-
1.
+22 -3Arkadaşlar ilk başlığımda istenilen yoğun ilgi üzerine yazmak istedim.
Yavuz Sultan Selim den Şah ismaile ayar
Yavuz Sultan Selim Han döneminde, iran hükümdarı Şah ismail, kıymetli mücevherler ile dolu bir hediye sandığı gönderiyor, hünkâra.
Sandık açılır. içinden çeşit, çeşit
değerli taşlar, kıymetli atlas, kadife kumaşlar çıkar.
Fakat, sandık açılır açılmaz,
etrafa pek fena bir koku yayılır.Önce, hiç kimse bir anlam veremez, nadide mücevherler ile dolu sandıktaki bu fena kokuya. Sonra, mesele anlaşılır. Sandığın dibine insan dışkısı doldurulmuş. Yani, Şah ismail, aklı sıra, cihan padişahına hakaret ediyor !
Cihan padişahı emir verir,
"herkes düşünsün, bu edepsizliğe, Osmanlı'nın şanına yakışacak şekilde bir mukabelede bulunmalıyız.
Ve çözümü yine kendisi bulur
Aynı şekilde değerli mücevher ve kumaşlarla süslü bir sandık hazırlatılır. Sandığın içine, o zamanın en nefis gül kokulu lokumlarından hazırlanmış bir kutu yerleştirilir.
Kutunun altına da, bir satırlık yazıdan ibaret not iliştirilir..
Hediye sandığı, itina ile süslendikten sonra,
Şah ismail'e gönderilir. Sandık, Şah'ın huzurunda açılır.
Sandık açılır açılmaz, etrafa mis gibi gül kokusu yayılır. Mücevher vs. gibi hediyeler takdim edildikten sonra, Osmanlı Elçisi Şahın tedirgin olmaması için, önce kendisi tatmak kaydıyla- büyük bir saygı ve nezaketle,Şah ismail'e lokumdan ikram eder.
Bilâhare, görevliler, huzurda bulunanlara teker, teker
ikram etmeye başlarlar, lokumdan. Şah, bütün bu olup bitenlere bir anlam veremez.
Osmanlı Elçisi,
Şah'ın şaşkınlığını gidermek için,
lokum kutusunun altına iliştirilmiş mütevazı pusulayı uzatır.
Pusulayı okuyan Şah'ın yüzünde,
bu sefer, şaşkınlığın yerini büyük bir utanç ifâdesi alır;
iSMAiL HERKES YEDiĞiNDEN iKRAM EDER!
No:Yazmamı isteyen varsa devam ederim
Rezlerinizi alın -
2.
+8Ahmet Vefik Paşa Paris Büyükelçisi iken imparator III. Napolyon’un yeni yaptırdığı bir opera binasının açılış törenine davet edilir. Tören sırasında Ahmet Vefik Paşa, Napolyon’a en yakın locaya kurulmuş, tavır ve davranışlarıyla imparatora hiç aldırmayan bir izlenim verir. Bu umursamazlığa içerleyen Napolyon, Ahmet Vefik Paşa’ya bir addıbını göndererek:
-Git şu Osmanlı Paşasına sor, kendini hâlâ Kanuni devrinde mi sanıyor, der.
Adam gelir ve Napolyon’un dediklerini aynen aktarır.
Ahmet Vefik Paşa bu soruya aynı umursamazlıkla şu cevabı verir:
-imparator hazretlerine hatırlatırım ki Osmanlı tahtında Kanuni olsaydı, kendileri orada olmaz, yerlerinde ben olurdum. -
3.
+7Karamanoğlu 2. Mehmed Bey, Osmanlı Hükümdarı Çelebi Mehmed Han ile akraba olmasına rağmen, onunla sürekli savaşırdı. Bir defasında Osmanlı askeri Rumeli’de seferdeyken, 1413 senesinde Bursa’yı kuşatmış, fakat kaleyi savunan Hacı ivaz Paşa’yı teslime mecbur edememişti. Bunun üzerine kendi öz dayısı olan ve bütün dünya Müslümanlarının kahraman sıfatıyla tanıdıkları Yıldırım Bayezid Han’ın kabrini yakmak gibi akıl almaz bir harekette bulundu.
Ağustos ayında, Edirne’de vefat etmiş olan Musa Çelebi’nin cenazesinin Bursa’ya getirilmekte olduğu haberini alınca, Bursa kuşatmasını bırakarak geri çekilme emrini verdi. Bu emri gururuna yediremeyen “Harman Danası” lakaplı bir subayın Karamanoğluna sorduğu şu soru, onun iddıbına sebep olmuştu:
“Sultanım, sen Osmanoğlu’nun ölüsünden böyle kaçarsın, eğre dirisi gelseydi halin nice olurdu!” -
4.
+7Okuyan varsa belli etsin bi boşamı yazıyorum bileyim
-
-
1.
0Yazmıyon ki yavşak
-
1.
-
5.
0Nükteleriyle büyük bir şöhret kazanan ve Keçecizâde Fuad Paşa’yla bile fıkra yarışına giren Hasırcızâde Mehmed Ağa, bir gün atının üstünde Antep caddelerini dolaşmaya başlar.
Bir ara elinde yoğurt kâsesi taşıyan bir çocukla karşılaşır. Ağanın canı çekmiş olacak ki, kâseyi çocuğun elinden alır ve taze yoğurdun üst tarafından biraz yer. Bu sırada çocuk ağlamaya başlayınca Hasırcızâde şöyle der:
- Evlâdım ağlama! Annene Hasırcızâde yedi dersen sana kızmaz.
Elindeki kâseyle ağlamaya devam eden velet, söyleyeceğini söyler:
-Annem inanmaz! "Sen bunu mutlaka bir ite yalattın" der ve beni döver!
Hasırcızâde bu olaydan sonra, "Beni ilk defa işte bu çocuk mat etti” demiş. -
6.
0Ahmed Vefik Paşa vali olduğu sırada Bursa'da çok ağır bir kış olmuş ve her taraf karla dolmuş. Vali o zamanlar fermanlı olarak Uludağ'ın karlarını toplayıp satmak hakkına sahip olan buzcubaşıya emir salmış:
- Çabuk şehirden karları toplat, demiş.
Buzcubaşı ise:
- Pekela, sabah olsun toplarım, cevabını vermiş.
Fakat o gece bir lodos esmiş ve bütün karları eritmiş. Ertesi sabah buzcubaşı valiye gitmiş ve:
-Vali paşamız, hani benim karlarım? Onları sizden isterim, çünkü toplatmasaydım bana ceza verecektiniz. Şimdi zararımı ödeyin, ben onları toplatıp kuyulara dolduracaktım, yarın da satıp para kazanacaktım, demiş.
Ahmed Vefik Paşa'da ona:
- Senin karlarını Uludağ'a toplattım. Git oradan al, demiş.