ilk girişte şöförün suratsız yüzü ile karşılaşırsın. inanılmaz tahamülsüzdür bu insanlar.
arkalara doğru yürürken ilk sıralarda cak cak konuşan kocakarılar ile karşılaşırsın. sanki babalarının ahırı gibi bağıra bağıra konuşurlar.

orta sıralarda boyalı parfümlu eşarplı ve açık kokoş kızlar vardır. eşarplılara nazaran açık olanlar az biraz daha saygındır, çünkü kapalılar imam hatipte okumuştur büyük bir ihtimalle ve imamhatipin din öğretirken ahlakı yok etme gibi bir etkisi var.
(farklı din ve görüşlere küfredenlerin imamhatip mezunu olması vunun en büyük kanıtı.)

bir tık gerilerinde asi ruhlu, kafa dengi, vicdanlı boş yapmayan diğerlerinin aksine boya badana da yapmayan kızlar oturur bunlardan ya bir tane vardır ya da hiç yoktur.

ardından hacı hoca cübbeli dedeler ve normal amcalar oturur.
bundan sonrası 1850 yılarındaki amerika gibidir o zamanlar zenci erkeklere uygulanmıştır o zamanların otobüs düzenlerini bilen bilir. hepsi arkaya sıkışmış ve eags denen olay tüm çıplaklığı ile ortaya çıkmıştır.

otobüs savana gibidir koltuk kaptırmamak için verilen ama eninde sonunda aslana kaptırılacak olan tabiat savaşıdır. ve ormanın kralı kadındır helede yeleleri ve bastonu var ise..

edit. kendini pro sanan ve sopasını köşede bekleten şöförler, otobüste sürekli konuşup ayakta giden onh bunu rahatsız eden şşt genç kalksana AĞĞ UYUMUŞ NEEEYSSSE diye havlayan 50 yaşlarındaki orro.. servest meslek erbabı adamı unuttum.

edit: hiç beklemiyordum uzun zamandır, uzun yazı trende cıkmadığı için ben de trend yapamıyordum. sağolun.