1. 426.
    0
    Savcılara idam istekleri için teşekkür ediyorum. şayet yakalanmasam 100 kişiyi daha öldürecektim. öleceğim güne dek yaptıklarımdan pişmanlık duymaya devam edeceğim.
    ···
  2. 427.
    0
    Scott Üssü'nün yöneticisi Glenn Powell, Yeni Zelanda da ve daha aşağısında bu tür atmosferik ışık oyunlarının sık görüldüğünü söylüyordu. Ama Allie Barden, "Sandwich Girl" adı altında açacağı dükkanın bulunduğu yerin kaza bölgesine 3 km. uzaklıkta olduğunu söylüyordu.

    Barden'a göre, Erebus uçak kazasının kurbanları, cesetlerinin saklandığı yerden ayrılmıyorlardı. Barden dükkanında zehirli ve yanıcı maddelerin bulunduğunu ve bunlarında sık sık alevlendiğini söylüyor ve başkalarının da benzer olaylardan söz ettiklerini belirtiyor ve diyor ki;"

    Daima yalnız olduğunuzda bir şey yaşıyorsunuz ya da yanınızda biri varsa size aniden dönüp duydun mu? diyor. Kendim ve iki yardımcım bunları yaşadık. Özellikle de merdivenlerden devamlı inip çıkan ayak sesleri duyduk ama uzun sürmüyorlar. Kapıyı kilitliyorum ve dışarı çıktıktan sonra biliyorum ki içeride kimse yok ama içeriden gelen ayak seslerini duyuyorum."

    Barden şimdi yeni bir iş kurma çabasında. Aynı binanın 15. dk ötesinde başka bir yerde aynı işi yapmayı planlıyor ve Erebus hayaletlerinin peşinden gelmeyeceğini umut ediyor.
    ···
  3. 428.
    0
    Yalnız kişiyi öldürmeye çalışan duygular vardır;öldürmeyi başaramazlarsa eğer, onların ölmesi gerekir.

    Peki gücün yetiyor mu buna ?
    Katil olmaya ?
    ···
  4. 429.
    0
    Dünyadaki en dehşet verici şey ne biliyor musun? Korku.
    ···
  5. 430.
    0
    bazı insanlar böcektir , böcek gibi ezilip geçilmelidir
    ···
  6. 431.
    0
    Nekrofili'ye dair :

    Bizi oynatan ipleri Şeytan tutmada!
    Ne çekici yanlar buluruz iğrenç nesnelerde!
    Leş gibi karanlıkları geçip, korkusuz,
    Böylece hergün, bir adım daha cehenneme ineriz.
    ···
  7. 432.
    0
    Cehennem acı çektiğimiz yer değildir. Acı çektiğimizi hiç kimsenin bilmediği yerdir.
    ···
  8. 433.
    0
    Kaçırmış olduğu 6 kadını bordumunda hapsetti ve orda 4 ay boyunca farkedilmeden tutuldular. Kadınlardan biri kaçıp polise gittiğinde, polis anlattığı işkence ve cinayetlere inanmadı.25 Mart 1987'de polis Heidnick'in evini aradı. Dipfirizde dirseğe kadar kesilmiş bir insan kolu ve sobada da kızarmış insan kaburgası buldular.Bir hafta boyunca bileklerinden asılmış ve bodrumda ölmüş bir cesedi oymuştu.

    Cesedi, ilk önce elektrikli testereyle kesmiş, daha sonra etini yemeye hazırladı ve köpek mamasıyla karıştırıp diğer esirlerine zorla yedirdi.
    ···
  9. 434.
    0
    seri cinayet vakalarının yaklaşık olarak %15 'inde kurbanlar tamamiyle rastgele seçilir
    ···
  10. 435.
    0
    korkuyor musun ? korkmalısın.
    ···
  11. 436.
    0
    En sonunda DeSalvo “Boston Canisi” cinayetlerinden değil, “Yeşil Adam” tecavüzlerinden yakalandı. Eyalet akıl hastanesinde kaldığı sırada, başka bir hastayla konuşurken kadınları boğması hakkında övünmeye başladı. Ancak o zaman yetkililer, bilmeden bu korkunç katili yakalamış olduklarını anladılar.

    Sonunda DeSalvo “Boston Canisi” suçlarından ceza almadı. Avukatının -F. Lee Bailey- yaptığı pazarlıkla DeSalvo, idam sandalyesinden kurtulup “Yeşil Adam” tecavüzleri için ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Ancak Bailey’nin çabalarının DeSalvo’ya pek yararı dokunmamıştı. Kasım 1973′te başka bir mahkum tarafından bıçaklanarak öldürüldü.
    ···
  12. 437.
    0
    mahkemede Charles Manson'a kaç kişiyi öldürdüğü sorulur. charles hiç kimseyi öldürmedim der. herkes bağırır çağırır. charles arkasını döner ve sakin bir şekilde şöyle der:

    "inanın bana eğer öldürmeye başlasaydım hiçbiriniz kalmazdınız"
    ···
  13. 438.
    0
    Polisin dikkate aldığı başka görüşler de vardı. Örneğin patolog Dr. David Powell, uygun gereçler ve yeterli deneyim olmadığında, bir insanın kalbinin çıkartılmasının çok zor olacağını, ayrıca çok uzun süreceğini ve üstüne başına kan sıçrayacağını belirtince, bölgede ne kadar doktor, kasap ve mezbaha çalışanı varsa hepsi sorguya çekildi. Her yerde kanlı giysiler arandı. Hiçbir sonuca varılamadı.

    Adli pgibolog Gerard Bailes, saldırganın bir seri katil olduğundan neredeyse emindi. izleyen haftalarda, işlenen yaşlı erkek ve kadın cinayetlerinin soruşturulmasında, hep bu olasılık göz önünde tutuldu. Hiçbir bağlantı bulunamadı.

    Sadece ada halkı değil, birkaç yüz kilometre uzaklıkta oturanlar bile eve kapanmıştı. 2001′in Noel gecesi kiliseleri dolduranların dualarında polisler vardı. Vampir bir can daha almadan yakalayabilsinler diye.
    ···
  14. 439.
    0
    Gazete kağıdına sarılı kalbin konduğu, yarıya dek kan dolu tencerenin kenarında bir dudak izi bulunmuştu. Bu izin DNA profiliyle mumların ve ayak ucuna çapraz biçimde yerleştirilmiş demirlerin üzerindeki parmak izleri ölen kadına aitti. Şimdi sıra, dedektif Alan Jones’un birisinden şüphelenmesine kalmıştı. Çaresiz kalırsa, kasabanın tüm erkeklerinden DNA örneği aldırmaya niyetliydi. Eli bıçak tutabilecek yaştakilerin sayısı, bini aşmazdı. Savcı Roger Thomas’la görüşmeden önce, BBC’deki programı beklemeye karar verdi.
    ···
  15. 440.
    0
    adam kitabı başlığa geçiriyor amk
    ···
  16. 441.
    0
    Adli Bilim Hizmetleri’nden gelen sonuçlar pek umut verici olmasa da, hiç yoktan iyiydi. Bahçedeki cam kırıkları üzerinden elde edilen kısmi ayakkabı izleri, Levi marka bir spor ayakkabısına aitti. Şüphelinin ayakkabısı bulunursa, karşılaştırma yapmaya yetecek imalat düzensizlikleri ve aşınmalar içeriyordu. Pencere pervazındaki kan, öldürülen kadına aitti. Ancak bir erkeğin DNA’sıyla bulaşıktı. Katil, dışarıya atlarken dengesini kaybetmiş, kanlanmış lastik eldivenli eliyle pervaza dokunmuş olmalıydı. Ancak daha önce, eldivenli eliyle kendi yüzüne ya da vücuduna dokunduğu kesindi. Bu izden, katilin kısmi bir DNA profili elde edilebilmişti. Ülke genelini kapsayan DNA bankasında bu özellikleri tutan hiçbir kayıt yoktu. Eğer bir şüpheli ele geçerse, ondan alınacak tükürük örneğiyle karşılaştırılabilirdi.
    ···
  17. 442.
    0
    Ada sakinleri, cinayetten dört gün sonra, Adli Bilim Hizmetleri’nden gelen astronot kılıklı uzmanları görünce pek hayret ettiler. Tepeden tırnağa beyaz giysiler içindeki, kadın mı, erkek mi olduğu anlaşılmayan bu insanlar, günlerce bir şeyler yazıp, çizip fotoğraf ve film çektikten sonra, evin arka pencereden sokağa kadar olan kısımdaki bahçe taşlarını, cam kırıklarını ve mum artıklarını dahi ayrı ayrı poşetlediler. Ekibi yöneten uzman Ian Williams, failin eve girip çıkmakta kullandığı pencerenin pervazı üzerindeki (ada polisinin “Nasılsa mağdura aittir” deyip ilgilenmediği) küçük kan lekesini, büyük bir dikkatle kazıdı. Kendilerinden önce delil toplamış ekipten gümüş tepsiyi, içindekilerle birlikte teslim aldılar ve 12 gün sonra, geldikleri gibi beyaz minibüslerine binip gittiler. Lise öğrencisinin hayatını karartacak delillerden biri, bir cam parçasının üzerinde, diğeri pervazdaki kan lekesinde saklıydı.

    Aralık ortalarına doğru, bayan Mabel cinayetini soruşturan ekibin başına, dedektif Alan Jones getirildi. Alan Jones, o güne kadar yapılanların hepsini bir kenara bıraktı. Londra’daki laboratuvardan gelecek sonuçları beklemeye ve konuyu BBC televizyonuyla görüşmeye karar verdi.
    ···
  18. 443.
    0
    Jüri, bir yandan sessizce ağlayan, bir yandan “Anneciğim ben öldürmedim. Ben vampir değilim” diye fısıldayan, kasabanın 17 yaşındaki, temiz yüzlü, uysal, çalışkan ve disleksili gencini suçlu buldu (Disleksi, zeka düzeyi ile ilgisi olmayan bir öğrenme bozukluğudur). 2 Ağustos 2002 günü ömür boyu hapisle cezalandırılan, üst mahkemelere yaptığı başvurular reddedilen Mathew Hardman, suçlamaları hiçbir zaman kabullenmedi.
    ···
  19. 444.
    0
    25 Kasım 2001 günü saat 12.40′ta, bakıma muhtaç yaşlılara yemek dağıtan bir gönüllü, bayan Mabel’in evindeki kırık camı fark ederek polisi aradı. Olay yeri incelemesi ertesi gün geç vakitlere dek sürdü. Ön kapı kilitliydi. Anlaşılan katil, arka bahçeye bakan pencere camlarından birini kırarak girdiği evden, aynı yolu kullanarak çıkmıştı. Eşyaların yeri değiştirilmemiş, etraf dağıtılmamıştı. Zavallı kadının mücevherine ve parasına dokunulmamıştı. Ölünün iki yanındaki mumlar çoktan tükenmişti.

    Oturma odasındaki kan gölüne rağmen, ne içerde ne de dışarıda ayakkabı izi bulunabilmiş, cam kırıkları ve pencere pervazından parmak izi elde edilememiş, saldırıda kullanılan kesici cisme rastlanmamıştı. O gece olanları gören de, duyan da yoktu.

    Soruşturmayı yürüten dedektif John Clayton’un, gümüş tepsideki malum tencere dışında başkaca delil toplayamayan ada polisiyle bir yere varamayacağını anlaması pek uzun sürmedi. Londra’dan uzman talep etmeye karar verdi.
    ···
  20. 445.
    0
    Her kafadan bir ses çıkıyor

    Llanfair’e ilk gelen, Hampshire Ulusal Polis Koleji’nden bir pgibolog oldu. Saldırganın 40-50 yaşlarında, büyük bir olasılıkla bu kasabada ve tek başına oturan, evvelce pgibiyatrik tedavi görmüş bir erkek olduğunda karar kıldı. Katil bulunduğunda (ve bu özelliklerin biri ya da birkaçını taşıyanların boşuna rahatsız edildiği bir yana, polisin ne kadar vakit kaybettiği anlaşıldığında), pgiboloğun sadece bir tek özelliği tutturabildiği ortaya çıktı. Erkek olması dışında, diğerlerinin hepsi yanlıştı.
    ···