-
26.
+13Bu bir nevi karşılıklı anlaşma,” dedi, ardından dışarı çıktık. Başımdan geçenleri uzun uzadıya bir de ona anlattım. “Bu gece de gidecek misin oraya?” dedi. Ben, “bilmiyorum, sence gitmeli miyim?” diye ona sordum. “Hayır, önce bazı şeyler yapalım sana yardımcı olacağım,” dedi. Ben de ona bizim eve gitmemizi teklif ettim. Zira oranın bana huzursuzluk verdiğini söyledim. Tamam diyerek bazı kitaplar alması gerektiğini söyledi ve geri gitti. 15-20 dakika sonra yanıma gelerek yola koyulduk. Yol boyunca çoğunlukla hoca konuştu. Bunun nasıl bir ilim olduğundan bahsetti. Kendisine gelen hastaların ise çoğunluğunun maalesef pgibolojik sorunları olduğundan ve onlara aslında bir şey yapmadığından onlara verilen muskaların sadece kendilerini güvende hissetmesi için verildiğinden bahsetti durdu. Ben de bu işin aslında bir sahtekârlık olduğunu söylediğimde, “hayır” diye karşı çıktı, “bak ben onlara aslında üzerinde büyü veya musallatlık bir durum yok desem içleri rahat etmeyecek ve arayışlarına devam edecekler.
-
-
1.
+1Hızlı panpa hadi
-
2.
+1Seri at pnp sardı
-
3.
0Hızlı moruk pla
diğerleri 1 -
1.
-
27.
+11 -1Bana masasının önündeki sandalyeyi göstererek, “gel otur anlat bakalım,” dedi. Bende oturdum masada oturan hoca dedikleri kişinin hemen arkasında da heybetli başka biri ayakta bekliyordu. Herhalde her türlü insanın buraya gelmesinden dolayı kendine bir de koruma tutmuş diye düşündüm. Sonra tekrar, “söyle bakalım sıkıntın ne?” dedi. Bir an düşünüp cinlerin konuşmalarını nasıl anlayabileceğimi ve onlara nasıl gözükmeden yanlarına yaklaşabileceğimi sordum. Hoca gülümseyerek, “bunu neden istiyorsun, onlar sana zarar mı verdiler,” dedi. “Yok hayır?” dedim. “Ama ben onlardan korktuğum için yanlarına yaklaşamıyorum, onları çok uzaktan seyrediyorum,” dedim. Adam daha çok gülümseyerek, “demek onları görüyorsun bak sen şu işe. Tamam sen rahat ol biz şimdi bu olayı hallederiz, bir daha onları görmezsin hem zaten ne yapacaksın ki yanlarına gidip?” dedi. Ardından da; “ben şimdi sana bir muska yazacağım sıkıntılarından kurtulacaksın,” diyerek arkasındaki kalın kitaplardan birini çekip aldı.
-
28.
+12Yani anlayacağın çok tılsımlı bir silahın var elinde boşa kullanma. Çünkü bu onların canlarını çok fazla yakar, herhangi bir zor durum karşısında bunu onlara savurursun yanarlar ve senden kesinlikle kaçarlar,” dedi. Ardından eve gitmeden doğruca O metruk yapıya gittik. Bu adeta bir ölüm kalım savaşına çıkmaya benziyordu. Hatta bir ara neden ben bunca maceraya giriyorum vazgeçmeliyim diye bile düşündüm. Ama hayatımın geri kalanını bu halde nasıl geçirebilirdim ki, bu işi bir neticeye bağlamazsam hiçbir zaman rahat edemeyeceğimi biliyordum. Sonra Hocaya dönerek, “sen benimle bu işlere kalkışmaya mecbur değilsin istersen ben yalnız giderim,” dedim. Hoca da, “benim bu işten vazgeçmem maalesef mümkün değil, eninde sonunda böyle veya başka türlü büyük sıkıntılara gireceğimi hep biliyordum,” şeklinde bir konuşma gerçekleştirdik. Ardından hizmetlinin ve arkadaşlarının burada olup olmadıklarını sordum. “Henüz yoklar” ama muhakkak geleceklerini söyledi. Sonra sessizlik içinde ne yapacağımı düşünmeye başladım, bir yandan da bildiğim bütün sureleri ve duaları okumaya çalışıyordum. Her zamanki vakit gelmişti elime dürbünü aldım ve cama çıktım. Bir müddet ormanı gözetledim ama o sırada birden bire dürbünün tam ucuna yani tam gözümün önüne ateşler içinde yanan bir çift göz belirdi…
-
29.
+12Tam fırlatacağım sırada birden bire kuvvetli bir rüzgâr ve ormanın uğultusu çıktı. Rüzgârın bitmesini bekleyip taşı fırlattım ve aynı anda ağacın dalını vurduğumu gördüğüm halde, 2 çocuğumda birden bire çığlıklar atarak ağlamaya başladı. Ne olduğunu anlamak için çocuklarıma baktım küçük çocuğumun kafası arkadan yarılmış, büyük çocuğumun ise kolunda büyük bir yarık ve her yerleri kanlar içindeydi. Eşim, “ne yaptın sen,” dedi ama hayır ben taşı ilerideki ağaca fırlatmış ve hatta onu vurduğumu görmüştüm. Zaten imkânsız bir şekilde küçük çocuğumun başı arka taraftan yara almıştı. Yine oturma şeklimize bakılırsa ondan sekip gelen taş bana ve eşime değmeden diğer çocuğumun koluna gelemezdi. Bu bütün fizik kurallarına aykırıydı. Etrafa bakındım bizden başkada kimse kesinlikle yoktu. Ama o sırada kanlar içindeki ve feryat ederek ağlayan çocuklarımın durumundan dolayı hiç lafı uzatmadan küçük oğlumu kucaklayıp doğruca hastaneye koşturdum.
-
30.
+11 -1Yine cinlerle ilişkiye girmişler
Kesin trend mk -
-
1.
0Töbe töbe töbe
https://youtu.be/FiwZ80o0G8Y -
-
1.
0Panpa bu ne ya..? Harbi harbi merak ettim, bi şey anlamadım. Diglett kim?? Ve o bıraktığın linkteki videodaki amaç?¿ :d
-
1.
-
1.
-
31.
+11Oysa ben onların sıkıntılarını giderdim diyerek ve onların bu işi ciddiye almalarını sağlamak amacıyla paralarını aldığımda kendilerinin tam bir inançla pgibolojilerinin rahatladığını ve birçoğunun tamamen rahatlayıp kurtulmalarına vesile oluyorum,” dedi. “Yani anlayacağın bir nevi pgiboterapist görevi görüyorum,” dedi. Ama gerçekten sıkıntı çekenler geldiğinde onlardan zaten para almadığını, onların problemlerinin çözümünü sağladığında da inançlarının da, daha da sağlamlaştığından ve bunun ona bağlı olan hizmetlisi ile aralarında bir anlaşma olduğundan bahsetti. Hizmetlisi dediği Cin ona yardım etmeyi kabul etmek için hocadan bazı istek ve şartları olmuş. Bu şartlardan birisiymiş söylediğine göre. Fakat benim durumum çok farklıydı. Hocada ilk defa senin gibi birisi ile karşılaştım dedi bana. Hizmetlisi olan Cin bana yardım etmemi ona şart koşmuş. Yoksa onun hizmetinden çıkacakmış. Bu ise onun için çok büyük bir tehlike arz etmekteymiş.
-
32.
+11Sabah olunca, “haydi ben işe gidiyorum, sizde otobüs saatini kaçırmayın,” diyerek vedalaştım. O gün iş yerinde maksadım patronlara da iyi ve çalışkan gözükmekti ancak patronlarda o gün işe gelmemişlerdi. Yanımdaki arkadaşımla muhabbet ederek işimize devam ediyorduk. Bir ara boynundaki muskaya takıldı gözüm ve ona, onun ne için olduğunu sordum. O da bunun bir vefk olduğunu, yani büyülerden ve cinlerden kendini koruyan, bir tılsım olduğunu söyledi. Ben de bunu kendinin mi yaptığını sorunca anlatmaya başladı.
“Hayır bu bir ilimdir. Bu ilmin adı da havas ilmidir. Bunu sen ben gibi herkes yapamaz sadece derin hocalar yapar,” diye anlattı. Bende bu hocaları nereden bulabileceğimi veya bu konuda bir kitap bulup bulamayacağımı sordum. Bana bunu yapan hocanın vefat ettiğini söyledi. Zaten bu işlerin çok tehlikeli olduğunu anlatmayı da ihmal etmedi. Fakat ısrarlarım neticesinde ondan bu işlerle ilgilenen birinin adını ve adresini almayı başardım. işten çıkar çıkmaz doğruca o adrese gittim, neyle karşılaşacağımı ve bana bu konuda bir yardımı olup olmayacağını bilmeden. -
33.
+11Adrese ulaştığımda 2 katlı bir müstakil ev buldum. Dış demir kapıyı çaldığımda kapı yavaşça aralandı ve ne istediğimi soran birisi çıktı karşıma. Bende hocanın adını söyleyip kendisi ile görüşmek istediğimi söyledim. Kapıyı açarak içeri soktular beni. O ufacık bahçede bekleyen 5-6 kadar daha kişi vardı. Bana sırayla içeri aldıklarını söylediler. Bende beklerken hayretler içinde diğer kişilere bakıyordum. Bu tür şeyleri duymuştum ama kendim ilk defa böyle birinin yanına gelmiştim. Beni içeriye çağırınca ne diyeceğimi düşünmeye başladım, diğerlerinin hastalıklardan veya musallatlardan sıkıntıları vardı ama benim durumum farklıydı.
Sıra bana geldiğinden kimse kalmamıştı ve tedirginlikle içeri girdim. içerisi loş ışıklarla aydınlatılmış her yerde nazar boncuklarının asılı durduğu garip bir dekorla süslenmiş ve oldukça hatta fazlasıyla kalabalık döşenmiş eşyalarla doluydu. -
34.
+10Bu nedir, neler oluyor?” diye odanın diğer tarafına kaçtım. Masada ayağa kalkan hoca, “sakin ol,” dedi ve yanıma geldi. “Sen bu ilmi nereden aldın?” diye kolumdan tutarak bana sordu. Ben ise ona cevap veremiyordum. Ayakları olmayan kişi havada süzülerek yanımıza doğru geldiğinde, hızlıca kapıya doğru koşup dışarı çıktım. Bahçe kapısı kapalıydı ve üzerinden atlanamayacak kadar yüksek olduğu için en köşeye kadar korkuyla kaçarak beklemeye başladım. içeriden çıkan hoca, “korkmana gerek yok,” diye söyleye söyleye yanıma yaklaştı. Sonra, “hadi sakinleş artık,” diyerek tekrar koluma girdi ve bahçede bekleme sandalyelerine beni oturttu. Ben oraya kabul edilen son kişi olduğum için başka da etrafta kimsecikler yoktu. Sonra bana, “anlat bakalım sen neler, gördün neler yaşadın böyle?” diye sordu. Daha sakinlemiştim. Ama içeride böyle bir şeyin bizi izlediğini düşündüğüm için, “dışarı çıkmak istiyorum,” dedim. “O içerdekinden korkuyorum,” dedim. “Sen onun bir Cin olduğunu anlamadın mı?” diye sordu. Ardından, “korkma O da bir Cin ama benim yardımcım sayılır. Sana yardım etmem gerektiğini de bana o söyledi.
-
35.
+10---SON PART---
Aralarında benim bilmediğim bir dilden konuştukları için geçen anlaşmayı anlayamamıştım. Ama durumu kurtarmış gözüküyorduk. Bundan dolayı sadece eğer sözümü dinlemez ve bu yaptıklarınıza devam ederseniz bu elimdeki sudan ormanın tamdıbını yıkayabilecek kadar çok biriktirdiğimi ve yapacağım diğer şeyleri hayal bile edemeyecekleri gibi bir ekleme yaparak yolu açmalarını söyledim. Reis, “tamam ama bir şey daha var,” dedi. Bu evi yıkmak için izin vermemiz gerektiğini söyledi. izin olmazsa oraya yaklaşamıyorlarmış. Bende çok fazla irdelemeden “sizin olsun,” dedim. Eşimi kollarımın arasına alarak evdeki hocaya seslendim. O da dışarı çıktı ve neler olduğunu sordu. “Bitti,” dedim, “artık tamamen kurtulduk. Burayı terk edeceklerini söylediler.” Sonra bir uğultu ve arkasından o metruk yapının tamamen yıkıldığını gördük.
Artık üzerimden büyük bir yükün kalktığını düşünerek beraberce eve yöneldik. Eşime çocukları sorduğumda onların hala memlekette olduğunu söyledi. Senin burada ne işin var dedim. O da benim telefon da gelmemen için yüksek sesle “hayır kesinlikle gelmeyin,” dememden korkmuş ve beni kontrole gelmiş ama artık o da her şeyi biliyordu ve bana inanıp güveniyordu.
Güzel bir hafta sonu geçirdik. O hafta sonu boyunca mahallemiz artık eskisinden çok daha sakindi. insanlar daha rahat gibiydiler. Silah sesleri ve kavga gürültü sesleri yoktu.
Haftanın ilk iş günü gerçekten dinlenmiş bir şekilde işe gittim. iş arkadaşlarımda da bu değişimi hissedebiliyordum. Daha pozitif ve enerji dolu olan çalışma arkadaşlarımla güzel bir gün geçirdik. Akşam üzeri iş yerinden ayrılırken patronlarımı arabalarına binerken gördüm. Arabaya oturdular ve tam giderken birisi camdan bana doğru baktı ve o an o gece ki dürbünle bakarken karşılaşmış olduğum ateşten gözleri, onun gözünde tekrar gördüm…. -
-
1.
0Teşekkürler süpermen
-
2.
0Hikaye devam panpa harika gidiyorsun
-
3.
0Lana mina kodugum son part opmamis ki bu daha patron gibecek sizi
diğerleri 1 -
1.
-
36.
+10Bizim evimiz burası. Ama sizler yani insanlar gelip ormanımızı yaktınız, yıktınız ve evlerimize yerleştiniz. Başlarda hiçbir şey demedik, bütün bu olan bitene göz yumduk. Ama bu gidişle bizim evimizi tamamen yok etmenizden korktuğumuz için sizlere vesvese vermeye ve birbirinize düşman etmeye başladık. Siz âdemoğulları zaten buna çok müsait yaratıklarsınız. Oysa bizler ifritlerden değiliz yani sadece evimizi korumak amaçlı sizleri korkutmak istedik. Bunun haricinde hiçbir şey yapmamıştık. O gün ormanda çocuklarına gelen taşı da biz yönlendir dik. Ama sen de biliyorsun ki büyük bir zarar vermedik, sadece sizi biraz korkutarak ormandan uzak durmanızı istemiştik. Ama sen direndin ve her gün bizi izlemeye başladın. Bizi takip ettin. Bütün bunların sebebi sensin!” diye haykırdı.
-
37.
+10Bu Hoca aslında detaylı bir şekilde yaşadıklarımı anlattığım ve bana inanan tek kişiydi. Eve geldiğimizde çantasından bazı Havas kitapları çıkardı. O Gece bu ilmi o kısacık zamanda anlayabileceğim kadar anlattı durdu. ilk yaptığımız ise yine bir havas kitabında yazılmış olan bu tür şeylerden doğan korkularımın kaybolması için, bir nevi büyü veya dua ritüeli oldu. Bana Yarın tekrar geleceğini ve yanında hizmetlisinin de olacağını söyledi. Sonra da ormana gidecektik.
-
-
1.
08 saniye önce xd
-
1.
-
38.
+9Bunlar çok hızlı hareket ediyor ve kimi uçarak geliyor, kimi koşarak, kimi de yer altından fırlıyorlardı. Sonra daha önce reislerinin geldiğinde açılan bir yol gibi, kalabalık bir anda yarıldı ve ortalarından bizim hocanın hizmetlisi olan Cin göründü. Şimdi daha çok rahatlamıştım. Bu gelenler beklediğim yardımcılardı. Yanıma doğru yaklaştı ve reise dönerek, aralarında anlamadığım dilde hararetli bir konuşma geçti. Onlar bu şekilde konuşurken, yeni gelen grup öncekilerin hepsini daralan bir çemberle sıkıştırmaya ve korkutmaya devam ediyorlardı. Bir müddet sonra o heybetiyle ağaçları sarsan reis bizimkinin önünde diz çöktü ve bana döndüler. Anlaşmayı kabul ettiklerini ve artık bizi rahat bırakacaklarını söyleyerek başı öne eğik bir şekilde ellerini yere değdirdi ve af diledi. Hizmetli cin bana doğru baktı ve artık onların bu ormanı terk edeceklerini, ormanda insanların rahat edebileceklerini söyledi.
-
-
1.
+2Hizmetli cin arkadaşlarını toplayıp geldi. Kork ulan reis
-
1.
-
39.
+9Muhtemelen bu evi terk edip gitmelerinin sebebi de burada yaşayan insanların da bazı şeylerden şüphelenip bu yazıları yazdırmaları, ama daha sonra dayanamamış olacaklar ki terk edip gitmişler dedi. Sonra beraberce cinlerin O günkü seanslarını izledik. Hocaya bir şey yapmayacak mıyız dediğimde, “hayır bu kadar büyük bir şey olacağını tahmin dahi etmemiştim. Bu yüzden hazırlıksızım sadece anlamaya çalışalım bugünlük yeter,” dedi. Sabah ezanlarında oradan ayrıldık ve ertesi gece için anlaşıp onu uğurladım. Benim işe gitmem gerekiyordu, ama çok yorgun olduğum için içim geçmiş ve öğlen olmuştu. Mesai arkadaşım beni idare etmiş ve Patronlar da yine gelmemişti. Akşam iş çıkışı tekrar hocanın yanına gittim ve bugün gidiyor muyuz diye kendisine sordum.
-
40.
+9Hizmetlisi olan Cin’i göremiyordum. Neden bilmiyorum ama bu hocaya karşı güvencem tamdı. Gece geç vakit olunca yola çıktık. Elime yine gece dürbünü ve feneri de aldım. Yolda her zaman ki gibi yine köpekler bize eşlik etmeye başlamıştı. Fakat bu sefer bizden uzak duruyorlar ve sürekli havlıyorlardı. Hoca onların cinleri hissettiklerini ve yanımızda hizmetlisinin olduğu için köpeklerin havladıklarını söyledi. Yıkık dökük terkedilmiş eve geldiğimizde, “işte burası,” dedim. Hoca ise bana evde bir şey olup olmadığını sordu. Yok, ev bomboş neden diye sordum. Hizmetlisinin o eve giremediğinden bir şeyin ona engel olduğundan bahsetti. Aklıma duvarda yazan yazıları söylemediğim geldi. Onları da kısaca anlattım ve eve girdik beklemeye başladık. Ben sürekli ormanı gözetliyordum. Hoca ise bir şeyler okuyordu, yine aynı saatlerde görünmeye başladıklarında, “bak işte oradalar,” dedim. Hocadan ses gelmeyince hocaya dönerek baktım ama hoca pür dikkat kesilmiş ve duvarda beliren yazıları okuyordu. “Bunlar,” dedi. “işte bunlar cinlerin eve gelmesini engelliyor ve hatta senin cinleri görmene sebep olan şeyler de bunlar,” dedi. Yazıların cinlerden kurtulmak için yapılmış bir büyü olduğunu söyledi.
-
41.
+8Hoca dünkü gördükleri karşısında çok etkilenmişti. “Bana, bu işe tek başımıza kalkışırsak, sonu kötü bitebilir bu yüzden benim hizmetli cinimle anlaştım. Artık kendisini serbest bırakacağımı ama karşılığında onun tüm kabilesini de hatta bulabileceği diğer tüm arkadaşlarını da bu gece çağıracak ve bize yardımcı olacaklar,” dedi. Ancak yine de esas işin tamamen bana düşeceğini söyledi. Ayrıca bazı malzemeler hazırladığını söyledi. “Yazılar belirmeye başlayınca bunu boynuna tak ve şu ayetleri oku ve sakın ama sakın korkmadan ilerle. Bak bu çok önemli,” diye ekledi. “Bu şekilde sana zarar veremezler. Ayrıca sana bir bidon su hazırladım, bak bu suyu çok dikkatli kullan. Çünkü bu Gümüş suyudur ancak alelade bir gümüş suyu değil. Üzerine cinleri korkutacak ayetler ve bazı maddeler de ekledim.
-
-
1.
+3arkasını çağıran cin . vay amk
-
2.
0Cin arkadaşını çağıracak ne lan amk haykırıyorum şuan amk akxkskmssnskxkxnssn. Mevzuya mı gidiyolar n'oluyor. Ben de geleyim amzksoaksnssksksnsm
-
1.
-
42.
+8Sorularıma cevap vermiyorlardı. O sırada onların reisi olduğunu düşündüğüm, en heybetli ve korkunç olanı ormandan eve doğru yaklaşmaya başladı. Diğerleri adeta ona yol açıyorlardı. Camın önüne geldiğinde yanındakilere bir şeyler söyledi ve bir anda, karım ellerinde tutsak edilmiş bir şekilde karşıma getirildi. Sonra bana reisleri dönerek, benim anlayabileceğim bir şekilde, “şimdi soru sırası bende,” dedi. “Ey Âdemoğlu sen kimsin ve bizden ne istiyorsun?” diye sordu.
Ben de inanılmaz bir cesaret peydah olmuştu ve “siz benim çocuklarıma zarar verdiniz. Ben de bunun için sizin peşinize düştüm,” dedim olabildiğince gür bir sesle. “Bizler size yani insanoğluna zarar vermeyi hiç düşünmedik, ama siz bizim yaşam alanımızı ele geçirdiniz, bize saldırdınız, bizlere zarar vermeyi ilk siz başlattınız,” diye gürledi. -
43.
+8Ama şu anda eşimin bu durumuyla ilgilenemezdim. Reislerinin üzerine doğru yavaş yavaş yürüdüm, yakınımdaki cinlerden birkaç tanesi hemen üzerime atıldılar. Ama bana dokunamıyorlardı bu da tılsımın gerçekten işe yaradığının bir kanıtı olmuştu bana. Durumu kontrol altına alabildiğimden, güvencem artmıştı. “Biz insanlara zulüm ediyorsunuz,” dedim. Reisleri acı içinde kıvranıyorken bir yandan da sinir bozucu bir şekilde gülmeye başladı. “Peki, elindeki o azıcık şey bitince ne yapacaksın buradan nasıl kurtulacaksın?” dedi bana. Bu konuda haklıydı bende bilmiyordum. Bu gümüş suyunu en fazla birkaç defa daha kullanabilirdim. Eninde sonunda bitecekti ve sonunda onların eline düşecektik. Bu durum karşısında sadece zaman kazanmak için tehditler savurabilirdim ama nereye kadar bunu bende bilmiyordum. Tam o sırada kulakları sağır edercesine tiz bir ses duyuldu. Ardından daha önce hissettiklerimden daha kuvvetli bir rüzgâr çıktı. Kısa süren bu durumdan hemen sonra gürültüler çoğaldı ve etrafımdaki cinlerin arka taraflarından çok daha kalabalık bir cin grubu göründü.
-
-
1.
0Lan su savaşı çıktı amk
-
1.
-
44.
+7Dürbünü bırakır bırakmaz ormandaki cinlerin evin etrafını sardığını gördüm. Hemen elimdeki tılsımı alıp boynuma taktım, gümüş suyunu da elime aldım. Hocaya döndüm ve “ne yapacağız etrafımızı sarmışlar,” dedim. Hoca ise, “bundan sonrası sana ait. Ben sana buradan destek olacağım,” dedi. “Beni yalnız mı bırakıyorsun yoksa?” dedim. Ama o çoktan eline bazı kitapları almış ve okumaya başlamıştı bile.
Tehditkâr bir şekilde evin etrafını sarmış olan Cin kabilesine, evden çıkmadan bağırarak seslendim. “Siz kimsiniz? burada ne yapıyorsunuz? bizden, insanlardan ne istiyorsunuz?” diye, ama o kadar çok kalabalıktılar ki, sürekli hareket eden bu kalabalıktan başım dönmeye başlamıştı. Evin önünde, çatıda ve duvarlarda her yerde sadece onlar vardı. Garip olan şu ki onlardan korkmuyordum, fakat bana zarar verebileceklerini bildiğim için dışarı da çıkmıyordum. -
45.
+7Ben de, “öyleyse karımı bırakın,” dedim. “O size bir zarar vermedi,” diye bağırdım. Kahkaha ile karışık, “artık çok geç, alabiliyorsan gel ve kendin al,” diye O da bana gürledi. “Tamam,” dedim korkmadığımı göstermek için ve evden çıktım. Sesimi olabildiğince gür çıkartarak, “size son defa şans veriyorum, karımı bırakın!” dedim. Reisleri karşıma geçerek bir kahkaha attı ve “yoksa ne yaparsın?” dediği anda elimdeki Gümüş suyundan birazını hemen reisin üzerine fırlattım. Böğürerek bağırmaya başladı ve geriye kaçtı. Bu beni daha cesaretlendirdi ve “bırakın diyorum,” diye tekrar ettim. Canı çok yanmış olduğu belli olan reisleri yerlerde yuvarlanıyor ve hala üzerindeki gümüş suyunun değdiği yerlerden dumanlar tütüyordu. Elimdekini havaya kaldırarak, “size söylüyorum,” diye olabildiğince sert bir ses tonuyla sözlerimi yineledim. Reisleri diğerlerine dönerek karımı bırakmalarını istedi. Ellerinden kurtulur kurtulmaz karım koşarak bana geldi ve sarıldı, korkudan zangır zangır titriyordu
-
-
1.
+1Bu ne lan kutsal damacana mı bu amk gülmekten yere yattımm ya ckdkcmc kanıt görene kadar inanmam cmc
-
1.