-
1.
+4Hoca'yı almak için elimizde fenerler ile yola indik annemde camdan bize bakıyordu sokak lambalarında bir tuhaflık vardı senkronize olarak yanıyordu. Babam hızlı dedi bu da benim daha da korkmama sebep oluyordu. Arabanın ışıkları etrafı aydınlattı fenerleri söndürdük. Ama hoca arabadan inmiyordu . Sakalları bem beyaz uzun ve beyaz giyinmiş bir hocaydı. Belki adını duymuşşunuzdur Rıdvan hoca diyue biridir yer söylemicem ki yanlış olmasın. Rıdvan hoca inmedi arabdan damadı indi selamlaştık ama hoca hala inmiyordu , babam kapısını açmaya gitti hocam buyrun dedi. Hoca bişeyler okuyordu bizde bozmadık 5 dakika kadar hocanın ağız mırıltılarının bitmesini bekledik. Bittikten sonra hoşbulduk diyip selam verdı.
Arabadan iner inmezde bana baktı ve bana okumaya başladı o anda bayılacak gibi oldum ben ama nasıl bir his kalbim yerinden çıkacakmış gibi oldum .Hoca babama bişeyler fısıldadı babam bana baktı o an gözlerinde bana olan üzüntüsünü gördüm. neler oluyordu ben ne yaptım da bunlar oldu hiç anlamış değildim.
Hoca ile eve doğru yürümeye başladık. Eve yaklaştığımızda evin ışığında sanki içerde dans ediliyormuş gibi gölgeler dolaşıyordu. yüzlerce gölge duvarlarda dolanıyordu babam hemen anneme seslendi gecenin bir yarısı etrafta bizden başkakimse yoktu. babamla koşarak eve gittik eve girdiğimizde annem bahsettiğim odada normal bir şekildeoturuyordu bizi hiç duymadığını söyledi ama bu imkansızdı. eve girdiğimizde gölge felan kalmamıştı hoca ile damadıda arkamızdan yavaş yavaş gelmişler içeri girdi ve hoca girer girmez kapıdaki muskaları çıkar başka bişey yazacağım dedi. daha muskalardan kimse bahsetmemişti. Babam hiç şaşırmamıştıbile tamam hocam dedi . hoca evi okudu kapı eşiklerine muskalar koydu . En son oturduk annem çay yaptı gecenin o vaktinde oturduk biraz en son bu delikanlıyıda okicam dedi beni karşısına aldı bana abdestin avrmı dedi yok dedim abdest al dedi ama gitmeye korkuyordum babam benimle banyoya geldi babamda abdest aldı. Hoca beni yere oturtturdu o koltukta oturdu sonra bana sıkışırsan bana söyle dedi annemede bana su bardağı vermesini söyledi , bir tanede iğne istedi ve okumaya başladı. -
2.
+2gib kırığı sana mı kaldı prim kasmak.. yok mu bu sözlüğün modu işini yapan coiti filan..
sanki başka sözlük amk link veriyorsun kopyalayıp yapıştırıyorsun ver başlığı girip okusun milelt.. doymanız emek hırsızlığına..
emek veren herkesin herşeyi çalmaya doymadı insanlar.. -
-
1.
0REZ AMINAKODUMUNUN OĞLU
-
1.
-
3.
+2Hemen neler olduğunu sordum ve …Tümünü Göster
Oğlum bunların her biri bir kafir şerli yi temsil ediyor .. Burada 11 tane muska var ve 10 tanesini sana düşman bir tanesinide sana aşık edip başına musallat etmiş.
Gidin o şerefsizi bulun bunu nasıl yaptı ise Geri o çevirecek dedi.
Bende hocanın kaçtığını ve başımızdan geçen tüm olayları anlattım. Muskaları gizlice oraya sana tuzak kurmak için yapmış dedi. Bunu neden yaptı bir husumetmi oldu dedi. Hiç bir şey olmamıştı. Benimle ilk kez bu vesile ile tanışmıştı. Bir insan nasıl bu kadar günahı üzerine alıp, bana ve aileme hayatı zehir edip bizi böyle bırakabilirdi ?
Büyük dedem beni okudu sadece okudu yapabileceğim bir şey yok dedi. Aklına mukayyet ol oğlum seni çağırılan yerlere gitme dedi. Hiç rüyanda düğün gördün mü dedi.
Evet tabi ki gördüm hem de kaç kere gördüm beni kurtar dedim ama elinden hiç bir şey gelemeyeceği bakışı atıp gözleri sulu sulu gözlerime baktı. Koca ayam ağlıyordu göz yaşlarını görünce bende ağladım sakalları ıslak göz yaşları ile birbirine yapışıyordu. Çok ama çok üzüldüm inanın anlatamam….
Çıktı yola babam hocayı arayalım dedi o köyde telefon iyi çekmiyordu biraz iyi çeken bir yerde hocayı aradı ama telefonu hep kapalıydı, ulaşamıyorduk. Babam çok sinirliydi damadın evini tarid ettim oraya gittik . Apartmanın önüne vardığımızda damadın arabası yoktu. Arabadan inip o anki gerginlik ile apartman kapısı açılsın diye tüm zillere bastım ve kapı açıldı. Hemen onların kapısına koştum, babamda peşimden geldi ben kapıyı önce açtırdım kapıyı damadın annesi açtı.
Beni tanıdığı için şaşırmadı ama terli ve nefes nefese olduğumu görünce biri beni kovalıyor sanmış noldu kim kovalıyor seni içeri gel dedi. Arkamdan babamında gelmesini bekledim babam çok sinirliydi nezaket felan dinlemeden kadına bağırdı. Nerde o O… çocuğu dedi , ama damadın annesi olduğunu bilmiyordu. Kadın şaşırdı ben dedim sana anlatacaklarım var dedim. Kadının bir şeyden haberi olmadığı belliydi. Bizi içeri aldı ve anlatmaya başladım başımdan geçenleri…
Kadın hayret içinde beni dinledi. Oğlunun böyle bir işin içinde olması onu çok üzdü kadın kendini ağıt yakarak resmen parçaladı. Bizde zaten yaşlı kadın ölür mölür kalp krizi geçirir diye biraz sakin konuşmaya başladık..
Kadın oğlum demek bu yüzden gelini çoluğu çocuğu alıp apart topar gitti dedi…
Damat istanbul da iş buldum diye bir gecede pılını pırtığını toplayıp kaçmış , annesinde o şekilde yapa yalnız bırakıp kaçmıştı. -
4.
+2Kalkıp ışığa koştum hemen ışığı açtım ışık kurtluş gibi gelmişti ama ışığı keşke hiç açmasaydım. Karanlık onları daha cazip gösteriyormuş ışığı açmamla gerçekten aklımı kaybedicek gibi oldum gitmediler dikilip duruyorlardı. Başları önlerine bakıyordu hepsi ama öylece duruyorlardı inanın tarif etmek istemiyorum beni anlatırken etkiliyor sizde etkilenirsiniz o yüzden anlatmayacağım...Tümünü Göster
Ama tek diyeceğim burunsuz kanlı gözlü içinde ateşler yanan korkunç bir varlık...
Hemen annemlerin yanına koştum bağırarak hemen odaya geri gittik baktık kimse kalmamıştı sadece ağır bir duman kokusu vardı ama gözle görülen hiç duman yoktu. Babam bişeymi yaktın diye sordu bende olayı anlattım hemen babam bana birşeyler okudu sonra aynı yatakta küçük cocukmuşum gibi 3 kişi yattık televizyonu açtık ses olsun diye ancak o zmn düşüncelerden kurtulabiliyordum.
Gece annemle babamın arasında uyusamda yine aynı rüyayı görmüştüm ama bu sefer bahsettiğim düğüne doğru yürüdüm içlerinden bir tanesi beni arkam dönük kaçarken yakaladı ve benim ona sırtım dönük şekilde beni düğün olan yere zütürmek için sırtına girişti...
O anda babam beni uyandırdı ve uyandırdı ve uyandırdığında kollarım arkaa doğru gergin beni taşırmış gibi pozisyondaydım neden sürekli aynı rüyayı gördüğümü anlamamıştım kalktım babam beni okudu hala kolumda o gerginliği hissediyordum acıyordu tıpkı o şekilde taşınmışım gibiydim.
Babam bu son hadiseleri hocayı arayıp anlattı, Babam hocayı almak için hocanın evine gitti bize geldi hoca olayların tamdıbını anlattım. Hoca da bu olanalrı bilirmiş gibi hiç şaşırmadan dinledi. Akşam olmasını bekledi sanki çok sakin konuştu benimle hatta gülümsüyordu nedense , bu hareketi aslında beni rahatlatıyordu önemsizmiş hissiyatı yaratıyordu...
Akşam yemeğini yedikten sonra hoca ile kiler odasına gittik babama beni okuyacağını söyledi onlar içeride bekledi kapının kilidinide arkadan kilitledi ve bana sanki sabah beni hiç dinlememiş gibi olanalroı yeniden anlatmamı istedi. Bu sefer anlatığımda enteresan bir şeklde kızarı
yor yutkunuyor ve ilkkez dinlermiş gibi beni dinliyordu. Sonra ışığı yaktığımda onları neye benzediğini bana ayrıntılı ayrıntılı anlattırdı hatta duman kokusu oldumu diye sordu evet hocam aynen oldu dedim. Kilerde yeşil soğan vardı halıyı kaldırdı cebinden köstekli saaati vardı çıakrıp saate baktı sonra diğer iç cebinden çakmak çıkarıp tahtanın üzerinde yeşil soğanları yakmaya başladı. çok pis bi koku oluyor deneyebilirsiniz ama denemeyin hemen bu yazıyı bitirince denemeyeceğinizden eminim...
Sonra hoca nasıl hisediyorsun dedi hiç bir değişiklik yoktu hoca bişeyler okumaya başladı elindeki ot çıra gibi öyle har lı yanmaya başladı ki o anda evin duvardında yeşil soğanın dumanından hariç dumanlar dolaşmaya başladı. hoca görüyomusun dedi evet dedim. Korkma dedi onlar benim dedi...
Nasıl yani hocam dedim. Onlar benim hizmetimde korkmana gerek yok dedi.
Zatende korkmuyordum. ondan önce gördüklerim yanında bunda korkacak değildim.
Hoca korkmuyorsan kapat gözlerini dedi kapattım şimdi aç dedi hocanın arkasında yere bağdaş kurmuş ama ayakalrının üzerine oturmuş başı yere bakan çarşaflı iki tane kadın vardı. -
5.
+1Ben süzülerek gelene dönüp bakınca tuvaletin orada kafasını uzatmış olan, kikirdeyerek geri kaçtı. Sanki benimle eğlenmek hoşlarına gidiyor gibiydi. Ben örtülü olan varlığa doğru odaklandığımda dilim damağım kurudu. Oturduğum yerden de kalkamadım. Felç olmuş gibi, sadece olayların farkındaydım. Sadece gözlerimi sağa sola çevirebiliyordum. Ağzımı hareket ettiremediğim için, içimden nas suresini yarıya kadar okur okumaz oradan kayboldu. Gördüklerimin şokunu yaşıyordum. Bana hiç zarar vermek gibi değil, sanki orada oynayıp eğlenmeye gelmiş gibilerdi.Tümünü Göster
Bu olanlar, ben bu kağıdı elime alıp okuduğumda oluyordu. Burada ne yazdığını bilmiyordum fakat burada olanları okuduğum kağıt tetikliyordu. Son bir kez bundan emin olmak için yazıları tekrar okumaya başladım. Aynı şekilde saydam cisimler gözümün önünde dolanmaya başlayınca, okumayı bırakıp hemen dualar okudum. Artık şundan emindim ki, bu okuduğum yazı şerlileri yanıma çağırıyordu. Ama ben onlara mum yakarak bir kapı açmamıştım. Yada bir ritüel ortamı oluşturmamıştım. Nasıl olurda bana bu şekilde gelip, zararsız bir şekilde giderlerdi… işte buna bir türlü akıl erdirememiştim. Dedem bu kağıdı bırakarak ne amaçlamıştı ? Bana yapılan bir iyilik mi kötülü mü anlayamamıştım. Diğer yazıları sadece şekilde yazmaya korktum. Bir sonrakinde karşıma çıkabilecek olan olaylar, daha yaşamadan korkularını hissettiriyordu.
Dedemin yazdığı kağıdı da kendi yazdığımı da çantama koydum ve sabaha kadar oturdum. Uyumamak için kendimi zor tuttum. Sabah olduğunda ise biraz başımı yastığa koyayım dedim uyumuşum. Sabah kapı çaldığında uyandım. Pansiyon görevlisine dün oraya geldiğimde yarın ayrılacağım demiştim. Bu yüzden eğer kalmayacaksam bir gece daha öğlene kadar başka müşteriler için odayı boşaltmamı istedi. Uykusuz-uykusuz toparlanıp çıktım mecburen. Otobüsüm akşamdı. Akşama kadar elimde çanta ile oradan oraya dolandım. Akşam olunca otobüse binip eve geldim. Herhangi paranormal bir olayla karşılaşmadım. Otobüste de uyuyamadığım için eve gelince uyumadan beynim rüya görmeye başladığı için yatıp uyumuşum. Nasıl uyuduğumu bile hatırlamıyorum. Öyle bir uyumuşum ki uyandığımda geceydi. Olanların hepsini unutmuştum. Gece uyandım, kafamdan uyandığım için gündüz olması gerekiyor diye düşünüyorum. Ya da kaç gündür uyuyordum diye. Geceyi gündüzü şaşırmıştım anlayacağınız uykusuzluktan devrim dönmüş. Kendime gelince olayların farkına vardım. Akşamdan babam aradı, köye geleceksen seni alayım dedi. Bende evde korkacağımı bildiğim için babama gel al dedim, çıktık köye. -
6.
+1Zuzumbilesi nin yanındakiler kadını alıp iki kolundan alıp gittiler. Ayakları yerden kegib uçarak birkaç metre sürüklediler. Kadın resmen yalvardı ve durun durun dedi gözlerini bana dikti, ölüm korkusu onu sarmıştı. Bende çok korktum o an uykuya daldım yada bayıldım bilmiyorum. Çok enteresan inanması güç şeyler oluyordu. O an bam başka bir yerdeydim. Bu gördüğüm mü rüyaydı yoksa diğer yaşadıklarım mı bilmiyorum. Rüyamda arkası dönük benimle konuşan biri vardı. Kim olduğunu bilmiyordum. Zuzumbilesi nin ta kendisiymiş. Bunu daha sonra anladım. Onu öldürüp öldürmeme isteği benim elimdeymiş. Ben nasıl böyle bir vebali üzerime alırım dedim. O zaman hakkını al dedi. Çat uyandım. Karşımda cadı kadın. Etrafında 2 şerli kollarından tutup gerdirmişti. Cadı kadının bir anda sureti değişti. Karşımda o kadar çirkin o kadar korkunç ve o kadar pis kokulu bir şey vardı ki. Çürümüş et kokuyordu. iğrençti….
Bir anda ağzından her şey dökülmeye başladı. Her şeyi o zaman anladım….Hoca zamanında kendi şerlilerini benim üzerime yıkmış. O şerlilerden biriside bu cadı kadın dediğimiz insan kılığında gezen mahluk muş. Zamanında da Hoca ile bu mahluğu bu şekilde bir başkası evlendirmişler. Hoca bu şekilde cadı kadından kurtulmayı hedeflemiş. Daha önceden kurtulsa da Cadı kadının emrindeki şerlilerden kurtulamamış. Son geldiğimizde ise Cadının hoca ya gönderdiği şerlileri oraya getirip bir bardak ile tek tek yakalayıp Onları giderken yakmış. Bu nasıl olmuş inanın bilmiyorum. Ateşten yaratılan bir varlığı ateş nasıl yakar? Hoca böylelikle kendini kurtarmış ve bana bıraktığı mahlukların içinde zuzumbilesi ve onun sonradan oluşan …. Kabilesine bağlı bir kolu varmış. O an anladım ki ben kabile de çok bilinen bir cin ile evlenmişim. Cadı kadın beni bırakın dedi. Bende beni yaktığınız gibi yanın dedim ve o şerli orada yanmaya başladı.. Yok oldu. Benim emrimdeymiş gibi dediğimi uyguladılar. Ama fiziksel olarak ateşten bahsetmiştim. -
7.
+1Niye geldin dedi. Babamda doktora dert anlatır gibi anlatmaya başladığında hoca onu sormadım… Deden sana yardım edecekti zaten neden bırakıp geldin dedi… Bana bunu söylediğinde gerçekten o zaman benim aklımı almıştı, o zaman beni etkiledi. içimde zaten hocalara karşı ön yargılı olduğum için, bu hareketi beni ona karşı saygı duymaya ikna etmişti. Bunları biliyorsunuz demek hocam dedim. Biz her şeyi biliriz dedi. Sağa sola baktı. O ara bende arkamı dönüp baktım. Arkamda saçaları up uzun çirkin görünmeyen, sadece kolları zayıf vücudu insan vücuduna çok yakın bir şerli hocaya odaklanmış bakıyordu. Ben ona baktığımda belki fark etmişti ama hiç bana bakmadı. Gözleri çukurdu. Diğerleri gibi ateş saçmıyordu. Zaten insan baktığında kötülük amacı olmadığını hissedebiliyordu. Ben tekrardan hoca ya döndüm. Hocam 1 tane mi var sadece dedim. Hoca ney 1 tanemi dedi. Hocam işte arkamızdaki cinden sadece bir tanemi var dedim. Hoca onu duyunca gözü büyüdü. Sen nasıl görürsün bunu dedi. Ben rutin zaten gördüğüm için şaşırmamıştım. Hoca seceremizi hep bulmuş ama onları görebildiğimi anlamamıştı herhalde. Babama döndü sen görebiliyor musun dedi. Babam da benden dolayı alışık olsa da pek görebilmiş değildi. Babam yok hocam benim öyle şeylerim yok dedi. Hoca bakır çanaktaki suyu aldı, parmağını uzat dedi. O şeker ölçmek için parmaktan kan alan küçük bir iğne var. Onu elime yaptı, çıkan kanı parmağımı silkeleyerek bakır kabın içine düşürdü. Hoca kan düştükten sonra suya yoğunlaştı. Sanki bir şeyler görüyor gibi yüz ifadesi değişiyordu.. Bende neden yaptığımı hala anlamıyorum, dalga geçer gibi.. Var mı hocam bir şeyler dedim. Babam dizi ile beni dürtükleyip gözüme baktı. Ben normalde saygılı bir insandırım, fakat o zaman hoca ile böyle bir alay etme hissi oluşuyordu bende lakin bu benden kaynaklanmıyordu. Hoca kafasını bir daha kaldırdı. Babası sen dışarı çık dedi. Babam hiç ikiletmeden dışları çıktı. Hoca tekrardan kafasını kaldırdı. Sen nereden geldin dedi. Söyledim. Sizin oralarda benim çok samimi arkadaşım var dedi ama bahsettiği il bize komşu başka bir ildi. Hocanın bunu demesi çok saçma ama benim giciğima gidiyordu. Bende orası ile benim olduğum yer aynı değil dedim. Yok yok aynı dedi. Hoca da benim zıttıma gidiyordu. Bende arkadaşın seni kandırmış hoca dedim. Ben normalde bırak arkadaşın seni kandırmış demeyi, hocam derim bir kere hoca demem… Hoca sakalından bir beyaz tüğ aldı. Sen bu sakalımda ki kıl olamazsın dedi. Ben, sanki ağız benimdi ama kontrol başka bir yerdeydi. Sakalına tüküreyim senin dediğimi o kadar net hatırlıyorum ki… Hoca o parmağımın kanını akıttığı suyu alıp, yüzüme kaldırıp attı suyunu. Ben o an ne oldu hocam dedim. Hoca yok bir şey dedi. Az önce konuştuğumu ben o an hatırladım. Hocam ben valla farkında değilim Allah aşkına dedim. Hoca ben biliyorum sen yorma kendini dedi.Tümünü Göster
-
8.
+1Gözüm hem karanlık tarafa hem de ileride ki bana arkası dönük varlığa ilişiyordu. Varlık artık tam önümde duruyordu. Nefes alıp vermesini omuzlarından anlayabiliyordum. O anda arka tarafta bir kargaşa oldu. Kafamı karanlık olan bölüme çevirdiğimde, daha önce uyandığımda, karşı ki koltukta oturur vaziyette gördüğüm yaşlı adam, cinlerin o karanlık bölgeye zütürdükleri ışık sayesinde aydınlanmış olarak görünüyordu. Adamın gözleri o gece ki halinde ki gibi donuk değil aksine sanki bir yere kollarından bağlıymış gibi çırpınıyordu. Gözlerini tıpkı o gece ki gibi bana dikmişti. Sanki görünmeyen bağlı olduğu yerden kurtulsa bana saldıracak gibi, oradan kurtulmaya çalışıyordu. Bana bakar vaziyette iken gözleri bir anda kırmızıya dönüştü. Vücudunda değişiklikler oluyordu. Önce sakalları yok oldu. Ardından bedeni küçülmeye ve sıskalaşmaya başladı. Gözlerinde ki alev arttıkça yüzünün şekli değişip korkunç bir şekil almaya başladı. Bu değişimler olurken köyün ahalisi olan cinler o varlığın etrafını sardı ve artık o kısım beni için görünmez oldu. O kısımda inanılmaz bir kargaşa oldu. Sanki bütün cinler o varlığın üzerine saldırmıştı. Bir süre sonra kalabalık açıldığında yerde alevler içinde yanan bir beden vardı. Masmavi çıkan dumanlar resmen orda ki varlığı tamamen eriterek yok ediyordu. Oraya doğru adım attım. Yaklaştığımda hissettiğim ise, aslında oradaki şeyin ateş değil aksine soğuk bir etki olduğunu hissettim. Mahluk yanmıyor, aksine donarak ölüyordu. Onu öylece orada bıraktılar. Tüm mahlukat benim arkama doğru bakmaya başladı. Bana baktıklarını sanmıştım lakin ateş saçan gözleri arkama bakıyordu. Bende arkama, onların baktığı yöne döndüm ve oradaki varlık hala arkası dönük duruyordu. Tekrardan yaklaştım ve bana yavaş-yavaş arkasını dönmeye başladı. Dönerken, önce beyaz uzun sakallarını gördüm. Bana tamamen döndüğünde karşımda ki duran. Rahmetli dedemdi.
-
9.
+1Hayatım böyle devam ediyordu. Her gece bir ritüel yapıp isteklerimi sıralayacak kadar arsız olmuştum. Bazı akşamlar ise zuzumbilesi gelir beni sesi ile uyandırır. Uzun saçları ile övünürdü. Zaman sonra onların dışında tüm varlıkları görmeye başlamıştım. Bunlar merak eden herkes için ulaşılan son zirvedir beklide fakat ben bunları istemeden yaşıyordum. Gündüzleri çok yorgun olur hep uyurdum. Geceleri ise hiç uyumazdım. Uyusam da rüyamda alemlere dalardım. Hayatta iyice asosyal olmaya başlamıştım. Aileme karşı çok kırıcıydım, bunun için hala pişmanım. Kimse ile konuşmuyor onları küçük görmeye başlamıştım. Korkmuyordum artık. Diğer alemlerde de tanınıyordum. Saygı duyuluyordum. Zuzumbilesi kabilenin ileri gelenlerinden T….. nin kızı idi. Onlarda da makam mevki şöhret görselliğe önem vs vs sınıflar ve insanlara özel sandığımız bir çok olay vardı. Uzun saçlı olan dişiler her zaman saygı duyulan ve gıpta edilen tiplerdi. Sanırım bu alem e karışmıştım artık. Ama oranın da insanlar alemi gibi , iyisi olduğu kadar kötüsü de oluyordu. Bana da bu kadar saltanat yeterdi. Artık tamamen asosyal olmuştum hep odama kapanırdım . Hayatım bitmişti. Çok kez düzgün olan insanlar medyumlar yada kendini kanıtlamış ilim sahibi insanlara gösterdi babam. Ben o anki ruh halimi hatırlıyorum. Düşündüğümde ne kadar da kaptırmışım kendimi…
Aradan 2,3 sene bu şekilde geçti. Ben ileri yaşlara geldim artık. Ben bekar biriyim aslında değilim demiştim. Ben farklı bir alemde evli olduğumda , kendi alemimden biri ile evlenme fikri kafamda hiç yoktu. Fikirlerim kontrol altındaydı. Ben emrederdim belki ama ben kuklaydım. Örnek vereyim anlayın diye. Ben ülkenin başkanıyım. Ama beni yöneten güçler var. Ben onlarla ters düşersem , saltanat biter…
Saltanatın bitmesine az kalmıştı… -
10.
+1Damadın oturduğu apartmanın önüne geldim. Zaten köye geldiği arabadan da artık orada oturduğundan emindim. Apartman zillerine baktım aynı isimde 2 tane vardı , damadın soy adını bilmediğimden ikisine de bastım apartman kapısı açıldı ben yavaş yavaş yukarı çıkma ya başladım. Neler olduğunu merak ediyordum ve artık bu olanlardan şüphelenmeye başlamıştım.Tümünü Göster
Ben çıkarken bir katın kapısı açıldı sesi duyunca ben hızlandım. Yaşlı bir kadın vardı . – Kimi aradın oğlum dedi, bende adamın adını söyledim o ara damat da kapının önüne geldi ve beni gördüğünde yüzündeki şaşkınlık ifade si görülmeye değerdi.
Damat hayırdır sen buranın yolunu bilir miydin dedi, ben ise bilmiyordum öğrendim gibi bir espri yaptım ki adamın tipi değişsin diye.
Kadın içeri çağırdı meyve suyu ikram etti damat da karşı koltuğa oturdu hiç sesi çıkmıyordu. Biz yaşlı teyze ile konuştuk damadın annesiymiş. Biraz sohbet etikten sonra ben lafı hoca ya getirmeye çalışıyordum.
Damat içeri geçip telefonla konuşuyordu sanki tartışırmış gibi bekledim bekledim gelmiyordu, hararetli bir konuşma yaşıyordu. Bende dayanamadım teyze ye sordum Hocanın nerede olduğunu o da evi sattığı adam dan fazla bir şey bilmiyordu. Acele acele it kovalar gibi gittiler diyordu. iyi oldu gittiği az rahat ettik felan dediği zaman, ben hoca ile pek anlaşamadıklarını anlamıştım.
Kadın oğluna seslendi gel misafir varken bırak telefon işini dedi ama damat kıp kırmızı olmuştu.
Tedirgin tedirgin geldi. Çıkmam lazım dedi bana sende gel dışarıda konuşuruz dedi. Bende hazırda kadında olmayacak diye istediğim gibi sorarım düşüncesi ile dışarı çıkıp arabasına bindik .
Arabayı kullanmaya başlayınca Hoca nerede dedim. Hoca gitti yazın gelir belki duruma göre dedi.
Telefonunu mu değiştirdi dedim yok aynı dedi. Bende nasıl bir tepki ise yalan söyleme hocanın teli değişmiş dedim. Yavaşladı, napıcaksın hocayı daha seninle mi uğraşıcak adam dedi sinirlenmiş taklidi yapıp beni güya geri çekilme ye zorluyor gibiydi. Bende bir işler çeviriyorsunuz… Ya numarayı ver ya da bundan sonra olacaklardan sen sorumlusun. Seninde karın çoluğun çocuğun var insan olun biraz ne dolap dönüyor dedim. Ben bilmiyorum ben bıktım artık felan diyip sitem etti . bu işin içinde artık bir ipnelik vardı bende ver hocanın numarasını dedim sinirli ve kurtulmak istercesine al dedi hocanın numarasını aldım ama aramadım. ilçeye geri geldim orada biraz oyalandık. Babama bir şey anlatmadım işi varken bunlarla uğraşmasın diye, ama eve doğru yola çıkınca biraz anlattım.
Damat olayından bahsetmedim, bundan evde bahsedecektim. Annem babam bir araya geldik akşam ben önceki gittiğimde de arkadaşlarla buluşmaya gitmediğimi ve yaptıklarımın tamdıbını anlattım. -
11.
+1Ayağa kalktım. Ben kalktığımda hemen yolu açtılar. Bana saygı duyuyor gibiydiler. Peki beni düne kadar öldürecek olan bu şerliler, neden beni korkutmamak için insan sureti ile gelip, birde bana saygı duyarcasına insani hareketler sergiliyorlardı? Kafamda her geçen saniye farklı ve bambaşka sorular oluşuyordu. içimden onların gitmesini istedim ve kalabalık bir anda yok oldu. Eve gittim babam ve dedem hala camideydi. Annemle oturduk, annem hep iyi misin-iyi misin diyip durdu. Bende dışarıda olanlardan hiç bahsetmedim. Korkum yoktu artık, olanlara alışmışmıydım, yada artık bu evlilik sayesinde onların gözünde bir statüye mi girdim bilmiyordum.
Gece denem ve babam beni çok okudular. Babam hoca yı ve damadını 2. Kazığından dolayı çok sefer aradı, ama hiçbir aramamızda ulaşamadık. Gece olduğunda beni uyutmak istemediler. Gündüz uyu gece uyursan yine onları göreceksin diye beni uyutmama ya çalıştılar. Ama ben artık onları görmekten korkmuyordum. Zaten beni korkutacak surette gelmiyorlardı. Ama unuttuğum bir şey vardı ki o gece kafamda artık bir şeyler yerine oturacaktı, ama gördüklerim kapılacağım gafletinde fitilini ateşleyen olay olacaktı.
O gece uykumun çok olduğunu söyledim. Zaten bana bir şey yapmak isteseler sizi yine uyuturlar dedim. Benim korkmadığımı anlamışlardı. Söylediklerimde mantıksız değildi. O gece annemle ben yerde, dedem ile babamda karşılıklı iki koltukta yattılar. Uyudum
Gece nasıl uyudum bilmiyorum, Günlerin yorgunluğu idi beklide… Gece bir ses ile uyandım. Adımla seslendiler. Kalktım yatakta doğruldum. Karşımda pencere vardı. Burası yattığım yer değildi. Ben yatak odasında uyanmıştım. Pencerenin önüne ilk gördüğüm şerliler vardı. Bana neden insan suretinde görünmediler anlamadım. Beni korkutmaya çalışıyorlardı. Gözleri ateş saçıyor ve çok sinirli bir surat ifadeleri vardı. Korkmuyordum yinede, onca şeyden sonra bana korkunç gelmiyordu. O anda inanılmaz bir şey oldu. Akşam deponun üzerinde oturduğumda yanıma gelip sonra bana yol açan 100 lerce şerli bir anda oraya geldi. Karşımda duran ve beni korkutmaya çalışan 3 tane şerli yi kollarına girip ayakları yerden kegib bir şekilde camdan çıkıp gittiler. Beni korkutmak için gelenlerin acı çığlıkları hala kulaklarımdadır…. -
12.
+1O olaydan sonra gece bir şey olmadı. Dedem aralıklı aralıklı evde ezberden bir şeyler okumaya devam etti. Gece normal bir şekilde yattık sabahta kalktım. O gece rahat uyumuşum. Sabah kalktım kahvaltı yaptık. Kahvaltıdan bir, bir buçuk saat sonra hoca babamı aradı. istanbul!dan gelmiş damadının evindeymiş bizim oraya gelmemizi istedi. Babamda bu kadar işi başımıza açıp birde bizi ayağına çağırmasına çok sinirlendi. Babamda verdi veriştirdi , sen buraya geleceksin bizi bu hallere sokup arkamızdan iş çevirdin. Bizde seni adam bildik, hoca bildik diye sitemkar sitem kar konuştu. Hoca da sakin konuşup alttan alıyordu. Oraya gelemem işi ancak buradan halledebiliriz dedi. Babamda inat edip önce sen buraya geleceksin diye bayağı bir cebelleştiler. Hoca ben oraya gelsem de tekrardan buraya geleceğiz dedi. Babamda inat ettiği için sen önce ayağımıza geleceksin, sonra konuşup nereye gideceksek gideriz dedi. Hoca damadı ile köye geldiler. Babam onların geldiğini görünce ağzına ne geldi ise saydırdı. Hoca öyle dinledi sadece hiç geri cevap vermedi. Suçlu olduğu gözleri den belliydi. Ama gözlerinde merhamet değil sanki bir hinlik vardı. O an bunu hissetmiştim ama kimseye bir şeyden söz etmedim. Sanki bana iyilik değil zarar vermeye gelmiş gibiydi.
Dedem , ne yaptın oğluma sen Allahın cezası adam, birde hoca olup örnek olacaksın, bumu senin örnekliğin vs vs diyordu ama hoca dinlemiyordu. Bunlar konuşulurken damadı da ortamdan uzaklaşıyordu. Sonra hoca , bu kadar lafa gerek yok gibi bir şey dedi. Akşam olmasına az kaldı, eğer bir an önce şehre gitmezsek bu gece bu evde çok kötü şeyler olacak, kimse kalmasın bu gece burada , Burayı mesken edip ya oğlanı elinizden alacaklar , yada oğlanı delirtip kendini öldürtecekler dedi.
Bizimkiler bunu duyduğunda olayın ciddiyetinin farkına vardı ve hemen hazırlandık. Biz bizim arabaya bindik, hocalar da aynı geldiği gibi arabalara doluşup şehre gitmek üzere yola çıktık… -
13.
+1Hoca ile kadın sanki işaretleşir gibi bakışıp duruyorlardı. Kimse laf açmıyordu. Biz ailecek döşekte oturduk hoca ve damadı yerdeki mindere, kadın ise bizim sağ tarafımızda ki sandalye ye oturmuştu. Benim etrafı izlediğimi görünce; Evimizde elektrik yok sizin gibi, yaşlı ve dul kadının neyi olur ki zaten dedi. O an camdan dışarı çıkan ışıklar neydi diye sormak geldi ama korkuyordum. Hala orada bile nasıl bulunacak kadar zorda kalmışız anlayamıyorum. Sonunda hoca lafa başladı. Ben böyle bir hata yaptım. Şimdi bu delikanlının da başını derde belaya koydum, bir gaflete kapıldım. Bizi sen kurtarırsın kurtarırsan dedi. Kadın dişiz ağzı ile dudaklarını birleştirerek gülmeye başladı. inanın bana böyle bir gülme olamaz. Resmen cadı gülmesiydi bu, sesi kulak tırmalıyordu zaten kadının, gülmesi ayrı bir bela çıkmıştı. Biz kadının böyle gülmesine şaşırmıştık. Kadının bir şaşılmadık gülmesi kalmıştı zaten. Evinde pis bir koku vardı. Sanki ceset kokusu gibi kokuyordu. Sanırım yine karga ölülerinden kendine koleksiyon yapıyordu.Tümünü Göster
Kadına bu sefer nasıl güvenebilirdim gerçekten bilmiyorum, beklide sadece güvenmek zorunda olduğum için güveniyordum. Ayağa doğruldu iki büklüm yürüyerek başka bir odaya gitti. Oda kap karanlıktı, çünkü löküs bizim oturduğumuz odada yanıyordu. Nasıl bulduysa içeriden kalınlığı 15 santime yakın kara kaplı, üzerinde tuhaf motifleri olan, odaya girdiğinde kasvet saçan bir kitapla geri geldi. Kitabın ne olduğu belli değildi, tavana asılı duran löküs ü indirmemizi istedi. Hoca indirip önüne koydu. Önüne oturduğumuz yerin yan tarafından bir ahşap sini altlığı çıkardı ve kitabı üzerine koydu. Beni yanına çağırdı. Elimi asmanın üzerine koymamı ve dediklerini tekrar etmemi istedi. Kulak tırmalayan sesi ile birkaç bir şey söyledikten sonra bende aynı şeyleri söyledim. Söyledikçe mumların ışıkları arttı. Elini elimin üzerine koydu. O okudukça ve ben tekrar ettikçe sanki elimin üzerini onun avuç içi yakıyor hissine kapıldım. Mumlarda yükselince aklıma eskidende o mumların başıma bela açtığı gelmişti, o yüzden korkup elimi çektim. Elimi çektiğim için bana kızdı. Gözlerinin içi ateş saçıyordu resmen…
Bunu görünce insan olmasından şüphe etmiştim. Korkuyordum ama insan çaresiz kalınca başka bir şey düşünemiyor demek ki. Tıpkı dişin ağrıdığında dişçi dişini çekerken acıyacak ama çekmezse de ağrıyarak acı verecek. Bu ikilemde olduğum için tekrardan başladık aynı şeyleri yapmaya. Kadın okudukça baygınlık geliyordu. Hoca ile birbirlerine bakışıyorlardı. Uzun bir süre kadın gözlerime baktı, sanki beni büyülüyordu, ne derse yapacak kıvama gelmiştim. Odanın içi kasvet doluydu…. -
14.
+1Hoca yaptığı büyülerden sonuç alamayınca yapacak bir şey bulamamıştı. Yumurtaları kendisi kırıp sabunu da kendisi açmıştı. Amacı bana korku vermekti bu safhada, bunu zaten en baştan başarmıştı. Yaptığı büyüler ahmakçaydı, bekli daha zekice bir şeyler yapabilseydi hayatım tamamen de kararabilirdi.Tümünü Göster
Ona, bizi cadı kadına neden zütürdüğünü sorduğumuzda ise kendisi işin içinden çıkamayınca bizi oraya zütürdüğünü cadı kadınla da iş birliği içinde bana içirdiği o zıkkım sayesinde artık benim şerlilerden oluşan bir toplulukla başım belaya girmişti. Hoca beni bu durumdan kurtaracağını söyledi. Ama gözlerinde nefret vardı. Bana bunca kötülüğü yaptıktan sonra pişman olup ta geri gelip beni kurtarma ifadesi yoktu. Sanırım bende, şerliler bana musallat olunca onlardan hem korkum azalmış hem de insanların aklından geçebilenleri hissetme gibi bir yetenek ortaya çıkmıştı. Gözlerinden içini görebiliyordum sanki.
Hoca zaman kaybetmeden cadı kadının yanına gitmemiz gerektiğini söyledi. Kalktık cadı kadının köyüne doğru yola çıktık ama gece oluyordu. Gece oraya gitmek hiç istemiyordum. içimde hem bir korku vardı hem de oldukça derin bir şüphe….
Kadının köyüne geldik. Arabayı yol kenarına çektik ve yürümemiz gereken patika yola koyulduk. En arkada babam geliyordu önünde ben önümde ananem, annem ve dedem önde damat, onunda önünde hoca vardı. Yol karanlık olduğu için biraz zor ilerliyorduk. Hafif bir ay ışığı ile yolumuza devam ettik. Önümüzdeki virajı döndüğümüzde kadının evi karşımızda olacaktı. ilerlemeye devam ettik. Aklıma oradan son döndüğümüz zaman arkama baktığımda gördüğüm şeyler geldi. Tam o sırada virajı döndüm ve…..
Aynı şekilde tel örgülerin kazıklarında ışıklar yanıyordu. Bunlar gündüz gittiğimizde gördüğümüz kurumaya bırakılmış karga ölüleriydi. Onlar ışık vazifesi görüyordu. Kadının evinde sap sarı ışıkları yanıyordu. Sanki ışıklar dışarı fışkırıyordu , pencere önlerinde kısa çizgiler halinde ışık süzmeleri oluyordu. Bunları sadece ben değil hepimiz gördük. Ama kimseden çıt çıkmadı. Kazıkalrın yanından geçtiğimiz zaman gördüklerim beni hayrete düşürdü. Bunlar filmlerdeki cadıların büyü yapıp bir şeyler gördüğü fanusların aynısıydı ama içlerinde ışıklar yanıyordu. Yavaş yavaş eve doğru ilerlemeye devam ettik. Kadının evine yakınlaştığımızda inceden bir davul sesi duymaya başladık. Daha fazla yaklaştığımızda da davulun sesi artıyordu ama benden başka kimse duymuyordu sanki o sesi.
Serenti nin oradan tam döndüğümüzde evdeki tüm ışıklar söndü, davul sesi durdu . Gördüğümüz kazık başlarındaki ışıklara dönüp baktım onlarda sönmüştü. Sadece ay ışığı ile aydınlanıyordu sanki etraf korkmaya başladık herkesin ağzından mırıldanma duyuyordum, dua okuyorlardı galiba.
Hoca kadına adı ile seslendi bakan olmadı. Ben hemen nasıl bir cesaret ise küçük penceresinden baktım. içeride LÖKÜS(küçük piknik tüpü ile yanan gaz lambası) yanıyordu. Löküs ü tutma yerinden tavana asmış kendisi yerde bağdaş kurmuş oturuyordu başını yere eğmiş sanki ritüel yapıyor gibiydi.
Hoca yanıma geldi oda görüp cama tıkladı. Kadın yavaş yavaş kafayı kaldırıp bize öyle bir baktı ki…….. -
15.
+1Karşıma zu…. kabilesinden 4 kişi geldi ve benden ne istersem yapacaklarını ve kendilerinin bana sağdık hizmetkarlar olarak kalacağından bahsettiler. insan oğlu çok büyük gaflete kapılıyor. Kimse ama kimsenin başına böyle bir iş gelmesin. ilk isteğim hoca bana yaptıklarından cazasını bulsun demek oldu.
Şu an bu beklide hayatımda ki en büyük pişmanlıklarımdan birisidir ki o lafı söyledim. Hoca o gecenin sabahında yataktan kalktığında karnı davul gibi şişmiş. Çatlayacakmış. Bildiğiniz karnı iğne soksan patlayacak büyüklüğe ulaşmış. Tabi o bu olayları bilmiyor beni esir oldu sanıyormuş lakin olayların tam tersi olduğunu tahmin etmesi karının şişmesi ile ona sinyali vermişti. Birkaç gün sonra kapımızın önüne hocanın damadı gelmiş. Ben o sıra neredeydim tam hatırlamıyorum ama sanırım köy işleri vs. uğraşıyordum. Hangi yüzle geldi ise benimle görüşmek istemiş. Annem ve babam da beni bu dertlerden kurtuldu diye tahmin ettikleri için, oğlanın başını yine derde koyacaklar sanıp damadı oradan def etmişler. Damadın geldiğini babamlar ben eve geldiğimde söylemişlerdi. Ama hala ben anlamamıştım neden geldiğini, beklide hoca öldü ve bundan beni sorumlu tutacaklar diye şüphe gelmişti aklıma, gerçekten suçlu hissedip korkmaya başlamıştım. Ertesi gün ben evdeydim. Dışarıdan biri seslendi. Babam camideydi belki de biri babamı sormak için geldi sanmıştım. Genelde kapıya vurmak yerine hocaaa hoop evde misin gibi çağırmayı tercih ederlerdi. Cama çıktık baktım damat gelmiş az aşağıda ise arabası görünüyor içinde şip şişman biri var sığamamış belliydi. Çıktım dışarı korktum gerçekten başım derde girecek sandım ama kanuni olarak bir şey olamazdı ki. Orta da fiil yoktu bir kere. Çıktım anlamazdan geldim ne oldu falan. Anlattı hocanın şiştiğini o zaman öğrendim. Araba ya inip baktım bildiğin balon olmuş adam. Kilo alma gibi değil, sadece karnı şişmişti. -
16.
+1Dedem biraz daha etrafa bakındı sonrasında ama başka bir şerli ile karşılaşmadık. Biz içeriye girdik ve aradan 2 dakika geçmeden yine bir şey çatıda yürümeye başladı. Çatıda öyle bir şey var ve biz aşağıda duruyorduk. Dedem koşup kitabını getirdi. Kitabı masanın üzerine koydu ve sanki bu anları daha önce yaşamış gibi bir sayfayı arıyordu. Alel acele sayfaları hızlı hızlı çeviriyor, sanki biraz sonra olacaklardan haberdarmış gibiydi. Dedemin bu aşırı stesli hali ve çatıda tepinen şerlinin evin içine verdiği atmosfer bizi resmen bunalıma sokuyordu. Bizi resmen dışarıya çıkmak için zorluyordu. Pencerelere baktığımızda normalde sokak lambalarını görürdük. Ama pencerelere baktığımızda sanki önlerine bir şey konulmuş gibi her taraf karanlık görünüyordu. Sabki kapana kısılmıştık. Çatıdaki yürüme ve tepinme sesleri artık dayanılmaz bir hal aldı. Zıplayarak çatıyı çökertmeye çalışır gibi bir halleri vardı. Bunu görüp dışarıda oturan şerli varlığıda hatırladıkça tüm zamanlardakinden daha çok korkmuştum.Tümünü Göster
Artık bu stresli dakikaların bir an önce bitmesi için sürekli içimde dualar okuyordum. Nas Felak surelerinide okuyordum fakat nedense bu sefer ayrılmıyorlardı. Bizi dışarı çıkarma çabaları kendini çok belli ediyordu. Deddem bu stres ortamında bir türlü aradığı sayfayı bulamıyor ve çatıda devam eden ses artık deprem etkisi yaratmaya başlamıştı. Dedem durup arkasına dönüp mahcup bir şekilde bana baktı ve sonra cama doğru birkaç adım attı. Sim siyah bir perde vardı sanki önümüzde. Oraya bakmaktan vazgeçti mutfağa doğru gitti ben yerimden bil kıpırdayamaz hale gelmiştim. Belki dışarıda insanlar olsa bu kadar tedirgin olmazdım. Çıkar saldırırdım. Öleceksemde en azından mücadele vererek ölmüş olurdum, fakat dışarıda daha tam olarak nasıl bir şey ile karşılaşacağımdan bile emin değildim. Bazen güzeller güzeli bir prenses iken bazen dünyanın en çirkin varlığı, bazen bir bebek, bazen sakallı kırmızı gözlü uzun boylu ayakları ters bir varlık, bazen mor bacak, bazen ise normal bir insan sureti ile karşıma çıkıyorlardı. Dedem bir ara aşırı donuklaştı. Sanki ele geçirilmiş gibi bir ifadesi vardı. Babam zaten ömründe böyle bir olaya şahit olmamıştı. Ben herkesten daha çok şeyler yaşamıştım ama tek güvencemiz dedemdi. Onunda bu donuk ifadesi bizi artık sona geldiğimiz hissiyatına alıştırmaya başlamıştı. Derken dedem ayağa kalktı dış kapıya yöneldi. Sanki dedemi onlar yönlendiriyor gibiydi. Dedemin kapıya yöneldiğini ananem görünce bastı çığlığı nereye gidiyorsun diye. Dedemi babam belinden sarılıp geri çekti ama biz aşağıda bunları yaşarken yukarıdan gelen ses bizi strese boğuyordu. Aşağıda olanları biliyorlardı ki bizi daha da kargaşanın içine sokuyorlardı. Dedem kapının önüne gitmekte ısrar ediyordu. Fakat elini kapı koluna değil, elektrik saatinin altında ki kapı pervazına uzatıyordu. -
17.
+1O gün boyunca içimde çok acayip bir ağırlık oluştu. Hiç enerjim yoktu aya kalktığımda bayılacak gibi oluyordum. iştahsızdım midem bulanmıyordu. Sürekli yatma ve uyuma isteği vardı. Evden dışarı adımımı atamadım. O gün ikindi saatinde cami de mevlit vardı. Babam mecbur gidecekti çünkü o okuyordu camide olan mevlitleri. Dedemde vakit namazlarını babamla cami de kıldığı için ikindiye gitmese olmazdı. ikindiden sonra camiden çıkmadan da peşine mevlit okunacağı için mecburen cami de kalacaktı. Ananem annem ve ben evde kaldık. Bende o zaman biraz uyuyayım diye yattım.
Rüyamda caminin önündeydim akşamdı karanlıktı, Caminin capsini de attım görmüşsünüzdür mezarlık hemen yanında… Tam caminin oradayken beton cami avlusunda önümde tahtadan bir kapı vardı. Sadece kapı vardı ama yanları açık o şekilde orta yerde duran bir kapı.. Bende kapının arkasındaydım ve diğer taraftan kapı çalıyordu. Benim kapıyı açmamı istiyordu. Sol taraftan vuran ışık kapı arkasındaki mahluğun uzunca gölgesini gösteriyordu. Kapıyı tekrar çaldı. Bakmak istemedim , ben gri çekilecekken o anda kafasını yandan uzatıp bana baktı kı .
Kocaman iki tane içi derin karanlık gözleri vardı. Kendini yandan tamamen çıkardı.. Vücudu yara bere içinde sivri dişleri vardı ve bana çok korkunç bir bakış attı. Yüzü çok sinirli, bana kolunu uzattı. O vücüduna göre kolları o kadar cılızdı ki o vücüda göre o kollar çok tuhaftı. Bana doğru bir adım daha attı o an uyandım.
Uyandığımda hava kararmıştı. Annem ve ananem etrafta yoktu kafamı çevirmemle pencerenin önünde evin içinde duran, daha önce ben yatak odasında uyandığım zamanki şerliler aynı pozisyonda duruyorlardı. Bana doğru baktılar. Yatakta doğruldum. Bu sefer korkmuyordum, gerçekten korkmuyordum. Ben size ne yaptım dedim. iletişim kurmak istedim ve bilincim tamamen açıktı. Hiç kıpırdamadan oldukları yerde duruyorlardı. Ben tekrardan ben size ne yaptım beni bırakın dedim. Yine hiç hareket etmediler. Bu sefer gerildim o duruşlarından, yerden başlarını bile kaldırıp bana bakmadılar. Bir anda arkalarını dönüp gittiler…. Yok oldular… Kayboldular… -
18.
+1Bana neden not bıraktılar hocam dedim. Bu saçmaydı, beni öldürmek isteselerdi gece geldiklerinde hep beraber bunu bir şekilde yapabilirlerdi hocam dedim.
Hoca da duraksadı kilere gitmek istediğini söyledi yanlız kalıp birşeyler yapıcağını anlamıştım. Babamda hocam gayipten bilgimi alıcaksınız dedi. Babama doğru kızgın bir şekilde baktı bana sende gel benimle dedi ve kilere girdik kapıyı arkadan kilitle dedi kilitledim. Önceki seferden kalan mumları çıkardı ortaya koydu cebinden bir yazı çıkardı. Bu bana okutmaya çalıştığı yazıydı. Bunu okuduğunda duvarda dalgalanmalar oluştu mumlar çıra gibi alevlendi, kulağımda çok şidetli bir basınç oldu kulaklarımı tıkadım başımı öne eğdim ses geçti başımı kaldırmamla hocanın arkasında yine çarşaflı iki tane varlık vardı ama bana arkaları dönüktü.
Korkma yine onlar dedi , Hocam ben çıkım nolur ben dayanamam dedim beklemek zorundasın sende bekliceksin dedi o sırada birisi arkasını döndü yüzündki peçe gibi bez kendi kendine havalandı agzı mırıl mırıl bişey ediyordu ama ses yoktu. konuştukça dişleri görünmeye başladı.
Çok sivri keskin görünen ve kararmış araları açık seyrek dişleri vardı benim dikkat ettiğimi anladımı bilmem ama peçe kendi kendine yüzünü gizledi tekrardan o anda bir ateş parladı mumlardan sanki parfümü sıkıp çakmak çakmışsın gibi heryer alev oldu ve o anda mumlar söndü dışarıdan gelen ışık süzmeleri kaldı sadece çok korktum ağzımdan tek bir kelime bile çıkmadı dondum kaldım . -
19.
+1Damadının evine geldik, kapıyı damadın annesi açtı bize. içeri girdik hoca anlatmaya başladı. Hiç bir şey başlamamışken, biz normal hayatımıza devam ederken istanbul dan babam a okunmak için gelen kadın şerlilerin esiri olmuş. Ama bu şerliler güçsüzlermiş. Babam okuduğu zaman daha fazla onun etrafında barınamayıp onu terk etmişler. (Buna cin sıçraması deniyormuş )Tümünü Göster
Evde cinler sıçradığında bir yere sığınırlarmış. O kadını sahiplenen şerli de sığınmak için tuvaleti seçmiş. ( Cinler; tuvalet, banyo, harabe yıkık yerler,pis çöplükler vs. vs.. ) gibi yerlerde yaşarlar.
Şerli varlık bizim tuvalete sığınmış ve diğer ailesinden olan şerlilerden yardım istemiş. Diğerleri de tuvaletteyken ben tuvalete gidip ayakta çişimi yapmışım. Bunları bana hoca anlattı. Çişimi yapmaya gittiğimi hatırlıyorum. O an bana zaten bir tuhaflık olmuştu ama böyle bir şeyi düşünmediğim için sonradan anlatıldığında bana dank etmişti. Hoca geldiği zaman ise , bu durumları anlamış beni okuduğunda, ama bana musallat olan şerliler den beni kurtarmak yerine, bana kendi başına musallat olan şerlileri gönderip kendisi kurtulup kaçmak istemiş. Bu yüzden de damadı ile bana iş birliği yapmış. Bana şerliler tarafından büyü yapıldı diye korktuğum da, aslında hocanın damadı ile olan iş birliği sayesinde o sabun büyüsü , ağaç kovuğundaki bebek ve muskaları yapmışlardı. Hoca zaten babam onu çağırdığında hazırlıklı gelmiş. Olayların bir kısmı çorap söküğü gibi gelmişti. Peki neden bana o yumurtaları taşıttı, neden sabunlarla beni korkuttu bunları anlatması için ona baskı yaptık.
Hoca sadece kendi başındaki , zamanında sahiplendiği şerlilerin zamanla oyuncağı olmuş ve onlardan kurtulamazsa kendisi onlara esir olacakmış. Yumurtaları bize taşıtmış ki, ben düşürüp kırsaydım tüm şerlileri benim başıma geçecekmiş. Sabun olayı da, eğer yumurtalar kırılırsa o zaman devreye girip suyun içine gömülecek ben eridikçe içimdeki şerliler de eriyip tükenecekmiş. Oyuncak bebeği ise tüm bunlar başarı ile sonuçlanırsa bebek ile benim bedenime hükmedebilecekmiş. Bunları bize anlatırken yüzü bile kızarmadı, biz hayretle onu izledik. Artık tek istediğimiz sadece bizi kurtarıp normal hayatımıza dönmekti…
Peki ya cadı kadına neden zütürmüştü bizi ?
Aslında hayat hikayem buradan sonra başlayacaktı... -
20.
+1Hava biraz aydınlanır gibi olduğunda yatmaya karar verdim. Televizyonu açtım, koltukta uzandım. Ses olsa da birkaç o uykusuzlukla saat uyumuştum. Uyandıktan sonra giyinip köye arabayı vermeye gittim. Babam, dedenin yanında kalsana evde korkuyorsun falan dedi ama gündüzleri bana bir heriflik geliyordu. Onlar benden korksunlar diye onlara, endişe etmemeleri ve birde benimle uğraşmamaları için blöf yapıyordum.
Birkaç saat oturduktan sonra kalkıp yürüyerek köyden inecektim. Babam araba ile yatsı an sonra bırakırım seni dedi. Yürüyeceğime araba ile gideyim daha iyi dedim. Akşama kadar rutin geçen bir günün sonunda babam beni eve bıraktı kendisi eve ekgib görüp gitti. Eve girdim evde bir ses vardı. Televizyonu nasıl olduysa açık bırakmışım. Tüm ışıkları yakarak kademe kademe ilerlemeye başladım. En önce mutfağa uğradım birde baktım ki perdeler kapalıydı. Ben açık bırakmıştım uymadan önce eve ışık girsin diye…
Oturma odasına girecektim kapısı kapalıydı. Kapı yarı buzlu camlı olduğu için ( Şu an hala aynı evdeyim. Kapıyı isterseniz çeker atarım şimdi buraya ) içeride bir şeyler dolanıyordu siyah siyah….
O an dondum kaldım. Kapıyı açamazdım. Ses çıkarmamaya çalıştım ama dondum kaldım. Sanki içeri de ayin vardı. Olduğum yerde dururken arkamda bir nefes hissettim. O anda arkama baktım ve çok uzun zamandan sonra Zuzumbilesi tam arkamda duruyordu. Benim ruhani eşim olan Zuzumbilesi…
Son gördüğümden farklıydı. Saçları çok uzamıştı yerlerdeydi bir kısmı. Yüzünün güzelliği hala ay gibi parlıyordu ama o suratında kötü bir ifade vardı. Bu beni korkuttu. Ona o an eskisi gibi güzel gözü ile değil… Buda bir cin ve kılık değiştirmiş gözü ile bakıp aklımdan geçirdiğim anda, Yüzü şekil değiştirdi ve kulak zarı patlatan bir çığlık duydum. Karşımda kambur, burunsuz ,vücudu buruş buruş , ağzı kocaman ve içi sivri dişlerle dolu , saçları yine aynı uzunlukta olan bir mahluk gördüm ve o anda boğazıma sarıldı. Beni boğacak gibi olduğu anda “Allahu la ilahe“ der demez gözümün önünde yok oldu. Beni gerçekten öldürecekti. Bir insanın boğazımı sıkması ile aynı güçteydi fakat ekgib olan benim onu fiziksel olarak tutmamam ve müdahale edemememdi..
başlık yok! burası bom boş!