0
saza aşina bir insan değilim. arif sağ ile olan ilişkimiz babamla yolculuk ettiğimiz zaman ile sınırlı. arif sağ bir saz üstadı. ona olan saygım sonsuz. onun gibi saz sanatçısı belki de çok zor gelir.
işte geçen gece arif sağ olmaya karar verdiysem bunun sebebi budur. bir arif sağ olmak çok zor. hele ömründe saza hiç el sürmemiş, ömrü boyunca birilerinin dayatmalarıyla bir üniversiteden başını zorla sokmuş, ömrü boyunca başarısız olmuş bir insanın arif sağ olmayı kararlaştırması bence bir diş fırçasını tutan elindeki hiddetle sallanan kafasını, saz çalarken kafasını sallayan arif sağ'ınkine benzetmesinden daha fazlasına dayanmalı. o yüzden size bu zamana kadar olan tüm olduramamışlıklarımı , başarısızlıklarımı anlatmaya karar verdim. bir arif sağ kolay yetişmiyor iyi dinleyin;
ben kendimi bildim bileli şişmanım. 8. sınıfta 163 boyunca 80 kilo bir insandım. insanlar bana obez gözüyle bakıyorlardı. memelerim vardı na böyle kocaman kocaman. fakat lise'de dalga geçtikleri için mi ? yoksa gelişme çağı mucizesi mi bilmiyorum şu an 175 boyunda 93 kilo bir insanım. hala şişkoyum oğlum. ama 5 yılda sadece 13 kilo almak bana şaşırtıcıgeliyor. gerçi sadece 12 santim uzayabilmek de garip. neyse.
belki çok fazla okul değiştirdiğimden belki büyüdüğüm çevredeki ilgi yoksunluğundan belki mal bir insan olmamdan dolayı liseye kadar aşık olmadım. düşünmeye bile korkuyorum ama bazen çirkin yapımdan dolayı cesaret edememişimdir diye aklımdan geçirmiyor değilim. lisede aşık olduğum kız eşit ağırlık seçiyor diye eşit ağırlık seçtim. aramız çok iyiydi. en yakın arkadaşım mehmetle çıktı. ayrıldıkları gün ondan daha önce hoşlandığımı ama mehmetle çıktığı gün aşkını kalbime gömdüğümü söyledim. oysa hala aşık olduğumu sırf o eşit ağırlık seçiyor diye eşit ağırlık seçtiğimi söylemedim. iyi ki de söylemedim, mehmet'le hala çıkıyorlar. mehmetle görüşmüyorum.
lise 2. sınıfta hala o kıza aşıktım. fakat dünyalar tatlısı, esmer , kısa boylu, bir kızın benden hoşlandığını zannettim. sırf iyi bir çift oluruz diye çıkma tekli ettim. reddetti. saplantı yaptım. tekrar çıkma teklif ettim. tekrar reddetti. son olarak soruyorum, bir daha sormayacağım değişen bir şey varsa söyle dedim. cevap vermedi bile. en son geçen yıl öss'den sonra konuştuk. olmadı yani. benimle alakası yoktu sanırım. belki de vardı bilmiyorum.
lise 3. sınıfta bomboş bir insanım. ne aşık oluyordum, ne de aşka saygı gösteriyordum. bununla birlikte okulun en tembel insanları arasında namım vardı. lise'de 02'yi görmüş tek öğrenci bendim. isteyen açıp bakabilir seyhan rotary anadolu lisesi tarihini.
bu arada irili ufaklı yaklaşık 14 kıza da yazma denemem oldu, çoğu en yakın kız arkadaşımdı. bir meriç bile olabilirim evet. ama dna'sı değişmiş bir meriç'im sanırım. uzunuydu kısası bir şeyler oldu.
sonra öss var diye kimseye sarmadım. efendi efendi oturup ders çalıştım.
üniversiteyi zorla kazandım. ilk yılımda kazandım ama istediğim şekilde değildi. hukuk istemiyordum ben galatasaray felsefe istiyordum. kitap yazacaktım. bana babam bile inanamadığı için ya bi gibtir git diyerek ki gerçekten kurdu bu cümlenin bir bölümünü, ya bir kitap kaç paraya yazılıyor biliyor musun? dedi. hayır aslında ... aptal aptal konuşma biz ablanla yaptık tercihlerini dedi. neyse. bölümümden inanamayacağım bir şekilde memlunum ama. orası ayrı.
üniversitede olduramadıklarım sürdü. aslında olduramadıklarımın genel sebebi benim omurgasız, şerefsiz bir insan olmamda saklı sanırım. kızların geneli onlara aklımdakileri söylediğimde ay ben seni en başından beri arkadaş olarak görüyordum klişesini kullandılar. insan arkadaşına aşık olur mu ki halbuse?
neyse. üniversitede hiç sağlam bir arkadaş ortamım olmadı. kızlarla hala çok güzel anlaşıyordum fakat erkek arkadaşlarımın hepsi bana yavşak muamelesi yapıyordu. en samimi olduklarım yurt arkadaşlarımdı. yollarına ölürüm. devam ediyorum;
üniversitede de bir kıza vuruldum tabi ki, çok samimi bir kızdı. hatta şu yazıyı böyle kütür kütür içimden geldiği gibi yuvarlayabiliyorsam bunun sebebi bu kızdır. çok esaslı kızdı doğrusu.
aklının içinde yüzebilidiğim dediğim hanım kız vardı ya hani ?
hah işte o kız. dün gece oturdum efendi efendi içimdekileri samimiyetine sığınarak anlattım, dedim böyle böyle ne kadar dengesiz bir hirikat [evet yanlış sanırım bu] garibesi bir insan olduğumu biliyorsun, ama nalet olsun ki abayı sana yaktım, piyango sana vurdu ne dersin?
kabul etti.
nah kabul etti. bir saattir ne anlatıyorum lan ben ? o da reddetti oğlum uyan uyan. öyle bir reddetti ki 2 saat dil döktüm belki desin diye. nuh dedi peygamber demedi.
hani şu yazıyı ciddiye almıyorsundur muhtemelen ama dün şöyle bir şey söyledi ;
- ben ağzıma sıçılmadan rahat edemiyorum, efendiysen havanı alırsın vallahi. ama pişman değilim yine olsa yine binleri seçerim.
işte o an bu tarz işlere daha fazla kafa yormamaya karar verdim. sonradan şaka yaptım falan dedi de gayet de ciddiydi. içinde pişman geçen cümlenin şakası mı olur dıbına koyayım.
yeri gelmişken yerime tercih edilen tüm bin erkeklere hakkımı helal ediyorum ben. öyle kızlara öyle adamlar müstahak abi. yeterse yeter dıbına koyim. giderim efendi efendi lise'den bir kız kaldırırım. hiç yok abi olarak görüyordum falan der değişiklik olur. haklı olur hiç yok. suçlu oluruz. böyle hem karşı taraf suçlu hem biz üzülüyoruz.
neyse tam bu esnada uyumaya karar vermişken, dişlerimi fırçalarken hatta elimin hiddetiyle kafam sağa sola sallanırken, üzüntüden hafif hafif gözlerimi açıp kapatırken gecenin 5'inde bilgisayarımdan arif sağ sesi gelmeye başladı. işte o an bir arif sağ olmaya karar verdim.
beden müsait.
efendiyim.
yetenek yok ama kaparım.
o şişkin yanaklarım bir sağa bir sola sallanırken buna kafa yordum.
adana'ya döner dönmez saz kursuna yazılıyorum. ciddi ciddi arif sağ oluyorum.
bütün olduramadıklarımı, acılarımı, gördüklerimi, vuruyorum sazın sırtına alıyorum akılları. görür de bakarsınız. yakındır esefle kınamam.
Tümünü Göster