/i/Siyaset

Saygı Çerçevesinde Özgür Siyaset Platformu
  1. 1.
    +11 -2
    Olağanüstü hal ile sıkı yönetimi birbirinden ayırmak gerekir. Olağanüstü hal, siviller yönetimdeyken gerçekleşirken, sıkı yönetim ise askerler yönetimdeyken olur.

    Olağanüstü hal ilanı 1982 Anayası\'na göre 2 şekilde ilan edilebilir. Birincisi tabiî afet ve ağır ekonomik bunalım sebebiyle, diğeri ise şiddet olaylarının yaygınlaşması ve kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması sebepleriyle. 20 Temmuz 2016 akşamı ilan edilen tabi ki de ikincisi idi.

    Olağanüstü hal demin de sözünü ettiğim gibi Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu\'nun Millî Güvenlik Kurulu\'nun da görüşünü almasından sonra yurdun bir veya birden fazla bölümünde ya da bütününde ilan edilebilir. Bu ilan Resmi Gazete\'de yayımlanır ve derhal TBMM\'nin onayına sunulur. Bakanlar Kurulu en fazla 6 aylık OHAL ilan edebilir. 6 aydan sonra Bakanlar Kurulu\'nun istemince OHAL, TBMM tarafından 4\'er ay uzatılabilir ya da kaldırılabilir.

    Şimdi akıllarımızda asıl yer eden soruya gelelim. Bu olağanüstü hal toplumu nasıl etkileyecek?

    Olağanüstü halin amacı aslında devletin bekası için devletin, bireylerin temel hak ve özgürlüklerini kısıtlaması hatta ve hatta askıya almasıdır. Bu yüzden tabi ki bireylerin birçok anayasal hakkı savunmasız kalıyor. Şiddet hareketlerinde alınacak tedbirlerin listesi epey uzun. Hepsine bakmak isterseniz, 2935 sayılı olağanüstü hal kanununda 2. Kısım, 3.Bölüme göz atabilirsiniz. Ben kopyala yapıştır yapmak istemediğim için kısıtlanabilir temel hak ve özgürlüklerden çok kısıtlanamayan temel hak ve özgürlüklere değinmeyi tercih ettim. Sebebi ise oldukça dar bir alan olması. Anayasamızın 15. maddesi olağanüstü haller için kendi kendine bir kısıtlama getirmiştir : \"... milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir... \"

    2004 öncesi madde buradan ibaret iken 2004 anayasa değişiklikleri sonucu, olağanüstü hallerde bile dokunulamayacak temel haklar ve özgürlükler düzenlenmiştir. Buna göre yaşama hakkı, vücut bütünlüğü hakkı, din, vicdan ve düşünce hürriyeti, suçların ve cezaların geriye yürümezliği ve suçluluğun mahkeme kararıyla belirlenene kadar suçlu sayılamayacağı olağanüstü hallerde bile dokunulamaz haklar ve hürriyetler arasına girmiştir. Maddenin devamı : \"Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucu meydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.\"

    Bu temel hak ve özgürlükler dışında kalanlar ise yürütme tarafından sınırlandırılabilir. Olası uygulanabilecek tedbirlerin bazılarını sayalım :

    1-Sokağa çıkma yasağı,
    2-Kişilerin üstünü, aracını aratmak ve bulunulan eşyalara delil ya da suç eşyası olarak el koymak,
    3-Gazete, dergi, kitap, el ilanı ve benzerlerinin basılmasını, çoğaltılmasını, yayımlanmasını ve dağıtılmasını yasaklamak ya da izne bağlamak,
    4-Kamu düzeni veya güvenliğini bozabileceği kanısı uyandırılan kişi ve toplulukların bölgeye giriş ve çıkışını düzenlemek, kayıtlamak veya yasaklamak,
    5-Bölgede OHAL hizmetlerinin yürütülmesi için görevli personelin yıllık iznini sınırlandırmak ya da kaldırmak,
    6-Resmi ve özel her kademede eğitim ve öğretim kurumlarında öğrenime ara vermek ve öğrenci yurtlarını süreli ya da süresiz kapatmak,
    7-Gerekli görülen zaruri ihtiyaç maddelerinin dağıtımını düzenlemek.

    Yukarıda sayılan ve bütününü üstte verdiğim linkten okuyabileceğiniz bu tedbirlerin hepsi alınacak diye bir durum yok. Bir veya iki tanesi uygulanabileceği gibi tümü de uygulanabilir. Bu tamamen hükümetin izleyeceği yola ve kamu menfaatine bağlı bir durum. Yani OHAL ilan edilince bütün tedbirler uygulamaya konulacak diye bir kaide yok.



    Olağanüstü hali sanırım anladık. Gelelim olağanüstü halin hangi yöntemle yönetileceğine. Bunun için Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu\'nun (CBBTBK) elinde güçlü bir koz var. Bu koz ise \"Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnamesi\" adıyla geçiyor. Yani OHAL KHK\'si.

    Gelin OLAĞAN HAL KHK\'leri ile OLAĞANÜSTÜ HAL KHK\'lerinin farkına birlikte göz atalım.

    OLAĞAN durumlarda Bakanlar Kurulunun Kanun Hükmünde Kararname çıkarma yetkisi vardır. Fakat bunun için önce meclisten bir \"yetki kanunu\" alması gerekir. Bu yetki kanununda meclis, bakanlar kuruluna bir çerçeve çizer.Bu çerçeve amaç, kapsam, ilke ve süre ile sınırlandırılmıştır. Amaç unusuru ile Bakanlar Kurulu\'na yetki kanununun neden verildiği yazılır. Örneğin \"Sağlık personellerinin mesai saatleri ile ilgili düzenleme\" yada \"Şehirlerde çöp toplama usulleri ile ilgili düzenleme\" şeklinde bir amaç çizer. Kapsam unsuru ile çıkarılacak KHK\'nin kapsam bakımından hangi konularla ilgili olduğunu gösterir. ilke unsuru ile KHK\'de ilkenin özüne uygun olması denetlenir. Örneğin Bakanlar Kurulu elektrikle ilgili bir düzenleme yapmak istiyorsa tüm elektrikleri kesemez. Süre unsuru ise belirlenen sürede Bakanlar Kurulu\'nun ne kadar KHK çıkaracağını gösterir. Bu süreden sonra çıkarılan KHK\'ler hükümsüzdür.

    KHK\'ler Resmi Gazete\'de yayımlandığı gün TBMM\'ne sunulur. TBMM, KHK\'yi onaylayabilir, reddedebilir veya değiştirerek kabul edebilir.

    Yani sıralama şöyledir. Bakanlar Kurulu\'nun isteği doğrultusunda Meclis, BK\'ye yetki kanunu çıkarır- BK, KHK\'yi yayımlar- en son Meclis onay kanunu ile KHK\'yi kanunlaştırır.

    Ayrıca Bakanlar Kurulu, KHK çıkarırken sosyal haklar hariç, temel hak ve özgürlükleri düzenleyemez.

    KHK için denetim yolu açıktır. Anayasa Mahkemesi KHK’lerin Anayasaya uygunluğunu hem şekil bakımından hem de esas bakımından denetleyebilir.

    Buraya kadar söylediklerim hepsi OLAĞAN DÖNEM KHK\'leri için geçerliydi.

    Şimdi ise asıl konumuz olan OLAĞANÜSTÜ HAL KHK\'lere bakalım.

    OLAĞANÜSTÜ HAL KHK\'lerinde Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu OHAL KHK\'si çıkarma yetkisine sahiptir. Bu OHAL KHK\'leri için yetki kanunu gerekmez. Yani demin saydığım amaç,kapsam,ilke ve süre sınırlaması yoktur. KHK\'yi yetki kanunu olmadan yayımlar.
    Bu yayınlanan KHK aynı gün TBMM\'ne sunulur. TBMM, olağanüstü hâl KHK’sini reddedebilir, aynen veya değiştirerek kabul edebilir. Yani onay kanunu vardır.

    CBBTBK kararıyla temel hak ve özgürlükler aleyhine OHAL KHK\'si çıkarılabilir. Sadece en başta dediğim Anayasa madde 15\'deki hükümler saklıdır.

    OHAL KHK\'leri için denetim yolu kapalıdır. Anayasa Mahkemesine ne esastan ne de şekilden hiçbir şekilde başvurulamaz. (istisnai olarak Anayasa Mahkemesi\'ne başvurulunca AYM süre veya yer bakımından karar verebilir. Örneğin sadece izmir\'de uygulanan OHAL kararında istanbul ilinde uygulamak için OHAL KHK\'si çıkarılamaz. Lakin bu mevcut durumda tüm ülkede OHAL ilan olunduğu için bu durum şu an geçerli değildir. Diğer bir durum ise süre unsurunda bulunmaktadır. Örneğin bütün gökdelenlerin yıkılması için çıkarılan bir OHAL KHK\'si, OHAL ortadan kalkınca da etki devam edeceği için süre unsuru gerekçesiyle -yani gökdelenler yıkıldı bir kere- AYM tarafından OHAL KHK\'si iptal edilebilir.)

    Sonuç olarak Olağan Hal KHK\'leri hem başlangıcında hem sonunda Meclis denetiminde ayrıca AYM denetimi de açık. Temel hak ve özgürlüklerin düzenlenememe yasağı da mevcut.

    Lakin OHAL KHK\'leri, sadece bitiminde Meclis denetimine tabi. Yetki kanunu, AYM denetimi ve temel hak ve özgürlüklere dokunma yasağı bulunmamakta. Bu yüzden Olağanüstü Hal Kanun Hükmünde Kararnameleri yürütmenin elindeki geniş ve neredeyse denetimsiz bir güç diyebiliriz.

    kaynak : http://siyasetteneleroluyor.blogspot.com.tr
    Tümünü Göster
    ···