1. 1.
    0
    Orta Çağ

    Fransa'nın kuzey kıyısındaki takviye yapılmış şehir ve Mont Saint-Michel manastırı Orta Çağ'ın sembolikleşmiş yapıtıdır ve 1430'larda Limbourg kardeşler tarafından boyandığından beri çok az değişmiştir.
    Orta Çağ, Avrupa tarihinin geleneksel ve şematik olarak üç bölüme ayrılışında, ortada kalan çağa verilen isimdir. Kavimler Göçü ile başlayıp istanbul'un (ms.1453) Fatih Sultan Mehmet tarafından fethine kadar geçen dönemdir. Bu üç çağ: Antikitenin klagib uygarlıkları (Antik Çağ), Orta Çağ ve Modern Zamanlar'dır. Batı Avrupa'nın Orta Çağ'ı genellikle Batı Roma imparatorluğu'nun çöküşü ile ulusal monarşilerin yükselişi, Avrupalılarca denizaşırı keşiflerin başlaması, hümanist canlanma ve 1517'de başlayan Protestan Reformasyon'u arasındaki zaman dilimi olarak tanımlanmıştır. Bu çeşitli değişiklikler Erken dönem Modern zamanın başlangıcını oluşturmaktadır ve Sanayi Devrimi'ne öncülük etmiştir. Ayrıca 1453'teki istanbul'un Fethi de, özellikle Anadolu'da, Orta Çağ'ın bitişini işaretleyen olaydır.

    Erken Dönem Orta Çağ
    8.Yüzyılda Roma merkezi otoritesini kaybetmiş, kırsallaşmış ve büyük güç olma özelliğini kaybetmişti.5’inci ve 8’inci yüzyıllar arasında Roma merkezi yönetiminin bıraktığı boşluğu yeni halklar ve güçlü bireysel hareketler doldurdu.Cermen kabileleri imparatorluğun eski sınırlarında bölgesel egemenlikler kurdular.Bu kabileler italya’da Ostrogotlar, ispanya’da Vizigotlar, Gaul’de (Fransa) Frenkler, Britanya’da Anglo-Saxonlar ve Kuzey Afrika’da Vandallardır. Roma’nın gücünü kaybetmesinin sosyal etkilerinin anlaşılması güçtür. Şehirler ve tüccarlar güvenli ticaretin ekonomik yararlarından mahrum kaldılar ve imparatorluğun entelektüel gelişimi kültürel ve eğitimsel birliğin olmamasından dolayı olumsuz etkilendi. Roma sosyal yapısının bozulması dramatiktir. Ticaret yapmak ve şehirlerarası ulaşım eskisi kadar güvenli olmadığından ticarette ve üretimde düşüş görüldü. Uzun mesafeli ticarete dayanan sanayiler; örneğin çanak-çömlek ticareti kısa sürede ortadan kalktı. 7 ve 8.yüzyıllarda Müslümanların Pers imparatorluğu, Suriye, Mısır, Kuzey Afrika, ispanya, Portekiz ve Akdeniz’in diğer kısımlarını işgal etmesi deniz ticaretini olumsuz etkilediğinden yerelleşmeyi arttırdı. Beceriksiz yöneticilerin üstünkörü çalışmaları kütüphane, umumi banyo, meydan ve eğitim kurumları kurmak için yeterli değildi. Yeni yapılar eskilerinden çok daha küçük ve gösterişsizdi.Şehir duvarları ardındaki Romalı mülk sahipleri büyük değişikliklere sıcak bakmıyorlardı ve kolayca topraklarını bırakıp başka bir yere hareket etmek istemiyorlardı.Bazılarının elinden malları alındı ve Bizans sınırlarına kaçtılar, diğerleri ise yeni yöneticileriyle iyi ilişkiler geliştirmeye çalıştılar.ispanya ve italya gibi yerlerde Roma yasalarının ve inançlarının sürdürülmesi gerektiğine inanıldı.Diğer nüfusun yoğun olduğu bölgelerdekiler yeni giyinme şekilleri, yeni bir dil ve yeni gelenek ihtiyacı duydular. Katolik Kilisesi’nin kültürel açıdan birleştirici bir etkisi vardı. Katolikler tarafından nüfuslanmış bazı bölgeler Aryan yöneticiler tarafından işgal edildi. Frankların lideri I.Clovis Aryanizme karşı Katolikliği seçen liderlerden biridir. I.Clovis’in Katolikliği benimsemesi Gaul’deki Frank kabileleri açısından bir dönüm noktasıdır. Piskoposlar aldıkları eğitimden dolayı Ortaçağ toplumunun merkezindeydi. Sonuç olarak yönetimde önemli rol oynadılar.Ancak Batı Avrupa’nın merkezinin dışında kalan bazı bölgeler Hıristiyanlık ya da klagib Roma geleneğinden hiç etkilenmeden kaldılar.Avarlar ve Vikingler gibi savaştı toplumlar hala Batı Avrupa’da yeni doğmakta olan toplumlar için hala tehlike oluşturuyordu. Erken Dönem Ortaçağı monastizmin doğuşuna da tanık oldu.Toplumdan ayrılıp ruhani hayata yönelmek kişilerin tercihiyken, Avrupa monastizmi şeklini Mısır ve Suriye’de meydana çıkan gelenek ve ideolojilerden aldı.Monastizmin ruhani uygulamalara yaklaşımına kenobitizm dendi ve öncülüğünü 4.yüzyılda Aziz Pachomius yaptı.Monastik düşünce Mısır’dan Avrupa’ya 5.yüzyılda hiyeroglif edebiyatla yayıldı. 6.yüzyılda Aziz benedictus monastismizn belirleyici kurallarını idare ve dini ayinler hakkında detaylı bir şekilde yazdı.Ortaçağda manastırlar ve keşişler dini ve politik konularda derin etkiye sahipti, örneğin; zengin ailelerin toprak güvencesi, yeni fethedilen yerlerde kraliyet propagandası ve eğitim gibi konularda çok etkiliydiler. Romanesk sanatın doğuşu olan 8.yüzyıla kadar italya dışında taş binalara ilgi yoktu. Roma’daki bina malzemeleri bu türde eser yapmak için çalındı. Roma ve Bizans etkisi baskın kalsa da Çeltik ve Cermen barbar kavimlerin mimari şekilleri Hıristiyan sanatıyla birleştirildi. Batı Avrupa’da yüksek kalitede mücevherler ve dini sanat eserleri yapıldı. Charlamagne ve diğer krallar dini sanat eserlerinin yapılmasına büyük destek verdiler. Bu dönemdeki bazı sanat eserlerinde altın gümüş ve değerli pigmentler kullanılarak incil’den öyküler anlatılmaya çalışıldı.

    Orta Çağ’ın Zirve Dönemi
    Orta Çağ’ın Zirve Dönemi, tarihçiler tarafından 11. ve 13.yüzyıllar arasında Avrupa’nın şehirleşme süreci, askeri gelişme ve düşünsel etkinliklerin canlandığı dönem olarak tanımlanır. Bu canlanma yağmacı iskandinavya’nın ve Macarlar’ın Hıristiyanlığı kabullenmesiyle ivme kazandı. Bu dönemde Avrupa’nın nüfusu büyük miktarda artış göstermiştir. Nüfus şehirlerde yoğunlaştı ve buradaki insanlar uzaklardaki tarım alanlarını işgal etmeye çalıştılar. Antik şehirler Akdeniz kıyısında toplandı.1200’de gelişmekte olan merkez şehirler yollar ve nehirlerle birbirlerine bağlı ve kıtanın ortasında bulunuyorlardı. Bu dönemin sonunda Paris’in nüfusu yaklaşık olarak 200.000’di.italya’nın merkezi, kuzeyi ve Flandra’da özerk yönetimli şehirlerin ortaya çıkması ekonomik hareketlenmeye, yeni dini ve ticari kurumların ortaya çıkmasına neden oldu. Baltık kıyısındaki ticaret şehirleri Hansa Birliği olarak bilinen anlaşmayı yaptılar ve bu antlaşmada Venedik, Ceneviz ve Pisa gibi italyan şehir-devletleri yer aldı ve ticaret alanlarını Akdeniz boyunca genişlettiler. Bu dönem Fransa, ingiltere ve ispanya kralları için şekillenme dönemiydi; güçlerini pekiştirdiler ve yönetimi kolaylaştıracak yeni kurumlar kurdular. Laik krallardan bağımsızlık fikrini oluşturan Papazlık, Hıristiyan dünyasında laik bir hâkimiyet kurdu. Tarihçilerin Papazlık Monarşisi dedikleri düşünce 13.yüzyılda, III. Innocent’in papalığı döneminde en yüksek noktasına ulaştı.Kuzey Haçlı Seferleri, Baltık ve Finlerdeki pagan bölgelerdeki Hıristiyan krallıklardaki ve askeri düzedeki gelişmeler Avrupa’daki birçok yerli halkı asimile olmaya zorladı.Moğol istilaları dışında barbar saldırıları durdu.

    Bilim ve Teknoloji
    Erken Dönem Orta Çağ ve islam’ın Altın Çağı’nda, islam felsefesi, bilimi ve teknolojisi Batı Avrupa’dan çok daha fazla gelişmişti. islam âlimleri eski gelenekleri incelediler ve kendilerinin yeni buluşlarını, yeniliklerini de ekleyerek eni bir kültür oluşturdular. Romen rakamlarının yerini onluk sisteme dayalı numara sisteminin alması ve cebir matematiksel işlemlerde kolaylık sağladı. Diğer bir sonuç ise Latince konuşan toplumların geçişte kaybolan felsefe ve edebiyata ulaşmasıdır.12.yüzyıldaki Latince çeviriler Aristoteles’in felsefesine ve 12.yüzyılın Rönesansı olarak bilinen islam bilimsel gelişmelerine olan tutkuyu besledi.Ticaret yollarının eskiden olduğu gibi güvenli hake gelmesi ve düzeli ekonomik gelişme, ticaretin gelişmesine zemin hazırladı.Avrupa’nın belli başlı şehirlerinde üniversiteler kurulduğunda, 11.yüzyılın katedral okulları ve manastırlar eğitimin ana kaynağıydı.Eğitim daha geniş kitlelere ulaşabildi, sanatta müzikte ve dini eserlerde gözle görülür gelişmeler görüldü.Avrupa’da görkemli katedraller inşa edildi, ilk önce Romanesk ve daha sonra daha dekoratif olan Gotik tarzda mimari kullanıldı. 12 ve 13.yüzyılda Avrupa’da köklü icatlar, yenilikler, geleneksel üretim şekillerinde ve ekonomide köklü değişiklikler görülür. Bu dönem top, gözlük ve artezyenin icadı gibi teknolojik gelişmelerin görüldüğü ve doğudan barut, ipek, pusula gibi yeniliklerin alındığı dönemdir. Ayrıca gemicilik ve saat yapımında büyük gelişmeler görülür ve bu gelişmeler ‘Coğrafi Keşifler’e zemin hazırlamıştır. Birçok sayıda tıp, bilim konularındaki Arapça ve Yunanca eser çevrilmiş ve Avrupa’ya dağıtılmıştır. Özellikle Aristoteles yeni düzenlenen üniversitelerin kurulması aşamasında gerçekçi ve mantıksal yaklaşımı nedeniyle büyük önem kazanmıştır.

    ÖZET: sözlüğüz amq bilgi yok neyse... orta çağ çok güzel bi zamandı savaşları binaları vb. şeyleriyle çok iyiydi. ama tuvalet çok kötüydü. her bi gibimi yapıyodunuz amq onu kes biç git gib sonra kaç tam incilik zamandı amq ne ziyaretler yapardık.

    dipnot. alıntıdır devdıbını isteyen liseliler için: http://tr.wikipedia.org/wiki/Orta_%C3%87a%C4%9F
    ···
  1. 2.
    0
    up up up
    ···
  2. 3.
    +1
    En sevdiğim çağ
    ···
  3. 4.
    0
    doğrusu ortaçağ değil mi lan
    edit:ayrık yazılırmış vayanassssssiiiiy

    bir derebeyi oğlu olarak doğmalıydım ben ortaçağda,bu gibko yıllarda değil. soylu soylu dolanırdım amk, zırhlı atımla zevkine yoldan geçen fakir köylülere çarpar kaçardım amk hahaha, sonra sefer çıkardı ona gider tak yoluna ölürdüm amk
    ···
  4. 5.
    0
    @1 ozet gec pic
    ···
  5. 6.
    0
    En sevdiğimdir. Savaş, ganimet, kan. içimdeki barbarı uyandırır.
    ···
  6. 7.
    0
    Avrupa'da karanlık çağ olarak anılır.
    ···
  7. 8.
    0
    neden açeba
    ···
  8. 9.
    +1
    insanların özgür olmadığı, birey olmadığı, sadece içine doğdukları dünyada doğuştan gelen rollerini oynadıkları dönem. Bir insan köylü olarak doğduysa bunu değiştiremez, alın yazısıdır bu dönemde. Hiçbir şey kendi sorumluluğunda olmadığı için, insanların kaygılanacakları bir gelecekleri de yoktu. Reform hareketinden sonra tüm insanlar denizden çıkmış balıklara döndüler, çünkü özgürlük kazandıkları gibi sorumluluk da kazandılar, artık geleceklerinin tek sorumlusu kendileriydi. Bu durum, Luthercilik ve Calvincilik gibi akımları başlattı. Boşluğun içine düşen insanlar protestan geleneğine tutundular. Bu gelenekte tanrı başarılı ve başarısız insanları önceden belirlemişti, yani böylece sorumluluk insandan alındı, insanlar rahatladı. Fakat çok daha fazla çalışmaya başladılar, çünkü herkes tanrı tarafından başarılı kılındığını ispatlamak istiyordu.

    Özgürlükten kaçış... Benim anladığım bu, kitabı bitirince editlerim.
    ···