1. 176.
    0
    Jüri, bir yandan sessizce ağlayan, bir yandan “Anneciğim ben öldürmedim. Ben vampir değilim” diye fısıldayan, kasabanın 17 yaşındaki, temiz yüzlü, uysal, çalışkan ve disleksili gencini suçlu buldu (Disleksi, zeka düzeyi ile ilgisi olmayan bir öğrenme bozukluğudur). 2 Ağustos 2002 günü ömür boyu hapisle cezalandırılan, üst mahkemelere yaptığı başvurular reddedilen Mathew Hardman, suçlamaları hiçbir zaman kabullenmedi.
    ···
  2. 177.
    0
    25 Kasım 2001 günü saat 12.40′ta, bakıma muhtaç yaşlılara yemek dağıtan bir gönüllü, bayan Mabel’in evindeki kırık camı fark ederek polisi aradı. Olay yeri incelemesi ertesi gün geç vakitlere dek sürdü. Ön kapı kilitliydi. Anlaşılan katil, arka bahçeye bakan pencere camlarından birini kırarak girdiği evden, aynı yolu kullanarak çıkmıştı. Eşyaların yeri değiştirilmemiş, etraf dağıtılmamıştı. Zavallı kadının mücevherine ve parasına dokunulmamıştı. Ölünün iki yanındaki mumlar çoktan tükenmişti.

    Oturma odasındaki kan gölüne rağmen, ne içerde ne de dışarıda ayakkabı izi bulunabilmiş, cam kırıkları ve pencere pervazından parmak izi elde edilememiş, saldırıda kullanılan kesici cisme rastlanmamıştı. O gece olanları gören de, duyan da yoktu.

    Soruşturmayı yürüten dedektif John Clayton’un, gümüş tepsideki malum tencere dışında başkaca delil toplayamayan ada polisiyle bir yere varamayacağını anlaması pek uzun sürmedi. Londra’dan uzman talep etmeye karar verdi.
    ···
  3. 178.
    0
    Her kafadan bir ses çıkıyor

    Llanfair’e ilk gelen, Hampshire Ulusal Polis Koleji’nden bir pgibolog oldu. Saldırganın 40-50 yaşlarında, büyük bir olasılıkla bu kasabada ve tek başına oturan, evvelce pgibiyatrik tedavi görmüş bir erkek olduğunda karar kıldı. Katil bulunduğunda (ve bu özelliklerin biri ya da birkaçını taşıyanların boşuna rahatsız edildiği bir yana, polisin ne kadar vakit kaybettiği anlaşıldığında), pgiboloğun sadece bir tek özelliği tutturabildiği ortaya çıktı. Erkek olması dışında, diğerlerinin hepsi yanlıştı.
    ···
  4. 179.
    0
    sonra döndüm dedim ki
    ···
  5. 180.
    0
    Polisin dikkate aldığı başka görüşler de vardı. Örneğin patolog Dr. David Powell, uygun gereçler ve yeterli deneyim olmadığında, bir insanın kalbinin çıkartılmasının çok zor olacağını, ayrıca çok uzun süreceğini ve üstüne başına kan sıçrayacağını belirtince, bölgede ne kadar doktor, kasap ve mezbaha çalışanı varsa hepsi sorguya çekildi. Her yerde kanlı giysiler arandı. Hiçbir sonuca varılamadı.

    Adli pgibolog Gerard Bailes, saldırganın bir seri katil olduğundan neredeyse emindi. izleyen haftalarda, işlenen yaşlı erkek ve kadın cinayetlerinin soruşturulmasında, hep bu olasılık göz önünde tutuldu. Hiçbir bağlantı bulunamadı.

    Sadece ada halkı değil, birkaç yüz kilometre uzaklıkta oturanlar bile eve kapanmıştı. 2001′in Noel gecesi kiliseleri dolduranların dualarında polisler vardı. Vampir bir can daha almadan yakalayabilsinler diye.
    ···
  6. 181.
    0
    Ada sakinleri, cinayetten dört gün sonra, Adli Bilim Hizmetleri’nden gelen astronot kılıklı uzmanları görünce pek hayret ettiler. Tepeden tırnağa beyaz giysiler içindeki, kadın mı, erkek mi olduğu anlaşılmayan bu insanlar, günlerce bir şeyler yazıp, çizip fotoğraf ve film çektikten sonra, evin arka pencereden sokağa kadar olan kısımdaki bahçe taşlarını, cam kırıklarını ve mum artıklarını dahi ayrı ayrı poşetlediler. Ekibi yöneten uzman Ian Williams, failin eve girip çıkmakta kullandığı pencerenin pervazı üzerindeki (ada polisinin “Nasılsa mağdura aittir” deyip ilgilenmediği) küçük kan lekesini, büyük bir dikkatle kazıdı. Kendilerinden önce delil toplamış ekipten gümüş tepsiyi, içindekilerle birlikte teslim aldılar ve 12 gün sonra, geldikleri gibi beyaz minibüslerine binip gittiler. Lise öğrencisinin hayatını karartacak delillerden biri, bir cam parçasının üzerinde, diğeri pervazdaki kan lekesinde saklıydı.

    Aralık ortalarına doğru, bayan Mabel cinayetini soruşturan ekibin başına, dedektif Alan Jones getirildi. Alan Jones, o güne kadar yapılanların hepsini bir kenara bıraktı. Londra’daki laboratuvardan gelecek sonuçları beklemeye ve konuyu BBC televizyonuyla görüşmeye karar verdi.
    ···
  7. 182.
    0
    Adli Bilim Hizmetleri’nden gelen sonuçlar pek umut verici olmasa da, hiç yoktan iyiydi. Bahçedeki cam kırıkları üzerinden elde edilen kısmi ayakkabı izleri, Levi marka bir spor ayakkabısına aitti. Şüphelinin ayakkabısı bulunursa, karşılaştırma yapmaya yetecek imalat düzensizlikleri ve aşınmalar içeriyordu. Pencere pervazındaki kan, öldürülen kadına aitti. Ancak bir erkeğin DNA’sıyla bulaşıktı. Katil, dışarıya atlarken dengesini kaybetmiş, kanlanmış lastik eldivenli eliyle pervaza dokunmuş olmalıydı. Ancak daha önce, eldivenli eliyle kendi yüzüne ya da vücuduna dokunduğu kesindi. Bu izden, katilin kısmi bir DNA profili elde edilebilmişti. Ülke genelini kapsayan DNA bankasında bu özellikleri tutan hiçbir kayıt yoktu. Eğer bir şüpheli ele geçerse, ondan alınacak tükürük örneğiyle karşılaştırılabilirdi.
    ···
  8. 183.
    0
    Gazete kağıdına sarılı kalbin konduğu, yarıya dek kan dolu tencerenin kenarında bir dudak izi bulunmuştu. Bu izin DNA profiliyle mumların ve ayak ucuna çapraz biçimde yerleştirilmiş demirlerin üzerindeki parmak izleri ölen kadına aitti. Şimdi sıra, dedektif Alan Jones’un birisinden şüphelenmesine kalmıştı. Çaresiz kalırsa, kasabanın tüm erkeklerinden DNA örneği aldırmaya niyetliydi. Eli bıçak tutabilecek yaştakilerin sayısı, bini aşmazdı. Savcı Roger Thomas’la görüşmeden önce, BBC’deki programı beklemeye karar verdi.
    ···
  9. 184.
    0
    Dedektif Alan Jones’un umut bağladığı program, 1984′ten bu yana, BBC televizyonunda yayınlanan “Crimewatch” adlı programdı. Olay yerinde çekilmiş ve mağdura benzeyen kişinin rol aldığı çözülememiş cinayetler canlandırılıyor, soruşturmayı yürüten polislerle röportajlar yayınlanıyor ve bilgi sahibi seyircilerin belli bir numaraya telefon etmesi isteniyordu.

    Llanfair’deki yaşlı kadının öldürülmesiyle ilgili bölümün gösterilmesi üzerine, dedektifi 200′den fazla kişi aradı. Dedektif, aralarından sadece birini önemsedi. Liseler arası değişim programı çerçevesinde Llanfair Lisesi’ne gelen 16 yaşında bir Alman kız, Mathew Hardman adlı birini tanıdığından söz etmişti. Cinayetten iki ay kadar önce Mathew, diğer yabancı öğrencilerle birlikte kaldığı eve gelmişti. Bir süre ruhlar ve vampirler üzerine sohbet etmişlerdi. Genç adam kızı aniden yatağa itmiş, boynunu ağzına bastırmış “Biliyorum sen bir vampirsin. Ne olur beni ısır, ben de vampir olayım!” diye yalvarmıştı.

    Dedektif Alan Jones, göreve getirildiğinin üçüncü haftasında, cinayetin işlendiği yerin 200 metre kadar ötesindeki, Hardman’ların evinin zilini çaldı. Üç güne varmadan da evin oğlunu tutukladı.
    ···
  10. 185.
    0
    Mathew Hardman’ın suçlanmasında kullanılan delillerden biri, odasında ele geçen “Bizarre” adlı dergilerdi. Birinde, ölü kalbinin nasıl çıkartılacağını anlatan bir röportaj vardı. internette ziyaret ettiği sitelerden bazıları vampirlerle, bazıları 50 yıl önce ölen Mekgibalı ünlü sürrealist ressam Frida Kahlo ile ilgiliydi. Hele ressamın iki tablosu vardı ki, savcıya göre zanlının vampirliğinin apaçık kanıtıydı. Birinde, yan yana oturmuş, el ele tutuşmuş, şık giyimli iki kadın resmedilmişti. Kadınların kalbi ve damarları gözüküyordu. Diğerinde, yatağa uzanmış çırılçıplak bir kadının başucunda, elinde bıçakla bir erkek durmaktaydı. Adamın beyaz gömleğine kan sıçramıştı, kadının her yanı, çarşaflar, hep kan içindeydi.
    ···
  11. 186.
    0
    Başka deliller de vardı elbette. Bir kere, spor ayakkabısının markası Levi’ydi ve tabanı, bahçede bulunan kırık cam parçası üzerindeki izlere uyuyordu. Tükürük örneğinin DNA profili, pervazdaki kısmi profille eşleşmişti. Paltosunun cebinden çıkan bıçakta ise, hem kendisinin, hem de ölen kadının DNA’sı bulundu. Uyumlu, sakin, çalışkan ve öğretmenleriyle arkadaşlarının örnek öğrenci diye tanımladığı 17 yaşındaki Mathew Hardman, Alman kızla vampir muhabbetine girmeseydi eğer, belki de hiçbir zaman yakalanmayacaktı. Ama daha da önemlisi, avukatı Michael Strain, DNA analizlerinde uzman birine danışsaydı, genç adamı mahkum etmeleri mümkün olamazdı.
    ···
  12. 187.
    0
    -Tavuk eti gibi tadı olduğunu söylerler.
    + Neyin?
    – Et, tatlım. insan eti.
    ···
  13. 188.
    0
    Armin yapayalnız kaldı. Daha çok hayal dünyasına sığındı. internette kendisiyle aynı hayalleri kuran insanlarla tanıştı. Çifte bir hayat yaşıyor, gündüz sempatik, sevecen, hayatının kadınını arayan bir adam, geceleri internet başında ise “kesmek üzere yapılı bir erkek arıyorum” yazan bir yaratık. Bazen amacına ulaşacak gibi oluyordu. Kesilmek istediklerini iddia eden onlarca kişi başvurdu, hatta kimileri Meiwes’in özel olarak döşediği kesim odasına kadar geldi; ancak hepsi son anda vaz geçtiler. Biri dışında… Adı Bernd Jürgen Brandes’di. Tek tutkusu parçalanıp yenmek olan 43 yaşındaki Berlinli biciksüel bir mühendis. “Doğuştan kesimlik et” olarak tanımlıyordu kendini. Meiwes ve Brandes’in yolları ilk kez 5 Şubat 2001′de kesişti. Sanal ortamdaki bu ilk karşılaşmadan sonra iki erkek, en kısa zamanda buluşmayı kararlaştırdı.
    ···
  14. 189.
    0
    9 Mart… O gün öğlen saatlerinde Kassel tren istasyonunda karşıladı Meiwes yeni arkadaşını. ikiside çok heyecanlıydı. Brandes kesildiğinde bağırsağı temiz olsun diye yemek yemeden gelmişti buluşmaya. Kurban çok oyalanmak taraftarı değildi, ama kendini celladına teslim etmeden önce son bir kez sevişmek istedi. Asıl amacı Meiwes’i sınamak, vaadini yerine getirecek kadar gaddar olup olmadığını görmekti; ne de olsa birini canlı canlı kesip yemek herkesin harcı değil diye düşünüyordu. Nitekim önce Meiwes’i yeterince gaddar bulmadı Brandes. Bu kez doğru kişiye rastlamadığını düşünüp Berlin’e dönmek üzere tren istasyonuna gitti. Fakat istasyonun tuvaletinde nedense fikrini değiştirdi ve iki erkek tekrar “mezbaha”ya döndü.
    ···
  15. 190.
    0
    Celladının işini kolaylaştırmak için uyku ilaçları ve alkol aldı Brandes. Saatlerce seviştiler. Sonra ansızın “Hadi” dedi Brandes “başla”.Uzandıkları yataktan kalkıp video kamerayı çalıştırdı Meiwes sonra mutfaktan aldığı bir bıçakla Brandes’in cinsel organını kesti. ilk bıçak darbesiyle çığlık attı Brandes, ama dayandı. Bayılmadı. Ne kadar mutlu olduğunu dile getiriyor, kan aktıkça seviniyordu. Organı kardeş payı yapıp yediler. Brandes kendisinden geriye hiç birşey kalsın istemiyordu, kafatasını ve dişlerini yok etmesini söylüyordu. Meiwes, kurbanının neden sevindiğini anlamadı. Bir insanın neden kendini öldürtmek isteyeceğinide. Onun tek istediği birini öldürüp yemekti.
    ···
  16. 191.
    0
    sen ne diyon amk
    ···
  17. 192.
    0
    ikiside Brandes’in ölmesini bekliyordu. Kitap okuyorlardı zaman geçsin diye. Saat sabahın 4 buçuğunu gösteriyordu, Brandes kan kaybından bayıldığında. Zar zor kesim masasına sürükledi Meiwes, Brandes’in iyice ağırlaşmış bedenini. Hala yaşıyor olması onu biraz ürkütüyordu. Eğilip son bir kez öptükten sonra, elindeki bıçağı kurbanının gırtlağına sapladı. Meiwes polis sorgusunda o anı şöyle tarif ediyordu. “Nefret, öfke, güç ve mutluluk. Bunu yaptığım için kendimden, buraya geldiği için Brandes’ten nefret ediyorum, ama onun ölü bedenine hakim olduğum ve hayatımın amacına ulaştığım için sonsuz mutluydum.
    ···
  18. 193.
    0
    tarih 27 Haziran 2012.Endonezya polisi 29 yaşındaki Filipinli kadının 30 genç kadını öldürerek yediğini belirledi.cannibalist kadının evine baskın yapan polis yaptığı aramalarda genç yamyamın buzdolabında çeşitli farklı kişilere ait ceset ve uzuvlara rastladı.genç kadın yapılan sorguda uzun süredir insan eti dışında hiçbir şey yemediğini açıkladı.yamyam seri katil genç kadınları para ve karınlarını doyurmak amaçlı evine aldığını daha sonra onları boğarak parçalara ayırdığını ve etlerini yediğini söyledi.ayrıca boyunlarını ısırarak kanlarını da emdiğini soğuk kanlılıkla anlattı.

    http://imgim.com/666-666-666.jpg
    ···
  19. 194.
    0
    halk önünde gerçekleştirilen idamların büyük bir eğlence türü olduğu eski zamanlarda bir seri katlin idamı tam bir gösteriye dönüştü. 15.yy ın canisi Sawney Beane yargı önünde o ve ailesinin tüm erkek üyelerinin elleri ve ayakları kesildi. kadınlar da erkeklerin kan kaybından ölmelerini seyretmeye zorlanmalarının ardından ,yakılan üç büyük ateşe atıldılar ve diri diri yakıldılar.
    ···
  20. 195.
    0
    Charles Manson'u kısaca tanımlarsak; The Beatles'ın "helter skelter " adlı şarkısına olan bağlılığı yüzünden bir sürü insanın hayatına mal olan, akıl ve ruh sağlığı kesinlikle yerinde olmayan biridir. ayrıca 1952 yılında henüz 18 yaşındayken pgibopata bağlayarak hapishanede bir mahkumun boğazına jilet dayayarak tecavüz etti.
    ···