1. 76.
    0
    istanbul'a ilk kahveyi 1551 veya 1552'de halep'ten bir arap getirmiştir. kahve türkler tarafından avrupa'ya taşınmıştır.
    ···
  2. 77.
    0
    osmanlı padişahı yavuz sultan selim, tebdili kıyafetle kuşlar çarşısı'nı gezer. burada, avcılar avladıkları kuşları, tuzakçılar yakaladıkları maharetli, eğitimli, güzelim kuşları satıyorlar.

    bir ara gözü kekliklere ilişir padişahın. bir grup kekliğin üzerindeki varakta, "tane işi satış fiyatı 1 altın" yazıyor. hemen yanı başlarında asılı, adeta altın kafes içinde bir keklik daha var ki, fiyatı; 300 altın. padişahın gözü 300 altınlık kekliğe takılır.

    "hayırdır" der satıcıya, "bunun diğerlerinden ne farkı var ki, bunlar 1 altın, bu 300 altın?"

    satıcı, "bu keklik özel eğitimli, çok güzel ötüyor, ötmesi bir yana bunun ötüşünü duyan ne kadar keklik varsa hepsi onun etrafına doluşuyor" der. "tabii bu arada avcılar da o etrafa doluşan keklikleri daha rahat avlıyorlar" diye ekler.
    "satın alıyorum" der padişah, "al sana 500 altın... " parayı verir ve hemen oracıkta kekliğin kafasını keser.

    adam şaşırıp, "ne yaptınız, en maharetli kekliğin kafasını koparttınız, yazık değil mi" diye dövünürken;

    padişah gürler: "bu kendi soyuna ihanet eden bir kekliktir. bunun akıbeti er veya geç ölümdür...
    ···
  3. 78.
    0
    yıl 1912, ingilizler hindistan'ı işgal eder, hindistan kralı osmanlı'dan yardım ister. yıllardır savaş içinde olan osmanlı bu yardımı karşılıksız bırakmamakla birlikte 350 kişilik bir askeri birliği gemiyle hindistan'a gönderir. 350 kişilik birlikten 20 kadarı hastalıktan yolda şehit olur, kalan 330 osmanlı askeri hindistan'a çıkarlar ve ingilizlerle savaşmaya başlarlar.

    mühimmat açısından kısıtlı olan osmanlı askerleri birkaç günlükmücadeleden sonra teknolojik donanıma sahip ingiliz askerleri karşısında yenik düşerler ve 40 kadarı esir alınır, diğerleri de savaşta şehit olurlar. savaş bittikten sonra bu 40 osmanlı esir askerini, ingilizler gemilerde çalıştırmaya başlarlar. bir ingiliz gemisi avustralya'ya geldiğinde, esir iki osmanlı askeri gemiden bir yolunu bulup kaçarlar.

    bir sure sonra, adı karadeniz diyarından mentesoğlu abdullah olan, baba mesleği dondurmacılığa, karahisar diyarından tarakçıoğlu mehmet de baba mesleği kasaplığa başlar.

    1918′de avustralya çanakkale'ye asker çıkarır ve bizim iki osmanlı askeri olayı duyarlar ve hemen buluşur, durum değerlendirmesi yaparlar.

    biz osmanlı askeriyiz ve avustralya'da yaşıyoruz. avustralya devleti osmanlıya savaş açmış ve bizim ülkemizi işgale gitmiş, bundan dolayı biz de avustralya devletine savaş açalım derler.

    alırlar kağıdı, kalemi ve yazarlar:

    sayın avustralya başkanı, ekselans hazretleri..:

    biz iki osmanlı askeri, ülkenizde bulunuyoruz. duyduk ki, devletimiz osmanlıya avustralya devleti olarak savaş açmış ve çanakkale'ye asker göndermişsiniz. bundan dolayı iki osmanlı askeri olarak biz de avustralya devletine savaş açmış bulunmaktayız.

    bu bir "osmanlı savaş fermanı "dır. ekselanslarının bilgilerine duyurulur.

    karahisar diyarından tarakçıoğlu mehmet, karadeniz diyarından mentesoğlu abdullah iki osmanlı askeri, sidney' in 250 km uzağında karlıdağlar denilen bölgede önce virajlarda tren raylarını sökerek 3 tren devirirler. üçüncü trende askeri mühimmat bularak silahlanırlar. aynı bölgede 8 karakol basar ve karakollardaki askerlerin tamdıbını vururlar.

    ne olduğunu bir turlu çözemeyen avustralya devletının sonunda iki osmanlı askerinin yazmış olduğu mektup akıllarına gelir ve bölgeye 250 kadar asker gönderirler ve iki osmanlı askeri araştırılmaya başlanır. birkaç günlük araştırmadan sonra sıcak çatışma olur

    ve iki osmanlı askeri bu karlı dağlarda şehit edilir.

    iki askerin şu an mezarı sidney'e 250 km uzakta karlıdaglar'da ve mezarlarında fotoğraf çekmek yasak. avustralyalılar iki osmanlı askeriyle savaştık demek zorlarına gittiği için bu askerlerimize hindistan asıllı diyorlar. oysa hindistan'da ne karahisar diyarı, ne de karadeniz diyarı diye bir bölge yok.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 79.
    0
    alman imparatoru ıı. kayzer wilhem'e yakınları,
    görüştüğünüz devlet adamları hakkındaki kanaatiniz nedir?
    diye sorduklarında onun tarihi cevabı ise şu olmuştur:

    'fransız kralı ile görüştüm, kendimi aşağı buldum.
    japon imparatoru ile görüştüm, basit buldum.
    ingiliz kralı ile görüştüm, kendi ayarımda buldum.
    ne zaman ki , osmanlı sultanı abdülhamid han ile görüştüm;
    heybeti, zekası ve nezaketi karşısında beni bir titreme aldı.'
    ···
  5. 80.
    0
    fatih sultan mehmed han'ın kılıçları

    büyük cihangire ait kılıçlarda besmele, padişahın adı, unvanı, zafer için allah'ın yardımını isteyen dua cümleleri ve bezemeler bulunmaktadır.
    topkapı sarayındaki, fonksiyonel özelliğe sahip iki tören kılıçlarından biri 126, diğeri 100cm uzunluğundadır.
    ···
  6. 81.
    0
    mercidabık savaşı öncesi büyük hünkâr yavuz sultan selim'in, ordusunun önünde, askeriyle beraber göğüs göğüse çarpışmak için atını ileri doğru mahmuzlaması üzerine, sadrazam sinan paşa'nın padişahın ellerine sarılıp :

    "şevketlü hünkarım, olmaya ki heyacana gelür kendünüzü ateşe atarsınız , yüreğimiz dilhun olur." diye gitmemesi için yalvarmıştır,
    alem-i islam'ın birliğini sağlama adına hayatı at sırtında geçmiş olan bu büyük dava addıbının bunun üzerine: "biz cennet mekan fatih sultan mehmet han'ın torunlarıyız, çadır içinde savaş idare etmeyüz! demiştir.
    ···
  7. 82.
    0
    incili çavuş, osmanlı elçisi olarak fransa kralına gönderildiğinde, elbiselerinin bazı yerlerinde yama varmış.
    kral, bunları görünce dayanamayıp:
    - bana senden başka gönderecek adam bulamadılar mı? diye sorunca, incili çavuş:
    - osmanlılar, adama göre adam gönderirler, cevabını vermiş. beni de sana göndermelerinin hikmeti bu olsa gerek.
    ···
  8. 83.
    0
    venedik'ten cülûs tebriki için gelen elçi françesko guirino'nun küstahça söylediği bazı sözler üzerine sinirlenen sultan yıldırım bayezid han :

    "bizi kızdırmasınlar, kızdırırlarsa roma'ya kadar gidip saint-pierre kilisesi'nin mihrabında atımıza yem yediririz!"
    ···
  9. 84.
    0
    reşat ekrem koçu terk
    ···
  10. 85.
    0
    Reserved.
    ···
  11. 86.
    0
    barboros hayrettin paşa cezayir minarelerini top ateşine tutan ispanyol topçu başını topa koyup denize attırmıştır.
    ···
  12. 87.
    0
    devam et panpa güzel bilgiler veriyorsun
    ···
  13. 88.
    0
    Devam etdene lan
    ···
  14. 89.
    0
    @2 huur çocuğu idi
    ···
  15. 90.
    0
    4 Murat devri Padişah tarafından, mey (şarap), afyon ve fal bakmak yasaklanmış istanbul'da bütün meyhaneler ve keşhaneler, artık gizlice çalışmaya başlamışlar 4 Murat, bir gece, tebdil-i kıyafet (kılık değiştirerek) istanbul'a indiğinde, karşıya geçmeye karar verip bir sandal kiralamış

    Sandalcı, müşterisinin sultan olduğunu bilmiyomuş tabii Bir ara, sandalın yanından sarkan bir ipi çekmiş ipin ucunda bir testi! Sultan, "Ne var o testinin içinde?" diye sormuş Sandalcı, "Ne olacak, mey işte" diye gülerek müşterisine ikram etmiş Her ne kadar yasaklamış olsa da, 4 Murat'ın alkolle arasının iyi olduğu bilinir ikramı kabul etmiş; ama yine de, "Mey yasak Hünkarımız görse kafanı vurdurtur diye korkmuyor musun?" diye sormaktan da geri kalmamış Sandalcı da hâliyle, "Yâhu hünkâr nereden görecek bizi denizin ortasında?" demiş

    Aradan biraz zaman geçmiş Sandalcı bu kez de, teknenin tahtalarından birini kaldırıp aradan afyon çıkarmış ve nargilesine atarak körüklemeye başlamış Gönlü zengin adam, hemen müşterisine de ikram etmiş Sultan yine kabul etmiş; ama yasağı gene hatırlatmış Sandalcı aynı şekilde, "Kim görecek ki bizi denizin ortasında!'" demiş Biraz daha vakit geçmiş Bizim sandalcı cebinden fal taşlarını çıkarmış Hünkâra, "Ver 5 akçe de falına bakayım" demiş Fal 4 Murat'ın en kızdığı şeymiş, ama "Hadi biraz daha sabredeyim" diye düşünüp, "Bak bari" demiş

    Fal taşlarını elinde çalkalayıp atan sandalcı, "Efendi, sorunu sor bakalım" demiş Padişah, "Hünkâr, şu anda nerededir?" diye sormuş Sandalcı taşlara bakıp; "Hünkâr, şu an denizdedir" demiş 4 Murat, endişelenmiş gibi yapıp, "Sakın yakınımızda bi yerde olmasın?!" diye sormuş sandalcıya ve tekrar iyice bakmasını söylemiş Sandalcı, taşlara tekrar bakmış ve birden, 4 Murat'ın ayaklarına kapanıp, "Affet beni hünkarım!" diye yalvarmaya başlamış Kıyıya dönene kadar yalvarmaya devam etmiş Padişah, dayanamayıp, "Sana bir soru soracağımm Eğer bilirsen, seni affederim Bilemezsen kıyıya dönünce ânında boynunu vurduracağım" demiş Sandalcı sevinçle, "Padişahım çok yaşa!" demiş ve merakla soruyu beklemye başlamış

    4 Murat, sandalcıya, "Dönüşte istanbul'a hangi kapıdan gireceğim?" diye sormuş Tabii sandalcı hemen itiraz etmiş, "Hünkarım, şimdi ben hangi kapıyı söylesem, siz başka kapıdan girersiniz Affinıza sığınarak, gireceğiniz kapıyı bir kağıda yazsam ve size versem; kapıdan geçtikten sonra okusanız olur mu?" demiş Hünkâr, başını "Olur" anlamında sallayınca, sandalcı tahminini yazıp kağıdı vermiş

    Padişah, kağıdı alır almaz, daha bakmadan, yanındaki fedâîsine, "Hemen boynunu vur şu kâfirin" emrini vermiş Sonra da, "Surlara yeni bir kapı açıla! istanbul'a oradan gireceğim" demiş çevresindekilere Kapı 5-10 dakikada açılıp, padişah ve erkânı şehre girmiş 4 Murat, bir ara, sandalcının kağıda hangi kapıyı yazdığını merak etmiş Kendinden çok eminmiş, laf olsun diye cebindeki kağıda bakmış Ama okuyunca hayretler içinde kalmış Sandalcı, kağıda şunları yazmışmış: "Hünkarım, yeni kapınız vatana millete hayırlı uğurlu olsun"

    O gün bugündür de işte o kapı, "Yenikapı" olarak anılıyormuş
    Tümünü Göster
    ···
  16. 91.
    0
    @44 doğru olmasa bile film çıkmalı bence. Rambo serilerindeki olayların ne kadarı doğruydu.
    ···
  17. 92.
    0
    avusturalya muhabbeti doğruysa bir film çıkar amk.
    ···
  18. 93.
    0
    güzel ve değerli bilgiler lan. umarım devdıbını getirirsin.
    ···
  19. 94.
    0
    okucam
    ···
  20. 95.
    0
    sultan aziz, konağına misafir geldiği gün mısırlı meşhur prenses zeynep hanım, altın bir tepsi içinde 1.000.000 altından fazla değerde olan bütün mücevherlerini bu padişaha hediye olarak takdim etmiş, fakat abdülaziz tepsiden sadece murassa ciltli bir kur'an-ı kerim'i almış ve gerisini sahibine iade etmiştir
    ···