-
1.
+1Padişahlar bir yere gidecekleri zaman tülbent ağaları baştaki kayıkta padişahın kavuğunu taşırlar ve geçtiği yerlerde bunu eğmek sureti ile padişah halkı selamlarlardı.
Üzerinde sahibinin ismi kazılı olan mühür, bilhassa resmi işlerde imza yerine kullanılırdı. Bu usul 1908 senesine kadar devam etmiştir.
Fatih’in 1454′te ilk yaptırdığı saray (eski saray) şimdiki üniversite yerinde idi. Yeni sarayın (şimdiki Topkapı Sarayı yerinde) inşasına da 1464′te başlandı. Bu sarayın yeri o zaman zeytinlikti.
Osmanlı tahtı babadan oğula kalırdı. I. Ahmet değiştirip, hükümdarlığın, hanedanın en büyük erkeğine kalması usulünü koymuştu. Bundan sonradır ki Osmanlı şehzadeleri sarayda hususi dairelerde bir nevi mahpus hayatı geçirip cahil ve atıl kalmışlardı.
Padişah yemek yerken sofrada yemekleri vermek ve değiştirmek kilercibaşı ile çeşnigirbaşının vazifesi idi. Yemek sırasında rikabdar ağa yelpaze ile sinekleri kovardı.
Kanuni’nin oğlu II. Selim harbe gitmeyen ilk Osmanlı padişahı idi. Zevk ve sefahate düşkündü. Sarhoşken hamamda düşme neticesinde ölmüştü.
Matbaadan evvel kitaplar el yazmasıyla çoğaltılırdı. Kitap kopyası ile geçinen bir sınıf vardı. Bunlara “hattat” denirdi.
Osmanlı sarayının buzu, Keşiş (Uludağ) dağından getirilirdi. Hususi kayıkları vardı. Sultanlara ve kadıefendilere günde ikişer okka buz tayin edilmişti.
Napolyon’un 15 bin kişi ile 20 günde geçebildiği çölü, Yavuz Selim, Mısır fethine giderken 60 bin kişi ile 10 günde geçmişti
başlık yok! burası bom boş!