/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +214 -24
    En başta belirtmek istiyorum ilk hikayenin devamı değildir. Sadece ilk hikayemin başlığıyla açmak istedim.

    ilk hikayem: (bkz: http://www.incisozluk.com.tr/e/173268801/)

    Hikaye bir günlüğün sayfalarından olup, gerçekliği tartışmaya açıktır.. Hırs ve intikam duygusunun bir insanı nasıl değiştirdiğini hissediceksiniz. bu hikayede kendinizden kesitler göreceksiniz.

    Bu gün Sıla 11'de beni aradı. Yeni uyanmıştım. Sesinden ne kadar heyecanlı olduğu belliydi. Günaydın canımın içiii.. Hemen her zaman ki kafeye gelmeni istiyorum. Kargom geldi çok sevinçliyim. Ben varmak üzereyim. Öpüyorum diyip daha cevap dahi vermeme fırsat vermeden kapadı. Benimse daha afyonum patlamamıştı ne olduğunu anlam veremeden üstüme öylesine bir şeyler giyip çıktım. Kafeye vardığımda her zaman ki masamızda beni bekliyordu. Beni görünce ayağa kalktı yanına gittim. Öyle sıkı sarıldı ki bir an nefes alamadım. Seni 2 gün göremedim ama nasıl özlemişim dedi. Bende canım diyerek gülümseyip oturdum. Ee.. Seni bu kadar heyecanlandıran ne canım? dedim. 3. Yılımız için sipariş ettiğim kargo geldi. Biliyorum aslında yarin 3. yılımız doluyor ama bekleyemedim ne yapayım diyerek aşağıdan bir poşet çıkardı masanın üzerine.

    Poşetten bir kutu çıkarttı ve açtı içinde 2 tane yüzük vardı. iştee yüzüklerimiiiz ! dedi. Tam ağzımı açacakken tekrar lafa girdi. Normal yüzük değil amaaa bunları taktığımızda kalp ritmimizi hissedebilcez bitanemm elini uzat bakiim dedi. Gülümseyerek elimi uzattım. Yüzüğü parmağıma taktı ve kendi elini uzatıp sıra sende dedi. Bende diğer yüzüğü alıp parmağına taktım. O sırada yüzüklere dokundu ve gerçekten kalbini hissetmeye başlamıştım. Çok hoşuma gitmişti kendisi ise duramadı yerinde ve aayyyy diyerek yerinden kalkıp bana sarıldı daha sonra Aşkım annem beni bekliyor. Alışverişe çıkıcaz bunu vermek için kaçamak yaptım gitmem gerekiyor dedi. Peki aşkım dedim. Ayağa kalkıp öptüm oda beni öptü ve ayrıldık.

    Eve giderken içimden Ulan çok şanslısın olum ya.. Cidden çok şanslısın. Bu kız senin şansın.. diyordum. Eve gittim annem kahvaltı hazırlamıştı ama ben uykumu alamamıştım. Çünkü dün spora başlamıştım ve ilk günün hamlığıyla ölü gibiydim. Kahvaltı yapmıycamı söyleyip yatağıma attım kendimi.

    Gözümü açtığımda saat gece 11 olmuştu ve başım ağrıyordu. Telefonumu elime aldığımda 17 mesaj ve 3 cevapsız arama vardı sıladan. Mesajları açmaya başladım.

    Aşkım akşam Rümeysalara gidicem gece abim arabayla alıcak haberin olsun öptüüm 17:21

    Aşkım Rümeysalara geldim ben haberin olsun yeriimmm 20:03

    Abimi bekliyorum döncem eve sende hiç yazma zaten hııh 22:36

    Aşkım çok kötüyüm abim kaza yapmış hastaneye kaldırmışlar ben oraya gidiyorum aradım ama açmadın 22:51

    Mesajları okurken içimde bir sıkıntı vardı ama parmağımdaki yüzükten hissettiğim kalbi bana huzur veriyordu. Tam son mesajı okurken telefonun ekranına arama geldi. Arayan Sıla'ydı.

    Telefonu açtım ve Aşkım kusura bakma uykuy.. lafım kesildi. Aslı nefes nefeseydi. Kaan kurtar beni.. Peşimde.. Gücüm kalmadı. Çok yaklaştı kaan beni yakal.. Telefon kapanmıştı. SILA !! SILAA !! diye bağırıyordum ama telefon kapanmıştı. Tekrar aradım ama kapanmıştı. Üstümü giymeye başlamıştım hızlı hızlı nereye gideceğimi bilmiyordum ama öylece duramazdım. Birden parmağımdaki yüzük durdu. Gözlerim fal taşı gibi açıldı ve elimi kapıya atarken gözlerim karardı.

    Kardeşlerim okuyan olursa devam edeceğim..
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +49
    Arabama binmiş çoktan rümeysaların evine doğru yola çıkmıştım daha rümeysalara varmadan iki sokak altta bir ambulans ve bir ekip arabası ve kalabalık vardı. Hemen arabayı durdurdum ve kalabalığa doğru koştum. Aralarından en öne geçtiğim an yerde yatanı gördüm.. SILAYDI BU.. Bağırarak birazda ağlamaklı bir şekilde ÇEKiLiN SEVGiLiM O ! SILAAAA ! SILAAAA Diyordum polisler beni tutuyor ve sakinleştirmeye çalışıyordu. Dizlerimin bağı çözülmüştü. Dizlerimin üstüne düştüm. Bir polis eğildi ve Sakin ol delikanlı. Sakin ol ! diyerek beni tutuyordu. Artık sesim çıkmıyordu. Ağzımı açtığımda Sııh.. Sılah.. diye nefesli kelimeler çıkıyordu. Gözlerim onda takılı kalmıştı. Boğazından kan akıyordu. Ona bakarak o sesleri çıkarmaya devam ederken polisten o kelimeler geldi.. Başın sağolsun delikanlı.. Başın sağolsun.. Gözlerim seğirmeye başlamıştı. Kulaklarımda bütün sesler uğultu haline gelmiş ve göz yaşlarım her tarafı buğulaştırmıştı. Midemin kasıldığını hissettim. Kusacak gibiydim.. Birden yere yığıldım. Gözlerim ağır ağır kapanırken bir alt sokağın köşesinden bakan kapşonlu bir adam gördüm ve gözlerim kapandı..

    Gözlerimi açtığımda etrafta kimse yoktu. Sıla'nın yattığı yer tebeşirle çizilmişti. Oraya sürünüp bağırarak ağlamaya başlamıştım. Öyle ki ciğerim ağzıma gelecek gibi hissediyordum. Elimle asfaltı okşuyordum.. Resmen onun yattığı yeri.. Taşı seviyordum. Dizlerimin üstüne kalkmayı denerken alt sokaktan o kapşonlu adamın döndüğünü gördüm birden enerjiyle dolmuştum sanki ayağa kalkıp koşmaya başladım. O kadar hızlı koşuyordum ki arada bir iki ayağım yine yan yana geliyor tökezlememe sebep oluyordu. Köşeyi döndüğüm anda kapşonlu adam dizlerime o kadar sert vurmuştu ki dizlerimin üstüne düştüm. Düşmemle boğazıma bir bıçak saplaması bir oldu. Gözlerim kararırken duyduğum tek şey vardı.

    Asla öğrenemeyeceksin..

    Birden sıçradım. Bir hastane yatağındaydım..
    ···
    1. 1.
      0
      Adamı kimse zütürmedi mi sılayı hastane zütürdüler ve sen bayıldın herkes seni orada bıraktı?
      ···
    2. 2.
      +1
      Panpa adamı sılayla beraber zütürmüşler zaten adam ruya görmüş.
      ···
  3. 3.
    +48
    Neler oldu? Ben buraya ne zaman getirildim? Kim getirdi? diye sordum. Kız arkadaşınızın kaybı sizde şiddetli bir travmaya sebep olmuştu. Buraya 2 buçuk ay önce adli sevk ile geldiniz. dedi. Adli sevk mi? diye afalladım. Evet. Bir dizi cinayetin faili olarak biliniyorsunuz. Aslında sizin şahsınıza 1. derece hiç bir kanıt yokmuş ancak cinayetleri itiraf etmişsiniz. dedi. Kafam iyice allak bullak olmuştu. Ben cinayet falan işlemedim. Akıl hastası falan da değilim. Dedim çabuk bir cevapla, doktor gülümsedi. Burdaki herkes aynı şeyi söyler Kaan Bey, burda kimse hasta değildir. dedi ve ekledi En son hatırladığınız şey ne Kaan Bey? diye sordu. Gözlerim yine boşluğa bakar olmuştu. O.. dedim.. O ? Sıla Hanım mı? diye sordu. Başımı sallayarak onayladım. Kanlar içinde yatıyordu.. Tek hatırladığım bu. diye cevap verdim.

    Doktor, Anlıyorum Kaan Bey size bir kayıt izleticem dedi ve telefonunu açtı. Bir videoyu açıp önüme tuttu. Doktorla ben bu konuşmanın aynını yapıyorduk ama eski kayıt olduğunu fark ettim çünkü doktorun pantolonu farklıydı. N..Nasıl? dedim. Kaydı durdurdu doktor. Yaklaşık 2 aydır sizle bu konuşmaya birer hafta arayla yapıyoruz Kaan Bey dedi telefonu cebine koydu ve ayağa kalkıp çıkmak üzere kapıya yöneldi. Kapşonlu adam dedim boşluğa bakarak. Arkasını döndü Anlamadım? dedi. Kapşonlu bir adam vardı o gün.. dedim. Doktor gözleri ışıldayarak baktı. Hatırlıyor musunuz? Yani farklı bişeyler? dedi önüme eğilerek. Başımı salladım. Hemen telefonunu açıp pencere kenarına koydu ve heyecanlı bir şekilde sandalyeye oturdu. Anlatın lütfen.. dedi.
    ···
    1. 1.
      +1
      pREZervatif
      ···
  4. 4.
    +45 -1
    Beyler ilk hikayemde de bu konu çıktı. Prim şuku ıvır zıvır gibimde değil benim için okuyan birileri varsa gerisi teferruattır. Trende çıktığımda da aynı şeyi söyledim trendin tek faydası daha fazla kişiye ulaştık. Gerisi gibimde değil isterseniz cuguya boğun. Bu konuda çok netim.
    ···
  5. 5.
    +43
    Yatağımın yanına geldi elindeki tepsiyi yatağın yanındaki masaya koydu ve yatağın yanına oturdu. Hadi biraz kalkın da ilaçlarınızı için dedi. Yakından görünce nasıl öyle ayrıntıyla bakmayı başardığımı anlamıştım. Sıla'ya çok benziyordu teni onun gibi buğday renginde gözleri ise yapısına varana kadar aynıydı. Gözlerimin dolduğunu hissettim ama kendimi tutmaya çalışıyordum. Ellerimi yatağın yanlarına bastırıp biraz dikleştim. Masada ki suyu uzattı, aldım. Ardından ilaçlardan birini de uzattı. Onuda aldıktan sonra diğer ilaç için eğildi ve tam ilacı aldığı anda Ona çok benziyorsun diye ağzımdan çıkı verdi. Anlamadım? dedi. Bende oldu ki oldu diye düşünerek boş vermişlikle Ona çok benziyorsun diye tekrarladım. Başını öne eğdi. Kaldırdığında gözünden sol gözünden bir damla yaş akıyordu. ilaç olan elimin bir parmağıyla gözünü sildim ve birden gözlerini kaçırdı aşağıya baktı tekrar yüzüme baktı. Sorun değil.. Sadece söylemek istedim. dedim ve ilacı ağzıma zütürdüm..

    Tam ilacı ağzıma atacakken birden elime vurdu ilaç elimden uçup gitti ve bardakta yatağa düşmüş yatağın kenarını ıslatmıştı ama yere düşmedi. Hemşire Yeter artık. Yeter buna katlanamıyorum diyerek ağlayarak belime doğru sarıldı ve ağlamaya başladı. Bense ne olduğunu anlamamış ve afallamış şekilde kalmıştım. Kollarından tutup ne oldu? Bi sorun mu var? yanlış bişey mi söyledim? diyerek kaldırdım ve iç çekip hafifte hıçkırarak Sizle bu konusmayı 2 aydır yapıyoruz. Hikayenizi biliyorum ve artık katlanamıyorum.. Kaan Bey.. Bu ilaçlar sizi iyileştirmiyor, aksine herşeyi başa alıyor ve ben artık buna dayanamıyorum vicdanım el vermiyor. Lütfen burdan çıkmanın bir yolunu bulana kadar bu oyunu devam ettirin. dedi. Bense iyice afallamıştım. iyi ama doktor aileme haber vereceğini ve iyileştiğimi söylemişti. Her hastaya aynı şeyi yapıyor. Siz iyileşebilirsiniz. Ancak bunları içtiğiniz sürece olmaz. dedi. O sırada saatine baktı ve gitmem gerekiyor. Kendinizi toplayın ve lütfen burdan çıkmanın yolunu bulun. '' dedi. Yerdeki ve masadaki ilaçları cebine koyup bardağı tekrar tepsiye koyup odadan çıktı. Olaylar iyice birbirine girmişti. Neden doktor iyileşmemi istemiyordu? Ailem beni nasıl burda tek bırakmıştı? Herşeyi çözüp bir an önce kurtulmam gerektiğini hissediyordum burdan.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 6.
    +43
    Yaklaşık 2 hafta hemşire Azra'nın dediği gibi oyuna devam ettim. Gerçekten de doktor her seferinde aynı kelimeleri sarf ediyor aynı heyecanı yaşıyor gibi yapıyordu. Aklımda kaçmak için planlar oluşmaya başlamıştı. Burda rahatlayabildiğim tek zaman, azra'nın sözde ilaç vaktiydi. Konuşup dertleşiyorduk. Planlarımda hep bir yerde uyuşmazlık oluyordu ve bir kere şansım olduğunu iyi biliyordum. Planımı yapmıştım. Önce bahçeye çıkmanın bir yolunu bulacaktım. Ardından yanımdaki hasta bakıcıyı bayıltıp kıyafetleriyle göze batmadan burdan kaçacaktım. Planımı uygulamak için tam 3. haftanın başlangıcını denk getirdim ve doktorla aynı konuşmayı yaptıktan sonra bahçeye çıkmak istediğimi söyledim. ilaçlarınızı içtikten sonra çıkabilirsiniz diyip gülümseyerek çıktı. içimden Tabi ki içtikten sonra çıkarım dedim. Azra geldi ve azra'ya planımı anlattım. Kapıda beni bir hasta bakıcının beklediğini ve sol bacağının aksak olduğunu söyledi. Bana iyi bir tüyo vermişti çünkü ilk neresine vuracağımı biliyordum artık. Hasta bakıcılara göre kalıplıydım. Azra çıktıktan sonra hasta bakıcı içeri girdi ve bilekliği çıkardı. 15 dakika ! fazlası maalesef yok efendim dedi. Başımla onayladım.

    Bahçeye çıktığımızda temiz hava ciğerlerime dolmuştu. Pencereye nazaran dışarıda soluduğumda değerini anlamıştım. Hasta bakıcıya dönüp toprağa basmak istiyorum dedim. Peki diye karşılık verdi ve bahçenin çimlerinin olduğu köşe kısmına geçtik. Burda kolumdan çıkabilir misin? dedim. Fakat.. Peki peki dedi ve çıktı. Toprağa doğru ilerlerken adamın telefonu çaldı Evet? derken arkasını döndü. Fırsatını bulmuştum. Önce adamın sol bacağına sıkı bir tekme attım. Diz çökmüştü ve ensesine sağlam bir yumruk attım. Önüme yığıldı. Ayaklarından sürükleyerek uzun çimlerin arkasına çektim hemen ve hızlıca önlüğünü giydim ve sakin adımlarla bahçeye çıktım. Ortalıkta biraz dolaştım kimse bana bakmıyordu bile. Kapıya doğru yöneldim. Arkası dönük adamın biri vardı kapıda. Güvenlik elemanı görünümündeydi. Onu bayıltmak tehlikeliydi çünkü çok açıktaydık. Beni tanımasının imkanı yoktu. Bir bahaneyle dışarı çıkabilirdim. Sonuçta hasta bakıcıydım. Adamın yanına gittim ve arkasından Arkadaşım arabayla anahtarımı getirecek kapıyı açar mısın? dedim. Arkasını yavaşça dönerken Elbette dedi. Sesi tanıyordum. Bana döndüğünde fark ettim. Bu doktordu ve gülümsüyordu. Birden boynuma elindeki iğneyi sapladı. Gözlerim kararırken hasta bakıcıları çağırıyordu.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Devam aq
      ···
    2. 2.
      0
      Sabahlıycaksan uyumayacağım
      ···
    3. 3.
      0
      Sabahlıycaksan uyumayacağım
      ···
      1. 1.
        +1
        Sizler varsanız bende varım kardeşim..
        ···
      2. 2.
        0
        Yirin seni
        ···
      3. diğerleri 0
    4. 4.
      0
      Yaz lannnn. Yazzzzz
      ···
    5. 5.
      0
      Vay bin doktor rez lütfen hikayeyi gibik yerlerde bitirme dierleri gibi ve çok uzun olsun sardı
      ···
    6. diğerleri 3
  7. 7.
    +35
    Biraz sarılmış şekilde kaldıktan sonra doğruldum. Neler oluyor Nejat Amca? Artık hiç bir şeye anlam veremiyorum. Delirmek üzereyim diyeceğim ama sanırım delirmişim de halime baksana ! dedim. Sakin ol oğlum otur her şeyi anlatıcam sana dedi ve eliyle koltuğu gösterdi. Oturdum oda kendi koltuğu diye tahmin ettiğim büyük koltuğa oturdu ve anlatmaya başladı.

    Bak oğlum ben kendi başına silah üreten biriyim ama yaptığım iş gizli. Çünkü silah üretimi çok hassas bir konudur. Hayatım boyunca bunu sakladım. Ancak birileri benim öğretmen kimliğimden fazlasını bulmuş ki kızım bu gün hayatta değil.. -- Nasıl yani? Sıla bu yüzde.. Lafımı kesip devam etti. Evet oğlum maalesef ki kızımın hayatta olmamasının sebebi benim ama şu güne kadar tahmin edemediğim tek şey oldu. Oda kızımın hayatına mal oldu. Defalarca kez kendimi öldürmek istedim ama kızımın kanı yerdeyken olmazdı. Herşeyi ve her yeri aradım ama hiç bir şey bulamadım daha sonra bir fiil cinayetler işlenmeye başladı. Tecavüzcüler, kapkaççılar, hırsızlar, yan kesiciler vb. suçlardan serbest kalmış kişiler öldürülmeye başlandı. Boğazı kesilerek. Olaylardan birinde fularını buldular. Mahkemeye çıkarıldığında çıldırmış gibiydin. Bizzat izledim seni. Herşeyi senin yaptığını ve kapşonlu adama ulaşana kadar durmayacağını söyledin. Herkes delirdiğine inanmıştı. Ben hariç. Ben ise tekrar aklı selim düşünebileceğin zamanı kolluyordum. Evet delirmiştin ama kapşonlu adam gerçekti. Biliyordum. Cinayetleri araştırdım sana dair tek ipucu yoktu ama üstlenmiştin. Buda delirdiğinin bir göstergesiydi Kapşonlu adama dair bir çok araştırma yaptım ama benim elimde hayalimde oluşturduğum bir profilden başkası yoktu. Sende fazlası vardı ama.. Düzeldiğin gün bir şeyler yapmaya çalışacağını biliyordum. O yüzden Akıl hastanesini izlemeye başlamıştım ve tahmin ettiğim gibi kaçmaya çalıştın. Bende bilmeden vermiş olduğun sinyalle gelip seni ordan çıkardım.

    Anlattıklarını soluksuz dinliyordum. Boğazım kurumuş yutkunamaz hale gelmiştim. Devam etti.
    Bu yolda yalnız değilsin ancak seninle dışarda işi yürütecek kişi canını yakacak dedi. Nasıl yani amca? diye karşılık verdim ve masada ki microfon tarzı yerin yanındaki düğmeye basıp eğildi ve gel '' dedi. Kapı açıldığında elim ayağım boşalmış, gözlerimden akan yaşları durduramaz hale gelmiştim. Bu.. Bu..

    SILA'YDI !..
    Tümünü Göster
    ···
  8. 8.
    +33
    Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Neredeydim? Nasıl gelmiştim? Ayağa kalkıp kapıyı açtım. Karşıdan doktor görünümlü bir adam ve yanında 2 tane uzun boylu hizmetli görünümlü adam geliyordu. Hemen koştum ve Doktor bey, benim sevgilim vefat etti gitmem gerekiyor kıyafetlerim nerde? diye sordum. Doktor ise Sakin olun kaan bey. Sakin olun. diyordu iki omuzumdan tutmuş. Sakinim ama gitmem gerekiyor onu son kez görebileceğim tek yer cenazesi lütfen.. dedim. Şuan da çıkamazsınız kaan bey.. dedi. Artık öfkemin sınırlarına gelmiştim. giberim lan kimi tutuyosunuz siz dememle iki hizmetli adamın beni kollarımdan yakalaması bir oldu. Bırakın lan gitmem lazım onu son kez görmem lazım diyordum. Yalvarıyorum doktor bırak gideyim bari son kez göreyim ! diye bağırırken doktor KAAN BEY ! diye bağırdı ve daha kısık bir sesle Sıla hanım vefat edeli 3 ay oldu ! dedi. N..Ne?? diyip yığıldım. Hizmetliler koltuk altımdan beni kaldırıyordu ama ayaklarım yere basmıyor sürünüyordu..

    Gözlerim boşluğa bakarken hizmetliler beni tekrar odaya zütürüyordu. Beni tekrar yatağa getirdiler ve oturttular. Doktor elindeki fener benzeri birşeyle sağ gözüme sonra da sol gözüme baktı daha sonra göz altlarımı aşağı doğru çekip tekrar baktı ve bıraktı. O an yaka kartına gözüm ilişmişti. Elazığ Ruh Ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Baş Hekim Faruk GÜNAY yazıyordu. '' E.. Elazığ'da mıyız? diye sordum doktora, evet anlamında başını salladı. Hizmetlilere bakıp yalnız konuşabilir miyiz doktor bey? dedim. Hizmetliler doktora baktı doktor kafasını sallayınca hizmetlilerden biri bileğimi deriden bir bileklikle yatağa bağladı ve çıktılar. Bilekliğe bakıp doktora baktım Önlem almamız gerekiyor kusura bakmayın. dedi. Önüme bir sandalye çekti ve Sizi dinliyorum.. '' dedi.
    ···
    1. 1.
      0
      Oha aq benim soyadı m da Gunay
      ···
    2. 2.
      0
      Oha aq benim soyadı m da Gunay
      ···
  9. 9.
    +32
    Rüya görüyordum sanki bi kaç doktor sürekli üzerime iğneler batırıyorlardı. Orada gözlerim kararıyor tekrar açtığımda Kaybediyoruz diyerek koşuşan doktorlar görüyordum. En son kalp atışımın durduğu diiit sesi kulağımda çınlıyordu. Sılayı görüyordum. Eski anılarımızı, gülüşünü daha sonra o kara günü görüyordum. Polisleri, görevlilerini ve yerde yatan o gül yüzlü sevdiğimin cansız bedenini gördüm. Gözüm bir kez daha karardı ve açıldı. Kalp ritmimi duyuyordum. Başardık diye sevinen doktorlar vardı ve bir kez daha karardı gözlerim..

    Gözlerimi açtığım bir ses duydum. Uyandı efendim. sağ tarafıma baktığımda baş ucumda maskeli bir asker duruyordu. Neredeyim? dedim. Dilerseniz komutanıma zütüreyim bütün sorularınızı cevaplayacaktır efendim. dedi. Neden bana böyle saygı gösteriyordu ki? Kimdi bunlar? Kafam karışmış bir şekilde Peki. dedim. Kıyafetleriniz yan taraftaki gardropta giyindikten sonra gidelim dedi. Kafa sallayarak onayladım ve kalktım. Gardrobun kapağını açıp kıyafetlerimi aldım. Kapattığımda vücudum gözüme farklı görünüyordu. Anormal derece de kaslarım şişmişti. Dokunduğumda çok sertti vucudum. Anlam verememiştim. Kıyafetlerimi giydim ve askere döndüğümde yürümeye başladı bende takip ettim.

    Dışarı çıktığımızda karargah tarzı bir yerde olduğumu fark ettim. Fazla büyük görünmüyordu ama yine de ihtişamlı gelmişti bana. Etrafta başka asker yoktu. Askeri takip ettiğimde büyük bir kapının önüne geldik. Önünde 2 asker daha bekliyordu. Asker bana dönüp Komutanım sizi bekliyor. Buyrun. diyerek kapıyı gösterdi. Teşekkür anlamında kafamı sallayıp kapıdan içeri girdim. Büyük bir masa, deriden büyük bir koltuk masanın arkasında ve ondan daha küçük 2 koltuk ve masa büyük masanın önündeydi. Tüm bunların önünde de bir adam duruyordu. Yüzünü seçmek için yaklaştığımda gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Bu Nejat Amca'ydı. SILA'NIN BABASI !

    Ne..Nej..N..Nejat Amca? diyebildim. Evet oğlum benim ! diye karşılık verince koşup birden sarıldım. Bi kaç saniye sonra oda kollarını bana sardı. Uzun zaman sonra ilk kez huzurlu hissediyordum..
    ···
    1. 1.
      +5
      Yanlış anlama da bu hikayede kendinizden kesitler göreceksiniz. diyosunda 'gözlerimi açtım' dan başka bi ortak noktamız yok. Ama olsundu Dewam
      ···
  10. 10.
    +32
    Gözlerimi araladığımda doktorun baş ucumda olduğunu gördüm hemen role bürünmeliydim yoksa Azra'nın ilaçları içirmediğini de anlardı. Oyunu oynadığımda rahatlamış görünüyordu. Yine aynı senaryo ile odadan çıkmıştı fakat kapıyı açtığında görmüştüm artık kapıda iki tane hasta bakıcı duruyordu. Doktor gerçekten de zeki biriydi anlaşılan, ben ise gittikçe tükenmeye başlamıştım. Burdan çıkmanın yolunu düşünmekten yine kafayı yiyeceğimi düşünüyordum. Başım ağrımaya başlamıştı ve sağlıklı düşünmek için biraz uyumaya karar vermiştim..

    Birden ayak sesleriyle irkildim. Gece olmuştu. Kapının kulpunun yavaş yavaş açıldığını gördüğümde gözlerimi tekrar kapadım ve hafif açık bakıyordum. Kapı açıldı ve içeri siyah maskeli ellerinde m4 e benzer silahları olan adamlar doluşmaya başladı. Korkuyordum ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Etrafımda dağıldılar yatağımın yanına ve pencerelere konumlandılar resmen daha sonra içeriye uzun deriye benzer parlayan paltolu bi adam girdi. Bana bakıyordu. Elini beline atıp bir bıçak çıkardı. Korkum 2 katına çıkmıştı. Adamın yüzünü seçemiyordum karanlıktan. Bıçağıyla bana yaklaştı ve bileğimdeki bilekliği kesti daha sonra baş ucumdaki adam koluma bir iğne soktu bütün vücudum sanki felç geçirmişti. Görebiliyor ama hareket edemiyordum. Başıma bir torba geçirdi ve beni kucakladı. Torbanın alt kısmından adamın ayaklarını görebiliyordum ama gözlerim gittikçe kapanıyordu. En son gördüğüm yerde baygın yatan 2 hasta bakıcının ayağıydı..
    ···
  11. 11.
    +31
    Günlüğü şimdi okumayacaktım. Çünkü hep yeterince kahrolmuştum şuanlık hemde dikkatimi fazla dağıtmamam gerekiyordu. Kalkıp yemeğe gittim. Yemekte annemlerle baya muhabbet ettik ve çıkmam gerektiğini söyledim. Günlüğü de alıp evden çıktım ve kimseye görünmeden okula girdim. Odama geçtim. Günlüğü masanın üzerine bırakıp yattım ve düşünmeye başladım. O gece bir ayrıntı var mıydı? Kapşonlu adamı nasıl bulabilirdim? düşünüyordum ama düşüncelerim aklımdan yok olup gidiyordu bi kaç saniyede biliyordum sebebini aklım günlükteydi. O sırada kapı açıldı. Gelen Nejat Amca'ydı. Evlat kendini toparladıysan ve dinlendiysen bi kaç şey sorucam dedi. Tabi diyerek yatakta doğruldum. Yatağın kenarına oturdu ve Evlat hatırladığın neydi? tam olarak anlat. Ayrıntılı düşün ki elimize bir şey geçsin. dedi.

    Amca kendimi çok zorladım bu konuda fakat tek hatırladığım. O gün olay yerinin alt sokağından bakması, kısa ve tıknaz olmasından başka hiç bir şey hatırlamıyorum. dedim. Kısa ve tıknaz mı? diye şaşırarak sordu. Evet. Ne oldu? dedim. Evlat üstlendiğin cinayetlerin faili tek kişiydi. Bulmak için çok çabaladım ama kısa ve tıknaz biri olmasından başka bir bilgi elde edememiştik. diyince gözlerim açıldı. '' Yani Sıla'nın olayından sorumlu olan kişiyle o cinayetleri işleyen kişi aynı öyle mi? '' diye sordum. Dudaklarını içe doğru büküp kafasını salladı bi kaç defa.
    ···
    1. 1.
      0
      Rezzzz z
      ···
    2. 2.
      -1
      Mükemmel yazıyorsun lütfen yarıda bırakma bide seninle düzenli olarak konuşa bileceğim bir yer varmı ? Yeni hikayeler için sana yardım Edeyim hoş bi dostluğumuz olsun senin hiç bir kurgunu calmam bana güvenrbilirsin bide mesaj yazamadığım için yoruma yazıyorum
      ···
      1. 1.
        +2
        Sıkıntı yok kardeşim. Konuşabileceğim dostlarım olması her zaman iyidir. Ulaşabileceğimiz bir sosyal medya ayarlarız kardeşim sıkıntı yok.
        ···
  12. 12.
    +31
    Kardeşlerim sanırım ilerleyen saatler sizin de gözleriniz yoruldu.. Yarin sabah yine burdayız daha hikayenin ısınma turlarındayız. YERLERiNiZi ALIN SABAH BURDA HEP BiRLiKTE OLALIM ! Herkese iyi geceler. Allah rahatlık versin.
    ···
    1. 1.
      0
      Hadi artık yaz bekliyoruz
      ···
    2. 2.
      0
      E hadi yani
      ···
    3. 3.
      0
      Hadi rez
      ···
    4. 4.
      0
      Bekliyoruz
      ···
    5. 5.
      0
      Rezervullah
      ···
    6. 6.
      0
      Bekliyorum kanka
      ···
    7. diğerleri 4
  13. 13.
    +31
    O gün bayılmadan önce alt sokağın köşesinden oraya bakan kapşonlu bir adam gördüm. Burda uyanmadan önce de rüyamda beni öldürürken gördüm adamı. dedim. Doktorsa gözleri aynı parlayarak Nasıl biriydi? Sarışın, esmer? anlatın.. dedi. Yüzünü görmedim ama benden hafif kısa ve tıknaz gibi duruyordu. diye yanıt verdim. Hayal yada halüsinasyon görmüş olma ihtimaliniz var mı? diye sordu. Bu gün gördüğüm rüyaydı evet ama o gün gördüğümün gerçek olduğundan yüzde yüz eminim. dedim. Peki bu adam rüyanızda sizle konuştu mu? dedi. Evet. Rüyamda beni bıçakladıktan sonra asla öğrenemeyeceksin.. dedi dedim. Doktor hafif gülümser gibi oldu ama ağzını eliyle kapadı. Kaan Bey bu büyük bir gelişme bizim gözümüzde. Ailenize haber vereceğim. Eğer bir hafta daha böyle olumlu olaylar gözetlersek iyileştiniz diyebilirim. dedi ve gülümseyerek odadan çıktı.

    Bense yatağa uzandım. O gün ve olanlar sürekli gözümün önüne geliyor, midem kasılıyordu. Hatırlıyordum ve kendime kızıyordum. O gün uyumamış olsaydım o mesajları görmüş olsaydım belki onu almaya ben çıkardım. Belki bunların hiç biri olmazdı ve sıla hayatta olurdu ya da onla beraber bende ölürdüm. Kendimi suçluyordum. Her şeyin o kapşonlu adamla alakası olduğunu biliyordum. intikam duygusu içimde kabarıp duruyordu ama birden düşüncelerim duruldu. Eğer ki her şey doktorun anlattığı gibiyse kafamı yormamam en iyisiydi. Bir şeyler yapacaksam ilk şey burdan çıkmak olmalıydı ve hatırladığıma göre iyileşmeye başlamıştım sanırım artık. Kapı açıldı ve içeri benim yaşlarımda bir hemşire girdi. Buğday tenli ve gözleri ela renkteydi. O kadar ayrıntılı bakmayı nasıl başarmıştım bi anda bilmiyordum.

    iLAÇ VAKTi KAAN BEEY !! dedi.
    ···
    1. 1.
      +1
      Ne gibik bir doktor lan bu kapşonlu diyor sarışın esmer soruyor am şelalesi.
      ···
    2. 2.
      0
      Rezervasyon
      ···
  14. 14.
    +31 -1
    Odadan çıktığımda daha önce fark etmediğim, fark etmeyişime de şaşırdım bi enerji vardı içimde. Askerlerden biri Beni izleyin efendim diyip yürümeye başladı bende onu takip ettim. Demirden bir kapının önüne geldik ve asker eliyle kapıyı işaret edip tekrar geldiği yere doğru devam etti. Kapıyı açtığımda bomboş saha gibi yer olduğunu gördüm. Zehra kapının yanındaki duvara yaslanmış bekliyordu. Beni görünce Demek geldin. dedi ve arkasını dönüp sahanın köşesinde bulunan kabin tarzı camdan bir yere girdi ardından salonda hoparlörlerden ses geldi. Salonun en sonuna kadar koşup geri döneceksin. Geri dönüp salon kapısına dokunduğunda antrenmanın bitecek Zehra mikrofondan konuşuyordu. Aklımdan Bu nasıl bi antrenman boş bi yerde koşarak mı kendimi keşfedicem diye geçirirken ses geldi. Başla ! Salonun en son ve en tepesinde bir sayaç saymaya başladı. Bende koşmaya başladım.

    Koşarken çok hızlı olduğumu fark ettim. Salonun çok büyük olmasına rağmen yolu nerdeyse yarılamıştım. Birden sağ tarafımda bir rüzgar hissettim. Tıpkı Nejat Amca'nın odasında olduğu gibi yavaşlamıştı sanki zaman. Kafamı çevirdiğimde küçük bir hançerin bana geldiğini gördüm. Tam boynumu hızalamış yaklaşıyordu. Kafamı eğmemle zaman tekrar normale döndü ve hançerin ne kadar hızlı geldiğini o zaman anlamıştım. Betonda büyük bir sesle çarpan hançer duvardaki demire değdiğinde kıvılcım çıkartmıştı. Koşmaya devam ederken aynı rüzgarı arkamda hissettim döndüğümde aynı şekilde 5 hançerin yan yana üstüme geldiğini gördüm ve sağ doğru attım kendimi. Takla atarak yaklaşık 3 metre yana kaçmıştım. Salonun yarısını geçmiştim.

    Birden salonun sonu olarak gördüğüm yerin aslında bir duvar olduğunu gördüm. Yarısından sonra bir ip vardı ve tepede küçük bir aralık. Oraya zıplayabileceğimi sanmıyordum ama denemek zorundaydım. Çünkü arkamdan ha bire bir şeyler fırlıyordu. Duramazdım.. Duvara 1 metre kalası sıçradım ve kendime hayret etmiştim. ip yerden yaklaşık 4 metre yukardaydı ama yakalamıştım. Tırmanmaya başladım o sıra da arkamdan bir rüzgar hissi daha geldi. Döndüğümde yine bi hançer bana doğru geliyordu ve ayağımı duvara koyup kendimi sol tarafa attım. Tırmanıp diğer taraftan aşağıya zıpladım. Normal de bu yükseklikten atladığımda ayağımın kırılma ihtimali dahi vardı ancak hissetmemiştim. Koşmaya devam ettim ve önümde birden aralığı yarım metreye yakın olan 2 lazer belirdi. Hoparlörlerden ses geldi. Ortalarından geçmelisin ! --Ne? dedim içimden ama çoktan yaklaşmıştım lazerlere zıpladım ve vucudumu dümdüz tutmaya çalıştım. Gözlerimi kapatmıştım bir anlığına, açtığımda başarmıştım. Artık salonun sonuna gelmiştim. Duvara fazla da bakmadan geri döndüm ve aynı yolları yine geçtim. Duvara geldiğim de tırmanıp aşağıya zıpladım ve az da olsa yorgunluk hissediyordum. Kafamı koşmak için kaldırdığımda 5 tane kapıda gördüğüm askerlere benzeyen adam karşımdaydı. Hoparlörden ses geldi. Onlar seni öldürmek için orda ! Sen onlara acırsan, ölen sen olursun. 2 sinin elinde bıçağa benzeyen şeyler vardı. 1 inde ise ucundan kıvılcım çıkartan sopa tarzı bir şey. Üzerime doğru koşmaya başladılar..

    Tam ellerimi kaldıracakken zaman yine yavaşlamıştı. Adamlar yumruk atarken sanki ağır çekime alınıyordu zaman. Yumruğunu tutup diğerinin göğsüne tekme attım. Acaip bir kemik sesi gelmişti adamın göğsünden. Kolunu tuttuğumun da tersten dirseğine vurdum daha kötü bir seste ordan geldi. Tam tekrar zaman normale dönmüşken yine ağırlaştı ve rüzgar hissediyordum. Birisi çaprazımdan elindeki bıçağı sallarken biriside üstüme doğru koşuyordu. Kafamı eğdim ve bıçağın kafamın üstünden geçişini hissettim. O an fark ettim ki koşan adam o bıçağa doğru geliyordu artık. Durmasına fırsat vermeden adamın eline tekme attım ve karşıdan gelen adamın boynuna denk geldi. Kafası bir anda koptu ve yere düştü. Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Hem birini öldürmüştüm hemde elindeki bıçaklar gerçekten keskindi. Tekrar zaman yavaşladı ve adam tekrar boynuma hamle yapmıştı. Yana çekildim ve kolunu tutup dizime vurdum. Bıçak yere düşerken birden alıp adamın boğazına sapladım. içimde yersiz bi mutluluk vardı. Resmen zevk alıyordum artık. Daha sonra zaman normale döndü ve bana doğru koşan sopalı adamı gördüm. Bıçağa ihtiyacım yoktu ve üzerine doğru fırlattım. Bıçağın elimden çıkış hızını hissettiğimde kendime gerçekten şaşırdım. Adamın göğsüne saplanan bıçak adamın tabiri caizse röveşataya kalkmasına sebep oldu. Kapıya doğru yaklaştım. Kulpuna asıldım ancak kilitliydi. Yukardan ses geldi.

    Salonun sonundaki duvarda olan düğmeye bastın mı? dedi. Yine birNe?'' çektim içimden ve zorlanma sesleri çıkartarak geri koşmaya başladım..
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Az hizli
      ···
    2. 2.
      0
      Hadi bekliyoz pnp
      ···
  15. 15.
    +27
    Gözlerimi açtığımda tavana bakıyordum. Yataktaydım. Birden sol kolumu hissetmediğimi fark ettim. Kafamı hafif eğmemle o kelimelerle anlatılmıycak manzarayı gördüm.. Zehra kolumda uyuyordu. Gözlerim seğirmeye başlamış ve yine akan yaşlar benden izin almadan kayıp gidiyordu. Nefes alışverişi bile aynıydı sılayla. Kirpiklerini sayıyordum. Sıla uyuduğunda hep bunu yapardım. Birden gözlerini açtı ve gözlerime baktı. Gözlerimden yaşlar akarken gördüğünden sanırım biraz baktı ve gözleri doldu. Öyle ki cam gibi olmuştu gözleri dolduğundan. Dayanamayıp dudağını büzerek ağlamaya başladı ve sarıldı. Resmen her seferinde yeniden huzurdan ölüyordum. Gözlerimin ağlamaktan kısıldığını hissediyordum ama durduramıyor durmak istemiyordum. Acı göz yaşları değildi bunlar ama ne olduğunu da bilmiyordum..

    Biraz öylece durduktan sonra ayağa kalktık ve toparlandık. Zehrayı görmemin afallamasından tüm soruları soramamıştım ve kafamdaki soru işaretlerini yok etmek için Nejat Amca'nın odasına gittim. Beni görür görmez Gözlerine iyi davran dedi gülümseyerek.. Vucudumda bir tuhaflık var. Ben böyle kaslı biri değildim nasıl oldu bu? diye sordum. işte bütün mesele burda başlıyor zaten evlat. Benim ürettiğim ve kızıma mal olan silah bir tabanca veya bir tüfek değildi. Bir kimyasal. Dikkatini, kaslarını ve duyularını normal bir insanın 10 katına çıkarıyor. Ancak şuana kadar hiç bir denek kaldıramadı. Parmağını bana doğrulttu ve Sen dışında. diye ekledi. O sıra da masanın altından çıkardığı bıçak tarzı bir şeyi bana fırlattı. Bıçak bana doğru gelirken resmen zaman yavaşlamıştı. Havayı yararak gelişini dahi hissedebiliyordum ve elimi uzatıp sapından tutup masaya sapladım. Gülümsedi Nejat Amca.. Şimdi bana inandın mı? dedi. Gözlerim açılmış nefesim hızlanmış bir şekilde başımla onayladım. Şimdi, Zehra seni antrenman odasında bekliyor. Git, vücudunu keşfet ve intikdıbını al ! dedi. Gözlerimin keskinleştiğini hissettim ve kendimden emin bir şekilde başımı bir kaç kez salladıktan sonra odadan çıktım.
    ···
    1. 1.
      0
      vay amk hayal gücünü gibeyim
      ···
  16. 16.
    +26
    Yine aynı hastanedeki rüyayla sıçrayarak uyanmıştım. Tırnaklarım etime batmıştı ve kollarım demir gibi kaskatı hale gelmişti. O anda kapı açıldı. Gelen Zehra'ydı ve birden gevşemiştim. Eve gitmeye hazır mısın? diye sordu. Evet diye cevapladım. Gülümsedi. Yine birden Sıla'nın anıları gelmişti gözümün önüne, gülüşü de tıpkı onun gibiydi. Hadi hazırlan demesiyle tekrar kendime geldim ve kafamla onayladım. Zehra çıktıktan sonra kıyafetlerimi giydim. Ordan çıktığımda bulunduğumuz yerin aslında evime çok yakın bir okul olduğunu fark ettim. Binanın sigortalanmadığı için boşaltılan okuldu bu, o kadar sene hiç fark edememiştim. Evin kapısına geldiğimde derin bir nefes alıp verdim ve zile bastım. Kapıyı annem açtı ve gözlerinin içinin parlaması resmen benimde içimi parçalamıştı. KAAN ! diyerek sarıldı bende ona sarıldım. Tıpkı benim zehra'ya sarıldığım gibi sımsıkı sarılıyordu. Anne yüreğinin aşkla dolu olduğunu da o zaman fark etmiştim.
    Nasıl oldu? iyileştin mi? Baban içerde gel hemen geel diyordu ve çok heycanlı aceleci bir sesi vardı. Sakin annem diyerek içeri girdim. Babam beni gördüğünde tıpkı annem gibi bağırıp bana sarıldı. Otur oğlum, anlat bakalım neler oldu? dedi. Pek bişey yok baba, doktor 1 hafta gözlemledi ve artık düzeldiğimi söyledi dedim. Çok sevindik oğlum dedi babam. Annemse Odanı her gün temizledim oğlum herşey bıraktığın gibi dedi. Odama geçeceğim dediğimde annem yemeğin birazdan hazır olacağını söyledi. Kafa sallayıp odama gittim.

    Odama girdiğimde gerçekten her şey bıraktığım gibiydi. Gözlerim bir kez daha dolmuş, dizlerimin bağı bir kez daha çözülmüştü. Duvarımda, dolabımda her yerde Sıla'yla çekilmiş fotoğraflarımız duruyordu. Her aklıma gelişinde resmen ilk gün ki gibi kahroluyordum. Fotoğraflardan birini elime alıp Sıla'nın yüzünü ağlayarak okşarken buldum kendimi. Kapı tıklatıldı. Gelen annemdi. Gir anne diye seslendim elinde bir kutuyla içeri girdi. Yemek hazır oğlum. Bu arada bu kargo dün sana geldi. diyerek uzattı. Şaşırdım ama fazla tepki vermeden kutuyu aldım ve teşekkür ettim. Annem odadan çıktı. Kutuyu açtım hızla. Bir not ve büyükçe bir defter vardı. Notu okumaya başladım.

    Kaan Bey, burdan bir şekilde çıkmışsınız buna çok sevindim. Buna ulaşıp ulaşamayacağınızı bilmiyorum ama elimde size dair olan tekrar adrese yollamak en mantıklısı gelmişti. Bu defter buraya geldiğiniz de bir adam tarafından sizi ziyaret sonrası baş ucunuzda bırakılmıştı. içini hiç okumamıştım. Ancak siz gittikten sonra okumak istedim. Sanırım bunu görmeniz ve bir şeyleri bilmeniz gerekiyor. Umarım iyisinizdir. Umarım size ulaşmıştır bunlar. SEVGiLER, HEMŞiRE AZRA

    Ben tamamıyla unutmuştum onu. Olanların etkisiyle bir teşekkür bile edememiştim ona. Bir not gönderecektim. Çünkü eğer bu gün burdaysam onun sayesindeydi kısmende olsa. Defteri elime aldım ve açar açmaz gözlerim daha öncekilerin 2 katı doldu. Bu sefer resmen kendimi tutamayıp çocuk gibi ağlayama başlamıştım..

    Bu Sıla'nın günlüğüydü..
    Tümünü Göster
    ···
  17. 17.
    +26
    Nejat amca Küçük bir adım, hiç hareketsizlikten iyidir. O adamı bulduğumda kimin için ne yapıyorsa öğrenicem. dedi. Şaşırdım. Kızının hesabını sormayacak mısın? diye sordum. Kızım çoktan hayatına veda etti ve ben daha büyük tehlikeleri önlemek zorundayım. Önceliğim bu dedi ve çıktı. Delirmek üzereydim. Kızının intikamı herşeyden önce gelmeliyken o dünyadaki diğer herkesi önemsiyor, kızının olayına ise olmuş bitmiş gibi bakıyordu. Bu beni sinirlendirmişti. Birden gidip boğazını sıkma isteği geldi içimden ve nefesim hızlanmıştı. içimden Noluyor lan? derken birden nefesim düzeldi ve düşünce kafamdan silindi. Gözüm günlüğe takılıp duruyordu. Kalkıp okumaya karar verdim en sonunda. Günlüğün ilk sayfasını çevirdiğimde diğer sayfaların yırtık olduğunu gördüm. Ara ara yerler var diğer yerler ise koparılmıştı. Okumaya başladım..

    '' 5 sene önce konuştuğum Faruk birden ortaya çıktı. Onla olan herşeyi silmiştim. içimde hiç bir şey kalmamıştı ona karşı ama o bunu anlamıyordu anlaşılan sürekli farklı numaralardan arıyor. Bunu kaan'a söylemem gerekiyor ama başını derde sokmak istemiyorum.

    Faruk artık eve dönerken yollarıma çıkmaya başladı. Korkuyorum ancak Kaan'a zarar gelmesindense böyle idare edebilirim.

    Bu gün faruk boynuma bir bıçak dayadı ve kaandan ayrılmazsam önce beni sonra da onu öldüreceğini söyledi. Ne yapacağımı bilmiyorum. Sanırım sonunda oda hastaları gibi delirmişti.

    Gözlerim fal taşı gibi açıldı ve boşluğa bakakaldı. içimde günlükteki kelimeler yankılanıyorudu.
    Faruk.. Faruk ! boğazıma bıçak dayadı. !.. Hastaları gibi delirmiş !.. o an aklıma yaka kartı geldi. Elazığ Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Faruk GÜNAY normal bir sesle Hasgibtir! dedikten sonra deri ceketimi alıp hemen okuldan çıktım ve koşar adımlarla hastaneye doğru yola çıktım. Kollarımın ve bacaklarımın şiştiğini hissediyordum. Öyle ki öfkeden resmen burnumun içi yanıyordu. Hastaneye gizli gizli değil öylece bodoslama girecektim. Mesele intikamsa herkesten alacaktım. Hastanenin duvarından girişine doğru giderken dayanamayıp duvara zıpladım. Çıkıntıya tutunduktan sonra ikinci atlayışı yaptım ve bahçenin içine düştüm bi kaç taklayla. Adımlarımın hızını değiştirmeden hasteneye doğru giderken sağ çaprazımda bana bakan bir hasta bakıcı vardı. Beni tanımıştı ki gözleri açılmıştı. Bana doğru koşmaya başladı. Ellerini açmış üzerime koşarken göğsüne bir tekme attım ve 2 metre geriye doğru yuvarlandı. Herkes bize bakar olmuştu. Hastane girişinin merdivenlerinden çıkmaya başladım ve 2 hasta bakıcı acelece çıktı etrafa bakarken geldimi gördü ama önce davranmıştım birini yakasından tutup duvara vurdum. Diğeri arkamdan gelirken zaman yavaşladı yine. Dirseğimle tam alnına vurdum ve o garip çatırdama yine geldi. Zaman normale döndü adam gözleri dönerek yere düşerken önümde duvarda olana bir yumruk atıp hastanenin içine girdim. Hastane boş gibiydi. 3. kata çıktım ve tam doktorun kapısının önündeyken bir ses geldi. KAAN BEY ! Azraydı bu.

    Doktor odasından çıkarsa nede olsa görürdüm. Azraya doğru yöneldim.
    Neden burdasınız? Ayrıca normal gömlekle baya yakışıklı olmuşsunuz diyerek yakamı düzeltti. Bu sakinliği beni rahatsız etmişti ama önemsizdi şuan.. Tekrarladı Neden geldiniz tekrar buraya? dedi.

    Kafamı doktorun odasının kapısına çevirdim..

    intikam için.. ''
    Tümünü Göster
    ···
  18. 18.
    +26
    Sı.. Sılaa? Diyebildim sadece. Hiç bir yerim tutmuyor, yerimden kalkamıyordum. Koşup sarılmayı o kadar çok istiyordum ki ancak vucudum sanki donmuştu. O anda Maalesef oğlum.. O Sıla değil.. Kafamı zar zor çevirebildim. Nasıl yani? dedim. '' Refika annen ikiz doğurduktan sonra hayata gözlerini yumdu oğlum.. Zehra Sıla'nın ikizi ve benim bu yönümü bilen kızım.. '' tekrar döndüm. Gözlerimin yaşları durmuyordu. Zehra yaklaşınca onunda ağladığını fark ettim. içim içime sığmıyordu. Gözleri, kaşları, boyu vs. ne varsa Sıla'nın aynısıydı. Nejat Amca Hasret gider, acını at veya ne yaparsan yap evlat ama sakın salma kendini.. Dışarda yanında olabilecek tek kişi o. Bir şeylere koşturabileceğin tek kişi.. Zehra konuşmuyordu ama gözlerinden halen yaşlar süzülüyordu. '' Şimdi önünde iki seçeneğin var. Ya Zehra'yı her gördüğünde acını tazeler ve iyice yıkılıp bir hiç olup kaybolur gidersin ya da Sıla'yı her daim yanında hissedip daha da güçlenerek onun intikdıbını alırsın.. Seçim senin. '' Nejat amca'ya döndüğümde gözleri dolmuştu.

    Hadi.. Şimdi kaybolun gözümün önünden.. diyip elini havada savuşturdu. Ayağa kalktım. Zehra arkasını dönüp odadan çıktı. Bende arkasından çıktım ama dışarıda değildi. Kapı önünde bekleyen askere sorduğumda Odanıza gitti efendim cevabını aldım ve ağır adımlarla odama gittim. Kapıdan girdiğimde yatağın yanında ayakta bekliyordu. Yanına gittim. Herşeyiyle Sıla'ydı. Boğazımın düğümünü zorlayarak Sa..Sarılabilir miyim? dedim. Gözleri birden yine akmaya başladı ve hıçkırığını tutarak kafasıyla onayladı. Yavaşça sarıldım. Kokusu bile aynıydı. Gözlerim kendiliğinden kapanmıştı. Kokusunu içime çekmek istiyordum sadece kollarımı ne kadar sıktığımı bilmiyordum. Biraz sonra kollarını sırtımda hissettim ve vücudumun boşa çıktığını hissettim. Kendimden geçmiştim..
    ···
  19. 19.
    +25
    Bir kaç kez daha şaşırtmacaya yakalandıktan sonra antrenman sonunda bitmiş kapıyı açmıştım. Zehra kabinden çıktı ve Haddinden fazla kusursuzsun bunu saklaman gerekecek. dedi. Nefes nefese kalmıştım. Başımla onayladım. Şimdi biraz dinlen daha sonra evine gitmen gerekiyor. Ailene gösterilmedin hastanede ki süre boyunca ve artık orada değilsin seni aramaya başlamalarını istemeyiz. dedi ve kapıya yöneldi. Odama gideceğimi düşünürken Zehra'ya sende gelecek misin? demek geldi içimden. Ancak boğazım düğümlenmişti hiç bir şey söyleyemedim. Zehra çıktı. Bende odama gitmek üzere sahadan çıktım.

    Yatağa kendimi attığımda olanları düşünmeye başladım. Her Sıla'nın öldüğü günü düşündüğümde içimdeki ateş biraz daha artıyordu ve öfkem hep tazeydi. O kapşonlu adamı bulduğumda hemen öldürmeyecektim artık onu. Öyle ki her anımı, öfkemin her zerresini ondan parça parça kopararak çıkaracaktım. Birden öfke ve nefretle dolmuştum. Gözlerimi kapadım ve uyumaya çalıştım..
    ···
    1. 1.
      0
      Rezzervatuar
      ···
    2. 2.
      0
      Rez seri pls
      ···
  20. 20.
    +25
    Arabaya bindik ve nejat amcanın kendi evine doğru gitmeye başladım. Birden arka koltukta olan sıla AŞKIM ARI ! diyerek eliyle enseme vurdu ama geç kalmıştı. Arının sızısını hissetmiştim. Tepki vermedim. Yol birden önümden kayıp gider gibi oldu. Bir arabaya çarpmaktan son anda kurtardım. Arının soktuğu yer kaşınmıştı. Elimi kaşımak için attığımda elime bir şey geldi. Tutup aldığımda bir iğne olduğu fark ettim. Dikiz aynasından sılaya bakıyordum. Sırıtıyordu ve birden kafam ağır bastı gözüm karardı. Tek hatırladığım şey kafamı direksiyona vuruşumdu.

    Gözlerimi bilmediğim bir yerde tıpkı azranın bağladığı gibi bir demir sandalye de buldum ama burası deponun aksine gayet teknolojik bir yerdi. Sıla ve babası sürekli ekranlara bakıp klavyeden bir şeyler yapıyorlardı. Ulan yeter artık be öldürün gitsin. Yeter bıktım ihanete uğramaktan artık. YETEEER ! diye bağırdım. Nejat önüme geldi. Gülümsüyordu. Maalesef sen türünün tek örneğisin. Seni öylece bir köpek gibi öldüremem. dedi ve arkasını dönüp ağır adımlarla yürümeye başladı. O zaman ne? istediğiniz ne benden? dedim. Birden arkasını döndü nejat, Hafızanı kaybetmene sebep olacağız. Bu sana herşeyi yeniden öğretmemiz gerektiği anldıbına geliyor ama ben bu zahmeti göze alıyorum. Senin gibi bir asker emrimden çıkmamalı ve ben ne dersem o kadarını bilmeli. Üzgünüm evlat ama başarabilen tek kişisin. Bu çok acı veriyordu. Herşeyi biliyorken onların dediğini yapacaktım belki de kim olduğumu bile tamamen yanlış bilecektim.

    O an boşvermişlik hissi kapladı bedenimi, herşey anldıbını yitirmiş ve ne yapacaklarsa yapmalarını bekliyordum bir an önce. Sağ tarafımdaki ekrana baktığımda kollarımı kaplamış olan kelepçenin görüntüsü vardı ve ekrana göre o kelepçenin içi iğne doluydu. Nejat gelip kafama başlık tarzı birşey geçirdi. Sılanın sesini duydum. Hazırız. O an bağıra bağıra Sanmayın ki herşey istediğiniz gibi gidecek. Günün birinde kim olduğumu ve kim olduğunuzu hatırlayacak olursam. Sizi en acılı şekilde öldüre.. Birden göğsüme sayısız iğnenin girişini hissettim. Ardından da şakağımdan giren iğneyi.. Dünya ters dönmüştü. Son görebildiğim şey sılanın karşımda bana bakıyor olduğuydu ve söylediği söz.

    iyi geceler aşkım..

    --- SON ---

    Arkadaşlar beni dinleyip, okuma zahmeti gösterdiğiniz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Hikaye hakkında burda sohbet edebiliriz. Yeni hikayenin geleceğinin teminatını da size veriyorum. Hepinize tekrar çok teşekkürler..
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Okudugum en iyilerdendi kardesim eline emegine saglik
      ···
    2. 2.
      0
      Dün bunu gördüm okurken akşam 11 de part 1 i okuyum dedim gece 1 de bitti çok hoşuma gitti buda süper olmuş eline sağlık kardeşim şu sözlüktw gördüğüm en iyi hikayelerden 2 side kitap yaz okuyum amk
      ···
    3. 3.
      0
      Eline sağlık kardeşim çok iyi yazmissin
      ···
    4. 4.
      0
      Panpa devat ettirseydin ya
      ···
    5. 5.
      0
      Lan böyle son mu olur ben şimdi sigara nasıl yakacam
      ···
    6. 6.
      0
      Eyvallah kardeş eline sağlık, takipteyim
      ···
    7. 7.
      0
      Kardeş devamini bekliyorum sabirsizlikla supersin
      ···
    8. 8.
      0
      Panpa sonu sıkıntılı benim içime dert yapar o son, geceleri uykumu kaçırır ygs de ben o sonu düşünürüm Allah aşkına pmden sonunu bitir kısa bir partta mutlu olsun
      ···
    9. diğerleri 6