanı gibsinler ne lan bu amk. platonik aşk için bu kadar şey yazılırmı
    ···