-
76.
0yok mu gelenler panpalarım
-
77.
0@23 panpa aldatılmak çok lanet bir durum aldatan kişi en büyük huurdur 2 ay oldu benim de ne okula gidiyorum ne bi tak yapabiliyorum sadece uyuyorum kafadan çıkartamıyorum cipralex kullanıyoruz işte onunda bi taka yaradığı yok bu arada prozac sakat amk boşalamıyosun
-
78.
0@25 panpa ilac filan bahane kafandan atamadıgın surece ne kullanırsan kullan adamı dibe goturuyor
-
79.
0@25 libido mu kaldı be panpa nefes alacak derman kalmadı ki onu dusuneyim
-
80.
0nerdesiniz lan
-
81.
0inanilmaz beklentilere kapiliorum herseferinde oysaki bu kadar kalp kirkligi ardindan
nefret ediorum kendimden acizliklerimden son vermek istiorum ama yapamiorum -
82.
01,5 yıl kadar önce bir kadınla tanışmıştım, o benim hayatımda tanıdığım insanların en insan olanıydı ve en sevdiğim insan olmuştu kısa sürede. hayat yeniden başlamıştı çünkü içerisinde aşk vardı. her hücremle, her zerremle ve bütün gövdemle seviyordum. aşk insanın motivasyonunu ve enerjisini arttırırmış, gerçekten inanılmaz bir enerji ve motivasyonum vardı. seviyordum ve sevildiğimi zannediyordum. hayatın bir anda zindan olması, tüm umutların yok olması ne demekmiş öğrendim 20 ağustos 2011 tarihinde. keşke ölseydim dediğim andır o an.
bana babasıyla yaşadığı bir kaç problemi çözmek için bursaya gideceğini söylemişti bir kaç gün öncesinde. bu süre içerisinde telefonunun kapalı olacağını, kendisi müsait olduğunda beni arayacağını söylemişti. üvey annesi ve üvey kardeşleriyle ilgili sıkıntıları vardı ve babasıyla da arası problemliydi. normaldir aile içinde problemler yaşanması, ben de teşvik ettim, bu problemleri sürüncemede bırakmaması ve çözmesi gerekliliği konusunda her türlü de arkasında olduğumu elimden gelen desteği de vereceğimi söyledim. neyse; -
83.
020 Ağustos 2011 günü telefonumdan aradı beni, hal hatır, hoş beş derken iki güne kadar döneceğini söyledi, ramazan bayramında birlikte yurt dışına tatile gidecektik. nerelere gideceğimiz hakkında kısa süre konuştuk sonra telefonum şarjı bitiyor dedi ve telefonu kapandı. şeytan azapta gerek derler ya, o şeytan o azap içerisinde geldi aklıma girdi. bir şeyler vardı yanlış olan, bir şeyler vardı ters giden. akşam 19 civarında işten çıktım evlerimiz çok yakındı, taksiye bindim evinin olduğu ortaklar caddesine gittim. ışıkları yanıyor, balkon kapısı açık ve çarşaflar balkona asılmıştı. taksiden indim. neyle karşılaşacağımı bilmenin öfkesiyle kendimi sakinleştirmeye çalıştım. sapım gereği sakinlişemedim. kapını zilini çalmak veya oradan defolup gitmek arasında bir noktada takıldım kaldım. içimdeki aşkın nefrete öfkenin yıkıma dönüşmesi bir zile basmak kadar yakındı. içimde bir yerler kanamaya başlamıştı. kendimi durdurmam lazımdı, öfkemi kontrol etmeliydim. ya da oradan uzaklaşıp iki gün sona hoş geldin deyip onun oyununa devam etmeliydim. zili çaldım...
-
84.
0kapı ısrarla açılmıyordu... ısrarla zili çalmaya devam ettim. kapı açılmıyordu. bir kaç saniye durdum, geri dönmekle dönmemek arasındaydım, zili çalmaya devam et diyordu içimdeki ses, sağ duyum ise "gibtir git" diyordu. iç sesi duygularım yönetiyordu, öfke, nefret aşktan güçlü bir duyguymuş. zili çalmaya devam ettim. aynı anda zemin katta olan evinin mutfak camından da dış kapıyı açmaya gelen olup olmadığına bakıyordum. ısrarlı çalmalara dayanamamış olmalı ki üstü başı incin vaziyette kapıya yöneldi. mutfak camından beni gördü, elimle kapıyı açmasını işaret ettim. kıpkırmızı bir yüzü vardı. bir dakika deyip içeri döndü, üstüne bir şeyler giyip evinin kapısını kapattıktan sonra apartman kapısına yöneldi. bense bahçe duvarının üzerine oturmuş sessizce bakıyordum. yanıma geldi, buradan uzaklaşabilirmiyiz dedi. içerdekinide çağırmasını söyledim. "onun suçu yok, lütfen burada konuşmayalım" dedi. evinin önünden yürüyerek, evinin karşısında buluna bir sokağa yürüdük, 100 metre falan uzaklaşmış olmalıyız, sanırım bir okul vardı, okulun bahçe demirlerine sırtını dayadı. aldatılmıştım. hayatta ilk kez başıma geliyordu, üstelik böylesine sevdiğim bir kadın tarafından. yüreğimde patlayan yanardağ gözlerimden fışkırıyordu. "neden?" diye sordum. ses vermedi, sesi çıkmıyordu, garip bir şekilde yüzüme bakıyordu, bir parça onur kalmıştı suratında korkuyla karışık. bir kaç kez daha neden diye sordum, hiç ses vermedi. yüzüne sağlam bir tokat attım, arkasına dayandığı demirler olmasa büyük ihtimalle yere düşerdi. ne bir kelime ne bir ah sesi ne bir yakarış, bir tek sözcük. küfür etmeye başladım, aklım uçup gitmişti, kontrol edemiyordum kendimi, sorularıma cevap vermemesi bir yana yüzünde bir tek pişmanlık belirtisi olmaması, öfkeyi büyütüyordu. ne saçma, insan birisini aldatıyorsa neden pişman olsun ki. ortaya çıkmasa mutlu mesut yaşayıp gidecekti nasılsa. bugün pişman olmamasını anlıyorum da o günkü cinnet durumunda anlamam pek mümkün değildi. arka arkaya vuruyordum, sonsuz öfkeyle küfürler ediyordum, bir ara boğazını sıktım, ölüyordu, bıraktım.
-
85.
0"Ağır bir hayatın altında inim inim inleyip ter dökmek.. Ölümden sonraki bir şeyden korkmasa; o kimsenin gidipte dönmediği, o bilinmez dünya ürkütmese bu kadar yüreğini, Kim dayanabilir?
Bilinç.. Bilinç böyle korkak ediyor hepimizi.." WILLIAM SHAKESPEARE -
86.
0nasıl olabilirdi böyle bir şey, son derece mutluydu benimleyken, düşünemeyeceğiniz kadar mutluyduk birlikte olduğumuz zamanlarda, her saniyesinde büyük keyifler alıyor, hayatı doyasıya paylaşıyor ve doyasıya yaşıyorduk. benim gözüm ondan başkasını görmüyor, varsa yok o diyordum. muhteşem bir ciks hayatımız vardı, yanısıra istanbulu birlikte yeniden keşfediyor, akşamları ve hafta sonları muhakkak istanbulu keşfetmek için yollara düşüyorduk. aldatmak bu kadar basit olmamalıydı. bir taraftan öfkemle savaşıyor, diğer taraftan bunu hakedecek ne yaptığımı düşünüyordum, o ise susuyordu. bir ara "seni kaybettiğim için üzgünüm" dedi. daha fazla tahammül edemeyecektim, elimi kaldırdım yüzüne elimin tersiyle bir kez daha vurdum ve, "allah belanı versin" deyip uzaklaştım... bir taksiye bindim, evime geldim, doğru yatak odasına gittim, yatağa girdim, uyumalıydım, uykudan başka beni tedavi edebilecek hiç bir şey yoktu. bir sigara sardım derin derin nefesler çekerek içtim, bir kaç dakika sonra hareket edecek halim kalmamıştı. sızmama rağmen beynimde büyük bir faaliyet vardı, aklıma gelip giden öldürme isteği uyuşmuş bedenime hareket kabiliyeti katmaya yetmiyordu.
-
87.
0sen neyin kafasını yaşıyon yarram??
-
88.
0mk nerdesınız lan am got desek dolusursunuz muallakler ortak olun panpanızın derdıne
-
89.
0yanlıs mı ettik lan sizinle dertlesmeyi dusunmekle
-
90.
0ne zaman gün geceye dönse, ne zaman başıma yastığa koysam tüm acılar yükleniyor üzerime. kendimle olan bu hesabı kapatamıyorum...
-
91.
0up up up
-
92.
0kapı ısrarla açılmıyordu... ısrarla zili çalmaya devam ettim. kapı açılmıyordu. bir kaç saniye durdum, geri dönmekle dönmemek arasındaydım, zili çalmaya devam et diyordu içimdeki ses, sağ duyum ise "gibtir git" diyordu. iç sesi duygularım yönetiyordu, öfke, nefret aşktan güçlü bir duyguymuş. zili çalmaya devam ettim. aynı anda zemin katta olan evinin mutfak camından da dış kapıyı açmaya gelen olup olmadığına bakıyordum. ısrarlı çalmalara dayanamamış olmalı ki üstü başı incin vaziyette kapıya yöneldi. mutfak camından beni gördü, elimle kapıyı açmasını işaret ettim. kıpkırmızı bir yüzü vardı. bir dakika deyip içeri döndü, üstüne bir şeyler giyip evinin kapısını kapattıktan sonra apartman kapısına yöneldi. bense bahçe duvarının üzerine oturmuş sessizce bakıyordum. yanıma geldi, buradan uzaklaşabilirmiyiz dedi. içerdekinide çağırmasını söyledim. "onun suçu yok, lütfen burada konuşmayalım" dedi. evinin önünden yürüyerek, evinin karşısında buluna bir sokağa yürüdük, 100 metre falan uzaklaşmış olmalıyız, sanırım bir okul vardı, okulun bahçe demirlerine sırtını dayadı. aldatılmıştım. hayatta ilk kez başıma geliyordu, üstelik böylesine sevdiğim bir kadın tarafından. yüreğimde patlayan yanardağ gözlerimden fışkırıyordu. "neden?" diye sordum. ses vermedi, sesi çıkmıyordu, garip bir şekilde yüzüme bakıyordu, bir parça onur kalmıştı suratında korkuyla karışık. bir kaç kez daha neden diye sordum, hiç ses vermedi. yüzüne sağlam bir tokat attım, arkasına dayandığı demirler olmasa büyük ihtimalle yere düşerdi. ne bir kelime ne bir ah sesi ne bir yakarış, bir tek sözcük. küfür etmeye başladım, aklım uçup gitmişti, kontrol edemiyordum kendimi, sorularıma cevap vermemesi bir yana yüzünde bir tek pişmanlık belirtisi olmaması, öfkeyi büyütüyordu. ne saçma, insan birisini aldatıyorsa neden pişman olsun ki. ortaya çıkmasa mutlu mesut yaşayıp gidecekti nasılsa. bugün pişman olmamasını anlıyorum da o günkü cinnet durumunda anlamam pek mümkün değildi. arka arkaya vuruyordum, sonsuz öfkeyle küfürler ediyordum, bir ara boğazını sıktım, ölüyordu, bıraktım.
-
93.
0kapı ısrarla açılmıyordu... ısrarla zili çalmaya devam ettim. kapı açılmıyordu. bir kaç saniye durdum, geri dönmekle dönmemek arasındaydım, zili çalmaya devam et diyordu içimdeki ses, sağ duyum ise "gibtir git" diyordu. iç sesi duygularım yönetiyordu, öfke, nefret aşktan güçlü bir duyguymuş. zili çalmaya devam ettim. aynı anda zemin katta olan evinin mutfak camından da dış kapıyı açmaya gelen olup olmadığına bakıyordum. ısrarlı çalmalara dayanamamış olmalı ki üstü başı incin vaziyette kapıya yöneldi. mutfak camından beni gördü, elimle kapıyı açmasını işaret ettim. kıpkırmızı bir yüzü vardı. bir dakika deyip içeri döndü, üstüne bir şeyler giyip evinin kapısını kapattıktan sonra apartman kapısına yöneldi. bense bahçe duvarının üzerine oturmuş sessizce bakıyordum. yanıma geldi, buradan uzaklaşabilirmiyiz dedi. içerdekinide çağırmasını söyledim. "onun suçu yok, lütfen burada konuşmayalım" dedi. evinin önünden yürüyerek, evinin karşısında buluna bir sokağa yürüdük, 100 metre falan uzaklaşmış olmalıyız, sanırım bir okul vardı, okulun bahçe demirlerine sırtını dayadı. aldatılmıştım. hayatta ilk kez başıma geliyordu, üstelik böylesine sevdiğim bir kadın tarafından. yüreğimde patlayan yanardağ gözlerimden fışkırıyordu. "neden?" diye sordum. ses vermedi, sesi çıkmıyordu, garip bir şekilde yüzüme bakıyordu, bir parça onur kalmıştı suratında korkuyla karışık. bir kaç kez daha neden diye sordum, hiç ses vermedi. yüzüne sağlam bir tokat attım, arkasına dayandığı demirler olmasa büyük ihtimalle yere düşerdi. ne bir kelime ne bir ah sesi ne bir yakarış, bir tek sözcük. küfür etmeye başladım, aklım uçup gitmişti, kontrol edemiyordum kendimi, sorularıma cevap vermemesi bir yana yüzünde bir tek pişmanlık belirtisi olmaması, öfkeyi büyütüyordu. ne saçma, insan birisini aldatıyorsa neden pişman olsun ki. ortaya çıkmasa mutlu mesut yaşayıp gidecekti nasılsa. bugün pişman olmamasını anlıyorum da o günkü cinnet durumunda anlamam pek mümkün değildi. arka arkaya vuruyordum, sonsuz öfkeyle küfürler ediyordum, bir ara boğazını sıktım, ölüyordu, bıraktım.
-
94.
0kapı ısrarla açılmıyordu... ısrarla zili çalmaya devam ettim. kapı açılmıyordu. bir kaç saniye durdum, geri dönmekle dönmemek arasındaydım, zili çalmaya devam et diyordu içimdeki ses, sağ duyum ise "gibtir git" diyordu. iç sesi duygularım yönetiyordu, öfke, nefret aşktan güçlü bir duyguymuş. zili çalmaya devam ettim. aynı anda zemin katta olan evinin mutfak camından da dış kapıyı açmaya gelen olup olmadığına bakıyordum. ısrarlı çalmalara dayanamamış olmalı ki üstü başı incin vaziyette kapıya yöneldi. mutfak camından beni gördü, elimle kapıyı açmasını işaret ettim. kıpkırmızı bir yüzü vardı. bir dakika deyip içeri döndü, üstüne bir şeyler giyip evinin kapısını kapattıktan sonra apartman kapısına yöneldi. bense bahçe duvarının üzerine oturmuş sessizce bakıyordum. yanıma geldi, buradan uzaklaşabilirmiyiz dedi. içerdekinide çağırmasını söyledim. "onun suçu yok, lütfen burada konuşmayalım" dedi. evinin önünden yürüyerek, evinin karşısında buluna bir sokağa yürüdük, 100 metre falan uzaklaşmış olmalıyız, sanırım bir okul vardı, okulun bahçe demirlerine sırtını dayadı. aldatılmıştım. hayatta ilk kez başıma geliyordu, üstelik böylesine sevdiğim bir kadın tarafından. yüreğimde patlayan yanardağ gözlerimden fışkırıyordu. "neden?" diye sordum. ses vermedi, sesi çıkmıyordu, garip bir şekilde yüzüme bakıyordu, bir parça onur kalmıştı suratında korkuyla karışık. bir kaç kez daha neden diye sordum, hiç ses vermedi. yüzüne sağlam bir tokat attım, arkasına dayandığı demirler olmasa büyük ihtimalle yere düşerdi. ne bir kelime ne bir ah sesi ne bir yakarış, bir tek sözcük. küfür etmeye başladım, aklım uçup gitmişti, kontrol edemiyordum kendimi, sorularıma cevap vermemesi bir yana yüzünde bir tek pişmanlık belirtisi olmaması, öfkeyi büyütüyordu. ne saçma, insan birisini aldatıyorsa neden pişman olsun ki. ortaya çıkmasa mutlu mesut yaşayıp gidecekti nasılsa. bugün pişman olmamasını anlıyorum da o günkü cinnet durumunda anlamam pek mümkün değildi. arka arkaya vuruyordum, sonsuz öfkeyle küfürler ediyordum, bir ara boğazını sıktım, ölüyordu, bıraktım.
-
95.
0@39 o ne demek mk sende ac panpa baslıgını oturup dertleselim baslıgı gibmene gerek yok
-
hayvannseverkıız
-
niyet ettim silik yemeye bu muymuş
-
niyet ettim silik yemeye bu sen misin la
-
google a deutçland kasap mı yazdın
-
namık da benden yanaa
-
zalinazurtun futbol muhabbeti yapacak
-
michael gibofield yeni keşfettiği kelimeyle oynuyo
-
nasyonel sosyalizm arama gecmisi
-
ibretlik kayra editt
-
31spora sövesim gelmiyor aga artık
-
nasyonel sosyalizm façan yansın
-
yaklaşık 260 bin tl kanzi
-
bu incelcanin adi azad diye
-
9 sene once benide ayni yerden atmislardi
-
andrew tate den nasyonel sosyalizm yorumu
-
yol aga bişeyler ekgib sözlükte
-
hay ananı rizenin çay tarlalarında
-
melek goz sentenza günlük mesai
-
hüüüüp selam beyler
-
nasyonel sosyalizm anani bacini
-
whatsapptan ppsi böyle olan bi kız mesaj atmış
-
kontrolsüz öfke beni yalnızlaştırdı
-
mikropcan radiyallahu anh
-
hayat artığı spor yapıyor
-
sözlüğün bittini teyit için bugün noter gelicek
-
şöyle allahsız kitapsız minyon ufak çeneli
-
kırmızı pelerinli o ananı
-
tegmen karari dogru abi
-
efso sac trasi amg
-
idollerim sıralı liste
- / 3