1. 76.
    0
    hadi biraz yürüyelim dedim. isteksiz ve mutsuz bi şekilde kalktı. elini tuttum. bu hareketi benden beklemiyordu. yüzüme güzel gözleriyle öyle masum baktı ki o an. beni yaslanacağı bir omuz gibi görüyordu. elimi sıktı iyice. yürümeye başladık. hiç sesi çıkmıyor. sadece elimi sıkmış önüne bakıyor yürüyordu. senden hoşlanıyorum eda dedim. 2. beklemediği hareketti bu. şaşırmasına rağmen şaşırmamış gibi görünerek teşekkür ederim dedi. seni sevmesem aramazdım biliyosun de mi diye sordu. ben de bindik bir kayığa gidelim amk misali seni sevmesem gelmezdim ben de dedim. hafifçe gülümsedi. zamanın geldiğini düşündüm. durdum hemen. yolda kimseler yoktu. edayı kendime doğru çektim. napıyosun diye kısık bir sesle bana baktı. sonra çevresine göz gezdirdi. edanın bu hareketleri ve masum tavırları beni deli ediyordu. güzel yüzü, masum çilleri, dudaklarını hafif şaşırmış eda ile büzmesi... nefes alıp verişlerim hızlandı o an. eda yı deli gibi istiyordum. önüme iyice çektim. sarılsana diye kulağına fısıldadım. arkasından saçlarını hafif hafif okşadım. belimi tuttu.. boydan boya sıvazladı.. çok güzelsin seni özledim dedim.. ben dedi.. ben de özledim...
    ···
  2. 77.
    0
    eda sıralama hatası yapmıştı. bu masum tavırlarını ve saflığını onu yatağa atmadan önce sergileseydi belki ona deli gibi aşık olmuştum şimdiye. ama o herşeyini vermişti bana. şimdiyse içimde bir aşktan ziyade ona karşı beslediğim deli gibi şehvet bir ihtiras vardı. hani kavga ederek, vahşice sevişmek diye bişe var ya. onun gibi duygular hissediyordum bu kıza. masum tavırları ve çocuksu edaları da bu düşüncemi daha bi alevlendiriyor azdırıyordu her şeyi. hiç oyun oynamadım.. kimselerin olmadığı bir yerlere gidelim. seni öpmek istiyorum dedim. olmaz burda olmaz diye kafasını göğsümden çekip bana baktı. gözlerinin içine baktım. masum bakan hafif şehla gözleri vardı. hafifçe eğilip çillerinden ufak bi buse aldım. eda, seni öpmek istiyorum dedim. seni özledim.. gözlerini hafif kıstı. elimi tuttu tekrar. yürümeye devam ettik...
    ···
  3. 78.
    0
    eda beni delirtmişti resmen. o an yalnız kalmak istiyordum onla. kafamda başka hiçbişe yoktu. tekrar durdum. kendime çektim. seni istiyorum eda dedim. seni öpmek istiyorum. böyle olmaz dedi. burda öyle bir yer yok.. aklıma tek bir yer geldi. zaten başka da bişey düşünemezdim o an. edadan da bişe saklamıyordum. aklımdakileri açık açık söyleyecek bir ruh halindeydim. bu kızla zaten beraber oldum ne diye oyun yapayım ki diye düşündüm. sinemaya gidelim. orası rahat olur dedim. düşündü bir an. edanın içinde bulunduğu sıkıntılı durumu görebiliyordum. gerilmişti baya. halihazırda zaten sıkıntılıydı. br de benim bu derece istekli halim.. ona karşı olan bir istekti bu.. onu daha bir strese sokuyordu.. o kadar vaktim yok dedi.. vaktin olduğu kadar dedim. bana güvenmiyor musun? biraz özlemimi gidereyim çıkarız zaten. kilitlemiyolar ya dedim.. yüzüne düşen saçlarını kulaklarının arkasına attım bunu söylerken. diyecek bişey bulamadı. o an o kadar dominant ve ısrarcıydım ki. sanırım hayır derse o an onu orda bırakıp terkedeceğimden korkuyordu. bilmiyorum diye fısıldadı... elinden tuttum ve sordum. en yakın sinema nerde?
    ···
  4. 79.
    0
    eda isteksiz ve sıkılgan bir havada elimden tutuyor ve bana eşlik ediyordu. kafam içki içmeden taşak gibi olmuştu sanki. aklımda sadece edaya tekrar sahip olma isteği var. başka bişey düşünemiyorum. eda ise suskun, masum, kırılgan bir halde beni reddedemiyor. ne desem yapacak bir durumda. filmin adını bile hatırlamıyorum. 2 tane bilet aldım. eda gergin. sürekli etrafına bakınıyor. birilerinin görmesinden falan korkuyor sanki. salona geçtik. eda hiç konuşmadı. ışıkları söndürmelerine kadar ben de bişe demedim. sadece perdye bakıyorum. eda yanımda yokmuş gibi. o da bir bana bakıyor bir benim baktığım yere doğru kayrıyor gözünü sonra geri önüne bakıyor... bir ara bembeyaz kollarıyla saçlarını arkaya doğru attı. hafifçe döndüm. tatlı burnu ve dolgun dudaklarını profilden izledim. bana baktı. hafifçe gülümsedim. dudaklarını büzdü ve o anki durumdan hoşnut olmadığını belirten bir havada nefes alıp verdi.. umrumda değil... sadece onu istiyordum.. sadece..
    ···
  5. 80.
    +1
    içimde hafif hafif kelebekler uçuşuyordu sanki. birazdan edayı sarmalayacağımın hayallerini kuruyorum. ışıkları söndürdüler. bir süre hiçbişe yapmadım. sadece perdeye bakıyorum. eda acaba bir hamle yapar mı diye bekliyorum. çünkü bu durum beni daha bir tahrik edecek. bir kaç dakika hiç konuşmadan bekledim. eda kafssını çevirdi. hadi ne yapacaksan yap vaktim yok zaten dedi.. beni deli edecek sözleri söylemişti işte. edaya baktım. karanlıktan çok net göremiyordum ama gözlerini dikmiş bana bakıyor ve ellerini gergin bir halde bir saçlarına görürüyor bir bacaklarının tozunu alıyormuş gibi yapıyordu. hafifçe yaklaştım. boynunu elimle kavradım. okşadım biraz. yavaş yavaş ince boynunu ordan omuzlarında gezdirdim elini.. eda ellerimin iyice kontrolü ele aldığını düşününce etrafına baktı.. sanki kendisini izliyorlarmış gibi perdeye baktı. bir eliyle vücudumda dolanan elimin üzerine koyuyordu elini. sert yaptığımda elimi tutuyormuş gibi yapıyor ben ısrar edince yumuşuyordu... edanın yumuşacık vücudunda ellerimi dolaştırdıkça zevkten deliye dönüyordumm...
    ···
  6. 81.
    0
    boynundan çekip bana bak diye fısıldadım. döndü.. ne var yaa diye inledi. dudaklarına yapıştım. edanın dolgun ıslak dudaklarını öpmeye başladım. önce hiç karşılık vermedi. ama ben büyük bir istekle öpünce o da bana katıldı. kah alt dudağını çekip somuruyor kah dilini emiyordum. dudakları, ılık nefesi beni daha bir delirtti. bacaklarını okşamaya başladım. kot pantolondan dolayı bacaklarının yumuşaklığını ve ten temasını yakalayamadığımdan çıldırıyor daha sert bastırarak okşuyordum bacaklarını. acıttığımı belirten bir sesle inledi hafifçe. diğer elime de boynunu kavradım. tamamen kendime çektim. eliyle koltuktan destek almak zorunda kaldı ben çekince. bacaklarından dıbına doğru zütürdüm elimi. kot pantolonundan fermuarını açmak amıyla temas etmek istiyordum. dokunmak istiyordum.. bu hareketimi anlayınca olmaz. olmaz diye fısıldadı dili ağzımdayken.. ben de üstelemedim. kotun üzerinden edanın tatlı amcığını yavaş yavaş okşuyordum. dıbını okşadıkça eda acı çeker gibi bir hale geliyor ama öpmeye devam ediyordum...
    ···
  7. 82.
    0
    dudaklarından bıkıp çektim kafamı. boynuna doğru indim. önce hafif hafif öptüm sonra somurmaya başladım. hayır diye kafamı itti. iz kalıcak yapma diye fısıldadı. tamam dedim. boynunu ordan omuzlarını öptüm. teninin kokusu harikaydı. mükemmel bir tadı vardı bu kızın. kafasını geriye itip çenesinin altını ordan göğüslerine doğru öpmeye başladım. tişörtününğn altından elimi sokmak için hamle yaptım. direk elimi tuttu. hayır dedi tekrar. bu sefer dinlemedim. elimi içeri daldırdım. kolumdan hafif sıkıyordu. göğüslerini buldum içerden. sütyenin üzerinden yavaş yavaş sıkmaya başladım. aynı anda dudaklarımı gözlerini öpüyorum. eda serbest bıraktı kendisini. etrafa bakmaya başladı. biri görecek diye korkuyodu muhtemelen. geriye yaslandı ve öylece kaldı. bense deli gibi öpüp okşuyordum edayı..
    ···
  8. 83.
    0
    ben kontrolden çıktım bir müddet sonra. edanın tişörtünü yırtarcasına çekmeye falan çalışınca eda dayanamadı. bırak diyip kurtuldu benden. ani bir hareketle kalktı. ben olayın adrenalinden dolayı bir an kalakaldım yerimde. hareket edemedim o an. beynime kan gitmiyordu sanki. hemen sonra toparladım. çıktım ben de. eda sinemadan çıkyordu hızlı hızlı.. peşinden koştum.. yetiştim. kolundan tutup çektim.. çekmez olaydım. göz göze geldik. eda ağlıyordu. o güzel gözleri kıpkırmızı olmuş yaşlar yanaklarından akıyordu. o an içimde büyük bir pişmanlık hissettim. bu gözler 30 sanşyede böyle kızarmazdı. demek ben edaya sinemada öyle davranırken kız aynı anda sessiz sessiz ağlamış. gözleri kan çanağı gibi olmuştu. sadece bakakaldım. o an kendime lanet ettim. o kadar güzeldi ki. ağlayan gözleri, dudakları tir tir titriyordu. alt dudağı büzülmüş bir haldeydi. ama doğaldı bütün tepkisi. öylece kalakaldım. bana bakıyor ve gözlerini kaçırıyordu sonra. pisliğin tekiyim ben.. tam bir pislik..
    ···
  9. 84.
    0
    o an edaya dünyadaki bütün sevgileri vermek istedim. onu alıp benim yapmak istedim. hiç bir zaman böyle bir şey hissetmemiştim ben. bir insana bu şekilde muamele edip bu hale getirmemiştim. kendime lanet ederek okşadım edanın yüzünü. eda ağlayarak aşağı bakıyordu. hiç bişe söylemiyor sadece hafif hafif inleyerek ağlıyordu. gözyaşlarını çillerinin üzerinden sildim. ağlama dedim. ağlama özür dilerim. anlayamadım. aptalın tekiyim ben özür dilerim. kafasından tutup göğsüme bastırdım. eda belimden tuttu. iyice sarmaladım. bırakmak istemiyordum kızı. bir şeyler vermek istiyordum ona. güzel bir şeyler.. güzel olan her şeyi ona vermek istiyordum. eda gözümde bir anda en asil duyguların insanı olmuştu. onu alıp en yukarı koymak istiyordum.. başımı okşadım. kokladım.. alnından öptüm.. ben öptükçe belime daha sıkı sarıldı. sarıldıkça ben okşadım.. seni seviyorum diye fılsıldadım kulağına.. seni seviyorum...
    ···
  10. 85.
    0
    birşeyler söyledi. ağlayarak. sürekli bembeyaz elleriyle gözlerini ovarak birşeyler söyledi. içim gidiyordu bu hallerini izlerken. erkekliğime yediremediğimden ağlayamıyorum yoksa orda eda ile birlikte ben de hüngür hüngür ağlayıp özür dilerim diye ayaklarına kapanıcam. edanın beni affedip affetmemesi gibi bir durumla karşı karşıya değildik. eda bana hala kin gütmüyordu. hemen belime dolanmıştı zaten. ama ben ona vermek istiyordum birşeyler. onunla ağlamak istiyordumi o da benim gözlerimden akan yaşlaı görsün ne kadar pişman olduğumu anlasın istiyordum. bembeyaz ellerini elime aldım o birşeyler söylerken. ne derse onay veriyordum. ne derse tamam diyordum. pamuk ellerini öpmeye başladım o konuşurken. ellerini öptükçe ağlayan gözleriyle bana bakıyordu. ben öptükçe beni iğzledi. ben ellerini öptükçe aktı gözlerinden damlalar. saf ve masum yüzünü göz yaşlarına buladığım için kendime bir kez daha lanet ettim.. ve daha bir derinden daha bir sıcak öptüm edanın bembeyaz ellerini..
    ···
  11. 86.
    0
    ellerini çekti eda. gitmem gerek dedi. kendini böyle verebiliyorken bana aynı derecede kaçmak istiyordu o an. yaptıklarımdan dolayı uzaklaşmak istiyordu. takip edersem, ona dokunursam karşı koyamıyordu. kalkanını indirip sarılıyordu bana. ama gitmek istiyordu. bırak dedi. gitmem gerek. peşinden gittim. ne diyeceğimi bilemeden gittim sadece. o an edanın ciksapelitesini, vücudunun güzelliğini falan düşünmüyordum. tek düşündüğüm şey benim hareketlerimden dolayı ağlayan bu kıza karşı içimde bulunan vicdan azabını dindirmekti. evet belki bencilce davranıyordum. edaya en güzel şeyleri vermek isterken bile bencil davranıyordum. çünkü yine kendi iç huzurum için yapacaktım bunu. yoksa asla rahat edemeyecektim. edanın saçları yürürken bir sağa bir sola sallanıyordu. son bir kez çektim kolundan. git dedim. git ama aricam seni.. eda yüzüme baktı son kez. göz yaşları kurumuştu ama hala kıpkırmızı bakıyordu. sadece baktı eda. hiçbirşey söylemedi. döndü gitti. arkasından öylece kalakaln yine ben oldum..
    ···
  12. 87.
    +1
    hayat sürprüzlerle dolu diyip durdum hep anlatırken. düşünün işte olum. daha sabah manisaya giderken ne düşünüyodum. şimdi manisadan dönerken nasıl bir ruh halindeyim.. böyle garip işte. ne zaman ne olacağını asla bilemiyosunuz. burda herşeyi tepetaklak eden, beni darmadağın eden edanın bir kaç damla gözyaşıydı belki. ama herşeyi yerinden oynatmıştı bu gözyaşları. artık düşünmek istemiyordum. daha önce eda ile yaptıklarımızı. o eskiğ şehveti.. şimdinin masumiyetini. o duygusallığı.. bu tezatı artık düşünmek istemiyordum. ama içimde büyük bir sıkıntı. vicdan azabı.. derinden derinden kemiriyor. ben memelelerini okşarken, alttan cinsel organını avuçlarken edanın hiç bir tepki vermeden öylece kalakalması... ve o an sessiz sessiz ağlaması.. bu ne ifade ediyor? bir insan hangi koşullar altında böyle bir şeye göz yumar? hem ağlayacak kadar sıkıntı duyup hem nasıl katlanır? katlanmak zorunda hissettiği için mi ağlıyordu yoksa? katlanmak istemese sadece giderdi.. göz yumup ağlıyorsa, daha derin bir şeyler vardı bu işin içinde.. kabullenilmiş göz yaşı derin anlamlar taşır.. artık bu anlamlardan korkuyorum..
    ···
  13. 88.
    0
    o gece düşündüm sadece. o kadar kendimi kurup gitmiştim ki edanın yanına kızın derdi neydi anlatamadı bile. benim aptallığımdan dolayı o da ne yapacağını şaşırdı. allak bullak oldu. halbuki beni arayan oydu. bi konuda konuşmak istiyordu. onun için gitmiştim sözde. ama her şey taka sarmıştı. çok değil bir iki hafta evvel eda ile deli gibi seviştiğimiz yatağın üzerine uzandım. kulağıma bir ses seni seviyorum diye fısıldıyor. omzumu öpüyor nemli sıcak dudaklar.. bırak gidicemm.. her adımında bombeleşen harika kalçalar geliyor gözümün önüne.. konuşmamız gerek, ilk buluştuğumuz yere gel.. seni seviyorum... edanın şekilli göğüsleri geliyor gözümün önüne. bir bebek gibi emmiştim bembeyaz göğüslerini. kafamı okşayan yumuşak eller.. göğsüme bastırdığım ağlayan bir yüz.. bırak gidicem... cebimden tokasını çıkarıyorum. vermeyi unuttuğum tokasını kokluyorum tekrar. edanın kokusu.. sana geldim işte.. evine gidelim... o kadar masumdu ki.. gözlerimi kapatamıyorum.. yaşananlar doluyor beynime. kendimden kaçmam gerek.. yoksa bu vicdan azabı beni öldürecek..
    ···
  14. 89.
    0
    ertesi gün edayı aradım. sonraki günde.. ondan sonraki gün de. ama telefonlarıma cevap vermedi. mesajlarım hep karşılıksız. deliye döndüm adeta. bir anda yok olmuştu sanki. beni böyle vicdan azaplarıyla bırakıp gitmişti. umudumu yavaş yavaş kestiğim bir gün yine aradım. bu sefer açtı. efendim dedi. bir an ne diyeceğimi bilemedim. eda neden diyebildim sadece.. neden açmıyorsun telefonlarımı?.. yine herzamanki nefes sesini duydum edanın. bıkkın, mutsuz, karamsar bir nefes sesi. bütün bunların sebebi benim diye düşünüyorum. her şey benim aptallığımdan oldu. sürekli kendimi düşünüp onu kullanmak istememden dolayı oldu. artık bu şekilde rahatlatmaya çalışıyorum vicdanımı. evet benim işte. bütün bu durumların sebebi benim. bu rahatlatıyor.. bütün suçun bende olduğunu bilmek rahatlatıyor artık. eda sessiz kaldı bir süre sonra nefes gibi bir sesle tekrar konuştu.. xxx, ben sana yalan söyledim.. yalansölyledim sana dedi.. ve derinden bir ağlama sesi takip etti bu sözlerini...
    ···
  15. 90.
    0
    yalan? ne için? ne zaman? hangi konuda? bir anda bir sürü soruyu aynı anda sormak istedim edaya. içimdeki vicdan azabı edanın bu söylediği şeyler birleşmiş, kör bir kuyunun içine sokup düşüncelerimi karanlığa boğmuştu. tamamen bir belirsizlik. neye üzülüp neye sıkılacağımı, neyi sorgulayacağımı şaşırmıştım. ne yalanı dedim? ne yalanı söyledin eda?.. eda sessiz sessiz ağlıyordu. ilk gün dedi. ilk gün yalan söyledim sana. sana o anlattığım şeyler yalandı diyordu. her bir cümlesinde daha bir katlanıyordu ağlaması sanki. her bir cümlesi onu daha bir hüsrana sürüklüyordu. nasıl diye sordum sadece... o gün anlattıklarım işte dedi. hani o doktor meselesi falan. yalan söyledim dedi... kalakaldım yerimde... neden dedim? ama bu soru edaya değildi.. kendime sormuştum.. neden yalan söyledi ki? neden? ne için yalan söyledi? ... eda üstüne alındı soruyu.. yavaş yavaş.. tiz bir sesle inledi sanki.. başka biriyle beraber oldum ben xxx.. yalan söyledim sana...
    ···
  16. 91.
    +1
    artık ne düşüneceğime ne için sıkılıp ne için üzüleceğime bile karar veremez hale geldim. telefonu kapadım. bütün olaylar yenşden bir anlam kazanıyordu. kim haklı kim haksız ... sorun nerde.. sanırım daha belirgin hale geldi şimdi. edanın gözünden dökülen yaşlar benim hareketlerimden değil de kendisinin söylediği yalandan dolayıymış meğersem. ağlamasının sebbi buymuş oysa ki. birbirimize karşı bişeyler hissettiğimizi, bişeyler yaşayıp yavaş yavaş bağlandığımızı düşününce söylediği yanlış daha bir oturmuş içine. ağlaması bundanmış.. ben mi? ben bir pisliğim. onu kullandığım gerçeğini değiştirmez bu. bu durum benim vicdanımı hafifletmedi. edaya bu şekilde davranmamı gerektirmez yaptığı hiçbirşey. ama şunu anladım o akşam. o gözyaşların sebebi ben değilmişim. edanın kendisiymiş.. başkası ile beraber olması.. bu beni sartstı mı şu an? eda başkasıyla beraber olmuş.. benden önce bir başkası.. üstüne de yalan söylemiş.. masum yüzlü eda.. gölerinden akan damlalar çillerine doğru damlıyor.. kafasından tutup göğsüme bastırıyorum.. seni seviyorum diy efısıldıyorum kulaklarına... gözlerime bakıyor... eda bana yalan söyledi..
    ···
  17. 92.
    +1
    o gece hiçbir şey yapamadım. sadece yatağıma uzandım.. bir kaç kere sigara içmek için kalktım. bundan sonra ne yapabilirim diye düşünmedim. zaten pek bir şey de yoktu yapacak. ama insanlar ciksüel varlıklardır. edanın vücudu aklımdan gitmiyor. masumluğu ve çocuksu halleri de aklıma gelince bir an herşeyi unutup gülümsüyorum öyle. güzel şeyleri hatırlıyorum. düşünceler okunabilir mi? felaketler önceden görülebilir mi?.. ama sonu kötü bitiyor hep. edanın bana yalan söylemesini geçtim.. benden önce böyle bir şey yapmasını içgüdüsel olarak kabul edemiyorum. sinir veya kin yok içimde. sadece umutsuz bir mutsuzluk var. keşke diyorum. keşke yaşamamış olsaydı. acaba benimle olduğu gibi mi beraber oldu onunla da? aynı şehveti aynı duyguyu onunla da mı yaşadı? onunda mı omuzlarına sıcak buseler kondurup sırtını okşadı. ona da mı ağladı? o çocuk da gördü mü güzel gözlerinden çillerine doğru dökülen gözyaşlarını?.. eda ile konuşmam gerek. son bir kere de olsa, bunu yapmak istiyorum.
    ···
  18. 93.
    0
    ertesi gün edayı aradım. her zamanki gibi açtı telefonu. eda dedim. konuşmamız gerek. manisaya gelicem.. sessiz kaldı bir süre. sonra enerjik bir ses tonuyla sen gelme dedi. ben seni ararım... o an çıldıracak gibi oldum. ne demek ben seni ararım? bu işi bu kadar ortaya atmak kolay mı? hayır dedim ya. neyi arıyosun. ne arıyosun. gelicem işte dedim. bu işi konuşmamız gerek. ben böyle duramıyorum yerimde.. sustu yine. sanki bana inat yapıyordu. susarak, uzun süre sadece nefesini dinleterek delirtiyordu beni sanki. bak dedi. seni arıcam. merak etme. yakın zamanda arıcam dedi. kapatmam gerek. hoşçakal dedi ve kapattın. o an telefonu yere çalasım geldi sinirden. her zamanki gibi camelime sarıldım. bir sigara yakıp oturdum masaya. sigarayı içime çektikçe gevşedim.. bütün enerjimi alıp pamuk gibi yaptı beni sigara. gibime kadar dedim sessizce. gibime kadar...
    ···
  19. 94.
    +1
    2-3 gün ses seda çımadı. eda aradı sonra. yarın dedi. yarın ben geliyorum. müsait misin diye sordu. şaşırdım. nasıl geliceksin ki dedim. boşver işte gelicem dedi. sen yine gel beni otogardan al. senin gelmene gerek yok eda. ben yarın gelirim dedim. olmaz dedi. senin nasıl davranacağın belli olmuyor. hem şu an beni suçluyorsun biliyorum. ayağıma çağırırsam bir de böyle üste çıkacaksın dedi. eda bütün bu durumlarda da bir yolunu bulup ediyor yine beni kötü çocuk yapıyordu. sinirden yumruklarımı sıktım. tamam dedim. nasıl istiyosan. ertesi gün yine erken vakitte çıktım evden. otogara gittim. eda aynı şekilde üniformasıyla bekliyordu. elini uzattı meraba giye. sesinde bir solgunluk bir kırgınlık vardı sanki. ikimizde hatalar yapmıştık. kimin suçlu olduğu belli değildi. ikimiz de kırılmıştık. ikimiz de suçluyduk... eda elini uzatınca bir an duraksadım. güzel yüzüne baktım. bunca yaşananlardan sonra takındığı bu resmiyet beni adeta kahretti. içim içimi yerken ben de uzattım elimi. tokalaştık. gel hadi dedim. şurda bir yerlere oturup konnuşalım.. bana baktı.. tamam o zaman dedi.
    ···
  20. 95.
    0
    otogardaki cafelerin birine oturduk.ben hiçbir şey söylemedim. hiçbir şey sormak istemiyordum. eda ellerini masanın üzerinde birleştirmiş önüne bakıyordu. perçemi gözlerinin önüne düşmüştü. saçını kulaklarının arkasına atıp kafasını kaldırdı. bana bakıp derin bi nefes aldı. dirseğimi masaya dayayıp çenemi avcuma aldım. edaya diktim gözlerimi. dinlemeye hazır olduğum mesajını alınca konuşmaya başladı. hafif bi şekilde gülümsedi. söyle hadi dedi. ne istiyorsan söyle. içindekileri dök... edanın bu derin ve kendinden emin hallerine sinirlenmeye başladım. yaşça büyük olmama rağmen atarlı bir ergen gibi elimi kaldırıp ne söylicem ya diye çıkıştım soluk bi sesle. benim söyleyecek bişeyim yok. senin telefonda yumurtladığın şeyler var. bişey anlatacak olan varsa o da sensin dedim. gözlerimin içine baktı konuşurken. bitirdiğimde de bakmaya devam etti. öylece duygusuz bir şekilde sadece bakıyordu bana. ahh eda... o an yatakta nasıl seviştiğimiz geldi gözümün önüne. hayatımın en şehvetli dakikalarını bana yaşatan kıza bakıyordum... gözlerini kaçıran ben oldum. camel paketini cebimden çıkardım. bi sigara yaktım. ister misin diye sordum. ben içmem dedi kısık bi sesle. sen bilirsin dedim. sen bilirsin.. geriye yaslanıp sigaramı içerken edayı süzüyordum sürekli. o da bir çevresine bakıyor. sonra benim onu nasıl süzdüğümü izliyor.. geri gözünü kaçırıp önüne bakıyordu.. saçmalık dedim sessizce. hepsi saçmalık..
    ···