organ bağışı yapın oç

ayrıca sevgili @32;
Organ bağışı ve Organ nakli sık sık karıştırılan iki kavramdır. Organ Bağışı, kişinin sağlığında, tıbben yaşamı sona erdikten sonra, doku ve organlarının başka hastaların tedavisi için kullanımına izin vermesidir. 2238 sayılı (Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında/1979) yasamıza göre, 18 yaşını bitirmiş, akli dengesi yerinde olan herkes doku ve/veya organlarının tamdıbını veya bir kısmını bağışlayabilir. Sağlığımızda yapacağımız bu bağışlar için her türlü sağlık kurumuna başvurabiliriz. Tüm hastaneler, toplum sağlığı merkezleri, aile hekimlikleri, özel hastaneler, bu alanda faaliyet gösteren dernekler organ bağışında bulunmak isteyen herkese hizmet vermektedir.
Organ Nakli ise, yetmezliğe girmiş, artık işlev yapamayan ve nakilden başka bir tedavi olanağı olmayan bir doku veya organın yerine canlıdan ya da kadavradan alınan sağlam bir doku veya organın cerrahi olarak nakledilmesi işlemidir.

Nakli yapılabilen organlar; Kalp, Akciğer, Karaciğer, Böbrek, Pankreas, ince Barsak. Dokular ise Kornea, deri, kemik, kemik iliği, kalp kapağı ve tendonlardır.

Organ nakli; sağlıklı başka bir kişi (CANLI) ya da ölmüş bir kişiden (KADAVRA) yapılabilmektedir. Her ölümde organlar kullanılamaz. Evde, kazada olay yerinde ya da depremde enkaz altında ölen kişilerin organları kullanılamaz. Çünkü dolaşım ve solunum olmadığı zaman, organlar canlılıklarını sürdüremezler. Kadavra donör demek BEYiN ÖLÜMÜ tespit edilmiş demektir. Beyin Ölümü, ancak ve ancak bir hastanenin yoğun bakım ünitesinde, solunum destek cihazına bağlıyken tespit edilebilen bir ölümdür. Beyin Ölümü tıbbi ve hukuki tam bir ölüm halidir, asla geri dönüşü yoktur. Ancak solunum destek cihazı ile kişinin organları bir süre daha canlılıklarını koruyabilmektedir.
Beyin Ölümü kavramı sıkça Bitkisel Hayat ile karıştırılmaktadır. Aslında ikisinin de tanımı isimlerinde yer almaktadır;

BEYiN ÖLÜMÜ=ÖLÜM BiTKiSEL HAYAT= HAYAT

Bitkisel Hayat’ta, kişi derin bir koma halindedir, ancak beyin dokusu içindeki dolaşım sürmektedir ve her an komadan çıkabilir. Beyin Ölümü’nde ise beyin dokusu hiçbir şekilde kanlanmamaktadır, ve bu durum asla geri dönüşümlü değildir.
Daha iyi anlaşılması için şöyle bir örnek verebiliriz;
Dalında kırılmış ama kopmamış bir papatya düşünelim, kırık kısmını sabitleyerek yaşdıbını uzun süre devam ettirebiliriz. Ama dalından koparılıp alınmış bir papatyayı ise, vazoda suya koyalım, istediğimiz kadar her gün suyunu değiştirelim, içine aspirin koyalım, bir süre sonra o papatya tamamen kuruyup yok olacaktır. işte dalında kırılmış papatya bitkisel hayat, koparılmış papatya ise beyin ölümüdür.

Beyin Ölümü tespiti de oldukça özellikli bir süreçtir. Yoğun bakımda takibini yapmakta olan hekim, hastasının beyin ölümü olduğundan kuşkulandığında, bu tespiti yapabilmek için hastanedeki organ nakli koordinatörü ile iletişime geçer. Organ nakli koordinatörü; Anestezi, Beyin Cerrahisi, Nöroloji ve Kardiyoloji uzmanlarından oluşan 4 kişilik Beyin Ölümü Tespit Komisyonunu toplar. Her uzman ayrı ayrı hasta başına gelerek, muayenelerini yaparlar, kendi uzmanlık alanları ile ilgili bir takım reflexlere bakarlar, testleri uygularlar. Her bir uzman birbirinden bağımsız olarak hemfikir olursa Beyin Ölümü tespit edilmiş olur. Bir tanesi bile hayır derse, o kişi beyin ölümü kabul edilmez.

Kadavra donörlerle ilgili organizasyonun tamamı 2000 yılında Tedavi Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulmuş olan Organ ve Doku Nakli Hizmetleri Daire Başkanlığı ve Ankara’da bulunan ULUSAL KOORDiNASYON MERKEZi (UKM) sorumluluğunda, ülke genelinde 9 tane olan BÖLGE KOORDiNASYON MERKEZLERi (BKM) aracılığı ile gerçekleştirilmektedir.