0
ama ben onsuz yapamam. seviyorum. yalnız sevgi de değil, vazgeçilmez bir alışkanlık. yanımdan hiç ayırmıyorum. beş dakika bile onsuz duramıyorum. bu nasıl bir sevgi, nasıl bir alışkanlık bilmem ki... hep aklımda. günde en az yüz kere dudaklarım onunla buluşur. yalnız geceleri benden ayrılır. o zaman da rüyalarıma girer.
kendimi bildim bileli onu görürdüm. ama doğrusu ilk zamanlar hiç ilgi duymuyordum.
onunla tanıştığım günü hatırlıyorum. yirmi yaşında ya var ya yoktum. bir gazinoda onu bana arkadaşım tanıştırmıştı. o gün bu gün ondan ayrılamadım. dile kolay aradan yirmi iki yıl geçti. her gün bir parça daha ona alıştım. iyice tutkunum artık. incecik beyaz bir teni vardır. boyu ince uzundur. ondan yarım saat ayrı kalsam kokusu burnumda tüter. ne güzel kokudur o... tel tel sarı saçlarını koklayıp öpünce kendime gelirim. aslı amerikalıdır. amerika'dan buraya gelmiş. ben kendi hesabıma onu ne sarışın ne esmer bombaya değişirim. fettandır, hakikatsızdır, ama yine de onu seviyorum; hem de kötülüklerini bile bile.
elden ele dolaşır. herkes onu birbirine sunar. ne yaptımsa onu bu orta malı olmaktan kurtaramadım.
dudaklarım beyaz tenine ilk değdiği gün, ona büyülenmiştim. başımı döndürmüştü. beni dumanlı bir hayal içinde bırakıp gitmişti. şimdi tam tersine, o olmadığı zamanlar başım dönüyor, gözlerim kararıyor. onsuz çalışamıyorum hiçbir iş yapamıyorum. hayatımda hiç bir şeye ona bağlandığım kadar bağlanmadım. şimdiye dek pek çok sevgili değiştirdim, terk ettim, fakat onu asla... bütün irademi kullanıdığım halde kendimi ondan uzaklaştıramıyorum. bu öyle bir tutkunluk ki, son nefesime kadar sürecek. ben üzerine düştükçe o bana zulmediyor. itiraf ederim ki çok kötülüğünü gördüm. ayrıca çok da para canlısı. dünya kadar paramı yedi, daha da yiyecek, yalnız benim mi?... bana gelene kadar kimlerin servetini kül etmiş, duman etmiştir. milyonları yemiştir. haline bakınca hiç umulmaz. ama ne canlar yakmıştır. ona verdiğim paralar bir servettir. sonra da çok gönülsüzdür, herkese yılışır. hiç adam seçmez. güzele çirkine bakmaz. yeter ki paradan haber ver. kozmopolittir. her milletten, her ırktan, her tabakadan dostu vardır. onu bazen bir milyonerin, bazen bir dilencinin dudaklarında, bazen ciksenlik ihtiyarın, bazen de bir toy delikanlının elinde görürseniz, hiç şaşırmayın. herkese zevk vermek için yaratılmıştır. müslümanla, hristiyan ayırmaz. fiyatını kim öderse, kendini onun ellerine teslim eder.
yaşlandıkça, üzerimdeki etkisinin gitgide arttığını anlıyorum. gençken, günün birinde bir köle gibi ona bu kadar bağlanacağım aklıma gelmezdi.
yalnız paramı alsa çoktan razıyım, ruhuma olduğu kadar sağlığıma da zarar veriyor. onun yüzünden iştahtan kesildim. yüzüm sarardı, kalbim zayıfladı, ciğerlerim de galiba sağlam değil. uzun yol yürüyemiyorum. biraz koşacak olsam, iki kat merdiven çıksam soluk soluğa kalıyorum. hep onun yüzünden bunlar, biliyorum. ama ne yaparsınız ki, onun aşkı, varlığı, kanıma, iliğimei sinirlerime işlemiş. o yokken hayatın tadını alamıyorum.
ne olacak benim bu sigarayla halim? şu sigarayı bir türlü bırakamıyorum işte...