1. 1.
    +6
    kardeşlerim, bir süredir açtığım başlıklarla yeni bir inci sözlük oluşumuna imza atmak istediğimi söylemiş ve bunu da elimden gelen en iyi işi yapmakla başaracağımı söylemiştim. açtığım iki başlık vardı:

    (bkz: eski inci kalmadı artık)
    (bkz: türk kıyameti kalgançı çak ile)

    birinci başlıkta isyan etmiş, ikincisinde ise verdiğim kararı uygulamıştım. aranızdan gerçekten bilime önem veren kardeşlerim benimle ilgilendiler sağolsunlar.

    bugünkü başlıkta ise size hep adını duyduğumuz ama hiç yaşdıbını bilmediğimiz tarihimizin en büyük kahramanlarından kül tigin'i anlatacağım. "bir kişi bile dinlerse anlatma" esasına dayalı olan bu başlıkta rica ederim sululuk yapmayalım.

    yazı tamamı ile akademik ve onlarca kaynaktan derlenerek hazırlanmıştır, puanlı dergilerde yayınlanmıştır, sempozyuma davet edilmiştir (ancak kısıtlı imkanlardan ardına düşememiştim)

    gerçekten dinleyecek olan varsa, parçalar halinde anlatmaya başlıyorum.
    saygılar.

    edit: makale yaklaşık on sayfadır, parça parça paragraflar halinde yazacağım.

    edit 2: @10 uncu entryden başlıyor kardeşlerim.

    edit 3: “Küçük kardeşim Kül Tigin vefat etti.
    Ben yaslandım.
    Görür gözüm görmez gibi; bilir bilgim bilmez gibi oldu.
    Ben yaslandım.
    Zamanı Tanrı takdir eder; kişioğlu hep ölmek için türemiş”
    türk bilge kağan

    edit önemli: beyler migrenim tuttu şu an ekrana dahi bakamıyorum. hastahaneye serum yemeye gidiyorum. iyi olunca devam edeceğim. kusura bakmayın. özür diliyorum.

    edit önemli 2: geldim beyler. hemen devam edelim.

    edit son: değerli kardeşlerim @83 de bitmiş bulunuyor. okuyan ve değerlendiren herkese teşekkürlerimi sunarım. bir katre yardımım olduysa ne ala. özel sorusu olan var ise mesaj atabilir. saygılar.
    ···
  2. 2.
    +2
    devam 11 (bazı paragraflar birbirine bağlı diye mecburen uzun veriyorum)

    Gök-Türklerin 710 yılından önce, Türgi Yargun gölünün kenarında Yir Bayırkuların Uluğ Erkin’i ile yaptıkları savaşta Kül Tigin büyük yararlılıklar göstermiş, mağlup Uluğ Erkin az sayıdaki askeri ile kaçıp gitmişti. Bilge’nin 710 yılındaki Kırgız seferinin arkasından Türgişler üzerine yapılan hücumlara Kül Tigin bizzat katılarak, çok sayıda muvaffakiyet elde etmişti. Hatta Az’ların valisini eliyle yakalamak gibi üstün bir başarı da göstermiş, Türgişlerin arta kalanları öldürülmüştü. Geri kalanlar ise Tabar’da yerleştirilmişti.
    Türk Bilge Kağan, bahsi geçen vuruşmanın detaylarını, inceliklerini ve Kül Tigin’in kahramanca mücadelesini şöyle anlatmıştır: “O yılda Türgiş’e doğru Altın ormanını aşarak, irtiş nehrini geçerek yürüdük. Türgiş kavmini uykuda bastık. Türgiş kağanının ordusu Bolçu’da ateş gibi, fırtına gibi geldi. Savaştık. Kül Tigin, alnı beyaz boz ata binip hücum etti. Alnı beyaz boz …. (bu kısım abidede silindiği veya zarar gördüğü dolayısıyla okunamamıştır) tutturdu. ikisini kendi yakalattı. Ondan sonra tekrar girip Türgiş kağanının buyruğu Az valisini elle tuttu. Kağanını orada öldürdük, ilini aldık. Türgiş avam halkı (kara budun) hep tabi oldu. O kavmi Tabar’da kondurduk. Bu akından sonra Gök-Türkler Demir Kapı’ya sefere çıkmışlar, fakat arkada bıraktıkları Türgişler yine düşman olmuşlar ve Maveraünnehr’e doğru gitmişlerdi. Kül Tigin az sayıda askerle onların peşinden gönderilmiş, büyük bir savaş olmuş ve neticede Türgişler yine bozguna uğratılmıştı.
    ···
  3. 3.
    +2
    devam 10

    Kül Tigin 705 yılında Çinli General Sha-t’o Chung-i ile yapılan savaşa katıldı. Çarpışmalar sırasında önce Tadık Çor’un boz atına, arkasından Işbara Yamtar’ın boz atına, sonra Yeğen Silig Beğ’in giyimli doru atına binerek hücum etmiş, ancak atların hepsi ölmüştü. Neticede adı geçen Çinli kumandanın 80 bin kişilik ordusu da mağlup edildi.
    Kül Tigin’in bu kahramanca mücadelesi ve savaşçılığını ağabeği Bilge Kağan’ın şu sözlerinden anlıyoruz; “Yirmi bir yaşında iken, Çaça generale karşı savaştık. En önce Tadıg’ın Çor’un boz atına binip hücum etti. O at orada öldü. ikinci olarak Işbara Yamtar’ın boz atına binip hücum etti. O at orada öldü. Üçüncü olarak Yeğen Silig Beğ’in giyimli doru atına binip hücum etti. O at orada öldü. Zırhından, kaftanından yüzden fazla ok ile vurdular, yüzüne, başına bir tane değirmedi. Hücum ettiğini, Türk beğleri, hep bilirsiniz. O orduyu orada yok ettik!”
    ···
  4. 4.
    +2
    devam 8 (kül tigin'in hayatı başlıyor..)

    684 yılında doğduğu anlaşılan Kül Tigin’in savaş alanlarındaki bilinen ilk başarısı 700 yılındaki Kansu seferi sırasında, Çin ordusunun kumandanı “Wei Yüan-chung’un” yeğenini canlı yakalayıp amcası Kapgan Kağan’a sunmasıdır. Ancak bundan önce Kül Tigin’in katıldığı diğer askeri faaliyetler olabilir.
    ···
  5. 5.
    +2
    devam 7 (abideler hakkında kısa bilgi 3 ve son)

    Kül Tigin ve Bilge Kağan yazıtlarının yazıcısı Kül Tigin’in “atı’sı” Yollug Tigin’dir. Moğolca karşılığı ‘açi’ olan ‘atı’ kelimesinin oradaki (Orhun Abideleri) anlamları “Kız veya erkek torun; birinin oğlunun veya erkek kardeşinin çocuğu” dur.
    Kül Tigin anıtının güney-doğu ve güney-batı kenarındaki kısa yazıt Yollug Tigin’in sözleridir. Kül Tigin yazıtının güney yüzündeki son cümle de Yollug Tigin tarafından yazılmıştır.
    ···
  6. 6.
    +2
    devam 12

    Bu olaylar Gök-Türk ülkesinde ve o coğrafyada büyük yankı uyandırmış olacak ki Türk Bilge Kağan bu konudan bahsederken pişmanlığını vurgulamış ve küçük kardeşinin kahramanlığından söz etmiştir; “Soğd milletini düzene sokayım diye inci nehrini geçerek Demir Kapı’ya kadar ordu sevk ettik. Ondan sonra Türgiş avam halkı (kara budun) düşman olmuş. Kengeris’e doğru gitti. Bizim askerin atı zayıf, azığı yok idi. Kötü kimse er ….( bu kısım abidede silindiği veya zarar gördüğü için okunamamıştır) kahraman er bize hücum etmişti. Öyle bir zamanda pişman olup, Kül Tigin’i az erle eriştirip gönderdik. Büyük savaş savaşmış. Türgiş avam halkını (kara budun) orda öldürmüş, yenmiş!”
    ···
  7. 7.
    +2
    devam 2

    II. Gök-Türk Devleti döneminde, bu imparatorluğun kurucusu olan ilteriş (Kutluk) Kağan vefat ettiğinde ardında biri yedi, diğeri sekiz yaşında olmak üzere iki erkek çocuk bırakmıştı. Zamanla büyüyen ve Gök-Türk Devletinin yönetiminde bulunan bu iki kardeşten büyüğü Türk Bilge Kağan, küçüğü ise Kül Tigin’dir. Kül Tigin, Türk Milletinin yetiştirdiği en büyük bahadırlardan biri olmakla beraber, vefatında da arkasından yıllarca ağıt yakılan bir kardeş, komutan ve Türk Milletinin unutamadığı bir savaşçı haline gelmiştir. Onun arkasından ağabeği Türk Bilge Kağan’ın diktirdiği muazzam abide, onun ne büyük bir bahadır olduğunu gözler önüne sermekte ve bize yaşamı boyunca neler yaptığını anlatmaktadır.
    ···
  8. 8.
    +2
    sanırım bilime değer veren kardeşlerim henüz gelmediler.
    ···
  9. 9.
    +2
    devam 21

    Gök-Türkler arasında ‘Küçük Şad’ olarak tanınan Bilge, kardeşi Kül Tigin’in kağan olmasında ısrar etmiş, fakat Kül Tigin büyük bir erdemlilik göstererek bunu reddetmiştir. Bunun üzerine kağan olan ‘Türk Bilge’ kardeşini orduda ki en üst makam olan Sol Şad (sol bilge elig) makdıbına tayin etmiştir.
    ···
  10. 10.
    +2
    devam 23

    Türk Bilge Kağan ise bu ihtilal ile ilgili şunlara değinmiştir ve bu ihtilali meşrulaştıran ana bir sebep sunmuştur: “Küçük kardeşim Kül Tigin ile konuştuk. Babamızın, amcamızın kazanmış olduğu milletin adı sanı yok olmasın diye, Türk milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım. Küçük kardeşim Kül Tigin ile iki şad ile öle yite kazandım.”
    ···
  11. 11.
    +2
    devam 20

    Kapgan Kağan ölmeden önce oğlu fu-chü’yü “ini-il Kağan” ilan etmişti. Fakat Türk karizmasına göre ilteriş’in oğullarından birisinin tahta geçmesi gerekiyordu.
    Devletin her tarafını isyanların sardığı dönemde inel Kağan başarılı olamadı. Bunun üzerine Kül Tigin, bütün boyunu topladı.
    Yeni kağana ihtilal yapan ve bu mücadele sırasında her şeyini ortaya koyan cesur Kül Tigin, inel Kağan (ini-il Kağan) ile birlikte bütün çocuklarını ve adamlarını ortadan kaldırarak kağanlığın kaderini değiştirmiş ve o, Çin kaynaklarında adı ‘Mo-chih-lien’ şeklinde okunan ve abidelerde ise Bilge olarak geçen ağabeğini kağanlık tahtına oturtmuştur.
    ···
  12. 12.
    +1
    devam 19

    Bir süre de olsa durulan olaylardan sonra bir akın yapılmış ve bu akın başarı ile tamamlanıp dönülürken Gök-Türklerin Kağanı Kapgan, pusuya düşürülüp öldürülmüştü. Çin kaynakları bu olayı bütün ayrıntıları ile açıkça göz önüne sermiştir.
    “Evvelce Kapgan Kağan kuzeye doğru bir sefer yaparak Bayırkuları ‘Tu-lo-shui’ (Tola) nehrinin kıyılarında büyük bir bozguna uğratmıştı. Fakat zafer sarhoşluğu içinde bulunan Kapgan, yurduna dönerken kendisi için gereken emniyet tedbirlerini almamıştı. Bir gün Kapgan bir söğüt ormanından geçerken, ‘Hsieh- chic-lo’ adındaki, bozguna uğramıştı. Bayırku askeri aniden ormandan çıkarak Kapgan’ı öldürdü. O sırada da ‘Ta-wu-chün’ ordusunda ‘Tzu-chiang’ rütbesini taşıyan ‘Hao Ling Chü’an’, Çin elçisi olarak Gök-Türk ülkesinde bulunuyordu. ‘Hsieh-chic-lo’ Kapgan Kağan’ın başını ‘Hoahing-chüan’a’ teslim ettikten sonra onunla beraber Çin sarayına geldiler. imparator ‘Hsüan-tsung’, Kapgan Kağan’ın başının Çin başkenti ‘Cha’ang-an’ın ana caddesinde bir direğe asılıp, halka gösterilmesini emretti…”
    ···
  13. 13.
    +1
    devam 18

    715 yılına gelindiğinde Gök-Türk ordusu Amgı Kalesi’nde kışlamış ve kıtlık başlamıştı. Bu yılın ilkbaharında Gök-Türkler Oğuzlara doğru sefer etti. Sefer sırasında birinci ordu yola çıkmış iken ikinci ordu daha merkezde (Ötüken) idi. işte bu sırada üç Oğuz ordusu baskın yaptı. Hatta Oğuzların bir grubu Bilge ve Kül Tigin’in evini barkını yağmalamaya kalkışmış, onları zor durumda bırakmıştı. Gök-Türklerce kutsal, ‘iduk’ sayılan Ötüken’in savunması işini başarı ile yerine getiren Kül Tigin’in yaşadığı müddetçe yaptığı en büyük işin bu olduğunu söyleyebiliriz. Zira yaşamlarını Kül Tigin’in savaşçılığına bağlayan Türk Bilge Kağan milletine ve ailesine şöyle demiştir: “ Amga Kalesinde kışlayıp ilkbaharında Oğuz’a doğru ordu çıkardık. Kül Tigin’i evin başında bırakarak, müdafaa tedbiri aldık. Oğuz düşman, merkezi bastı. Kül Tigin Öksüz Akı’na binip dokuz eri mızrakladı, merkezi (Ötüken) vermedi. Annem hatun ve analarım, ablalarım, gelinlerim, prenseslerim! Bunca yaşayanlar cariye olacaktı, ölenler yurtta, yolda yatıp kalacaktınız. Kül Tigin olmasa hep ölecektiniz!”
    ···
  14. 14.
    +1
    kardeşlerim. tarihin altın sayfalarında yerini alan kahraman kül tiginimizin hayatı da böyle. şimdi bitti. yapıcı ve eleştirel yorumlarınızı ve varsa sorularınızı bekliyorum.

    ayrıca: bu konu ile ilgili roman yazıyorum. emin olun bir gün en çok satanlar listesine girecektir. bundan kanımdan emin olduğum kadar eminim.

    sabırla okuyup dinlediğiniz için teşekkür ederim...
    ···
  15. 15.
    +1
    devam 16

    En önce Togu Balık’ta savaştık. Kül Tigin Azman akına binip atılarak hücum etti. Altı eri mızrakladı. Askerin hücumunda yedinci eri kılıçladı.
    ikinci olarak Kuşalguk’ta Ediz ile savaştık. Kül Tigin Az Yağızı’na binip atılarak hücum edip, bir eri mızrakladı. Dokuz eri çevirerek vurdu. Ediz kavmi orada öldü.
    Üçüncü olarak Bolçu’da Oğuz ile savaştık. Kül Tigin Azman Ak’ına binip hücum etti, mızrakladı. Askerini mızrakladık, ilini aldık.
    Dördüncü olarak Çuş Başında savaştık. Türk Milleti ayak diretti. Perişan olacaktı.
    Beşinci olarak Ezginti Kadız’da Oğuz ile savaştık. Kül Tigin Az Yağızı’na binip hücum etti. iki eri mızrakladı, çamura soktu. O ordu orada öldü!
    ···
  16. 16.
    +1
    devam 22

    Bu olaylar Çin arşivlerinde şöyle anlatılmıştır:
    “…Bu sırada Kapgan Kağan’ın küçük oğlu küçük kağan (fu-chü) tahta çıktı. Fakat çok geçmeden Kutluğ’un (ilteriş) oğlu ‘Chüeh Tigin’ tarafından basılıp, öldürüldü. Kül Tigin ayrıca adeta Kapgan Kağan’ın bütün oğulları ve candan adamlarını öldürüp, ağabeğisi Sağ Şad olan ‘Mo-chic-lien’ (Bilge)’i kağan ilan etti. Bu zat ‘Pi-ch ieh’ (Bilge) Kağandır. Bilge Kağan Gök-Türkler arasında ‘Hsiao-sha’ (küçük şad) olarak tanınırdı. Bilge Kağan, Kardeşi Kül Tigin’in kağan olmasında ısrar etti. Fakat Kül tigin bunu şiddetle reddetti. Bu sebeple Bilge kağan, Kül Tigin’i Sol Şad tayin ederek ona bütün askeri yetkileri verdi.”
    ···
  17. 17.
    +1
    devam 15

    Türk Bilge Kağan’ın bahsettiği “il’in sarsılması” döneminde Dokuz Oğuzlarla bir yılda tam beş kez savaşılmış, hepsi de Kül Tigin’in gayret ve başarıları ile kazanılmıştı.
    Çin kaynaklarından ve Orhun Abidelerinden anlaşıldığı üzere milletini çok seven ve bu konuda hassas olan Türk Bilge Kağan, bu isyanlar hakkında da uzun uzun bilgi vermiş ve olayları büyük bir ızdırapla anlatmıştır. Bu olayların bastırılmasında önemli bir yeri olan kardeşini de şu sözlerle yüceltmiştir: “Dokuz Oğuz milleti kendi milletim idi. Gök, yer bulandığı için düşman oldu. Bir yılda beş defa savaştık."
    ···
  18. 18.
    +1
    buraya makale ile ilgili son entry'im de atsız beğ'in bir şiiri ile olsun..

    Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
    Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
    Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir;
    Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir.

    Sızlasa da gönüller düşenlerin yasından
    Koşar adım gitmeli onların arkasından.
    Kahramanlık; içerek acı ölüm tasından
    ileriye atılmak ve sonra dönmemektir.

    Yırtıcılar az yaşar... Uzun sürmez doğanlık...
    Her ışığın ardında gizlidir bir karanlık.
    Adsız sansız olsa da, en büyük kahramanlık;
    Göz kırpmadan saldırıp bir daha dönmemektir.

    Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
    Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
    Bunun için ölüme bir atılış gerekir.
    Atıldıktan sonra bir daha dönmemektir...

    Hüseyin Nihal Atsız
    ···
  19. 19.
    +1
    devam 14

    Kül Tigin 711 yılında patlak veren Karluk isyanlarının bastırılması işlerinde de baş rol oynadı. Karluklarla Tamag iduk Baş’ta savaştı (714). Karluklar yenildikten sonra Az’lar üzerine yüründü; çünkü onlar da düşman olmuştu. Kara Göl’de Az’larla savaşılmış, Kül Tigin üzerine düşen görevi yapıp Az’ların reisi ilteber’i canlı yakalamış, boy halkları da ağır bir bozguna uğratılmıştı.
    II. Gök-Türk Ülkesi tamamen karıştığında, Doğuz-Oğuz boyları da baş kaldırmışlardı. izgiller mağlup edilmiş; ancak Kül Tigin’in çok değerli Alp Salçı Kır At’ı çarpışmalar esnasında ölmüştü.
    Türk Bilge Kağan bu isyanlardan üzüntü ile bahsetmiştir: “Amcam Kağan’ın ili sarsıldığında, millet, ‘hükümdar’ diye ikiye ayrıldığında; izgil milleti ile savaştık. Kül Tigin Alp Salçı Ak’ına binip atılarak hücum etti. O at orada düştü. izgil milleti öldü!
    ···
  20. 20.
    +1
    devam 31 (düşmanın övdüğü bozkırın bozkurdu... )
    (bu kısım çince yazıttan alındığı için kesilmeden verilecek) (bunu iyi okumanızı ve değerlendirip pay almanızı rica ediyorum..)

    Kül Tigin’in ölümü, Gök-Türklerin amansızca mücadele ettiği Çin’i bile yasa boğmuştu. Çin imparatoru böyle mert, cesur ve hayranlık uyandıran bir savaşçının ölümünden duydukları üzüntüyü abidelerin Çince kısmında uzunca bir edebi dil ile şöyle belirtmeye çalışmıştır: “Bu methiyede mevzubahis olan şahıs Kül Tigin ismi ile maruftu. O, Kutlug Han’ın ikinci oğlu ve şimdi hüküm süren Bilge Han’ın küçük kardeşi idi. Onun adının şöhreti kendi yurdunda kabilesi halkına dehşet verirken, babasına ve kardeşine olan hürmet ve merbutiyeti uzak memleketlerde gayet iyi biliniyordu.
    Kül Tigin’in bu tarzda tanınması, evvela onun kendi şahsında toplayıp inkişaf ettirebildiği büyük babasının babası olan Beg itimish’in mevrus iyi niyetlerinin, saniyen büyük babası Ghekin Kutlug’un alışkın olduğu ve haleflerinin birbirleri ile gıpta edercesine taklide çalıştıkları hayır ve lütufkârlığın neticesinden başka ne olabilirdi? Aksi takdirde bu kadar değerli bir adamın başardığı işler için ne sebep gösterilebilir?”
    Methiye şöyle devam ediyor: “Kumların ve soğukların diyarı olan Ting-Ling ülkesi, senin evvelki krallarının arasında birçok kudretli ve asker ruhlu şahsiyetler yetiştirdi. Senin kişiliğin yabancı ülkelere böylece şeref vererek payidar olsunlar! Senin prensiplerin, bizim Tang’ımızla dostluğu gaye edinerek ‘her yerde’ tanınsınlar! Böyle adamların (Kül Tigin) ebediyen payidar olacaklarının muhakkak olmadığını kim söyleyebilir? Uğurlu haberleri ebediyen ilan için, gelecek hadsiz hesapsız nesillerin dimağlarında onların müşterek muvaffakiyetlerinin şaşaasının hergün yeniden canlanması için, uzakta ve yakında bulunan herkesin bunu öğrenmesi için, şimdi dağ gibi yüksek ve bilhassa muhteşem bir yazıt dikilmiştir!”
    ···