/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 26.
    +3
    Huriye mi? Hala onun hakkında nasıl konuşabiliyor bu?

    b-“Eğer yardım etmezsem bu sefer Huriye’yi mi bıçaklatacaksın?”

    Berkecan-“Seni öldürtmek ana amacım değildi diyorum. Huriye ile beni evlendirecekler.” Hah. Döndük dolaştık alttan girdik üsten çıktık yine evliliğe bağlandı bu konu. HAH. HURiYE iLE EVLENECEK Mi?

    b-“Saçmalama. Neden seninle evlensin ki?”

    Berkecan-“Soyadım Adal da o yüzden.”

    b-“Sakın bana Adal giyim zincirinin sahibinin oğluyum deme.”

    Berkecan-“Tam olarak öyleyim. Babam biraz eski kafalıdır. Onunla beni evlenip firmaları birleştirmeyi planlıyor.”

    b-“Lan biri inşaat diğeri giyim. En uzak iki kıyı. ikisi de birbiri ile alakasız.”

    Berkecan-“iş sektöründen haberin yok değil mi? Sadece kıyafet satarak para kazanmak yerine yerine hem kıyafet satıp hem de tanınmış ivanlar inşaatı yanımıza çekersek ne olur sence? Hem inşaat yapabiliriz reklama gerek kalmaz hem de kıyafet üretmeye devam edebiliriz. Ama Huriye ile ben birbirimizi sevmiyoruz.”

    b-“Belli zaten. Kızı milletin ortasında aşağıladın bir zahmet sevme.”

    Berkecan-“Onunla senin sevgili olman lazım.”

    b-“Ne diyorsun lan sen? Oyuncak mı lan o?”

    Berkecan-“Eğer ki sen biz sevgiliyiz dersen babam dişini Kadir Bey’e çıkaramaz. Onun için de iyi olur. Bu sayede evililik işi yatar. Sadece oyundan sevgili olacaksınız. O kadar. “

    b-“Lan zaten Kadir Bey’in kulağına giderse bizi kesin evlendirir. Kız niye benimle evlenmek zorunda kalsın? Zorlar gibi niye evlendireyim onu kendimle?”

    Berkecan-“Ben sadece söyledim. Karar sana kalmış. Eğer benimle evlenirse mutsuz olur. Ama seninle evlenirse mutlu olma ihtimali var. Bu kararı tamamen sana bırakıyorum.” dedi ve arabasına bindi. Gaza basıp gitti.
    ···
  2. 27.
    +3
    Uyandığımda ilk baş nerede olduğumu sorguladım. Siyah bir tavan mı? Kömürlükte miyim? En son Ejderha Diyarı’nda değil miydim? Ne ara geri buraya geldim? Kapıyı açtım. Dışarı çıktığımda kendimi Rian’da buldum. Burada ne işim var? Başardım mı yoksa?

    “Gel. Sana son anımda anılarımı vermem lazım. Her şeyi bilen sen ol. Belki boş yere ölmemiş olurum.” Hayır. Yine o an. Yine olmaz. istemiyorum. Kurtarmam lazım. Ama olmuyor. Olmuyor. OLMUYOOORR!! Kellesi önüme düşerken üzerime kanı fışkırıyordu.

    Yerimden fırladım. Neredeyim ben? Hatırlıyorum. Alfa’nın kanadının altındayım. Alfa kanadını kaldırdı ve

    Alfa-“Daha uyuyalı fazla olmadı. Biraz daha uyumaya çalış.” Ne kadar uyudum ki? Saatimde yok ki bileyim. Güneşe baktım. Daha kımıldamamış. 10 dakika falan anca uyudum herhalde.

    b-“Ben iyiyim. Dünyaya geri dönmem lazım.” Çok yorgunum ama yapacak bir şey yok. Normalde de vicdanım uyumama izin vermiyor.

    Alfa-“Beta ve Gama birazdan gelecekler. Onları görmeden gitme.” Haklı. Ama keşke çağırmasaydı. Ben buradayken Rian’da her saniye daha fazla ejderha avlanıyor olabilir. Hem üzerimde böyle bir sorumluluk varken… Bekledim ve sonunda geldiler.

    Beta-“Bir Bine. Seni gördüğüme sevindim. Uzun zamandır gelmeni bekledik.”

    Gama-“Bak. Hem sana meyve de getirdik. En sevdiğinden.” Kırmızı benekli mavi meyveden getirmişler. Unutmamalarına sevindim.

    b-“Teşekkür ederim. Ama meyveleri yiyecek vaktim olmayabilir. Geri dönmem lazım.”

    Beta-“Uzun zamandır görmüyorduk seni. Biraz daha kalsan olmaz mı?”

    b-“Ben de çok istiyorum kalmak ama yapamam. Hala Rian’a nasıl gideceğimi bulamadım. Ben burada eğlenirken orada ejderhaların yaşama amaçlarını yerine getiremeden ölmelerine izin veremem.”

    Gama-“Peki Rian’a ulaşacaksın da ne olacak? Nasıl kurtarmayı düşünüyorsun onları? Biraz da kendini düşünmen lazım. En son ne zaman yansımana baktın? Gözlerinin altında mor halkalar oluşmuş, tenin beyaz rengine yaklaşmış. insanların deyimiyle yaşayan hayalet gibisin.”

    b-“Yapamıyorum. Uyuyamıyorum ki. Ne zaman uyumaya çalışsam aynı kabus. Bana anılarını aktarırken görüyorum. Hepsini aktaramadan ölüyor.”

    Beta-“ilk önce şu meyveleri ye. Belki açsındır o yüzden düzgün düşünemiyorsundur.”

    b-“Hiç aç hissetmiyorum kendimi.”

    Alfa-“Annemiz seni bu halde görse çok üzülürdü. Onun bir amacı da senin mutlu olmandı. En azından annemizin hatrına şu meyvelerden ye.” Anne ejderhanın toprak olduğu tarafa baktım. Çiçekler filizlenmeye, yabani otlar çıkmaya başlamıştı.

    b-“Haklısınız. Belki yemek yeyip dinlenirsem düzgün düşünebilirim.” Meyvelerin yanına doğru yürüdüm ve birkaç tane aldım. Yemeye başladım. Gerçekten de uzun süredir gelmiyordum. Tadını bile unutmuşum. Güzeldi. Gerçekten de günlerdir sadece 2 dilim ekmek yiyorum, arada kaypağın zoruyla peynir falan da yiyorum. Günlerdir iyice yaşayan ölüye dönmüştüm.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 28.
    +3
    1 Hafta Sonra (Diğer hikayede detaylarına gireceğim.)

    Dediği gibi 1 haftada tamamen iyileştim. Tabi tıp dünyası şaşkına döndü. Hastane rekldıbını yaptı ve böylece herkesin işine geldi. Tabi Gamze ve Huriye de şok olsa da onlara hala anlatamam. Ne kadar şey bilirlerse o kadar tehlikeye girerler. Huriye ile sevgili taklidimiz hala devam ediyor. Süleyman öğrendi ve bana kaydı. “Emanet kıza niye yavşıyon lan şerefsiz” dayağını da yedim. Ve Alfa hala uyanmadı. Arada Beta ile dolaşıyorum ama Alfa’nın bu kadar fazla uyuması beni korkutuyor.

    Beta-“Normal bu kadar uyuması. içinde tek kırıntı enerji bile kalmamıştı. Şimdi toparlanıyor. Bu kadar üzülme. Uyanır zamanla.” dese de kardeşim işte ne yapayım. Biri Rian’da, diğeri uyuyor. Ha bu arada 3 haftadır Ork Diyarı’na gidiyorum. Şefler beni eğitmeye başladığından beri kırılmadık kemiğim ekgib olmuyor. ilaçları da olmasa felç yaşayacağım. Birkaç kere Rian’a gittim ama fazla kalmadım. Dikkat çekmemem gerekiyor. Bilgi alıyorum sonra da gizli bir yerde geri dünyaya dönüyorum. Her yerde krallık ajanları var. Kuş uçsa haberleri oluyor. Ama benden olmayacak. Her adımımı dikkatli atıyorum. Ama bilgi toplama tamamlandı. Artık elimde yeterli bilgi var. Tek yapmam gereken ejderhaları bulmak ve savaşa başlamak. Evet. Artık hazırım. Hedefim ejderhaları kurtarmak. Annemin ve babamın nerede olduklarını da öğrenmem lazım. Yaşıyorlar. Biliyorum. Ama lanetliler. Çözeceğim. Artık Rian maceram başlayabilir.

    Not: Okuyan herkese teşekkür ederim. Son hikayeyi bitirdiğim an paylaşacağım şu an not defterine yazmaya devam ediyorum. Bir sonraki hikayede görüşmek üzere kendinize iyi bakın.

    Tüm hikayelerim için (bkz: bir bine bende binem hikaye serisi)
    ···
  4. 29.
    +3
    Kendimi tam anlamıyla dinlenmiş ve iyi hissediyorum. Tepsiyi elime aldım ve dağıtma işine devam ettim. Huriye şaşkın şaşkın bana bakıyordu.

    Huriye-“Bir Bine? Ama nasıl?”

    Gamze-“Allah vergisi bir yeteneği var. Her nasılsa bir anda kendini toparlıyor.”

    Huriye-“Yok. Bu çok farklı bir şey. Yüzü bembeyazdı, rengi açılmış. Yorgundu şimdi sanki yeni uyanmış gibi.”

    Gamze-“Hep böyle yapar. Ben alıştım şahsen.”

    b-“Ama sakın Süleyman abiye bundan bahsetme. Yoksa her gün işe gelmek zorunda kalırım. Tamam hızlı toparlanıyorum ama bir yere kadar.”

    Huriye-“Ama. Yani. Göz altındaki mor halka bile gitmiş. Bana da öğretsene nasıl yapıyorsun? ilaç falan mı kullanıyorsun yoksa?”

    b-“Yok be ne ilacı. Ne bileyim. Bir yüzümü yıkadım kendime geldim sadece.”

    Gamze-“He he hep bahane bunlar. Ama bulurum ileride sırrını.”

    b-“Valla bulursan bana da söyle. Ben bile bilmiyorum nasıl yaptığımı.” Aman be. Yalan söylemek de pek hoşuma gitmiyor ama yapacak bir şey yok. Ne diyeyim? Ejderhaların yanına gidiyorum mu? Deli mualmelesi görürüm.
    ···
  5. 30.
    +3
    Kendime geldiğimde kanatın altındaydım. Alfa olmalı. Ama yerinden kalkamaz ki o. Kanadını kaldırınca kim olduğunu gördüm. Bu Gama. Gama. Buradasın. Yaşıyorsun. Sağlıklısın.

    Gama-“Benim için endişelendin mi?”

    b-“Hem de nasıl.”

    Gama-“Ama endişelenme. Ben iyiyim. Seni bekliyorum. Sen gelene kadar yakalanma veya ölmeye niyetim yok.”

    b-“Nasıl yani? Biz Ejderha Diyarı’nda değil miyiz?”

    Gama-“Hayır. Rüyandayız. Kardeşlerim yaşadığımı anlıyorlar. Bu yüzden bu kadar endişelenmiyorlar. Ama sen anlamıyorsun. Ne de olsa aramızda kan bağı yok.”

    b-“O zaman nasıl rüyama girebildin?”

    Gama-“Kan bağımızın olmaması kardeş olmadığımız anldıbına gelmez. Kader bağımız var dördümüzünde. Bu da annemizin son hediyesiydi. Biz uyurken her gece kanadının altında birbirimize kader bağı dikerdi. Küçükken anlamamıştım ama şimdi daha iyi anlıyorum. Ne olursa olsun birbirimizden ayrılmamamızı istemiş.” Ah anne ah. Ölümünde bile bizi düşünüyorsun. “Yani artık endişelenip kendini hasta etmeyi bırak. Yoksa beni ararken kendini kaybedeceksin. Hem merak etme. Bak. Ben iyiyim. Yakalanmadım da. Diğer ejderhaların yanındayım.”

    b-“Peki oraya nasıl gittin?”

    Gama-“Pelerinli biri vardı. Peşinden gitmek isterken bir geçitin içinden geçtim. Ve sonra içinden geçtiğim geçit arkamdan kapandı. Pelerinli de ortadan kayboldu. Neyse ki ejderhalar beni hemen buldu. Şansım varmış. Anlattığın Lyaa ile tanıştım. Ona senden biraz bahsettim. Buraya geleceğini ve bize yardım edeceğini söyledim. O ise gerek olmadığını ve bizim geri dönüşümüzü bulmaya yaklaştığını söyledi. Belki senin bizi bulmana bile gerek kalmaz.”

    b-“Her ne olursa olsun seni Ejderha Diyarı’nda görmediğim sürece vazgeçmeyeceğim.”

    Gama-“Ben de sana vazgeç demiyorum. Sadece kendine dikkat et diyorum.”

    b-“Tamam. Dikkat edeceğim. Ama sen de kendine dikkat et.”

    Gama-“Tamam dikkat edeceğim.” Dedi ve gülümseyip rüyayı bitirdi.
    ···
  6. 31.
    +3
    Eve geçtim. Kaypak uyuyordu. Tamam. Benim işime gelir. Kömürlüğe girdim ve kitabın ismine baktım. “Evrensel Gezgin Rehberi” Yazar: Grymin Shoum. Herhalde bizim dünyadan değil. ismi ve soyismi çok garip çünkü. Kitabı açtım. ilk sayfasında şöyle yazıyordu: “Düşük yaşamlı canlı formlarının okuması için evrensel dil olan gezgin dili ile yazılmıştır.” Düşük yaşam formu mu… Burada benden bahsediyor galiba. Bir sonraki sayfa kurallar kısmıydı:

    1)Bu kitap hak eden gezgine izleyicisi tarafından verilir. Eğer hak etmezse izleyici kitabı yakmakla yükümlüdür.

    2)Gezgin eğer bu kitabı hak ederse dahi hata yaptığı an izleyici bu kitabı geri almak zorundadır. isterse yakabilir, isterse saklayabilir.

    3)Gezgin bu kitabı kaybedemez, çaldıramaz, başka birine okutumaz.

    4)Gezgin sadece kendi dünyasından başka evrenlere yolculuk yapabilir. Eğer bu kurala uymazsa lanetlenir.

    Kurallar bunlardan ibaret gibi gözüküyor. Zaten denemiştim. Yapamıyorum ki. Neyse. Bir ileriki sayfaya geçtim. Tüm Gezgin isimleri yazıyordu. Dünya kısmına hemen çevirdim. Orklarda zaten Koum’u gördüm. Ejderhalar kısmında sadece bir kişinin ismi yazıyordu ve altına not düşülmüş:

    “Ejderhalar fazla kudretli canlılar olduğundan dolayı gezgin olmaları yasaklanmıştır. istisnai durum çıkarsa gezgin olabilir.” Hemen isimleri kontrol etmeye başladım. Tamam. Benim ismim de yazıyor. Bir Bine Kılıçsoy. Hemen beni de yazmışlar. Daha sonra üstümdekini gördüm. Benden önceki. Donakaldım. Rıfat Kılıçsoy (Lanetli) Rıfat. Babam mı lan bu? Babam da mı gezgindi? işler çığırından çıkıyor. Nefesim daraldı. Babam ölmüş olmalıydı. Peki ya ölmemişse? Ya başka bir evrendeyse? Peki lanet ne işe yarıyor? Hemen sayfaları çevirdim. Lanetler kısmı. “Bu kısmı kanından biri lanetli olduğu için göremezsin” yazıyor. internet tarayıcısı mı lan bu? Ban yemişim gibi girmiyor. Ciddi ciddi. Her sayfada aynı şey yazıyor. Lanet kısmı bitince tekrar bilgi yazmaya başladı. Ama lanet konusunda hiçbir bilgi alamıyorum. Koduğumun kitabı.

    Geri döndüm isimlere. Rian’daki isimlere bakacaktım. Sadece 2 tane isim vardı. Miras Styla ve Kim Styla(Kaçak, Lanetli, Öncelikli). Başka da kimse yok. Ama yanında yazana bak. Kaçak, Lanetli ve öncelikli ne lan? Yoksa ejderhaları bu diyara getiren gezgin bu mu? Onu zamanla öğreneceğim. Rian’a nasıl gideceğime baktım. Rian hakkında bilgiler var sadece. Doğal güzellikleri vs. Nasıl gideceğim yazmıyor. Fırlattım kitabı kenara. “Ne kadar işe yaramaz bir kitapsın.” Dedim ve yattım yerime. Çok saçma bir şekilde sinirlendim. Rehber dediğin şey sadece o dünyalarda neler var o yazıyor. Ve sadece benim bulduğum diyarlar hakkında bilgiler yazıyor. O zaman ne işe yarar bu kitap? O zaman ben çocukken “Hadi gitmeliyiz. Hissediyorum. Geliyorlar.” sözünün anlamı şimdi anlaşıldı. Kaçıyordu. Lanetten. Peki başardı mı? Hayır. Annem peki neden gitti ki onunla? Bunlar hep aklımda soru işareti olarak kalacak. Uyuyakaldım.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 32.
    +3
    Yaşlı-“Kadir Bey seni torunu gibi görüyorsa bayağı şanslısın ha. Kadir Bey’in başka akrabası yoktur. Bütün mirası oğluna kalacak. O da evlenmezse hem Kadir Bey’in kumarhane zinciri hem de burası sana kalacak. Hadi bakalım hayırlısı.” Lan. Ciddi ciddi ben bunu hiç düşünmedim. Vay amk. Çok zengin olacam lan. Tek mirasçı da benim. Oh. Ama yok lan. Kaypak eğer istediği gibi biri olmazsam bana vermez mirası. Zaten arada söyler “Bana fazla güvenme öyle seni bir kapının önüne koyarım hiçbir şeyin kalmaz.” der. Ben dağıtmaya devam ederken Semih de kızlarla muhabbet ediyordu. Lan dalyarak. işe biraz el atsana. Yoruldum amk. Sinirlerimi bozdu yav. En sonunda yanına gittim. Yanında müşteri olduğu için anca bunları söyleyebildim.

    b-“Semih bey. Masalardan sipariş bekliyorlar. Tek başıma yetişemiyorum. Siz daha bilgilisiniz. Yardım eder misiniz acaba?” Konuşma tarzım müşterinin dikkatini çekmiş olacak ki

    Müşteri-“Üslubunuz hoşuma gitti. isminiz nedir?”

    b-“ismim Bir Bine efendim. Sorun olmazsa ben de sizin isminizi öğrenebilir miyim?” HAHaaahah. Lan nereden bilebilirdim bu şekilde konuşmam ileride işe yarayacak. Aslında tam olarak işe yaradı denemez ama Semih’in morarmaları falan hoşuma gitti. Şimdi taraflar değişti. Sohbete giren taraf benim, iş yapan taraf o. En iyisi oldu amk. Uğraşsın dursun. Kaypak odadan bir sinirli bir şekilde çıktı ve yanıma geldi. Yarağı yedim.

    Süleyman-“Bir Bine bey. Diğer müşteriler de sizi bekliyor. Hani çalışsanız diyorum.” Hahahhaha. Ne oldu lan. Müşterinin yanında “Lan zütü beyninden daha işlevsel dangalak. Ne boş boş konuşuyorsun lan gibik. Çalışsana gibsiz eşek.” diyemiyon dimi.

    b-“Peki efendim. Kusura bakmayın. işime dönmem gerekiyor. Bir dahaki sefere artık konuşuruz.” Eline kağıdı aldı ve bir şeyler yazdıktan sonra:

    Müşteri-“Lütfen bunu alın. istediğiniz zaman çekinmeden arayabilirsiniz.”

    b-“Aramaya çalışacağım.” dedim ve oradan ayrıldım. Allah’tan aramaya çalışacağım dedim de kendimi aramaya mecbur hissetmedim. Kadın güzeldi. Ama şu an o olaylara giremem. Hele ki bu kadar olay varken. Kaypak tam odaya geri dönecekken Kadir Bey dışarı çıktı ve “Gidiyoruz.” dedi. Kaypak da arkasından takip etti.

    Off be. Bir bitmedi iş. Saat 05.23. Sonunda temizlik saati geldi. Temizliği yaparken Semih’e döndüm ve

    b-“Semih abi. Ahan da bu senin konuştuğun kızın numarası.” dedim.

    Semih-“Lan. Sen ciddi ciddi kızın numarasını mı aldın?”

    b-“Evet. Neden ki? Çok mu önemli?” binliğine yapıyorum abi. Salağa yatıyorum.

    Semih-“Sendeki cazibenin binde biri bende olsa kaç tane kız tavlamıştım.”

    b-“Senin amacın kız tavlamak. Evlenmek değil ki. Bak abi sana tavsiye vereyim. Kız istemezsen her yerden kız damlar.” Lan böyle diyorum da tamamiyle şansıma geldi o kadın. Daha bir kere bu konuşma tarzımı öven çıkmadı. Zaten kaypağı biliyorsunuz.

    Semih-“Lan ciddi ciddi denemeyi düşünüyorum. Gerçekten istemeyince çıkıyor mu?”

    b-“Tabi. Baksana. Ben hiç istemiyorum kız numarasını verdi.” Lan varya yemin ediyorum içimde gırgır şamata kopuyor. Dışarıya göstermemeye çalışıyorum. Ama yorgunum da. Ciddi derecede yorgunum. Kılımı kıpırdatacak halim kalmadı. Kendi işimi bitirdim ve

    b-“Benim işim bitti. Çıkıyorum izninizle.”

    Yaşlı-“Tabi çıkabilirsin. Yardımın için teşekkürler.”

    b-“Rica ederim ne demek.” dedim ve dışarı çıktım. Dışarıda beni bekleyen birisi vardı. Gördüğüm zaman boğazına yapışma isteği gelse de kendimi tutmak zorunda kaldım.

    “Ben de seni bekliyordum. Beni hatırladın mı? Aslında pek iyi bir tanışmamız olmadı. Ama olsun. Benim ismim Berkecan.” Tam bir zengin veledi ismi.

    b-“Ben de Bir Bine. Ne istiyorsun. Beni öldürtemedin kendin mi öldüreceksin?”Evet. Bu o Berkecan. Barda Huriye ile dalga geçen ve haddini bildirdim diye beni öldürmeye çalışan adamın ta kendisi. Gözlerimi kapattım ve etrafı taradım. Kimse yoktu. Sadece kumarhanenin içinde Semih ve Yaşlı var. Etrafta kimse yok ve vücudunun hiçbir yerinde kesici veya delici alet yok. Demek ki konuşmaya gelmiş. Gözlerimi açtım.

    Berkecan-“Ben sadece seninle konuşmaya geldim.”

    b-“Neyi konuşacaksın?”

    Berkecan-“En başta seni öldürmeye niyetim yoktu. Sadece korkutmak amaçlı göndermiştim onları sana.”

    b-“işe de yaradı. Şimdi kaybol.” işe yaramadı lan yaramadı. Orada ejderhanın ölümünden etkilendim sanki korkmuşum gibi oldu. Tam giderken koluma uzandı ama refleksen çektim.

    Berkecan-“Bak işte bu garipti. Arkana bakmadan kolunu tutacağımı nasıl anladın?”

    b-“Türk dizilerinden aşinayım. Bir gerizekalı konuşmak istiyosa kesin diğerinin kolundan tutar.”

    Berkecan-“Laf değdirmelerini anlıyorum ama yardımına ihtiyacım var.”

    b-“Sana yardım edeceğimi düşündüren nedir?”

    Berkecan-“Çünkü yardım etmezsen Huriye de bu işten zarar görebilir.”
    Tümünü Göster
    ···
  8. 33.
    +3
    b-“O zaman kavganızın nedeni ne? Neden birbirinizle savaşıyorsunuz?”

    RReis-“Kian Rolas bizim atamızın ismidir. Oradaki kendini bilmezler atamızın ismine Kiam Holas diye seslenirler. Bu saygısızlıktır. Atamız bizim topraklarımızın ilk sahibidir. Burayı karanlıklardan temizleyip aydınlığa ulaştırdığı söylenir. Eskiden bu topraklarda sadece kötülük yaşarmış. Daha sonra Kian Rolas buralarda onlarla savaşmış, topraklara fidanlar ekmiş ve bizim neslimize kadar gelmiş. Ama adına saygısızlık yapıldığını duysa ne kadar sinirlenirdi.” Ne yani? Sadece isimde birkaç harften dolayı mı kavga ediyorlar. Hay ben sizin.

    b-“ismini yanlış bildiğinizden dolayı değil sadece 2 harf değişiyor diye birbirinizi öldürmenize üzülürdü.”

    RReis-“Bu kadar yeter. insan türünün bu kadar onurdan şereften yoksun, saygısız bir tür olacağını hiç düşünmezdim.” Yumruğumu sıkarken buldum kendimi. Acıyacağımı bilsem kesin yumruk atardım yüzüne. Öyle sinirlendim ki haddimi aşarak:

    b-“Onur ve şerefim yerinde. Ben kendi kardeşimi kurtarmak için bunlardan vazgeçmeye bile hazırım. Ama sen sadece 2 harf farklı diye kardeşlerini öldürüyorsun. Bana yapacakların umurumda değil.” Üzerine doğru yürüdüm.”istersen kafamı kopart. istersen bağırsaklarımı deş. Ama kardeşimi Rian’dan kurtarmak için güce ihtiyacım var. Ve bunu artık sizden sağlamasam da olur. Kolum kopsa da, ayaklarım bir daha yürüyemese de, kalbim bir daha atmayacak dahi olsa kardeşimi kurtaracağım. Umarım sen de kardeşlerin hakkında aynısını düşünüyorsundur.” Dedim ve arkamı dönüp dışarıya doğru yürümeye başladım. Tam çadırdan dışarı çıkarken kendimi dünyada buldum.
    ···
  9. 34.
    +2
    Elit orklar yoksa okumam
    ···
    1. 1.
      0
      Ork reisi var kurtarmaz mı?
      ···
  10. 35.
    +2
    Rezervasyon
    ···
  11. 36.
    +2
    5 gün oldu yeter artık ne sınavmış be kardeşim
    ···
    1. 1.
      0
      Kardeşim ha diyince yazılmıyor ki 20 sayfa oldu hala yazıyorum işte. Sabırlı ol.
      ···
    2. 2.
      0
      Ve ne sınavmış bu diyorsun da DGS 21 temmuzda :D Hem sınava hazırlanıp hem yazıyorum.
      ···
    3. 3.
      +1
      Kusura bakma oruç kafama vuruyo arada yazdığımı bile unutmuşum
      ···
    4. 4.
      +1
      Bu arada 6 gün oldu şuan
      ···
    5. diğerleri 2
  12. 37.
    +2
    Beta-“Dünyadaki işin hala yorucu mu?” Ben ikinci meyvemi kemirirken sormuştu soruyu. Ağzımdakinin biraz hızlı çiğneyip yutarak cevap verdim:

    b-“Şu Rian olayı yüzünden dünyada da işler pek iyi gitmiyor. Rian’a gitmeyi düşünürken işimi yapmadım ve ceza aldım. Sadece 2 saatlik uykuyla gittim işe. En sonunda dayanamadım buraya geldim. Ama burada da uyuyamıyorum pek.”

    Beta-“Zihnini boşaltmaya çalıştın mı hiç? Çok fazla kafanı kurcalıyor bu olaylar.”

    b-“Ne zaman gözlerimi kapatsam önüme geliyor o sahneler. istesem de unutamıyorum.”

    Gama-“Akşam oldu. Uyusak mı acaba?” Hani alfa demişti ya kardeşinim sen ne düşünürsen anlarım diye. Gerçekten de öyle. Benim uyumam için uyusak mı diye soruyor. Gülümsemekten kendimi alamadım.

    Alfa-“Bu sefer Bir Bine’yi de aşağıya zütürün. Uyandığında hem aşağıyı da dolaştırırsınız.”

    b-“Sen de gelsen… Haa. Unuttum kusura bakma.”

    Alfa-“Yavrular yumurtadan çıkınca ve biraz büyüdüğü zaman beraber aşağı katmanda dolaşırız. Söz.”

    b-“Tamam ama söz verdin. Sözünden dönersen bayağı kızarım sana.”

    Alfa-“Bizim ne zaman sana yalan söylediğimizi gördün?”

    b-“Yav lafın gelişi söyledim. insanlar konuşurken arada birbirlerine söylerler böyle şeyler. Alışkanlık.”

    Alfa-“Biliyorum. Ben de şakasına söylemiştim zaten.” dedi ve gülümsedi. Sanki şaka kaldıracak kafam var da. Beta eğildi. Sırtına atladım ve aşağı katmana doğru uçtuk.
    ···
  13. 38.
    +2
    Sonunda gün bitti. Dükkan temizliğine başladık.

    Huriye-“Ay. Çok yoruldum ya.”

    Gamze-“Ee sende derslerine çalışsaydın. Normalde Süleyman abi bana gelip bütün işi buna yaptır dedi ama seni bilerek zorlamıyorum bile.”

    Huriye-“Bu zorlamıyo halin mi?”

    Gamze-“istersen Süleyman abinin söylediğini yapayım?”

    Huriye-“Yok yok. Gerek yok teşekkürler.”

    b-“Benim işim bitti. isterseniz yardım edeyim size?”

    Huriye-“Yaa sen bu enerjiyi nereden buluyorsun Allah aşkına? Bize de söyle de biz de bu dertten kurtulalım. Eve gidince ilk işim kendimi yatağa atıp 2 tatil günüm boyunca uyumak olacak. Sonra yine işe.” Ben de 2 gün boyunca uyudum…

    Gamze-“Ha aklıma gelmişken Bir Bine. Süleyman abi bu parayı sana vermemi söyledi. Bugün otelde kalacakmışsın.”

    b-“Niye ya? Ne güzel evde kalmak varken niye otel?”

    Gamze-“işleri varmış evde.” Kesin karı atacak. Şerefsiz kaypak. iyicene azdı kudurdu. Kumarhaneden çıktım. 2000 tl para bırakmış. Her zamanki gibi otelde kalıp saçma sapan paramı harcamayacağım. Ama şöyle bir şey var ki her defasında Ejderha Diyarı’na da gidemem. Rian Diyarı’na odaklanmam lazım. Ve odaklanmam için de güvenli bir yer bulmalıyım. Yürürken birinin beni takip ettiğini hissettim. Kimin olduğunu anlayınca arkamı döndüm ve ağacın arkasına saklandı. Normalde görmemiştim ama anladım. içgüdü eğitimim sonunda meyvelerini verdi.

    b-“Saklanmana gerek yok Huriye. Çık ağacın arkasından.” Hala çıkmamakta ısrar ediyordu. Ben de gizli gizli ağaca yürüdüm ve yanından omuzuna dokundum. Ani bir ürperti ve “ayy” diye bir çığlıkla bana doğru döndü.

    Huriye-“Na nasıl anladın benim olduğumu? Arkana bile bakmadın.”

    b-“Topukluların çok ses çıkarıyor.” dedim.

    Huriye-“Ama başka bir kadın da olabilirdi.”

    b-“Evet olabilirdi ama ben şansımı denedim. Bir şey mi istemiştin?”

    Huriye-“Otelde kalmaktan rahatsız oluyorsan benim evimde kalabilirsin diyecektim. Sen aceleyle çıkınca ben de arkandan yürümek zorunda kaldım.”

    b-“O zaman niye saklandın?” Yüzü kızarmıştı.

    Huriye-“Ne bileyim yaa. Belki seni takip ettiğimi falan düşünürsün diye düşündüm.” Şimdi hiç düşünmedim değil mi? Mantıklı hareket Huriye tebrikler. “Hem sen cevap ver. Evime gelmek ister misin? Yani evimiz büyük ve misafir gelirse diye kalması için ayrı odamız da var.”

    b-“Kusura bakma yapamam. Yanlış anlaşılır.” (Lan gerçek hayatta bu teklif bana gelse önden ben koşardım mk.) “Hem kaypa… Yani Süleyman abi öğrenirse beni dayak komasına sokar.”

    Huriye-“Hmm. Anlıyorum haklısın. Sorarak ayıp etmiş oldum. Kusura bakma.”

    b-“Niye kusur olsun ki? Beni düşündüğün için asıl teşekkürler.” Yine yüzü kızardı ve

    Huriye-“Önemli değil. Şöför de beni bekliyordu zaten. 2 gün sonra görüşürüz.” Koşarken el salladı. Ben de arkasından el salladım. Şimdi yapmam gereken şey güvenli bir yer bulmak. Otelden güvenli bir yer yok ama. Aslında yorgun da değilim. Parka gideyim, ağacın altında ya da bankta oturup düşüneyim. Rian’a nasıl giderim diye.
    Tümünü Göster
    ···
  14. 39.
    +2
    Aşağıya katmana ilk gelişim. Yukarı ile hiçbir farkı yok. Toprak aynı toprak. (Ejderha cesedi mi desem bilemedim.)

    Beta-“Aşağısı nasıl güzel mi sence?”

    b-“Bence hiçbir farkı yok. Yani yukarıda da aynıydı aşağıda da aynı. Sadece burada biraz bitkiler farklı.” Ağaçların arasından kedi benzeri bir şey çıktı. Tek farkı boynuzu vardı ve kuyruğu yoktu. ilk kez gördüğüm bir hayvan olduğu için biraz korktum. Ama yine de elimi uzatıp biraz sevmek istediğimde kaçtı. Ah. Normal. Dünyadaki kediler gibi. Korku da içgüdüsel. Zaten en iyi içgüdüyü hayvanlar gösterir. Korktuğu için tek çaresi kaçmak oldu. Bir de aşağıda hayvan var yani.

    Gama-“Artık uyuyalım. Çok uykum geldi.” Sanki iş yaptı. Kekoya bak. Ne yaptın da yoruldun? Off. Niye böyle şeyler düşünüyorum ben. Belki uçmak gerçekten çok enerji istiyordur. Yani kanatları olmasına rağmen çok nadiren uçuyorlar. O kadar geldim semada öylesine uçan bir ejderhaya rastlamadım.

    Beta-“Bir Bine. Sen de uzan şöyle. Yarın sakinleştiğinde bu katmanı dolaşırız.”

    b-“Dolaşma işini daha sonra yapsak olur mu? ilk önceliğim dinlenmek, sonra ise Rian’a girişi bulmak.”

    Beta-“Tamam ama bir söz ver. Eğer yorulursan, sıkılırsan, üzülürsen ve dünyadaki kimseyle sıkıntını paylaşamazsan buraya gel. Ve tabi Rian girişini bulursan da. Belki bilgilerimizi birleştirirsek ejderhaları kurtarabiliriz.”

    b-“Tamam. Söz veriyorum geleceğim.” Daha sonra kanadıyla üstümü kapattı. ilk baş kanadına dalgınlıktan dokunacaktım ama daha sonra anne ejderhanın gıdıklandığı zaman aklıma geldi. Dokunmasam daha iyi. Bunları düşünürken uyuyakalmışım.
    ···
  15. 40.
    +2
    Ben bunları düşünürken Beta kanadını açtı ve:

    Beta-“Günaydın.” Ne zamandır uyuyorum? Bu sefer kendimi bayağı iyi hissediyordum. Uykumu almıştım.

    Gama-“2 gündür uyuyorsun. Kendini bu kadar yormamaya çalış. Senin için endişelendik.” 2 gündür mü uyuyorum? Oha. Kendimi cidden kötü bir hale sokmuşum.

    Beta-“Ama bu sefer iyi gözüküyorsun. Teninin rengi açılmış biraz.”

    b-“Evet. Daha iyiyim. Yardımlarınız için teşekkürler.” Aslında 2 gün uyumam mantıklı düşünmeme neden olsa da ben buradayken Rian’da zamanın nasıl aktığını bilmediğim için epey sıkıntılı bir durumdu. Belki ben uyurken bir ejderha daha yakalanmış olabilirdi. Hem orada kaç ejderha var ki? Lyaa tek başına idare edebiliyor mu ki? Off. Ne sıkıntılı bir durum.

    Beta-“Şu meyvelerden ye biraz. Kendini toparlayıp dünyana dönersin.” Dediği gibi meyvelere yöneldim. Zaten 2 gündür uyuyordum. Yani 2 gündür yemek yemediğim anldıbına geliyor. Bayağı iştahlı yemiş olacağım ki 24 tane yemişim. Kendi rekorumu kırdım resmen. Diyarlar arası öküz gibi yeme şampiyonu olduğumu hissettim.

    b-“Öyleyse ben gidiyorum. Umarım yakın zamanda girişi bulurum da sadece sizinle oynamak, eğlenmek, sohbet etmek için gelirim buraya sadece. Belki de işten kaçıp uyumak için de.”

    Gama-“Rian’daki ejderhaları kurtardığın zaman sıkıntıların sonsuza kadar son bulmayacak. Başka sıkıntıların da olacak. O zaman da gel. Biz yanındayız.”

    Beta-“Bir dahaki gelişini bekleyeceğiz.” Kanatlarını kaldırdılar. Ben de elimi kaldırdım. Gözlerimi kapattım ve dünyama geri döndüm.
    ···
  16. 41.
    +2
    Parka vardım ve bir ağacın altına oturdum. Arkama yaslandım ve düşünmeye başladım. Koşmaya başladığımda ne düşünüyordum. Ölecektim. Ölüm korkum vardı. Hmm. O zaman ölüm korkusunu hissedersem mi oraya giderim. Ama nasıl bir daha ölüm korkusu hissedeceğim ki? Hem hissetsem bile ya ölürsem? Bunu sona saklayacağım. O zaman düşüneyim. Peki korkarsam? Ölümle alakalı değil sadece korkarsam? Bilmiyorum. Denemem lazım. Cebimdeki not defterine bunu da ekledim. Notlarda koşarsam bile vardı. Hayatım koşmakla geçti. Sanmıyorum. Birden telefonum çaldı. Çıkardım telefonumu ve arayan kaypak. Tabi rehbere Kaypak diye kaydetmedim. Süleyman abi diye kaydettim. Fazla bekletmeden açtım.

    b-“Buyur abi.”

    Süleyman-“Buyurunu gibsinler senin. Ne yapıyon lan gittin mi bir otele?”

    b-“Yok abi. Birazdan gideceğim. Hayırdır abi pek aramazdın.”

    Süleyman-“Aramasam da ağlarsın ha niye aramıyor diye. Aynı evde yaşıyoruz gerizekalı. Seni aramam mı lazım konuşmam için. Hey Allah’ım. Sen bana bu çocuğu göndererek beni sınadığını biliyorum ama bu da çok ağır bir sınav.” Asıl sınavı ben yaşıyorum lan seninle yaşayarak. “Neyse bugün de çalışman lazım. Bizim elemanlardan biri benden izin almıştı köyüne gitmek için. Unutmuştum şimdi aklıma geldi. Öğleden sonra gidersin.” Ne? Lan seni bana neden verdiler lan? Eziyet göreyim diye mi? Lan iki dakika odaklanamıyorum şu dıbına koduğumun Rian’ına gitmeye ya. Sokayım sana ben. Çok fazla sinirlendim. Lan neden bana bunu yapıyor? Neden durmadan çalıştırıyor? Eğer Ejderha Diyarı’na gitmesem hala uyuyamıyor olacaktım. O kadar yorgunken nasıl çalışacaktım? Sonunda dayanamadım ve

    b-“Yeter lan.” dedim. Dedim ama ben neredeyim?
    ···
  17. 42.
    +2
    Telefonum falan gitti. Burası ejderha diyarı değil. Lan burası farklı bir yer. Çorak bir arazideyim. Yoksa… Yoksa lan… Rian’da mıyım? Geldim mi lan sonunda? Ohh be. Sonunda lan. Ama çorak arazi. Birden sesler gelmeye başladı. Sağdan ve soldan naralar atılıyorlardı. Kim lan bunlar? Daha sonra anladım kim olduklarını. Derileri siyah, kahverengi ve yeşil. Uzun azı dişleri var, hatta o kadar uzun ki bazılarının dişleri dudaklarına kadar geliyordu. Sağ tarafımdan bir nara geldi.

    “KiAM HOLAS KABiLESi iÇiN…” Solumda ise

    “KiAN ROLAS KABiLESi iÇiN…” Diye bağırıyorlardı. Bu bir savaş. Baltalar ellerinde birbirlerine doğru koşuyorlar. Tek balta da değil. Balyoz, çift el baltalar… Kılıç hariç aklınıza ne gelirse. Hep ağır silahlar. Tam birbirlerine girdiklerinde dünyaya geri döndüm.

    Ne oldu az önce? Rian’da mıydım? Orası Rian’nın başka bir bölgesi miydi acaba? Bilmiyorum. Anlamadım da.

    Süleyman-“Dediğimi anladın mı? Lan sana diyorum. Öldün mü cevap versene.”

    b-“Evet abi anladım. Geçiyorum birazdan.” Dedim ve telefonu kapattı. Görüşürüz falan diyeydin en azından. Zaten 2 gündür yüzünü gören cennetlik. Şerefsiz kaypak yüzünden işe gitmem lazım. Hemen aceleyle toparlandım ve kumarhaneye gittim. Tekrar.

    Kumarhanede bu sefer beklediğim gibi Gamze ve Huriye yok. izinliler onlar evlerinde yatıyorlar. Onun yerine barmenlik yapan yaşlı bir adam vardı. Bir de benden büyük bir abi garsonluk yapıyordu.

    Yaşlı-“Merhaba. Bir Bine sensin demek. Bayağı cılız duruyorsun. Ustan sana kaymak bal yedirir de şişman biri olursun diye bekliyordum.” Kaymak ve bal mı? Hahahahaha. Lan o bana anca yarak yedirir.

    b-“Merhaba.”

    Yaşlı-“Kusura bakma. Bizim Kamil’in köye gitmesi gerekti. Sana da zahmet oldu buraya kadar gelmek ama…”

    b-“Aman amca ne kusuru. Tabiki olur öyle şeyler. Hem ek mesai yapıyorum. Benim de yararıma.” Oradan benden büyük olan abi geldi:

    Yaşlı-“Haa bak seni tanıştırayım. Bu Semih. 2 senedir burada çalışır.”

    Semih-“Çırağı zaten bizim Süleyman’ın biliyordur benim ve senin ne zamandır burada çalıştığını. Tc kimlik no muza kadar biliyordur.” Sokuğa bak. Aradan laf sokuyor.
    ···
  18. 43.
    +2
    b-“Aslında o konuya gelirsek… Süleyman abi evde hiç işten bahsetmez. Ben de sizinle yeni tanışıyorum.”

    Yaşlı-“Ama Süleyman senden çok bahseder bize. Korkaklığından tut özgüvensizliğine kadar.” Amca. Bir de gib bari. Ne kadar dobrasın.

    Semih-“Burayı çıkarken sen mi sildin?”Orası Huriye’nin tarafıydı.

    b-“Hayır. Ben şu tarafı hallettim.” Diye gösterdim. Tertemiz bal dök yala.

    Semih-“Diğer elemana söyle adam akıllı silsin şuraları. Her geldiğim sabah aynı halt. Hep kirli bırakıyor buraları.” Gerçekten de özenerek silmemiş gibi duruyor. Pek temizliğe yatkın değil belki o yüzden. Lüks büyümüş kız. Ne yapsın? Ama tabiki öğrenmesi de lazım.

    b-“Tamam. Uyarırım.”

    Yaşlı-“Şu yeni gelen işçi kız. Adı neydii. Ha. Huriye. O gerçekten ivanlar’ın kızı mı?”

    b-“Evet. Ben de ilk duyduğumda şaşırmıştım.” Semih abinin gözleri faltaşı gibi açıldı.

    Semih-“Ya yani burayı o o mu sildi?”

    b-“Evet. Neden ki?” Elini omuzuma attı ve

    Semih-“Sakın ola ki onu uyarmıyorsun. Ben her sabah geldiğimde silerim buraları.” Oha lan. Bu ne yavşaklık. Kızın zengin olduğunu duyunca ben temizlerim diyor. Daha yeni kızıyordu.

    Yaşlı-“Hahahaha. Semih. Hiç güleceğim yoktu. O kız da sana bakmaz boşuna uğraşma. Sen de benim gibi bekar yaşayacaksın hahahahah”

    Semih-“Bak abi. Şakası bile kötü. Deme böyle şeyler. 34 yaşındayım artık evlenmem lazım. 6 sene sonra yaşlı kategorisine gireceğim.” Acıyorum sana. Cidden acıyorum. Ama 34 yaşındasın bre yuh. Kız 22 yaşında. Bari kendi kategorinden bak. Evde kalmış kızlar seninle evlenmeye can atar. Ama amacı evlilik olduğunu da sanmıyorum. Ama gerçekten tipi de var. Yani buna kız bakmayacak da bana mı bakacak? Saçmalamayın.

    Yaşlı-“Müşteriler gelmeye başlar birazdan. Siz de hadi bakalım iş başına.” Temizlik tamamlandı. Tekrar. Saat olmuş 16.49. Daha gün yeni başlıyor gibi bir şey. Yani bir kumarhane neden sabah 8 de açılır ve sabah 6 da kapatılır ki? Aklım almıyor. Geceleyin yoğun oluyor sadece. Öğleye kadar boşuz. Kumarhanenin temizliğiydi osu busu şusu derken saat en fazla 2 oluyor. 2 saat da boş muhabbet falan yapıyoruz. Saat 4 gibi birkaç müşteri geliyor. Saat 2 gibi temizliği yapıp gece açmak daha mantıklı. Ama ben ne bilirim ki? Neyse. Birkaç tane müşteri var. Poker masasına oturdular öyle oynuyorlar.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 44.
    +2
    Semih-“Hemen akşam olsa da şu sıkıcı saatlerden kurtulsak.”

    b-“Akşamın nesi var ki? Daha kalabalık olacak bir yığın iş yapacaz.”

    Semih-“Yahu sen çocuk musun? Bu nasıl düşünme şekli. Sen bir erkeksin. Erkekler kurt gibidir. Geceleri ulur. Buralar hep kız dolacak gece.”

    b-“Biliyorum da bundan bize ne?”

    Semih-“Senin adına üzülüyorum. Sen de ahan bizim yaşlı gibi sonsuza dek sol eline mahkum kalacaksın. Lan gece diyorum, kurt diyorum. Anlamadın mı cidden.” Adamın kafası pompalamasyon bu benim misyonda.

    b-“Anladım da benim kız arkadaşa ihtiyacım yok ki.”

    Semih-“Lan nasıl yok? 7 den 70 e herkese kız arkadaş lazım. Hatta 0 dan 70 e.” (Sözlük bunu betalarsınız.)

    b-“Herneyse. Zaten işim başımdan aşkın. Bir de kız derdine düşemem.”

    Semih-“Lan kızlar dert değil ki. Pgibolojik destek de olur sana.” Lan ürün tanıtımı yapıyor sanki pekekent.

    b-“Bana pgibolojik destek olan bir yığın arkadaşım var. Sen de arkadaş bulmaya odaklanırsan bu yanlızlık hissinden kurtulursun.”

    Yaşlı-“Semih. Çocuğu da kendine benzetme. Bak çocuk işini biliyor.”

    Semih-“iyi yav. ikiniz de bekar ölebilirsiniz. Benim öyle bir niyetim yok.” Adam kafayı kızlarla bozmuş. Amk betası. Şimdi Amk betası diyince de bizim Beta’ya sövmüş gibi oluyorum. Hay amk. O zaman lafımı değiştiriyorum. Amk Semih’i.

    Gece oldu ve doluşmaya başladılar. En son bu savaşın ortasına gittiğimdeki durumum neydi? Sinirliydim. Başka bir diyar olabilir mi? Olabilir ama inşallah başka bir diyar değildir. Rian’a gitmem çok önemli. Saate baktım. Saat 01.42. Gece olmuş. iyi bari. Müşteriler de yoğun zaten. Kapıdan kaypak girdi. Hemen arkasından da Kadir Bey içeri girdi. Hmm. Şimdi anlıyorum neden bugün de çalıştığımı. Kadir Bey’in görmesi lazımdı beni çalışırken. Yanıma yaklaştılar:

    Kadir-“Merhaba Bir Bine. Nasıl, alışabildin mi işine?”

    b-“Sağolun iyiyim. Alıştım.”

    Süleyman-“Çırağım diye söylemiyorum babacığım elinden her iş gelir.”

    Kadir-“Orası belli zaten. 40 yılda bir doğru iş yaptın. Kaç saattir çalışıyorsun?”

    Süleyman-“Babacım 2 gün dinlenme veriyorum ondan sonra saat 8 de işe başlıyorlar sabah 6 da bitiriyorlar.”

    Kadir-“Fazla çalıştırmıyor seni değil mi?” Süleyman sakın söyleme diye işaret attı ben de bin sırıtışı yaptım ona. O da hemen kemerini işaret etti ve çıkarıyormuş gibi gösterdi. 2 anlamı olabilir. Ya söylersem seni kemerle döverim, ya da kemeri çıkarır seni giberim. ikisi de taklu kapı. O zaman doğru olanı yapmayıp:

    b-“Evet. 2 gündür evdeydim bugün geldim çalışmaya.” dıbını gibem senin gibi kaypağın.

    Kadir-“Belli zaten. Yorgun gözükmüyorsun o kadar.” Lan. Keşke uyumasaydım Ejderha Diyarı’na gidip. Kim derdi ki pişman olacağım uyuduğuma.

    Süleyman-“Buyrun babacığım odama geçelim.”

    Kadir-“Ne kaçar gibi gidiyoruz. Biraz çırağınla konuşalım bakalım. Ne de olsa torunum sayılır. Senin evleneceğin yok zaten.” Lan ne evlilik mevzusuymuş bitmedi amk. (Hikayenin sonunda evlendiriverecem Bir Bine’yi o olacak. Ben bile yazarken baydım amk.)

    Süleyman-“işine mani olmayalım diye söyledim babacığım... ”

    Kadir-“Tamam tamam anladık. Bir şeyler saklıyorsun sen ama neyse. Hadi gidelim.” Dedi ve önden yürüdü. Kaypak bana doğru eğildi ve

    Süleyman-“Eğer bir çıtlatsaydın kemeri zütüne sokardım.” dedi ve o da arkasından gitti. Hay ebeni ya.
    Tümünü Göster
    ···
  20. 45.
    +2
    Elime bir balta verdiler ama taşıyamayacak kadar ağır. Bunu görünce en son ork çocuklarının oynadığı oyuncak balta dedikleri baltayı verdiler. Yine de ağır ama taşınabilirdi. Ucu sivriydi. Parmağımı oyuncak diye değdirmiştim ama kanadı. Bu nasıl oyucak mk? Eğer ork çocukları bunlarla oynuyorsa gerçek baltalar tek sallayışta ağacı kesiyordur. En sonunda karşıma gerçekten de cılız ama bizim dünyada böyle aşırı kas yapan spor salonlarından çıkmayan kişiler olur ya. Ha onlara benziyor. Sadece ork versiyonu. Gözlerimi kapattım ve içgüdüye odaklandım. Tek yapabileceğim şey bu şu anda. Başla işaretini beklesem de başla denmeden ork üzerime koşmaya başladı. Görebiliyorum. Baltasını salladı ve son anda sıyrıldım. Hızım düşük kalıyor saldırıları karşısında.

    Reis-“Neden gözleri kapalı dövüşüyor? insanların dövüş biçimi mi bu yoksa?”

    Koum-“Hayır reis. Başka bir diyardan öğrendiği bir yetenek olabilir.”

    Reis-“ilginç. Ama hızına yetişemeyecek gibi duruyor. Durmadan savunma yaparsa yakında baltayı kafasına geçirir. Ölür mü sence?”

    Koum-“Ben kazanacağına bahse girdim. Göreceğiz.“ Saldırısı git gide hızlanıyor. Arada sıyırıklar almaya başladım. Daha sonra arkamda bir ağaç olduğunu fark ettim ve hemen planımı gerçekleştirmeye başladım. Tam bana balta sallayacakken eğildim ve baltası ağaca saplandı. Ben de o arada oyuncak baltamla ayağına tüm gücümle geçirdim ama bir sorun oldu. Baltam paramparça oldu. Lan. Bu benim elimi kesmişti elimi. Ne yapacağım şimdi? Baltasını çıkarttı çıkartacak. En son çare baltasını almaya engel olmaya çalıştım. Tekme tokat vuruyorum ama işlemiyor ki. Orkların derisinin kalın olması onun yararına. Daha sonra reis kendi dikenli topuzunu fırlattı bana doğru. Topuz önümde yere düştü.

    Reis-“Bu son şansın. Yoksa öleceksin.” Topuzu kaldırmaya çalışıyorum ama kaldıramıyorum. Bu ne lan. Kaç kilo bu? Başka bir şey düşünmem lazım. Düşün düşün düşün düşün… Baltasını ağaçtan çıkarttı ve üzerime doğru yürümeye başladı. Tamam. içgüdüm de kapandı. Yaralarım arttığından dolayı içgüdüye ulaşamıyorum.

    Reis-“Durun. Savaş bitti. Kazanan orklar oldu.” Her bir ağızdan naralar yükseldi. Yenilgiyi normalde pek önemsemezdim ama acizliğimi görünce zoruma gitti. Hiçbir şey yapamadım. Hem de hiçbir şey. Baltam bile kırıldı. Oyuncağın sahibi çocuk bile beni döver herhalde.

    Reis-“Bahsini boşa oynadın ihtiyar. Bu insandan savaşçı değil alıştırma kuklası bile olmaz.”

    Koum-“Sen de gördün. Eğer bizim baltamızı kullanabilseydi ayağını kesebilirdi.”

    Reis-“Boynunu da kesebilirdi ama kesmedi. O andaki korkusunu gözlerinde gördüm. Daha önce bir ölüm görmüş ve bir daha görmek istemeyen birinin gözlerine sahip. Ve bu korkaklık beni sinirlendirmekten başka bir şey yapmıyor.”Daha sonra bağırmaya başladı. “Hadi orkların zaferini kutlayalım. içelim, eğlenelim. Tanrılar bu geceyi bizim son gecemiz yapıyormuşcasına içelim.” Herkes sevinçle bağırıyordu. Büyük bir çadıra girdiler. Koum yanıma geldi.

    Koum-“Orada kullandığın tekniği ben ilk kez görüyorum. insanların tekniği mi bu?”

    b-“Hayır. Bu tekniği ejderhalardan öğrendim.”

    Koum-“Rianlıların yanına daha önce gitmiş olmalısın o zaman.”

    b-“Rian’daki ejderhalardan öğrenmedim. Onların kendi diyarları var. Kendilerini istemsiz bir şekilde Rian’da buluyorlar. Ben de oraya gitmenin yolunu arıyorum. Sen biliyor musun?”

    Koum-“Biliyorum ama söyleyemem.” Elimi sıktım. Nasıl söyleyemem lan?

    b-“Neden söyleyemezsin?”

    Koum-“ileride öğreneceksin. Ama sana özet olarak şöyle anlatayım. Ben sadece kendi dünyam üzerinden başka evrenlere gidebilirim. Sen de öyle. Ve bu bir kuraldır. Ama her evrenden gidiş yolu farklı. Yolu anca kendin bulabilirsin. Şimdi bana bir bak. Anlayacak mısın merak ediyorum.” Baktım. Bir anda gözümde kaybolup geri geldi. “ Görebildin mi?”

    b-“Evet. Bir an kayboldun.”

    Koum-“Bunu sadece gezginler görebilir. Normal kişiler başka evrene gidip geldiğimizde bizim gittiğimizi anlamazlar. Sana anca bu kadarını anlatabilirim. Çünkü sana güvenmiyorum.” Normal olarak. Anne ejderha bile ilk geldiğimde güvenmeyip zihnimi kontrol etti. Orklar tahminimce zihinimi kontrol edemiyorlar. Onun içinde insanlarda olduğu gibi güvenlerini kazanmam lazım. Ve tabiki sonra da gezginler hakkında bilgi alabilirim. Pek kolay olmayacak gibi.

    Koum-“içeri girelim. Reis kutlamaya senin de katılmanı istiyor. Her ne kadar kaybetsen de.” Yav geri dönmek istiyorum ben. Lanet olsun bir geri dönemedim.
    Tümünü Göster
    ···