/i/Soru Cevap

Bilmemek değil başlık açmamak ayıptır...
  1. 1.
    +15 -3
    ne bileyim şimdi dini açıdan düşünürsek bile çok saçma
    sonsuza kadar cennette olsam ne yazar insan sıkılır lan hem sonsuzluk da nedir amk hiç bitmicek düşünsenize çılgınlık huriler falan da çekmez ilgimizi ne var tanrı bir tane güncelleme yayınlar aciksüel oluruz zaten tanrı neden bizle ugraşıyor ki bizim gibi degersiz varlıkları sınav yapsa cennete cehenneme gönderse ne olacak yani anlamış degilim
    istediğiniz kadar eksileyin ama beyler bunları siz de düşünmüyorsanız sizin dıbınıza koyayım
    din dersinde sorgulayın bu kadar şey tesadüf eseri olamaz yaradan vardır derlerdi hatta bi tane çizgi film vardı veledin biri adada tek başına yaşıyodu kendi başına allahın oldugunu buluyodu bilenler bilir eskiden gösterirlerdi müslüman tarzan gibi bişey işte onun gibi olmamızı isterlerdi ama ben biraz daha sorgulardım yaradan nasıl oldu o zman diye sorardım ona insanın aklı yetmez derdi hoca işte ben o hocanın da dıbına koyim

    beyler moralim bozuk oldugunda falan hep böyle şeyler düşünüyorum sonra derdimi gibeyim diyip yatıyorum çok iyi geliyor iyi geceler hadi
    ···
  1. 2.
    +9 -4
    Ölüm anında ruh, bu dünyadaki insanların içinde yaşadıkları boyuttan ayrılırken, geride cansız bedenini bırakır.
    Deri değiştiren canlılar gibi, bu dünyadaki bedenini geride bırakır ve asıl hayatına doğru ilerler.
    Ancak geride kalan bedenin karşılaşacakları da ibret vericidir.
    Özellikle bu bedene hayattayken gereğinden fazla değer verenler için.
    Peki öldükten sonra bu bedenin başına neler geleceğini ayrıntılı olarak düşündünüz mü hiç?
    Bir gün öleceksiniz. Belki hiç beklenmedik bir şekilde. Ekmek almak için bakkala giderken yolda bir araba kazası geçireceksiniz. Ya da amansız bir hastalık hayatınıza son verecek. Veya bir anda kalbiniz duracak.
    Böylece ölümü tatmaya başlayacaksınız.

    Bu andan itibaren de, bedeninizle hiçbir ilişkiniz kalmayacak.
    Hayat boyu "ben" dediğiniz ve sahiplendiğiniz o beden, sıradan bir et parçası haline gelecek. Ölümünüzle birlikte bedeninizi başka insanlar taşımaya başlayacaklar.
    Etrafta ağlayanlar, "daha dün buradaydı", "dağ gibi adamdı" diyenler olacak. Sonra o bedeni alıp evin bir odasına, belki de morga koyacaklar. Orada bir gece bekleyecek. Ertesi gün gömme işlemleri başlayacak.
    Cansız bedeni alıp gasilhaneye zütürecekler. Görevli, kaskatı kesilmiş olan bedeninizi soğuk suyla yıkayacak. Ancak bu aşamada ölümün izleri de bedende aşikar hale gelecek. Morarmalar başlayacak.

    Daha sonra bedeni beyaz bir bezle, kefenle saracaklar. Sonra da tahta tabuta koyup üstüne yeşil bir örtü örtecekler.
    Cenaze arabası gelecek, tabutu devralacak. Araba mezarlığa doğru ilerlerken, yolda hayat devam edecek.
    Bazı insanlar cenaze geçiyor diye saygı gösterecek, çoğu kendi işine bakacak. Sonra mezarlığa gelinecek.
    Tabut, sizi sevenler ya da seviyor gibi görünenler tarafından ellerde taşınacak.
    Etrafta muhtemelen yine ağlayanlar, sızlananlar olacak. Sonra o kaçınılmaz yere, mezara gelinecek. Üstünde sizin isminiz yazılı... Bedeni tabuttan çıkarıp beyaz kefenle birlikte mezarın içine atacaklar. Ve sonra son işyapılacak. Ellerine kürek alanlar, beyaz kefenin içindeki bedenin üzerine toprak atmaya başlayacaklar.
    Kefenin ağzını açıp içine de toprak atacaklar. Ağzınıza, burnunuza, boğazınıza, gözlerinize topraklar dolacak. Topraklar yavaş yavaş kefeni örtecek. Biraz sonra işleri bitecek ve gidecekler. cocuklar ve sevdiklerimiz bizi bir an birakip gitmek icin acele edecekler.. yahu biraz yanimda kalsaydiniz diye dusunecek mevta...
    ama ben de babami topraga koydugumuzda hemen kacmamis mi idim?

    Mezarlık her zamanki derin sessizliğine bürünecek. Gidenler, kendi hayatlarına geri dönecekler, ama gömülen beden için artık hayatın hiçbir anlamı kalmamış olacak.
    Dünyadaki hiçbir güzellik, hiçbir güzel ev, güzel insan, güzel manzara artık o beden için bir şey ifade etmeyecek.
    Bedeniniz, hiçbir dostunuzla artık görüşemeyecek. Beden için var olan tek şey, artık yalnızca toprak ve onun içindeki bakteri ve kurtlar olacak.
    Öldükten Sonra Ne Hale Geleceğinizi Hiç Düşündünüz mü?
    Zaten gömülmenizle birlikte bedeniniz hem içten hem de dıştan gelen etkilerle hızlı bir parçalanma sürecine girecek.
    Vücutta oksijen kalmayacağından, bir süre sonra mikroplar faaliyete geçerek bedene yayılacaklar.
    Karında toplanan gazlar cesedi şişirecek ve bu şişlik vücudun her tarafına yayılarak, bedeni tanınmaz hale getirecek.
    Bundan sonra gazın diyaframa yaptığı basınçtan dolayı ağızdan ve burundan kanlı köpükler gelmeye başlayacak.
    Çürüme ilerledikçe kıllar, tırnaklar, avuç içleri ve tabanlar yerlerinden ayrılacaklar.
    Bu dışdeğişmeyle beraber, iç organlarda da (akciğer, kalp ve karaciğerde) çürüme başlayacak.
    En korkunç olay ise bu noktada gerçekleşecek; karın bölgesinde toplanan gazlar deriyi zayıf noktasından patlatacaklar ve bedenden tahammül edilmez derecede pis kokular yayılacak. (Ölü insan kokusu, dünyanın en iğrenç kokularındandır.)
    Bu süre içinde kafadan başlamak üzere, adaleler de yerlerinden ayrılacak.
    Cilt ve yumuşak kısımlar tamamen dökülecek ve iskelet gözükmeye başlayacak.

    Böylece "en güzel bir biçimde" yaratılmış olan insan hayatı, olabilecek en korkunç biçimde sona erecek.
    Peki neden?
    insan vücudunun öldükten sonra bu hale getirilmesi Allah'ın dilemesiyledir.
    Ve bunun çok büyük bir hikmeti vardır. insan, kendisinin aslında bedenden ibaret olmadığını, bedeninin yalnızca kendisine giydirilmiş geçici bir kılıf olduğunu, bu korkunç sonu görerek anlamalı, bedenin ötesinde bir varlığı olduğunu hissetmelidir.
    insan, sadece bedenden ibaret olamayacağını, bedenin ötesinde onu bir araç olarak kullanan ruhun var olduğunu anlamalıdır.

    Allah kendini "et ve kemikten" ibaret sanan insana, belki de bunun bir aldanışolduğunu kavratmak için böyle ibret verici bir son hazırlamıştır.
    insan, bedeninin ölümüne bakmalı, bu geçici dünyada adeta sonsuza kadar kalacakmış gibi sahiplendiği ve bütün arzularına boyun eğdiği bedeninin akıbeti hakkında düşünmelidir.
    O beden toprağın altında çürüyecek, kurtlanacak ve iskelete dönüşecektir.
    DÜNYA HAYATININ GEÇiCiLiĞi
    Hiç düşündünüz mü?
    Neden insan sık sık temizlenmek zorundadır? Neden temizliğine, bakımına dikkat etmezse, vücudu, ağzı kokar, cildi ve saçı yağlanır? Neden terler ve bu terin kokusu son derece kötüdür?
    insanın aksine, çicekler son derece güzel kokulara sahiptirler.

    Gül ya da karanfil, pis çamurlu bir toprakta yetişmelerine rağmen binlerce yıldır son derece güzel kokarlar. Ama insan, biraz dikkat etmediğinde kötü kokmaya başlar ve bunu ancak iyi bir bakımla engelleyebilir.
    Neden böyle olduğunu, insanın neden bu şekilde bir ekgiblikle yaratıldığını hiç düşündünüz mü? Allah'ın neden çiçekleri güzel kokulu yaparken, insan bedeninin bu şekilde acizliklerle dolu olduğunu hiç aklınıza getirdiniz mi?

    insan yalnızca bu saydığımız özelliklerle kalmaz; yorulur, acıkır, susar, canı acır, midesi bulanır, hastalanır…
    insanlara bunlar doğal şeylermiş gibi gelir, ama bu bir aldanıştır.
    insan hiçbir zaman kötü kokmayabilir, hiçbir zaman başağrısı çekmeyebilir, hiçbir zaman hasta olmayabilirdi.
    Tüm bu zorluklar, "tesadüfen" oluşmuş değil, özel olarak yaratılmışlardır.
    Allah, insanı belirli bir amaç, belirli bir hikmet doğrultusunda bu şekilde yaratmıştır.
    Bu amaçlardan biri; insanın aciz bir varlık, bir "kul" olduğunu anlamasıdır.
    Ekgibsiz, mükemmel olmak Allah'ın vasfıdır, O'nun kulu olan insan ise sonsuz derecede ekgib zayıftır ve dolayısıyla O'na sonsuz derecede muhtaçtır.

    Allah bir ayette, konuyu çok hikmetli bir biçimde açıklar:
    "Ey insanlar, siz Allah'a (karşı fakir olan) muhtaçlarsınız; Allah ise, Ganiy (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan)dır, Hamid (övülmeye layık)tır. Dileyecek olsa, sizi giderir (yok eder) ve yepyeni bir halk getirir. Bu, Allah'a göre güç değildir."
    (Fatır Suresi, 15-17)

    insanın sahip olduğu kusur ve ekgibliklerin başka bir amacı ise, bu yurdun geçiciliğini hatırlatmasıdır.
    Çünkü söz konusu kusur ve ekgiblikler, bu dünyadaki bedene mahsusturlar.
    Ahirette, cennet ehli yeni bir bedenle, ekgibsiz ve kusursuz bir şekilde yaratılacaktır. Bu dünyadaki zayıf, ekgib, kusurlu beden, müminin gerçek bedeni değildir, geçici bir süre içinde kaldığı bir kalıptır.

    Herşeyden önemlisi, en mükemmel görünen insan bile mutlaka yaşlanır ve ölür.
    Beklenmedik bir anda bir kazayla paramparça olabilir. Dünyadaki beden gibi, dünyanın bizzat kendisi de ekgib, kusurlu, yetersiz ve geçicidir.

    Bütün çiçekler mutlaka solar, en güzel yiyecekler çürür, bozulur, kokuşur. Tüm bunlar bu dünyaya mahsus ekgib ve kusurlardır.

    Bizlere tanınan kısa dünya hayatı da, taşıdığımız beden de Allah'ın çok kısa bir süre için verdiği geçici emanetlerdir.
    Sonsuz bir yaşantı ve mükemmel bir yaratılışise yalnızca ahirete mahsustur. Rabbimiz bir ayetinde şöyle buyurur:

    "Size verilen herhangi bir şey, dünya hayatının metaı (kısa süreli faydalanması)dır. Allah Katında olan ise, daha hayırlı ve daha süreklidir. (Bu da) iman edip Rablerine tevekkül edenler içindir."
    (Şura Suresi, 36)
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +9
      ulan öldünde mi yazıyon ?
      ···
      1. 1.
        -2
        anadan babadan prim yapmayın amk
        ···
    2. 2.
      +1
      Hahahahagibtir :d
      ···
  2. 3.
    +1
    Sonsuzluk ve ebedi yaşam kavrdıbını nasıl aciklayacaz
    ···
  3. 4.
    +1
    öbür dünyada zaman mekan gibi kavramlar olmaz belki. zaman ve mekan kavramı olmadan insan düşünemez. öyleyse cennette ne ile karşılaşacağımızı bilemeyiz.
    ···
  4. 5.
    0
    çizgi film iyiydi lan kanat falan takıyordu geyik büyütüyordu bunu ölüyordu falan duygulandım a.q
    ···
  5. 6.
    0
    lan bide şöyle düşün ya hiç bişey doğru değilse ? ya ölünce doğumdan öncesi gibi yani bi hiç olacaksın. o daha korkutucu
    ···
  6. 7.
    0
    yokolcan kanka doğmadan önceki the end
    ···
  7. 8.
    0
    ölünce matrixten çıkıcaz ve bizi bu dünyaya hapsedene karşı olan mücadelede bizden öncekilerin yerini alıcaz bro
    ···
  8. 9.
    +1
    Cennette inci sözlük varmı
    ···
  9. 10.
    0
    Zebaniler grup yapcakmış öyle duydum
    ···
  10. 11.
    +1
    gömecekler
    ···
  11. 12.
    +3
    bu dünyaya hapsolmak tak gibi bir şey. evrenin ucu bucağı yok, sınırını bilmiyoruz. milyarlarca dıbına kodumun yıldızları, gezegenleri, galaksileri var ve hiçbirine ulaşamıyoruz. ölelim de ne tak olacaksa olsun yoksa ben kafayı yiyeceğim. bu kadar şeyin amacı nedir aq? hepsi gibtiğimin insanları için var demeyin fena olur.
    ···
  12. 13.
    +3
    ölüm diye bişey yok panpa.. sadece vücudun kontrolünü kaybediyorsun aslında bu bedenin bir prototip ölüm denilen şey sadece bu vücutla bağlantıyı kaybediyorsun olay bu. ölüm esnasında beyinde salgılanan bir şey var bu bağlantıyı kesiyor başka bir boyuta geçiyorsun şuan gözlerinin algılayamadığı bir boyut. korkma yani
    ···
  13. 14.
    0
    sen her türlü yaraklardasın panpa
    ···
  14. 15.
    +4 -1
    Döngü... Siz bir enerjisiniz ve yok olmayacaksınız. Farklı formlarda varlığınızı sürdüreceksiniz. Tabi aklınız hemen eşkiya isimli filmin "seni toprağa gömecekler. toprağın özüne ineceksin. sonra orada bir çiçek açacak. Üzerine bir arı konacak. Belki o arı ben olacağım." repliğine gitmesin. Öyle değil. Hiç bir varlık geriye doğru evrimleşmez. Bunlar temel bunları yazdık.

    Gelelim klagib hikayeye. Tanrı beni neden yok edemedi? Çünkü yok edemez. Sebebiyse en temel fizik kuralıdır; varolan enerji yok olmaz, sadece form değiştirir. Bunu da yazdık kenara. Şimdi sonuca gelelim;

    insanlar mistik oluşumlar, spiritüel localar kurdular ve aydınlanmaya çalıştılar. Başaranlar oldu. Fakat birçokları dünya denen yanılsama içerisinde para, aşk, ciks, lüks merakı, ideoloji, dinler, ırklar v.b. bir çok perdenin arkasını asla göremedi. Bunlar çok kalın perdelerdir. Aydınlanan insanlar döngülerini kontrol altına alırlar ve tanrı onlara tesir edemez. Ölürler ama nerede ve nasıl doğacaklarını bilirler. Her şey kontrol altındadır ve belli bir yaştan sonra gerçekleştirilen ritüellerle yaşanmışlıklarını hatırlarlar. Onlar karanlıklarını aydınlatırlar. Siz de aydınlatabilirsiniz.

    Gelelim tanrı nasıl varoldu sorusunun cevabına. Evren mini atomik bir yapıdır. Keşfettiğimiz evren, varolan evrenin çok ufak bir parçasıdır. Farklı dünyalar ve farklı galaksiler olduğu zaten kabul edilen bir gerçek fakat bunların sayıları tahmin edildiğinden çok daha fazla. içinde bulunduğumuz evrenin tek büyük tanrısı bu atomik yapının sahibidir ama bunun gibi bir çok yapı var. Bizimle alakası olmayan ve bu formla asla ulaşamayacağımız evrenler. Onların da her biri tek büyük tanrıları tarafından yönetilir. Eminim her birinin de benim gibi bir şeytanı vardır. Asıl garip olansa şu; bilinmeyen bir güç var. Tanrının ötesinde. Bütün enerji ona ait. Yalın bir dille özetleyecek olursam bu evrenin sahibi, tapılan, her şeye kadir gördüğünüz tek tanrı bir dere beyi. Bu evren onun ama bir kral var. O hepsinin sahibi ve evrende onun hakkında bir şeyler bilen hiç bir varlık yok. Tanrı da dahil. Sadece varlığı biliniyor ve bu döngüyü onun başlattığı.

    Materyalist arkadaşlar içinde şöyle ilginç bir anektodum var; bir toz ve bir gaz bulutu çarpışır ve güneş sistemi oluşur. Üçüncü gezegen dünya yaşama en elverişli yerdir ve dünyada yaşam oluşur. Bunlar gerçektir, bilim ilahi dinlerden daha kesindir. Tanrı da teknolojik bir yapıya sahiptir. Bunu anlatması uzun sürer ve çok karışık. Fakat öncesi? Hiç bir şeyden geliyor olmak için fazla sebep var. Dinlere inanmamak çok doğal ve mantıklı bir sebep çünkü onlar miyadını doldurdu ve yok oluyorlar. Sistem yeni bir düzen kuruyor. insanlar dine ihtiyaç duyuyor ve her varlık din olmadan yaşayabilecek düzeyde değil. Şuan insanlar cehennem korkusuna sahip olmasaydı oluşacak kaosun önüne hiç kimse geçemezdi. Fakat bu demek değil ki cehennem var... Sadece insanları zihnen olgun değildi ve ödül - ceza sistemiyle eğitilmeye ihtiyacı vardı. Deistler, agnostikler ve şüpheciler doğru yerde fakat daha fazlası var. Dinlerle beyninizi bulandırmayın ve ateizmle kendinizi tembelleştirmeyin. Yoktur deyip geçmek ve bir dine körlemesine tapmak arasında fark yok. Hayat çok kısa ve siz biriktiriyorsunuz. Siz elinizdeki kazmayla bilinmezlik kayasına vurdukça elbet o kaya parçalanacak ve siz aydınlanacaksınız.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Beni biliyorsun zaten. Peki Mevlana, Yunus Emre gibi ermiş kişiler neden dine inanıyorlar dı ?
      ···
    2. 2.
      0
      "Ete kemiğe büründüm, yunus gibi göründüm." sözü yunus emre'ye ait bir sözdür. Altını eşeler ve yunus emre'nin diğer sözlerini de incelersen açık bir şekilde reenkarnasyon vurgusunu farkedersin.

      Mevlana konusuna gelecek olursak; Semazen duruşunu http://www.ustaellerden.c...zimleri-Siyah-Beyaz-2.jpg

      Baphomet: http://www.paranormals.ne...oads/2015/07/Baphomet.png

      Matrix 1'de, matrix progrdıbını Neo'ya anlatan morpheus'un duruşu http://illuminatisymbols....amp;w=670&h=&zc=1

      Onlar dine inanıyorlardı fakat herkesten farklı inanıyorlardı. Onlar zamanının ötesinde insanlardı. bu zamanda bile bir çok insanın erişemediği bilgeliğe erişmişlerdi. Sen zaten bunların hepsini öğreneceksin.
      ···