evet beyler bayanlar, sürükleyeceğim sizi,
o kadar sürükleyeceğim ki bana küfür edeceksiniz..
başlıyorum, ilgilenenler belli etsin kendini ona göre devam ederim.
Dersleri terk etmem mümkün değildi ve her hafta sınıfa birbirinden ciksi kıyafetlerle gelen, etrafa tebessümler dağıtıp bir anlayış abidesi gibi konuşan hoca diyordu ki, " Şiddetli alkol ve uyuşturucu kullanma isteği tıpkı bir deniz dalgası gibi gelip geçicidir. istek aniden gelir. Ancak belirli bir zamanla sınırlıdır, birkaç dakika içinde geçer."
parmağımı kaldırdım, "evett" diye innleyerek söz verdi.
"Hocam" dedim, "tsunami de böyledir."
...
Denetimli serbestlik bürosu'nu da anasının ıstırabına yapmışlar, iŞTOÇ'a, sonunda hapis olmasa gitmezdim,
el mahkum züt gardiyan bindik otobüse gittik oraya da günü gelince..
Teorik dersleri anlatan kadın yirmi beş yaşlarında, dalgalı saçlı,ela gözlü, beyaz önlük, topuklu çizme ve daracık bir kot pantolon giymiş, ince sesli ve sevimli yüzündeki çocukça ifade henüz kaybolmamış bir kadındı, tam benim kalemimdi, bu yadsınamaz, adını unuttum belki de hiç söylememiştir. "Hangi durumlarda alkol ve uyuşturucu kullanma isteğimizi kontrol etmekte zorlanırız?" diye sormuştu ilk derste, sanki kendisi de alkol be uyuşturucu müptelasıymış gibi. Bir kağıt dağıtmıştı sonra, üstünde alkol ve uyuşturucu kullanma isteği doğurabilecek durumlar yazıyordu, işaretlememizi istemişti, kendimi iyi hissettiğimde, üzgün olduğumda, kızgın olduğumda, çok duygulanınca, kutlama ve davetlerde, bedava alkol ve uyuşturucu bulduğumda... böyle devam ediyordu. hepsini işaretleyip geri verdim. Yüzündeki sevimli ifade bir anda değişti, taka bakar gibi baktı bana, sanki kağıtta yazanların hepsini işaretlemekle ona hakaret etmiştim, Allah kahretsin, öyle bir niyetim yoktu kesinlikle, bu durumların hepsinde içmiştim ben, gerçeğin peşinde değil miydik?