1. 40.
    0
    reşat ekrem koçu terk
    ···
  2. 39.
    0
    venedik'ten cülûs tebriki için gelen elçi françesko guirino'nun küstahça söylediği bazı sözler üzerine sinirlenen sultan yıldırım bayezid han :

    "bizi kızdırmasınlar, kızdırırlarsa roma'ya kadar gidip saint-pierre kilisesi'nin mihrabında atımıza yem yediririz!"
    ···
  3. 38.
    0
    ntv tarih terk

    ama okutturuyor kendini
    ···
  4. 37.
    -1
    5. murad'ın mason olması
    ···
  5. 36.
    0
    yine ikinci bayezid'in devrinde yaşayan ve fazla titiz bir şahıs, namaz kılmadan evvel yirmi kova su ile abdest alırmış, bir gün üstünü fazla ıslatınca kuruması için ateşe tutmuş dalgınlıkla elbiselerini kendisi tutuşturup kendisini yakmıştı.
    ···
  6. 35.
    0
    ikinci bayezid'in padişahlığı döneminde amasya'da bir kişi, işlediği bir günahın allah tarafından azledilmesi için 41 yıl evinden dışarı çıkmamış ve gece gündüz ibadet etmişti.
    ···
  7. 34.
    0
    istanbul'a ilk kahveyi 1551 veya 1552'de halep'ten bir arap getirmiştir. kahve türkler tarafından avrupa'ya taşınmıştır.
    ···
  8. 33.
    0
    osmanlı padişahı yavuz sultan selim, tebdili kıyafetle kuşlar çarşısı'nı gezer. burada, avcılar avladıkları kuşları, tuzakçılar yakaladıkları maharetli, eğitimli, güzelim kuşları satıyorlar.

    bir ara gözü kekliklere ilişir padişahın. bir grup kekliğin üzerindeki varakta, "tane işi satış fiyatı 1 altın" yazıyor. hemen yanı başlarında asılı, adeta altın kafes içinde bir keklik daha var ki, fiyatı; 300 altın. padişahın gözü 300 altınlık kekliğe takılır.

    "hayırdır" der satıcıya, "bunun diğerlerinden ne farkı var ki, bunlar 1 altın, bu 300 altın?"

    satıcı, "bu keklik özel eğitimli, çok güzel ötüyor, ötmesi bir yana bunun ötüşünü duyan ne kadar keklik varsa hepsi onun etrafına doluşuyor" der. "tabii bu arada avcılar da o etrafa doluşan keklikleri daha rahat avlıyorlar" diye ekler.
    "satın alıyorum" der padişah, "al sana 500 altın... " parayı verir ve hemen oracıkta kekliğin kafasını keser.

    adam şaşırıp, "ne yaptınız, en maharetli kekliğin kafasını koparttınız, yazık değil mi" diye dövünürken;

    padişah gürler: "bu kendi soyuna ihanet eden bir kekliktir. bunun akıbeti er veya geç ölümdür...
    ···
  9. 32.
    0
    yıl 1912, ingilizler hindistan'ı işgal eder, hindistan kralı osmanlı'dan yardım ister. yıllardır savaş içinde olan osmanlı bu yardımı karşılıksız bırakmamakla birlikte 350 kişilik bir askeri birliği gemiyle hindistan'a gönderir. 350 kişilik birlikten 20 kadarı hastalıktan yolda şehit olur, kalan 330 osmanlı askeri hindistan'a çıkarlar ve ingilizlerle savaşmaya başlarlar.

    mühimmat açısından kısıtlı olan osmanlı askerleri birkaç günlükmücadeleden sonra teknolojik donanıma sahip ingiliz askerleri karşısında yenik düşerler ve 40 kadarı esir alınır, diğerleri de savaşta şehit olurlar. savaş bittikten sonra bu 40 osmanlı esir askerini, ingilizler gemilerde çalıştırmaya başlarlar. bir ingiliz gemisi avustralya'ya geldiğinde, esir iki osmanlı askeri gemiden bir yolunu bulup kaçarlar.

    bir sure sonra, adı karadeniz diyarından mentesoğlu abdullah olan, baba mesleği dondurmacılığa, karahisar diyarından tarakçıoğlu mehmet de baba mesleği kasaplığa başlar.

    1918′de avustralya çanakkale'ye asker çıkarır ve bizim iki osmanlı askeri olayı duyarlar ve hemen buluşur, durum değerlendirmesi yaparlar.

    biz osmanlı askeriyiz ve avustralya'da yaşıyoruz. avustralya devleti osmanlıya savaş açmış ve bizim ülkemizi işgale gitmiş, bundan dolayı biz de avustralya devletine savaş açalım derler.

    alırlar kağıdı, kalemi ve yazarlar:

    sayın avustralya başkanı, ekselans hazretleri..:

    biz iki osmanlı askeri, ülkenizde bulunuyoruz. duyduk ki, devletimiz osmanlıya avustralya devleti olarak savaş açmış ve çanakkale'ye asker göndermişsiniz. bundan dolayı iki osmanlı askeri olarak biz de avustralya devletine savaş açmış bulunmaktayız.

    bu bir "osmanlı savaş fermanı "dır. ekselanslarının bilgilerine duyurulur.

    karahisar diyarından tarakçıoğlu mehmet, karadeniz diyarından mentesoğlu abdullah iki osmanlı askeri, sidney' in 250 km uzağında karlıdağlar denilen bölgede önce virajlarda tren raylarını sökerek 3 tren devirirler. üçüncü trende askeri mühimmat bularak silahlanırlar. aynı bölgede 8 karakol basar ve karakollardaki askerlerin tamdıbını vururlar.

    ne olduğunu bir turlu çözemeyen avustralya devletının sonunda iki osmanlı askerinin yazmış olduğu mektup akıllarına gelir ve bölgeye 250 kadar asker gönderirler ve iki osmanlı askeri araştırılmaya başlanır. birkaç günlük araştırmadan sonra sıcak çatışma olur

    ve iki osmanlı askeri bu karlı dağlarda şehit edilir.

    iki askerin şu an mezarı sidney'e 250 km uzakta karlıdaglar'da ve mezarlarında fotoğraf çekmek yasak. avustralyalılar iki osmanlı askeriyle savaştık demek zorlarına gittiği için bu askerlerimize hindistan asıllı diyorlar. oysa hindistan'da ne karahisar diyarı, ne de karadeniz diyarı diye bir bölge yok.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 31.
    0
    barboros hayrettin paşa cezayir minarelerini top ateşine tutan ispanyol topçu başını topa koyup denize attırmıştır.
    ···
  11. 30.
    +1
    venedik'ten bir elçi gelmiştir. herkesin cihanı titreten padişahı görmek isteyip de göremediği bir devirdir. elçi, koca sultan'la görüşüp ülkesine geri döner. ülkedeki üst düzey yöneticiler başta olmak üzere herkes bu heybetli sultanın nasıl birisi olduğunu öğrenmek istemektedir. elçiye cihan sultanı yavuz'un nasıl birisi olduğunu sorarlar.

    - göremedim, der elçi. merak ederler:

    - huzuruna girdiğin, yanına kadar vardığın hâlde nasıl göremedin?

    bunun üzerine elçi şu müthiş itirafta bulunmak zorunda kalır:

    - kılıcı öyle parlıyordu ki, yüzüne bakamadım.

    kısa sürede venedik elçisinin bu sözleri osmanlı sultanı'nın da kulağına gelir ve haşmetli sultan şunları söyler:

    - paşalarım, der. osmanlı devleti'nin kılıcı parladığı müddetçe zalimlerin boynu daima eğik gezecektir. ama allah korusun, bu kılıç ne zaman ki kınına girer de paslanmaya başlarsa, işte o zaman kafalar yavaş yavaş dikilir ve bir gün bize yukarıdan bakmaya başlarlar.
    ···
  12. 29.
    +2
    büyük cihangir yavuz sultan selim günde üç saat uyku uyuyup tahta kagibla tek çesit yemek yemekteydi.

    herhangi bir saray halkindan ayirt edilemeyecek kadar sade giyinmekte ve bunun sebebini soranlara söyle demekteydi:

    "vezirlerin ve beylerin süslü giyinmeleri, padisahlarina saygidan ileri gelir. biz kime sirin görünmek için süslü giyinelim ki?
    bizim padisahimiz (allah c.c.) vücudun disina degil, içindeki cevhere (imana) bakar."
    ···
  13. 28.
    0
    alman imparatoru ıı. kayzer wilhem'e yakınları,
    görüştüğünüz devlet adamları hakkındaki kanaatiniz nedir?
    diye sorduklarında onun tarihi cevabı ise şu olmuştur:

    'fransız kralı ile görüştüm, kendimi aşağı buldum.
    japon imparatoru ile görüştüm, basit buldum.
    ingiliz kralı ile görüştüm, kendi ayarımda buldum.
    ne zaman ki , osmanlı sultanı abdülhamid han ile görüştüm;
    heybeti, zekası ve nezaketi karşısında beni bir titreme aldı.'
    ···
  14. 27.
    0
    fatih sultan mehmed han'ın kılıçları

    büyük cihangire ait kılıçlarda besmele, padişahın adı, unvanı, zafer için allah'ın yardımını isteyen dua cümleleri ve bezemeler bulunmaktadır.
    topkapı sarayındaki, fonksiyonel özelliğe sahip iki tören kılıçlarından biri 126, diğeri 100cm uzunluğundadır.
    ···
  15. 26.
    0
    mercidabık savaşı öncesi büyük hünkâr yavuz sultan selim'in, ordusunun önünde, askeriyle beraber göğüs göğüse çarpışmak için atını ileri doğru mahmuzlaması üzerine, sadrazam sinan paşa'nın padişahın ellerine sarılıp :

    "şevketlü hünkarım, olmaya ki heyacana gelür kendünüzü ateşe atarsınız , yüreğimiz dilhun olur." diye gitmemesi için yalvarmıştır,
    alem-i islam'ın birliğini sağlama adına hayatı at sırtında geçmiş olan bu büyük dava addıbının bunun üzerine: "biz cennet mekan fatih sultan mehmet han'ın torunlarıyız, çadır içinde savaş idare etmeyüz! demiştir.
    ···
  16. 25.
    0
    incili çavuş, osmanlı elçisi olarak fransa kralına gönderildiğinde, elbiselerinin bazı yerlerinde yama varmış.
    kral, bunları görünce dayanamayıp:
    - bana senden başka gönderecek adam bulamadılar mı? diye sorunca, incili çavuş:
    - osmanlılar, adama göre adam gönderirler, cevabını vermiş. beni de sana göndermelerinin hikmeti bu olsa gerek.
    ···
  17. 24.
    +1
    1885'te pasteur kuduz aşısını bulduğunda zamanın padişahı sultan ıı. abdülhamid, pasteur'ü davet etmiştir. gelemeyeceğini bildirince, aşıyı öğrenmeleri için paris'e bir heyet yollamış, pasteur'e de '1. dereceden mecidiye nişanı' ile 'aşı hayırhanesi yapması için' 800 lira göndermiştir. pasteur, enstitüsünü 1888 yılında bu para ile kurmuştur.
    ···
  18. 23.
    0
    sultan aziz, konağına misafir geldiği gün mısırlı meşhur prenses zeynep hanım, altın bir tepsi içinde 1.000.000 altından fazla değerde olan bütün mücevherlerini bu padişaha hediye olarak takdim etmiş, fakat abdülaziz tepsiden sadece murassa ciltli bir kur'an-ı kerim'i almış ve gerisini sahibine iade etmiştir
    ···
  19. 22.
    +1
    17. asırda unkapanı ve civarını mahveden büyük bir yangında nalıncı baba isminde fakir bir adamın ahşap kulübesi, dört tarafı kül olduğu halde mucize kabilinden yanmamış, kurtulmuştur
    ···
  20. 21.
    +1
    16. asırda macaristan'da bir kaya kitlesi üzerinde kartal yuvasına benzeyen filek kalesi'ni, demirbaş hasan pehlivan denilen bir kahraman, 40 arkadaşı ile zapt etmişti. bir gece kalenin bir mazgal deliğine merdiven dayadı, evvela, bu deliği kapayan 80 kantarlık bir topa göğsünü vererek itti, sonra başını koyup ikinci hamlede topu içeriye doğru tamamen attı ve yalın kılıç arkadaşlarıyla kaleye daldı ve kaleyi fethetti.
    ···