1. 186.
    +1
    ulaştırdığını söyledi bana. ama ne bir tepki ne bir geri dönüş oldu.
    bende fazla takmadım. zaten salakçaydı.
    ha bu tip şeylerden utanır mıydım ? asssla. çünkü bu şeyler size özgüven sağlar. minikcikte
    olsa sağlar. böyle böyle yaptığınız şeylerin arkasında durmaya başlarsınız.
    doğru ya da yanlış olsa bile. gerekli ya da gereksiz olsa bile.
    inanın bunlar basit ama yararlı şeyler.
    bu ufacık şeyleri yapamazsanız ( salaklık olsa bile ) zaman geçtikçe artık hiç bir şey
    yapamaz, hiç bir şeye cesaret edemez hale gelirsiniz beyler.
    kendinize olan güven sıfırlanır zamanla. nereden mi biliyorum ?
    denendi..! yüzdeyüz çalışıyor.!!! admin onaylı!!! dosya aşağıdadır!!
    dosya: suankihalim.exe
    ···
  2. 185.
    +1
    aklıma hiç bir şey gelmedi. ne yapılırdı ki bu durumda ?
    hediye alınmaz. doğum günü kutlanmaz. telefon açıp hal hatır sorulmaz.
    bir not bırakayım dedim. olmadı. içimden geçenleri kağıda dökemedim.
    zaten yazımda çirkindir.
    bir şeyler yazabilsem hemencecik arkadaşlarından birini ayarlıyacam. notu
    esmaya ulaştırcam. arkadaşına, esmaya, notu benden aldığını söylememesini
    söylediğimi söylettircem.
    ne cümle oldu ama demi. ahahah gelin çözün.
    bunu söyletmek istememin sebebini inanın bilmiyorum.
    ergenlik gizemi. tap gibrıt falan galiba.
    ama işte yazamadım. sonra aklıma geldi.
    esmanın bana aldığı bir parfüm vardı. bayaa kaliteli.
    ama kokusu öyle böyle değil. insanı mest eder mest!
    onu esma ile buluşacağımda, özel zamanlarda falan sıkardım.
    yarısından çoğu doluydu nerdeyse.
    işte kağıda ondan sıktım. fazla fazla sıktım. kokusu geçmesin diye.
    zaten fazla sıkınca ya da ilk sıkıldığı anda ucuz parfümler gibi kolonya kokmuyor.
    sonra bir de ufak zarf buldum. şöyle üç parmak kadar bir şey. ufacık.
    onada sıktım parfüm ama çok değil.
    boş notu zarfın içine koyup verdim arkadaşına.
    ···
  3. 184.
    0
    ertesi gün arkadaşlara kızdım. sövdüm ağız dolusu. özür dilediler.
    ne bilelim olm belki iyi olur diye düşündük dediler.
    o hafta esmayı okulda stajda çarşıda pazarda hiç görmedim.
    sonraki haftalarda sık sık gördüm ama ne o ne ben bakışları yakalayabildik.
    o baktı. baktı baktı baktı. kafasını çevirdi. ben baktım. baktım baktım baktım.
    kafamı çevirdim. o baktı. hissediliyor.

    günlerce düşündüm durdum. acaba şimdi gidip seni seviyorum
    ölüyorum lan senin için desem.
    yine eskisi gibi olabilir miydik ?
    sıfırdan başlar mıydı ?
    ama cesaret edemedim. zütüm yemedi beyler.

    ama bir şeylerde yapmak lazım geliyordu.
    ulan seviyorsun, o da seviyor işte daha ne?
    diyen olabilir. ama işte olmuyor. basit ama bir o kadarda karmaşık.
    karmaşık hale getiren sürekli düşünmek. acaba şöyle mi olur?
    acaba böyle mi olur ? bunlarla cebelleş dur. nitekim öyle de oldu.
    üzerinden hatırı sayılır bir zaman geçti bunların.

    zaman geçti. 1 hafta sonra esmanın doğum günüydü.
    hediye falan alıp hepi börtdey tu yu demeyecektim.
    olur mu lan öyle. dengesiz miyiz aq.
    ···
  4. 183.
    0
    ne o konuştu ne de ben.
    inanın arkadaşlar aşk dediğimiz olay size kök söktürür. acımaz.
    bir kere aşık oldunuz mu bir daha asla eskisi gibi olamazsınız.
    kalkıp oracıkta sımsıkı sarılasım geldi. öpüp koklayasım.
    özledim lan seni diyesim.
    ama yapamadım. yapamazsınız.
    ne yani o kadar olan biten şeyden sonra bir anda unuturmuyuz yaşananları ?
    unuturuz unutmasına ama. içimizde ki o taktan duygu izin vermez ki.
    izin vermez ki aq.
    yapma, bak bunca şey oldu. boşuna mı oldu ?
    der.
    '' zaten şimdi olsa bile ileride nasıl bakıcak yüzüne ? nasıl bakacaksın ?
    der.

    gurur. taktan. ama insanız. hepimizde var bu.

    ne yapacağımı şaşırdım. nerdeyim ulan ben ? ne yapıyorum ?
    neden yapıyorum ? karşımdaki neden yapıyor?
    gibi soruların arasında sıfır düşünce ile bir de artizlik olsun diye
    önümdeki bardağı fondip yaptım. sonra da öksürdüm.
    yaktı aq.

    sonrada bir şey demeden kalktım masadan. kızı orada bırakıp çekip gittim eve.
    o gece ne uyuyabildim. ne uyumaya çalıştım.
    boş boş tavana baktım sadece. zaten aramız iyidir. bakışlarla saatlerce konuşabiliriz.
    ···
  5. 182.
    0
    lan hadi bekliyoruz amk
    ···
  6. 181.
    0
    sonra devam ederim
    ···
  7. 180.
    0
    salon şu şekilde. hani böyle salon var bir de salonun içinde büyükçe kapılar olur diğer bir odaya açılan o şekilde bi salon.
    bi 10 dk sonra geldi esma. yürü salona dedi.
    peki dedim gittim.
    kapıyı açtım. önce bi şaşaladım. bu ne aq dedim. beynim kitlendi mavi ekran verdi.
    döndüm arkamda duran esmaya.
    geç hadi dedi.
    girdim
    ortada bi masa var. 2 tane sandalye. masanın üzerinde neler mi bulunuyor.
    şöyle ki: peynir, domates ezmesi, haydari, tam olarak ne oldugunu anlamadım bir tür salata, su ve de rakı.

    otur dedi. oturdum sandalyeye. o da karşıma oturdu.
    esma dedim. sen rakı ya da daha basitçe içki içer miydin ?
    bir tek votka içtim o da senleyken işte. rakı da ilk olacak. dedi
    peki bu mezeleri nerden biliyon dedim
    araştırdım yapılışını falan. yaptım dedi
    peki şimdi ne olacak dedim yine
    bir şey olacagı yok sadece oturucaz biraz konusucaz ben rakıyı içmeye calısıcam. umarım sende bu anı bozmayacan..
    peki evin ailen ?
    bu ev zaten benim arkadaşımgilin. arkadaş haftaya dönecek rapor almıs. ailesi ile birlikte ankaraya düğüne gittiler. gitmedende anahtarı istedim.
    ailemde bi arkadaşımda kalacagımı sanıyor. yani benim için bir sıkıntı gözükmüyor dedi.

    peki dedim.
    sorgusuz sualsiz olayı kabüllendim.
    hadi dedi hazırla.

    hazırlayıp önüne koydum bardağını.

    her şey hazırdı. ilk yudumlar alınmadan önce bir birimize uzunca baktık.
    baktık.. baktık..

    şarkı: http://www.youtube.com/watch?v=jK4ijKYBo10
    edit: imla
    ···
  8. 179.
    0
    biraz daha oturup beklemek zorunda kaldım. içerden böyle tabak çanak sesleri falan geliyor.
    sonra kapıyı açtı esma. sessizce bekle ben konusayım sonra sen konusursun dedi.
    aç mısın ? açsındır.. yemek yiyelim. çok uğraştım hazırladım. sen seversin. yoğurtlu makarna da hazırladım bak.
    esma dedim. lütfen pempe izin ver bi yemek bari yiyebilelim.
    kafamı salladım peki mahiyetinde. tuttu elimden mutfağa zütürdü. ufak bi masa vardı. getirdi koydu yemekleri. bir kaç çeşit. yaprak sarması yoğurtlu makarna falan var. geçti karşıma oturdu. bana bakıyor güzelim.
    e hadi dedi.
    gömüldüm yemeklere. severim çünkü. sarmayı falan acımam gömerim mideye.
    yemek boyunca konustu durdu. beğendin mi ? beğenmediysen başka bir şeyler getireyim.. yapraklar taze. bugün gittim aldım pazardan. vs vs.
    bende kafa salladım yemek boyunce güzel falan dedim. tek kelimelik konustum. yemek bitti. ortalıgı kaldırdı. bende yardım ettim. lavabonun yerini sordum gittim. elimi ağzımı yıkadım. oradaki diş macunundan biraz parmagıma sıktım. dişlerimi sürttüm onunla. ( misafirliğe gittiğimde falan hep yaparım. fırça olmadıgı için. )
    cıktım ardımdan o girdi. o da cıktı mutfağa geçtim toplanacak başka bir şey kaldı mı diye. ama kafamda tek bir düşünce bile yok. noluyor lan ları falan attım bi kenara. akışına bıraktım. merakta etmiyor değildim ne şimdi bu diye.
    ardımdan o girdi mutfağa.
    şimdi ne olacak dedim.
    bekle bir dk gelicem hemen dedi.
    salona gitti. tangır tungur bi sesler geldi.
    ···
  9. 178.
    0
    gittim. şöyle 4-5 katlı bir bina. apartmana girmeden aradım muhammeti. çıkın beni alın aşagıdan diye. tamam dedi. geldi çıkardı yukarı.
    aq apartmanada daha önce hiç girmedim. kimin evi falan bilmiyom. bildiğim tek şey beni içerde bekliyorlar. belli bir şey olmuş umarım kötü değildir diye düşünerek cıktım yukarı. girdim içeri salonda mehmet ahmet. benle muhammette girdik. tam oturcam. ahmet dur lan oturma dedi. beni öbür odalardan birine zütürdü.
    odanın kenarında bir kitaplık var. hemen aşagısında da baya ıncın şöyle 15 20 kitap duruyor.
    kanka şunları kaldır yukarı koyuver sonra gel yanımıza dedi.
    işmi yaptırcaksınız lan dedim. yok be olm topla gel bekliyoz işte dedi.
    tmm dedim. başladım toplamaya. ahmet odadan çıktı pat. kilit sesi duydum. ayaga kalktım. içerde gülüşme sesleri falan geldi.
    şaka falan mı yapıyor bunlar diye düşündüm. sonra seslendim noluyor lan falan diye. o sırada dış kapının açılma sesini duydum. bunlar ayakkabılarını falan giyiyorlar herhalde. arada da bir kaç kere bir şey olursa ara biz geliriz hemen falan dediler.
    iyice merak ettim. bunlar evden cıktı eminim. evde bir kişi daha var bunlardan hariç. dısarı seslendim bir kaç defa daha. ses gelmedi.
    oturdum telefon ettim muhammete sonra diğerlerine. yok cevap veren yok. bi 5 dk falan daha bekledim. kalktı bağırmaya basladım. cıkarın lan noluyor ne bu falan derken birisi seslendi bana.
    esma..
    pempe sakin ol birazdan çıkarıcam seni.
    ···
  10. 177.
    0
    bi cumartesi günü. evdeyim yine. saat şöyle akşam 8 civarı. ev telefonu çaldı arayan mehmet. kanka acil kendi telini bi aç bir şey diyecem.
    açtım kendi telimi. pat muhammet arıyor.
    alo noldu lan muhammet
    - kanka sana bi adres vericem oraya gel acil.
    olm noluyor la
    - ya olm bi sıkıntı var vericeğim adrese gel biz orda evde oturuyoz gel.
    birine bir şey mi oldu lan
    - yok olm ama sen yine de gel. kaç dk ya gelebilin ?
    adres neresi
    - ...
    bir yarım saati bulur
    - tmm kanka acele etme
    aq muhammet az önce acil dedin şimdi acele etme diyon
    - ya acilde işte çok da önemli değil
    kapat aq yarım saate ordayım
    ···
  11. 176.
    0
    ben esma. konuşabilir miyiz biraz?
    + tabi
    - nasılsın hayat nasıl
    +..

    bu şekilde akıp giden toplasan 5-10 mesaj.
    ama nedense bir şey vardı içinde. sanki bi sevinme sanki hafif bir mutluluk.
    evet. öyle. bana yapılan her şeyi unutmuş gibiydim. sanki esma da ona yaptıklarımı.

    bu şekilde ki konuşmamızdan sonra bir hafta kadar mesajlaşma falan olmadı.
    sonra olan olaysa.. çok garip çok anlamsız çok anlamlı kısacası bütün duyguları düşünceleri içinde barından hangisinin doğru oldugunu kestiremeyeceğiniz bir olay
    ···
  12. 175.
    0
    babamı aramak için telefonu açtım. bir kaç arama, turkcellden gelen iki üç mesaj. bir de esmanın günaydın mesajı. onun numarasını ezbere bilirdim. oradan biliyorum.
    hiç bir şey yapmadan babamı aradım. konuştuktan sonra da geri kapattım.
    sonra ki gün yine aynı mesaj bir gülücük.
    bi sonraki gün ise mesaj yoktu. hafiften önemsedim. ne yalan söylüyüm bir kaç saat sonra bugün neden atmadı acaba diye düşündüm baya baya.
    sonra ki günde mesaj gelmedi.
    nedensiz bir şekilde ben ona atsam diye düşündüm. yarın mesaj gelse de gelmese de bir şeyler uydurup atıcam dedim.
    ertesi gün günaydın mesajı geldi yine.
    alelacele kafamda bir şey uydurdum. o da şu oluyor: günaydın. kimsin ?
    ···
  13. 174.
    +1
    son senemde dersler taka sarmaya başladı. bu yüzden zamanla gereksiz şeyleri bırakıyordum. bırakıyorduk. alkol sadece ayda bir. hap map yok.
    sadece sigara o da günde bir paket olarak fixlendi. bunun haricinde itlikler hovardalıklar da bitti. aq kaşarlarına çok iyi dersler verdim.
    milletin o kaşarların arkalarından gizli gizli konuştukları şeyleri tek tek ortamlarda kalabalık ortamlarda yüzlerine çekinmeden söyledim.
    bütün huurluklarını yüzlerine vurdum acımadan. ne kadar alındılar bilemem. ama bazen birilerinin bu tip şeyleri yapması gerekiyor.
    ben yapmazsam sen. sen yapmazsan o.
    illaki birilerinin zaman zaman bu huurlara kaşarlanmış dıbını öteye çek demesi gerekiyor. hem kendinizi bunlara çok kaptırmışsanız ve içinden çıkmak istiyorsanız hem de gerçekten güzel kızların ortaya çıkması için. güzel dediğim fiziksel değil. genel olarak güzel kızlar. her açıdan güzel olanlar.

    bu sorunda bitmişti.

    belki çok sosyal değildim. belki arkadaş sandığım kişilerle ortamlara akmıyordum. belki o kız bu kız derken ayran gönüllülük etmiyordum. belki çoğunun istediği yaşam biçiminden kendimi adım adım uzaklaştırmıştım. değer miydi ?

    hem de nasıl..

    artık sayılı arkadaşım bir çok düşmanım vardı. kötülüğümü isteyen hatalarımı yanlışlarımı gözleyen. ama olsun böylesi daha iyiydi. artık insanların hepsine kapılarımı öylece açmıyordum. vizesiz giremiyorlardı. yoksa hal perişaan. suriyelilerin aramızda bulunması gibi..

    ders çalışmamama rağmen derslerim iyi olmaya başladı. matematik zaten o sene yoktu. geometri fizik kimya biyoloji falanda yoktu. sözel dersler ve geriside meslek dersleri. sözelci olmam son senede işe yaradı. tabi büyük rol kopyada idi.

    sosyal pempe yoktu. hatta asosyalliğe geri dönüş yapan bir pempe vardı. okul sonlarında 3. dolmuşu bekliyordum. millet ilk ikisine biniyordu. ben ise boş diye 3. bekler ona binerdim. çünkü ne insanlarla selamlaşasım ne muhabbet edesim vardı. garip bi durum ama belirlediğim 7-8 kişi hariç kimselerle sohbet edesim hal hatır sorasım yoktu. onların da bana sormasını istemiyordum.

    eve gelince kafamı online oyunlardan kaldırmadım. halen kantır mantır oynarım. cso gelin beklerim..
    hatta öyle bi hal aldı ki. haftasonları falan dışarı cıkmadım hiç. sadece bir kahve ( sade, şekersiz.. canım çekti. ) bir sigara bahçeye cık. kedileri izle havayı içine çek. yıldız varsa ekşicilik olsun diye onları isimlendir. onlara gülümse. inanın bunlar benim için o dönemde 100 milyar ile eşdeğerdi. tmm 100 değilse de
    25 falan..

    içimde hep bir şeyler ekgib gibiydi. aradıgın şeyi bulamayınca bu oluyor. genellikle zor mutlu oluyorsun. olsanda çabuk geçiyor etkisi. çikolata ye. seviye aynı sayılır .

    güzel bir şey hiç olmayacak mı ?
    tabi ki olacak. esma bana bir sabah günaydın mesajı atacak..

    öylesine: http://www.youtube.com/watch?v=2yvWre83fMA
    Tümünü Göster
    ···
  14. 173.
    0
    şarkı: http://www.youtube.com/watch?v=IT6wEgXXBUk

    bir süre bu olaylar devam etti. bense giderek yalnızlaşıyordum. eskiden beni övgülere boğan hayatımın sahte insanlar bir bir beni bırakmaya başlamıştı. artık görürlerse bi selam verip yollarına devam ediyorlardı. bazıları onu bile yapmıyordu.

    o şakşakçı pohpohçu topluluk yeni birilerini çıkarmıştı ortaya. onları alkışlıyorlardı.

    pek takmadım açıkcası. sadece bir kaç şey fark ettim.

    meğerse o çevre beni pohpohlarken ne kadar da zavallı görünüyormuşum. bildiğin zavallı işte. sahte kelimeler sahte cümleler.

    sadece gerçek dostlarım ve ben kalmıştık. arkadaşlarını doğru seç derler ya hep. heh işte ona kulak asmamazlık etmeyin olm.

    kim yaptıysa nokta tespit aq.

    esma konusu ise muallakta idi.

    hiç düşünmedim o dönem içinde. gerek yoktu çünkü.
    ···
  15. 172.
    0
    hadi yaz o zaman panpa
    ···
  16. 171.
    0
    gece başlarım ben buna panpa yazmaya devam et
    ···
  17. 170.
    0
    gece yazarım
    ···
  18. 169.
    0
    hacı ben günü gününe takip ediyomda yazmadım hiç aq , devam et süper gidiyorsun ellerin dert görmesin
    ···
  19. 168.
    0
    http://www.youtube.com/watch?v=GdcNCmh2XPI
    belli bi süre esma sürekli bana baktı okulda. çıkışlarda biz arkadaşlarla okulun yakınındaki bi parkta kola çitlek yapardık. o da arkadaşlarını getirir sanki bizimle alakasızca oturuyorlarmıs gibi yapardı ötede. ama gözü hep bendeydi gizli gizli. biz kalkıncaya kadar onlarda otururdu orada.
    bu çabaları beni şaşırtıyordu. o değil miydi beni üzen? gözlerimden yağmur gibi boşalmasını sağlayan gözyaşlarımın. şimdi neydi bu yaptıkları bu çırpınışları?
    bu zaman içerisinde arkadaşlarımda benden gizleye gizleye ( he ben bilmiyom sanki dıbına kodum siayeycileri ) esma ile konusuyorlardı. hatta gülüyorlardı bazen. karşılıklı muhabbetti bu bildiğin. ama bir şey demedim. ne yani ben konusmuyorum diye onlarda öyle mi yapmak zorunda? bu ergen tavrı niye.
    ama benim tavrım netti. dönmek yoktu. hayatımdan memnun sayılırdım. en azından geceleri sessiz sessiz ağlamıyordum artık.

    mustafada yavas yavas sınıfta birileriyle muhabbet edebiliyordu. millet unutmustu gururunu falan.
    ilerleyen zamanda artık eski mustafa olmustu. ama biraz daha dikkatliydi ve ders cıkarmıstı o olaydan.
    kendine çeki düzen verdi sayılırdı. şaşarım ama ben bile selamlaşıyor arada espirilerine gülüyordum.

    insan unutur. olacak olan önünde sonunda budur. kimse bir takım olaylara sinirlendiği için sonsuza kadar o kini taşımaz içinde.
    kışın sonu bahar..
    ···
  20. 167.
    0
    bu takun içinden beni çekip çıkaran esmaydı. daha doğrusu onun benm için çırpınışları.
    bi gün okula geldiğimde koridorda yürürken ani bir hareketle boş bi sınıfın içine kattı. ben noluyor falan derken o sustu bekledi sadece.
    uzun uzun baktı bana sonrada sarılıp ağladı. ama öyle çığlık atarak hıçkırık atarak değil. sanki huzura kavusmus gibi sanki mutluymus gibi akıttı gözyaşlarını omzuma.
    hiç bir şey yapamadım. kitlenip kaldım. ne yapıyor bu falan diye olayın şokuyla.
    ağladı ağladı ağladı. sonra gözlerini sildi cıktı sınıftan.
    bende gidip tuvalete işedim. çişim vardı.
    cumaydı.o gün akşam içecektik. akşam bi otel odası ayarladık. doyasıya içtik. millet güldü eğlendi. sonra da herkes tek tek döktü derdini tasasını ortaya. beraber üzüldük. moral verdik birbirimize. sıra bana geldi. diyecek bir şey bulamadım. çünkü orada herkes gerçekten içini döker varsa derdini anlatır. üzülür belki ağlar. ben bir şey uydursam olmayan bir dert yaratsam rakıyı bulan insana küfür etmiş gibi olurdum. sustum. bir kaç dakika sonra ahmet muhammet mehmet birbirlerine baktılar sessizce sanki hadi diyorlardı birbirlerine.
    sonra ahmet açtı konuyu.
    kardeşim dedi. esma hakkında ne düşünüyorsun ?

    durup dururken esmadan bahsetmek niye arkadaş ?

    hiç bir şey dedim.

    peki dedi.

    diğeri atladı.

    o kız seni hala seviyor sanırım.

    gibimde değil isterse sevgisinden ölsün dedim.
    hata yaptı. bedelini ödüyor dedim.

    sen bilirsin ama bi düşün dedi.

    sonra bi sessizlik oldu. sessizlik muhammetin bardakları tazelemesi ile konuda kapandı.
    ···