1. 26.
    0
    damdı. dedi ki:

    "devletlu efendim, haşa ki padişah hizmetini ihmal etmişliğimiz yoktur. başka ıklimdeyiz. haberimiz olmadı. eğer bir köpeğinizi gönderip haber salaydınız, emriniz başımızın üstüne, derhal yetişirdik. devlete hizmet, bize en büyük dünya nimetidir."

    kapdan-ı derya, muslihuddin reis’in bu akıllıca sözlerini çok beğendi: "berhudar olasınız!" dedi.

    muslihuddin reis, yedi pare gemisiyle, donanmay-ı hümayun'un peşine takıldı. hep beraber iskenderiye limanına girdiler(*). bu sırada selim han, mısır’ı tamamen fethetmişti. kahire’deydi. donanmasının i̇skenderiye’ye geldiğini işittikte, hemen bu limana geldi. donanmay-ı hümayun’u teftiş etti. bu arada muslihuddin reis’e çok iltifatlar etti. pek çok asker, ve mühimmat verdi. bunları alan muslihuddin reis, cezayir’e döndü.

    (*) 19 mayıs 1517

    oruç reis’in zaferi

    muslihuddin reis’in mısır seferi iki buçuk ay sürmüştü. ağam oruç reis, gemilerinin döndüğünü ve selim han’ın gönderdiği askerleri ve topları görünce, ziyade mesrur oldu. ağam oruç, cezayir şehrindeyken, ben cicelli’de otururdum. cezayir ülkesinin büyük kısmı elimize geçmişti. kıyıda birçok kaleyi ellerinde tutan i̇spanyollar, çok telaşlandılar. 40 pare gemi hazırladılar. tunus’un halku’l-vad limanına gelip demir attılar. amma bizden kimseyi bulamadılar. hiçbir şeye kadir olamayıp geri döndüler. cezayir limanına geldiler. maksatları, cezayir ülkesi’nin en büyük şehri olan bu limanı ağam oruç’tan almaktı.

    ağam oruç, hamiyet kuşağını dört elle kuşandı. sabaha kadar başını secdeden kaldırmadı. cenab-ı hak’tan nusrat ve zafer diledi. sabah güneş doğarken, leventlerini topladı. arap’tan, berberi’den, endülüslü’den de çok askeri vardı. amma bunlar, türk leventleri gibi cenk bilmezler, sıkışınca düşmandan yüzgeri ederlerdi. cümlesi beş, altı bin mücahitti. düşman, yalıya on bine yakın asker çıkarmıştı. 40 pare gemilerinde daha da asker vardı.

    oruç reis, sancaklarını burçlara diktirdi. kafirleri kahredecek bir tabiye hazırladı. gece karanlığı basınca üç bin mücahitle cezayir kalesinin bir kapısından gizlice çıktı. dağları dolaşıp i̇spanyollar’ın ardına düştü. fırtınalı, pek karanlık bir geceydi. hemen ulu tanrı, mücahit kullarına yardım ederdi. i̇spanyol kafiri, fırtına ve karanlığın sıkıntısı içindeydi. oruç reis’in hareketini anlayamadı. oruç gazi, birden düşmana savlet eyledi. kafir neye uğradığından gafildi. cümlesi kılıçtan geçirildi. bir taraftan da kaz yumurtası büyüklüğünde dolu yağıyordu. i̇spanyollar şaşkınlıktan birbirlerini kırmaya başladılar, gemilerinde ne kadar asker varsa karaya döktüler. yirmi, otuz bin oldular. amma göz gözü görmezdi. oruç gazi, düşman alaylarını imhaya devam ediyordu. azim cenk oldu. sonunda düşman sindi. gecenin sonunda, sabaha karşı cezayir kalesinden iki bin mücahit daha çıktı. bir taraftan da bunlar i̇spanyollar’a kılıç çalmaya başladılar. kafirler tamamen kırıldı. geri kalanları esir alındı.

    oruç gazi esirleri saydırdı. 2700 kafir esir düşmüştü. gazilerin verdiği şehit 300 kadardı. cümlesi merasimle gömüldü. i̇slam askeri muzaffer oldu. türk sancağı yükseldi. en büyük kafir devleti olan i̇spanya, ağam oruç’a karşı münhezim oldu. kral karlos’un yüzü karaya boyandı. hemen hak taala kafirin yüzünü daima kara eyleye! amin, bi-hürmeti seyyidi’l-mürselin(*).

    (*) 30 eylül 1511 cezayir zaferi. bu muharebede don diego de vera’nın başkumandanlığındaki 40 harp, 140 nakliye gemisi ve 15000 kara askerinden müteşekkil büyük i̇spanyol kuvvetleri, oruç reis tarafından müthiş bir hezimete uğratılmıştır. i̇spanya, avrupa’nın en büyük kara ve deniz devletiydi

    ağam oruç, bu büyük zaferi bir nameyle bana bildirdi. zafer haberini aldığımda, yanımda büyük ağam i̇shak reis de vardı. on pare tekneyle denize açılmaya hazırlanıyorduk. cezayir’e ağam oruç’a yardıma gidiyorduk. hacet kalmadı. akdeniz’e açıldık. 16 parça kafir gemisi ele geçirdik.

    bunlar, barut, kurşun, kereste, katran, yağ, pirinç, buğday yüklü teknelerdi. denize açıldığımızın yirmi dokuzuncu günü dönüp cicelli limanına demir attık. bir gemi dolusu buğdayı fukaraya sadaka eyledim. ağam oruç’tan bir name gelmişti. münafık bir arap şeyhini yakalamam için emir veriyordu. derhal beş yüz leventle dağlara çıktım. i̇ki yüzlü şeyhi yakaladım. başını kestirdim. yerine başka bir şeyh tayin ettim. cicelli’ye döndüm. birkaç gün istirahat ettim. yirmi küsur parça tekneyle denize açıldım. mübarek bir saatte cezayir limanına girdik. ağam oruç’la buluştuk. büyük ağamız i̇shak bey de bizimle beraberdi. hayli müddet can sohbetleri eyledik.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 27.
    0
    kışı bu minval üzere geçirdik.

    evvel bahar geldi. ortalık lalezar oldu. gemiler limandan çıktılar. derya üzerinde oynaşmaya başladılar. cezayir ülkesinde tenes şehri vardı. bir arap emiri hüküm sürerdi. amma bu hanedanda anlaşmazlık ekgib olmaz, her daim kan dökülür, ahali sıkıntı çekerdi. i̇spanyol kafiri, bu beldeye de musallat olmuştu. ağam oruç bey gazi, bu beldeyi de hükmü altına almak istiyordu. bu sırada i̇spanya kralı karlos, tenes’e on pare gemi göndermişti. güya tenes emirini himaye eder, aslında müslüman halka kan kustururdu. tenes şehrinde sultanın muhafızı geçinen bir i̇spanyol birliği vardı. ahaliyi soyup soğana çevirir, kıymetli ne varsa gemilerine yükleyip i̇spanya’ ya gönderirlerdi.

    i̇shak ve oruç reisler, cezayir şehrinde kaldılar. ben on iki pare tekneyle delis’e geldim. limanda dört pare ispanyol gemisi yatardı. bizi görünce akılları başlarından gitti. gemilerini bırakıp kaleye kapandılar. gemileri, topları, tüfekleriyle elimize geçti. öyle telaş etmişler ki, gemilerinden bir habbe almayıp firara yüz tutmuşlardı. bin beş yüz leventle karaya çıktım. kale önlerine geldim. şiddetli bir mukavemet ve cenk bekliyordum. fakat kale kapılarını açık buldum. birkaç yüz müslüman bizi karşıladı:

    \"hoş geldiniz!\" dediler; \"i̇spanyol kafiri, kendileriyle birlik olan beyimizle beraber gece kaleden çıktı gitti. belki on bin kişiydiler. hepsi beyin adamlarıydı. şehirde kalanlar, cezayir ülkesinde sizden ve karındaşınız sultan oruç’tan gayri hükümdar tanımayanlardır.\"

    bu haberi alır almaz, iki bin gaziyi yola düzdüm. kaçanların peşinden saldım. gaziler, ikinci günü firarileri yakaladılar. tekbir alıp savlet eylediler. tanrı aşkıyla:

    \"nereye gidersiniz bre kafir-i bi-dinler?\" deyip avaze saldılar; \"bilmez misiniz ki, sizin için bizim elimizden halas yoktur?\"

    tüfek ateşinden sonra iş kılıca ve palaya dayandı. tüfek ateşinden serçeler gibi düşen düşman, kılıç ve palaya hiç dayanamadı. 350 kafir esir alındı. gerisi kırıldı. bizden de yetmiş ila ciksen gazi şehit oldu. tanrı makamlarını cennet eyleye!

    gazi leventlerimi, tenes kalesinin önünde karşıladım. şehit düşen yoldaşları için teselli ettim. zaferlerinden ötürü tebrik eyledim. bir müddet delis’te kaldık. en kıdemsiz levendin eline 500 altınlık ganimet geçti. ganimetimiz arasında 150 kantar kara biber, 75 kantar tarçın, 25.000 zira kumaş, denk denk ibrişim ve ipek, 400 kantar bal, 600 kantar bal mumu, 1000 top sof, pek çok cenk malzemesi vardı. tenes’e bir subaşı bıraktım. mübarek saatte 16 pare cenk teknesiyle deryaya açıldım. cezayir’e geldik. oruç ve i̇shak reisler\'le sarmaş dolaş oldum. gaziler reisi oruç bey :

    \"gazan mübarek ola karındaş!\" diye tebrik ve dualar etti.

    tenes’ten kaçan bey, tlemsen sultanının karındaşı oğluydu. bizden aldığı ders yetişmedi:

    \"i̇spanya kralı sağ olsun. benim ahımı bu türkler\'de komaz!\" gibi laflar ettiği duyuldu.

    anladık ki, bu herifin kalbinden islam muhabbeti kalkmış. sanırdı ki, i̇spanyol kafiri cezayir şehrini bizden almaya muktedirdir ve o zaman, kendisini cezayir sultanı yapacaktır. bu hayal ile gezerdi. bu arap milletine itimat etmek kat’a caiz değildir. bir müddet sonra öğrendik ki, tlemsen sultanının karındaşı oğlu, etrafına topladığı araplar ve i̇spanyollar’ la tekrar tenes’i ele geçirmiş. i̇spanyol kafirinin zulmünden ve tasallutundan kurtardığımız tenesliler de, onu gene beyleri olarak kabul etmişler.

    ağam oruç bu haberi aldıkta gayet kızdı. mübarek mizaçları galeyana geldi. bu defa bizzat kendisi gidip düşmana haddini bildirmek istedi. cezayir ulemasını topladı:

    \"efendiler, en büyük din düşmanımız olan i̇spanyol kafiriyle bir olup din kardeşlerimiz üzerine yürüyen, i̇spanya kralı’na biat eden, nasihatlerimize kahpelikle mukabele eyleyen tenes beyinin akibeti ne ola?\" diye sordu. \"dinimizin bu husustaki emri nicedir?\"

    cümle ulema ittifakla dediler ki: \"katli vacib, canı ve malı helaldir\" ve bunu fetva halinde yazıp ağam oruç’a verdiler. oruç reis, benimle ve büyük ağamız i̇shak’la vedalaştı. cezayir’den tenes’e geldi. tenes ahalisi baktı ki gaziler reisi yaklaşır, hal yamandır, tlemsen sultanının karındaşı oğlu olan beylerini bağlayıp oruç reis’e teslim eylediler:

    hai̇ni̇n boynu vuruldu

    \"sen sultansın, biz kuluz,\" dediler; \"kusur bizden, inayet sendendir!\"

    daha bu minval üzere hayli iki yüzlü laflar ettiler. ağam oruç, gayetle merhametli bir adamdı. hileden nefret eder, ihsan ve inayeti sever, gönlü zengin bir mücahitti. tenesliler’i bağışladı. beylerini huzuruna getirtti:

    \"bre namerd,\" dedi; \"senin ahlaksızlığın görülüp işitilmiş şeylerden midir? benim hakkımda <ben öyle korsan makuulesine kulak asmam, i̇spanya kralı’nın devletlü bir kuluyum,> demişsin. bre mel’un, kulu olduğun kralın yüz binlerce müslüman’ı kılıçtan geçirdiğini, endülüs’e kan kusturduğunu bilmez misin? biz korsan değil, elhamdülillah mücahit gazileriz. din yolunda cenk ederiz.\"

    ve hemen cellada işaret edip hainin boynunu vurdurdu. daha birkaç arab’ı huzuruna aldı:

    \"bu mel’un size geldikte bağlayıp bana göndermeniz gerekti,\" dedi; \"beni karşınızda gördükten sonra bu işi yapmak marifet değildir. siz bana sultan olarak biat etmediniz mi? yemininizden nasıl döndünüz?\"

    onların da başlarını kestirdi. tenesliler gördüler ki akıbet yamandır. cümlesi oruç reis’e sadakat yemini ettiler. ondan başkasını hükümdar tanımayacaklarına and içtiler. ağam oruç, bütün fitnenin tlemsen’den geldiğini bilirdi. tlemsen, cezayir ülkesinin en batısında, fas hududu yakınlarında, büyük bir beldeydi. çok eski bir hanedan orada hüküm sürerdi.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 28.
    0
    amma bu tlemsen sultanı da i̇spanyol kafirinin elinde zebundu. halk, i̇spanyol'dan, hem de öz sultanlarından zulüm görürdü. nice zamandır tlemsenliler, cezayir şehrine gelirler, ağam oruç' un eşiğine yüz sürerler, adalet isterlerdi. ağam oruç, tlemsen'i almaya da kararlıydı. fakat tlemsen çok uzaktı: ta fas'ın yanıbaşındaydı. derya üzerinde değildi. i̇çerideydi. gemiyle gidilemezdi. sultan'ın arap'tan ve i̇spanyol'dan büyük ordusu vardı. tlemsen şehri, cezayir şehrinden sonra cezayir ülkesinin en büyük beldesiydi. burasını fethetmek müşkül işti.

    amma tlemsen fetholunmadıkça da, cezayir ülkesi sükun ve huzur bulmazdı. tam bu sırada tlemsen halkı ayaklandı. sultan kaçtı. ahali ağama bir heyet gönderip, bundan böyle sultan olarak kendisini tanıdığını bildirdi. oruç reis, gayetle sevindi. böyle cenksiz bir ülkeyi almaktan çok hazzeyledi.

    tlemsen'in oruç'un sultanlığını tanıması, i̇spanya'da büyük telaş uyandırdı. i̇spanya'nın afrika'daki en büyük kumandanı, vahran(*) kalesinde otururdu. vahran, cezayir ülkesinin batısında, i̇spanya ile karşı karşıya, büyük bir limandı. çok metin bir kalesi vardı. binlerce asker bu kalayi muhafaza ederdi. tlemsen, vahran'daki i̇spanyol nezareti ve tasallutu altındaydı. ağam oruç, tlemsen'e hakim olunca, vahran ile olan bütün münasebetlerin kesilmesini buyurdu. vahran'daki i̇spanyol kumandanının çok askeri vardı. fakat gene de i̇spanya'dan imdat diledi. ağam oruç, kışı tlemsen'de geçirmeye karar verdi. yanında 4000 askeri vardı. fakat bütün bir kış, cezayir gibi yeni fethedilmiş bir kaleyi adeta boş bırakmaya razı olmadı. cezayir şehri elden giderse, bütün cezayir ülkesi elden giderdi. 3000 askerini cezayir şehrine gönderdi. kendisi 1000 askerle tiemsen'de kaldı(**).

    ağamın gayesi, baharda tlemsen'den vahran üzerine yürümekti. ağam tlemsen'deyken ben cezayir şehrindeydim. 3000 levent geldi. ağam onlarla beraber bana 150 yük akça(***) da göndermişti.

    (*) oran
    (**) tlemsen-cezayir yolu kuşuçuşu 450 km'dir. vahran, tlemsen'in 100 km. kuzeydoğusundadır
    (***) bugünkü satın alma gücü 180 milyon tl. kadardır

    oruç reis, tlemsen'de yalnız i̇spanyollar'ın değil, şehirden kaçan sultanın da tehdidi altındaydı.

    sultan etrafına külliyetli miktarda çapulcu toplamıştı. fırsat gözlüyordu. bir yandan da vahran'daki i̇spanyol kafirine name üzerine name yazıyor, imdat istiyor:

    "türk korsanlarının elinde kaldım," diyordu; "bir akçamı ellerinden kurtaramadım. hani kralınızın şevket ve azameti nerededir? üç buçuk korsan makuulesiyle başa çıkamaz mısınız?"

    vahran kumandanı, tlemsen sultanı'na 20000 altın gönderdi. büyük bir ordu toplamasını söyledi. baharda kendisi de vahran'dan çıkacak, i̇spanyol-arap ordusu, tlemsen'e, ağamın üzerine yürüyecekti. tlemsen sultanı, türlü vaatlerle berberiler'den 20000 asker topladı. vahran'dan da 10000 kişi yardıma geldi. bu 30000 asker, tlemsen'e teveccüh ettiler. başlarında vahran kumandanı vardı. çok mütekebbir, mağrur bir köpekti(*). ağam oruç gördü ki bu kadar kuvvete açıkta mukavemet imkanı yoktur. şehri boşalttı, kaleye çekildi. kafirler tlemsen şehrine girdiler ve akla gelmez rezaletler yaptılar.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 29.
    0
    ben cezayir şehrindeydim. tlemsen'de ahvalin kötüye gittiğini haber aldım. 1000 leventle 2000 arap atlısı hazırladım. ağam i̇shak reis'in emrine verdim. i̇ki, üç konağı bir günde alıp tez oruç reis'in imdadına yetişmesini söyledim. i̇skender kethuda da i̇shak reis'le beraberdi. oruç reis, ağam i̇shak'ın yetiştiğini öğrenince, bir an evvel onunla birleşmek için tlemsen kalesinden çıktı. kale, tlemsen sultanı'nın eline düştü. oruç reis'le i̇shak reis birleştiler. ağam oruç, tlemsen'i geri almak çarelerini düşünmeye başladı. tlemsen sultanı, yüzlerce yıldan beri saltanat süren bir hanedanın son hükümdarıydı. bu hanedan, geçmişte çok şevketli günler yaşamış, bir ara bütün cezayir ülkesine hakim olmuştu. ağam oruç, böyle bir hanedanı taht ve tacından mahrum etmek istemezdi. şu şartla ki, i̇spanyollar'la işbirliği yapmasın ve bizim yüksek hakimiyetimizi tanısın. bu şartları kabul etmediği takdirde, sultanı saltanatından mahrum etmeye mecburduk.

    ağam oruç, 2000 leventle tekrar tlemsen önlerine geldi. 10000'den fazla i̇spanyol ve arap karşı çıktı. üç, üç buçuk saat, azim cenk oldu. kılıçlar al kana boyandı. kafirlerin çoğu ecel şarabını içti. ancak üç, dört yüzü sağ kaldı. hepsi esir alınıp cezayir'e gönderildi.

    i̇spanya kralı karlos, vahran'daki valisine bir ferman gönderdi "eğer başın sana lazımsa, oruç reis'ten gayri bütün türkler'i kılıçtan geçiresin, oruç reisi sağ olarak esir alıp i̇spanya'ya gönderesin, ben onu ne şekilde ölümle öldüreceğimi bilirim" diyordu.

    kralının bu emri üzerine vahran valisi, otuz-kırk bin kişiyle ağam oruç'un üzerine yürüdü. tam üç ay cenk etti. fakat ağam teslim olmadı. vali, kumandanları topladı, dedi ki:

    "bu türkler, gayetle inatçı bir kavimdir, helak olur, teslim olmazlar. daha bu kale önünde ne zamana kadar beklemek mümkündür? gelin türkler'e bir elçi gönderelim. silahlarını alsınlar, kaleyi bize bırakıp gitsinler. amma, yiyecekleri tükenmişse bunu kabul ederler. tükenmemişse, son fertleri helak olmadan silah bırakmazlar!"

    ertesi sabah i̇spanyol elçisi oruç reis'in huzuruna çıktı. ağam, levendlerine:

    "ne dersiz oğullar," buyurdu; "elçiyi dinlediniz."

    leventler:

    "elbette diri kalmak, ölmekten yeğdir," dediler; "çıkıp cezayir'e gider, sonra gelir kalemizi yeniden alırız. amma gerçek tedbir nedir, siz daha iyi bilirsiniz."

    oruç, kaleyi teslim etmeye razı oldu. kafirler gayetle sevindiler. amma maksatları o idi ki, leventler kaleden çıkınca kılıç üşürüp bir avuç türk'ün işini bitireler. yoksa sözlerini tutmaya zerre kadar niyetleri yoktu. zira türkler'i bıraktığını öğrenirse, karlos kral, vahran valisi olacak namerdin başını kestirirdi.

    oruç reis, çoğu yaralı ve aç, günlerdir uyuyamış ve ellerinden silah bırakmamış bir avuç levendiyle kaleden çıktı. bir konak gitmemişti ki, ardından on beş yirmi bin kafir yetişti:

    "silahlarınızı bize bırakınız," dediler; "sağ çıkıp gittiğiniz yetmez mi?"

    oruç reis:

    "ölmek," dedi; "silah teslim etmekten yeğdir. ölüm ne ola ki korkalım. i̇nsan bir kere ölür, amma namı kalır"

    ümitsiz bir cenk başladı. leventler kaçar, kafir kovalardı. kafir yetiştikçe ağam cenk veriyor, fakat her vuruşmada birkaç levent daha şehit düşüyordu. zaten cümlesi 340 leventti. nihayet oruç reis, bir ırmağa can attı. leventlerin yarısı da köprüyü geçmişlerdi ki, i̇spanyollar yetişti. köprüyü atmaya hazırlanan ağam, levendlerinin feryadına dayanamadı, hepsini bir baba evladını nasıl severse öyle severdi. geri döndü. askerlik ve tedbir onu icap ettirirdi ki, ağam, yanındaki leventlerle beraber cezayir'e gele ve sonra dönüp yoldaşlarının öcünü ala. fakat oruç reis'e leventleri: "baba"(*) derlerdi. bir baba ne mümkündür ki oğullarını kılıç altında bırakıp kaça. oruç reis köprüyü gerisin geriye geçti. kafir deryasına dalıp kılıç üşürmeye başladı. ancak leventler o kadar mecalsizdiler ki, bazılarında, kılıç kaldıracak güç kalmamıştı. zaten afrika'nın kızgın bir günüydü. susuzluktan dudaklar şerha şerha çatlamıştı.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 30.
    0
    oruç reis'e belki yüz kişi birden kılıç üşürdü. ağam şehit düştü. mübarek başı kesilip i̇spanya kralı'na gönderildi
    ···
  6. 31.
    0
    bitti beyler. son mesajı okusanız yeter amk. çok hüzünlü. ccc oruc reis ccc.
    ···
  7. 32.
    0
    http://inciswf.com/1296317785.swf
    ···
  8. 33.
    0
    bir solukta okudum güzel kardeşim.
    ···
  9. 34.
    0
    çıktısını aldım. çoluğuma çocuğuma okutuyorum.
    ···
  10. 35.
    0
    özledik lan reyizi. keşke çıksa arada.
    ···
  11. 36.
    0
    bir ara okurum şurada dursun da entarimiz.

    bu arada hayrına uparkat.
    ···