-
26.
+1@36 ayrıntı olayı şöyle. Benim tedavim yapılıyor, doktor beni çocukluğuma kadar zütürerek olayın iç yüzünü açığa çıkarmaya çalışıyor. Ancak ben birden daha eskilere dalıyorum, ve olayları anlatmaya başlıyorum. Onun için ayrıntı ve hipnoz süresi uzun tutuluyor. Zaten hikayenin başlarında da doktor bana demişti uzun sürebilir diye. Belirtmiştim onu.
-
27.
+1Beyler cumaya giden gitsin, işine giden gitsin. işlerinizi eşinizi dostunuzu ertelemeyin, Akşam saat 8den sonra anlatmaya devam edeceğim.
-
28.
+1Beyler hikayem saat 23:00da başlayacaktır. 23.00da tüm hazırlıklarınızı siz de yaptıktan sonra dinleyebilirsiniz. Çünkü Daha yeni işten çıkabildim ve bu sırada ben de bir yemek yiyip geleyim.
-
29.
+1Hazırsanız başlıyorum beyler.
-
30.
+2Kadın yavaş yavaş ilerlemişti. kendi barakasına doğru giderken arkasından bir çocukta koşa koşa ona doğru ilerliyordu, tahminen 8 10 yaşlarındaydı. Kadın ona doğru dönerek birşeyler söylüyordu, ancak uzakta olduğu için ve dillerini bilmediğim için ne dediğini anlamam imkansızdı. Çocuk usulca kafa salladı ve kadın çocuğun elinden tutarak kendi derme çatma barakalarına doğru yol aldı. Güneş artık henüz tamamen tepemdeydi ve ortalığı kavuracak bir sıcaklık veriyordu.
-
31.
+2Ben ise hala bana ne olacağının farkında bile değildim. Sadece bazı şeyleri tahmin ediyordum. Ya bana böyle güneş altında işkence edip kemiklerim kırılana dek linç edeceklerdi ya da beni işlerinde köle olarak çalıştıracaklardı. Bunun inancıydaydım ben. Zaman ağır ağır ilerliyordu ve ben hala susuzluktan kuruyor gibiydim. Daha fazla dayanamamış ve salıvermiştim kendimi. Ansızın güneşte çatlamış dudaklarımda bir ıslaklık hissederek ve irkilerek ağır ağır gözlerimi açtım. Karşımda gördüğüm durum ile şok geçirmiştim. Öğlen vakti gördüğüm çocuk elinde bir tas su ve bir bez ile üzerime dudaklarıma su damlatıyor idi. Birşey diyemedim. Uyandığımda karanlık çökmüştü ve bana usulca sus işareti yaptı. Ben de onaylamak için başımı aşağı yukarı salladım
-
32.
+2Tamamen kendime geldiğimde elindeki tas ile suyu bana içirmeye çalıştı. Yarısı dökülen sudan azıcık içebildim sadece. Ama yine de bu bana yetmişti. Susuzluktan ölmekten iyiydi. Suyu içirdiğinde elinde biraz sıksan ufalanacak dereceye gelmiş ekmek parçası vardı. Bana uzattı ancak ellerimin bağlı olduğunu anladı. Başımı uzattığımda bir parça ısırmıştım ve daha fazla istemiyorum anlamında başımı iki yana salladım. Sanırım anlamış olacak ki ekmeği çekti ve biraz kirlenmiş o minicik yüzü ile yeşil gözleri ile bana tatlı tatlı gülümsemişti. Ben de ona gülümsedim ve çocuk sanki mutlu olmuş gibi bir yüz ifadesi ile kalktı ve kendi barakalarına doğru yol almaya başladı.
-
33.
+1@64 dinleyen yok gibi pek hocam. Kendi kendime anlatıyormuşum gibi geliyor.
-
34.
+3Artık gece çökmüştü ve etrafta derin bir sessizlik vardı. Sadece ortalıkta nöbetçilerin sesleri vardı. Biraz ötede ise yanan bir ateş ve etrafında toplanmış silahlarını kuşanmış 12 13 kişi vardı. Yüksek ses ile birbirleri ile tartışıyorlardı. Tartıştıklarını anlayabilmiştim ancak ne hakkında olduğu konusunda hiç bir fikrim yoktu. Biraz yüksek ses ile birbirilerine bağırdıktan kısa bir süre sonra hepsi teker teker dağılıp kendi kaldıkları yerlere doğru çekildiler.
-
35.
+1Vakit gelmişti. Sabahın ilk ışıkları yüzüme vuruyordu artık, bugün birşeyler olacağından emindim, sonumu bekliyordum adeta. Dün bana gülümseyen çocuk da yoktu artık, o kadın da...
Nöbetçilerin koşuşmalarını gördüm. Panik, telaş,endişe içerisindeydiler. Derken ansızın iri yapılı uzun boylu üzerinde son derece alımlı bir zırh kuşanmış birinin bana doğru ilerlediğini gördüm. Bana yaklaştıkça boğazımı keseceklerini, çarmıha gereceklerini, bile düşünmüştüm. Nihayet yanıma gelmişti. Öyle bir açıda tam karşımda durmuştu ki karşıdan yüzüme vuran güneş arkasında kalmıştı. Kafamı kaldırdım ve suratına baktım. Suratında ciddi bir tavır vardı. Diğer askerler ise arkasında bayağı uzakta bekliyorlardı ancak anladığım kadarı ile çok çekiniyorlardı bu adamdan. -
36.
0Birşeyler söylememi bekliyordu ancak dilleri hakkında hiçbir şey bilmiyordum. Onlar ise bu durumu bilmiyordu, bana yüksek ve ciddi bir ses tonu ile birşeyler söyledi. Bağırıp çağırıyordu ancak ne dediğini bilmiyordum. Ne derse tepki bile vermiyordum. Sadece boş boş yüzüne bakıyordum. Konuştuğumun dilin adını söyledim, yanılmıyorsam ne kastettiğimi anlamış olacak ki arkasına dönüp birşeyler söyledi bağırarak, birinin koşarak köyün içerisinde telaşla birşeyler aradığını gördüm. Sonra gördüm ki dün gördüğüm kadın o adamın yanına doğru hızlı koşar adımlar ile ilerliyordu.
-
37.
+1@70 hocam bunu ilk kez görüyorum emin olabilirsin, ama bunu yer imlerine ekliyorum sonra bakacağım tamamen tüm içeriğe.
-
38.
+1Kadın yanıma yaklaştı ve şu konuşma geçti aramızda
+Merhaba. Bu köyümüzün komutanı Ve senin kim olduğunu ne olduğunu bilmek istiyor.
- Dilimi nereden biliyorsun diye sordum.
+Ben de senin gibiyim ancak anlatamam şu an bu durumu. Belki başka gün... Ancak şimdi kim olduğunu söylemelisin bana
O sırada Komutan olduğunu öğrendiğim kişi homurdanarak kadına bağırarak birşeyler söyledi. Kadın bana doğru dönerek:
+Adını ve kim olduğunu söylemelisin hemen
-Adım Ragor ve kuzeydeki köylerden biriyim. Orada yaşıyordum. Ancak bir gün yine köyde çalışırken bunlar geldi ve köyümüzü, çocuklarımızı, bebeklerimizi, kadınlarımızı herşeyi kılıçtan geçirdi.
Kadın adama dönerek birşeyler anlattı konuşmaları biraz uzun sürdü. Komutan olan kişi bana bakarak kafa salladı ve arkasını dönüp gitti. Daha sonra öğlen vaktine kadar hiç kimse yanıma bile gelmedi. Öğlen vakti geldiğinde yanıma bir asker geldi elinde bir kapta sıcak birşeyler ve yanında biraz kuru ekmek parçası getirdi. -
39.
+1Birşeyler olmuştu. Ancak ne olduğunu bilmiyordum, kadın ile adam arasındaki konuşma bu kadar uzun sürmemeliydi. Kadın ona birşeyler anlatmıştı ancak ne? Hiç bir fikrim yoktu.
Yanıma gelen asker ellerimi çözerek yemek yememi işaret etti. Ancak eli her an kılıcındaydı. Ters bir hareketimde bana zarar vereceğinden emindim. Bunu bildiğim için aksi bir harekette bulunmadım. Çok acıkmıştım, sadece yemeği yemek ile meşgul oldum. Yemek sırasında askere
-Dilimi biliyor musun? Dilimi biliyor musun? Bana ne yapacaksınız? Sizler kimsiniz diye sorular soruyordum ancak hiç bir cevap alamıyordum. -
40.
+1Yemeği yedikten sonra asker kolumdan tutarak beni ayağı kaldırdı. Sendelemiştim ilk başta, uzunca bir süreydi oturur vaziyette olduğum için ayaklarım, bacaklarım her yerim uyuşmuştu. Kendimi biraz toparladıktan sonra asker kollarımı arkadan bağladı ve kolumdan sıkı bir şekilde tutarak bir barakaya doğru zütürdü. Ancak bu baraka diğerlerinden daha iyi görünüyordu. Daha gösterişli ve alımlıydı, genişçe bir kapısı vardı. Bunu sabah konuştuğum o kişinin barakası olduğunu anlamıştım. Ne olacaktı diye içim içimi yiyordu.
-
41.
0Bekle işareti yaptı bana asker. Kapıyı çaldı ve içeriden sert ve tok bir şekilde bir ses geldi. Bu ses sabahki komutanın sesiydi. Asker kapıyı açıp içeri gir diye işaret etti. Ellerimi açacağını düşünerek ellerimi gösterdim asker kaşlarını çatarak sert bir şekilde bana sert bir ses tonu ile birşeyler söyledi. Açmayacağını anladım ve içeriye girdim. Karşımda komutan ve komutanın oturduğu yerin önünde dilimi bilen kadın ayakta duruyordu.
-
42.
+1Kadın bana komutan seninle konuşmak istiyor dedi. Ne konuşacakmış benimle diye cevap verdim. Bilmiyorum dedi. Komutan araya girdi ve birşeyler söyledi. Kadın bana komutan sen neden onların arasına katıldın, o insanların arasında ne işin vardı bunca zaman diye soruyor dedi. Ben ise ne demek istiyorsun ben onlardan biriyim nasıl böyle bir düşünce içine girebilirim sizler kendi insanlarınızı terkedebilir misiniz dedim. Komutan ile kadın biraz diyaloga girdiler ve kadın bana döndü ve senin hakkında daha iyi şeyler anlattım, senin asıl kim olduğunu bilmiyor ve bu durumu ona farkettirme lütfen dedi.
-
43.
+1Ne dediğini anlamamıştım ancak iyi birşeyler olmasına o kadar ihtiyacım vardı ki hiç bu durumu pek fazla sorgulamadım. Nasıl olsa eğer işler yolunda giderse daha sonra bu durumu anlayabilme şansım ve zamanım olacağını aklımdan geçirmiştim. Kadın ve komutan birkaç dakika kendi aralarında konuştular ve kadın çıktı odadan. Komutanın karşısında ben tek başıma kalmıştım. Birkaç dakika sessizlik oldu. Komutan yüzüme bakıyor ancak hiçbirşey söylemiyordu. Birden bana doğru bakar halde yüksek bir ses ile birşeyler söyledi ve aniden kapı açıldı. Az önceki asker içeri girdi ve kolumdan tutarak beni kullanılmayan bir yığınağa zütürdü. Eski yıkık dökük bir yerdi, kapıyı açıp beni içeriye soktuktan sonra ellerimi çözdü ve ayağıma bir pranga geçirip direğe bağladı.
-
44.
0Ancak ellerimi bağlamadı. Aslında sevinmiştim biraz. Çünkü elleri oynatamamak bir ayağın direğe bağlı olmaktan daha kötü bir durumdur diye düşünmüştüm. Sonunda ellerim serbestti. Asker dışarı çıktı ve kapıyı üzerime dıştan sürgüledi. Dışarıda yanına gelen askere birşeyler söyledi. Sanırım başıma bir de nöbetçi dikmişti ve gitmişti. En azından öyle tahmin ediyorum. Ben hala uyuşan bacaklarımın ve kollarımın etkisinde kalmıştım. Oynatmaya ve kendime gelmeye çalışıyordum. Dinç kalmam gerektiğini çok iyi biliyordum.
-
45.
0Zaman aslında ilerlemek bilmiyordu benim için bu yığınak içerisinde. Çünkü içeride durum çok farklı bir hal almıştı. En azından dışarıda iken bu yabancı insanların çocuklarını kadınlarını askerlerini erkeklerini gözlemliyordum, köpekleri gözlemliyordum ve zaman bir şekilde mutlaka ilerliyordu ancak bu şekilde zaman geçmiyordu. Benim hala aklımda köyüm vardı. Öldürülen kadınların yalvar yakar hallerini, erkeklerin nasıl onurlu bir şekilde köyünü korumaya çalıştıklarını, çocukların bu mahşer görünümü vaziyetinde nasıl korku içinde kalıp bir o yana bir bu yana koşuşturduklarını ve öldüklerini. Köyümün nasıl yakıldığını. Hiçbiri gözümün önünden gitmiyordu ve sesleri kulaklarımın içinde yankılanıyordu.
-
ucan kedinin en cok sukulananlari
-
tilki cevap versene la
-
halix cringeliği
-
elinizi vicdaniniza koyun ve durust olun
-
sokiee online
-
harbi kim lan
-
populer cocuklarsa burda fazla meshur degil
-
kahtanın kahinlerii
-
sozlukcan detone değilse
-
alizadenin yağlı tombul bacakları
-
2000 yilinda kurulmus websitede bile
-
hayat artigi o ananin kafasini matkapla
-
alizade tanrıçam ile beraber olamadan ölmek
-
bruce willis rick harrison a ne kadar çok benziyor
-
işten geldikten sonra yemek yapmak
-
psipsi pgibopat
-
günün stresini ekşiye bakıp atıyorum
-
es geht um gloria
-
tilkinin terbiyecisi diyarbakirli burocan
-
sünnet istismardir nerdesin la
-
amg bazen dusunuom
-
uçan kedi aylık masraf
-
insan kendi özündede cahil kalabilir mi
-
eskiden sabri capslerine gulerlerdi
-
nabıyonuz lan gerrrizekalılar
-
agayi kayrayi gavat est u yi mader u uruspi
-
nist
-
sefalet cevap versene mk
-
helix gunluk mesai
-
bu resimde kahtanın delilerini bulacaksınız
- / 2