0
Bilmiyorum belki zaman bizi değiştirir. Seni değiştirmezse bile beni kesin değiştirir. Çünkü, sanki daha doğmadan öncesinden beri, üzerimde bir lanet varmışçasına her gün değişiyorum. Sanki hayat her gün benimle uğraşmayı kendine farz bilmişçesine karşımda yıkamayacağım bir duvar gibi örülüydü. Hayat benden nefret ediyordu. Evrende aynı düşüncedeydi hatta. ikisi birlikte sırf benim için düzenini bozuyormuş gibi hissetmekten asla kendimi alamadım şu vakite kadar. Hala daha alamıyorum. Öyle bir duvar ki bu örülü olan, mistik bir ezgi dinlercesine büyüleniyordum günden güne. Günden güne büyüye kapılıp değişmeyi reddedemiyordum. istemediğim bir şeye istemsizce yönleniyordum. Zihnime geçen nazımı gün geçtikte yitiriyor, kendimi evren ve hayat ikilisinin kapısında bulmakta şaşırmıyordum. Bazen zihnim direnmeye çalıştığında da şaşırıyordum. Çünkü direnmek, uzun zamandır aşina olduğum bir eylem değildi. O malum kapıyı çaldığım zaman aklıma gelmeyecek, zorlasamda hatırlayamayacağım bir kelime,bir husus olacağı için içimdeki şüpheyi her saniye doğurmama yetecekti. işte bu şüphe,her gecenin karanlığında apansız bir şekilde yine kapımı çalan davetsiz misafir gibiydi. Göz pınarlarımdan girerek yüreğime kadar öyle güzel işliyordu ki,itiraz etme gücünü şahsımda bulmakta çekinir oluyordum. Sanki itiraz geceye hakaretti. Ve her gecenin karanlığına adım atarken bir kez daha değiştiğimi, artık asla eskisi gibi olamayacağımı bilerek adım atıyordum. Bunun hayalini kurmak, daha doğrusu eskinin artık adınında üstünde olduğu gibi eskide kalacağını bilmek mi ateşten gömlek giydirircesine acıtıyordu beni?