-
101.
0Babam beni o halde görünce şok geçirdi. Resmen çökmüştüm. Kabir azabı gibi azap yapmışlardı sanki. O kadar kısa süre içerisinde ne yaptılarsa artık bu hale gelmiştim. Dedem hemen kuzine üzerinden su alıp, beni ılık duşun altına soktu. Orada yıkandıktan sonra biraz açıldım. Dedem ben seni iyi edeceğim dedi yine kitabına sarılacaktı ama babam yok ben alıp gideceğim dedi. Bir tane nefesi kuvvetli hoca tavsiye etmişler köyde babama babam ilk başlarda diğer hocadan kaynaklı pek güvenemediğinden yok demiş fakat bu olanları kendi gözüyle de gördükten sonra dedemle biraz darılışsalar da mecburen çıktık oradan o dakika. Babam beni köye getirdi. Sabah olması zaten yakındı. Namaz vaktini bekledi. Namazını kıldı ve köyde ki ona hocayı tarif eden adamı aradı. Adam uyuyormuş o saatte babam yine de acil olduğu için kapatmadı telefonu… Adam Adıyaman da imiş. Adını vermeyeceğim hala hayatta ve bu işlere devam eden feyzli bir adamdır. Biraz yanımıza eşya alıp yola çıktık. Babam arabayı şehirde ki bizim evin önüne park etti. Oradan otobüs bileti alıp Adıyaman a doğru yola çıktık. Yolda iken sürekli geri dönme isteği vardı bende. Beni resmen ruhum içimde sıkıştırıyordu. Sürekli canım otobüsten inmek ve yürümek istiyordu. Sanki her yanım kaşınıyordu, beni o otobüsten indirmek için sanki bana baskı uygulanıyordu. iyice daraldım sanki yaklaştıkça daha da nefes alamaz hale gelmiştim. Sonunda Adıyaman a vardık. Oradan babam irtibata geçip birileri ile Hoca’nın numarasını buldu. Birkaç otobüstü vs... Hocanın evinin oraya vardık. Yeri tarif etmeyeceğim. illaki bilen vardır aranızda… Hocanın kapısını çaldık. Bir kadın açtı kapıyı hoş geldiniz gelin oturun dedi. Hocanın odasına girmedik. Salonda oturduk biraz bizden hariç bir kadın daha vardı sürekli düşlerini gıcırdatan gözlerinin içi deli gibi bakan bir kadın. içeriden bir adam çıktı. Onun peşine o deli kadını alacağına kapı eşiğinden bana bakıp kaşını çattı, sen gel bakim dedi. Sanki hastane amk 65 yaş üstü gibi aldılar beni içeri. Deli kadından zaten ses çıkmadı. Öyle beklemiştir gariban. Hocanın odasını tarif ediyorum. Arkasında köy evelerinde duvara asılı olan kumaştan yapılan geyik resmi, etrafta tavan ile duvarın birleşim noktalarından asılmış Arapça harfler yazan ama anlaşılmayan yazılarla dolu çerçeveler. Hocanın önünde rahle ve yanında bakış 3 tane çanak… Masanın üzerine mum yakmıştı bizden önceki çıkanlar için hala yanıyordu. Hoca odaya girer girmez minderine oturdu rahlesini önüne çekip başını eğdikten sonra hiç yüzümüze bakmadan bir şeyler okuyup durdu içinde. Okudukça da bir sağ bir sol omzuna üfleyip duruyordu. Bizbabamla ses çıkartmadan bekledik. Oradaki en çok dikkatimi çeken şey ise, Mumlar yanıyordu ama yanarlından ne eriyen kısımları akıyordu, nede en ufak azalma vardı. Bir ara buna dikkat kesildikten sonra ben, hoca alttan göz ucu ile bana bakınca mum parladı resmen ve pat diye söndü. Beni herhalde bu konularda yeni sandı. Biz neler gördük hoca efendi diyecektim ama demedim. Ufaktan bir şov yaptıktan sonra beni etkilemeyeceğini anladı ve başını kaldırdı.Tümünü Göster
-
102.
+1Niye geldin dedi. Babamda doktora dert anlatır gibi anlatmaya başladığında hoca onu sormadım… Deden sana yardım edecekti zaten neden bırakıp geldin dedi… Bana bunu söylediğinde gerçekten o zaman benim aklımı almıştı, o zaman beni etkiledi. içimde zaten hocalara karşı ön yargılı olduğum için, bu hareketi beni ona karşı saygı duymaya ikna etmişti. Bunları biliyorsunuz demek hocam dedim. Biz her şeyi biliriz dedi. Sağa sola baktı. O ara bende arkamı dönüp baktım. Arkamda saçaları up uzun çirkin görünmeyen, sadece kolları zayıf vücudu insan vücuduna çok yakın bir şerli hocaya odaklanmış bakıyordu. Ben ona baktığımda belki fark etmişti ama hiç bana bakmadı. Gözleri çukurdu. Diğerleri gibi ateş saçmıyordu. Zaten insan baktığında kötülük amacı olmadığını hissedebiliyordu. Ben tekrardan hoca ya döndüm. Hocam 1 tane mi var sadece dedim. Hoca ney 1 tanemi dedi. Hocam işte arkamızdaki cinden sadece bir tanemi var dedim. Hoca onu duyunca gözü büyüdü. Sen nasıl görürsün bunu dedi. Ben rutin zaten gördüğüm için şaşırmamıştım. Hoca seceremizi hep bulmuş ama onları görebildiğimi anlamamıştı herhalde. Babama döndü sen görebiliyor musun dedi. Babam da benden dolayı alışık olsa da pek görebilmiş değildi. Babam yok hocam benim öyle şeylerim yok dedi. Hoca bakır çanaktaki suyu aldı, parmağını uzat dedi. O şeker ölçmek için parmaktan kan alan küçük bir iğne var. Onu elime yaptı, çıkan kanı parmağımı silkeleyerek bakır kabın içine düşürdü. Hoca kan düştükten sonra suya yoğunlaştı. Sanki bir şeyler görüyor gibi yüz ifadesi değişiyordu.. Bende neden yaptığımı hala anlamıyorum, dalga geçer gibi.. Var mı hocam bir şeyler dedim. Babam dizi ile beni dürtükleyip gözüme baktı. Ben normalde saygılı bir insandırım, fakat o zaman hoca ile böyle bir alay etme hissi oluşuyordu bende lakin bu benden kaynaklanmıyordu. Hoca kafasını bir daha kaldırdı. Babası sen dışarı çık dedi. Babam hiç ikiletmeden dışları çıktı. Hoca tekrardan kafasını kaldırdı. Sen nereden geldin dedi. Söyledim. Sizin oralarda benim çok samimi arkadaşım var dedi ama bahsettiği il bize komşu başka bir ildi. Hocanın bunu demesi çok saçma ama benim giciğima gidiyordu. Bende orası ile benim olduğum yer aynı değil dedim. Yok yok aynı dedi. Hoca da benim zıttıma gidiyordu. Bende arkadaşın seni kandırmış hoca dedim. Ben normalde bırak arkadaşın seni kandırmış demeyi, hocam derim bir kere hoca demem… Hoca sakalından bir beyaz tüğ aldı. Sen bu sakalımda ki kıl olamazsın dedi. Ben, sanki ağız benimdi ama kontrol başka bir yerdeydi. Sakalına tüküreyim senin dediğimi o kadar net hatırlıyorum ki… Hoca o parmağımın kanını akıttığı suyu alıp, yüzüme kaldırıp attı suyunu. Ben o an ne oldu hocam dedim. Hoca yok bir şey dedi. Az önce konuştuğumu ben o an hatırladım. Hocam ben valla farkında değilim Allah aşkına dedim. Hoca ben biliyorum sen yorma kendini dedi.Tümünü Göster
-
103.
0Hoca resmen babamı çıkartıp, benimle ters konuşup test yapıyormuş. Hocam ben çok uğraştım ama başımdan bir tülü atamadım bu musibetleri dedim. Beni kurtara bilir misiniz dedim. Artık evlere barklara girmeye korkuyorum, akşamları hep huzursuzum hocam kurtarın beni dedim. Sana cannile yapmışlar dedi. Anlamadım hocam dedim. Şu anki olduğun durumun adı bu dedi. Sana bunları musallat etmişler dedi. Adama güveniyordum. Beni bu işlerden kurtaracağını hissediyordum. Hoca burada bir yerde kalın dedi. 1 hafta gitmeyin inşAllah çözeceğiz dedi. Dedim 1 hafta babam duramaz görevi var, bende işten zaten çok izin alamadım çok hocam bizim için bu dedim. O zaman başka zaman gelin dedi, 1 hafta duracaksınız burada her gün geleceksin dedi. Babama söyledim, babam sen dur dedi. Bende orada yakın bir pansiyonda durmaya başladım. 2 kişilik odaydı. Yanımda biri daha kalsın diye dua ettim ama kimse gelmedi. Korkuyordum bir şeyler olacak diye ama öyle düşüne düşüne sabah etmişim. Sabah kalktım yine hocanın yanına geldim. Hoca bana çeşitli otlardan bir karışım yaptı içtim. Sona bir kitap açtı… Bu kitap zaten dedemde olan kitaptı ( Kitabı açıklıyorum.. Havas ilmi kitabı ve orijinal eski baskıdır.) Hoca kitabı açtığında benim gördüğüm sayfa, dedemlerde kaldığımda kitap kendi kendine açılıp ışık saçtığı anda ki sayfaydı. Ben onu görünce bu sayfayı biliyorum deyip hoca ya kitabın nasıl ışık saçıp beni cezp ettiğini anlattım. Hoca direkt sayfayı kapattı. Verdiği karışımı içtim ve beni gönderdi. Ben kitaptan bahsettikten sonra zaten hoca bir tuhaf olmuştu. Zaten tuhaf bir adamdı. Bazı şeyleri biliyor, bazılarına aşırı şaşırıyordu, değişken ruh hali beni kararsızlığa itiyordu. O gece kaldığım pansiyona geldiğimde beni babam aradı. O gece hayatımın en büyük şokunu yaşadım ve hala atlatamadım….
Dedemin vefat haberini aldım. -
104.
0Rezerve bitince okurum
-
105.
+2gib kırığı sana mı kaldı prim kasmak.. yok mu bu sözlüğün modu işini yapan coiti filan..
sanki başka sözlük amk link veriyorsun kopyalayıp yapıştırıyorsun ver başlığı girip okusun milelt.. doymanız emek hırsızlığına..
emek veren herkesin herşeyi çalmaya doymadı insanlar.. -
-
1.
0REZ AMINAKODUMUNUN OĞLU
-
1.
-
106.
0Rezerved
-
107.
0Dedemin ölüm haberini uzakta almış olmanın şoku hala üzerimdedir. Hemen apar topar memlekete döndüm. Dedem gece kalp krizi geçirmiş. Ananem sesini bile duymamış ama dedem yattığı yataktan mutfağa kadar sürünerek gelmiş. Cenazesini toprağa verirken hastaneden gelen ölüm kağıdı ile toprağa verdik. Özellikle baktım enteresan bir şey aradım. Lakin ölüm sebebinde kalk krizi yazıyordu. Kalp krizi geçiren insan morarır ama dedemi toprağa verirken gördüğümde hiç morluk yoktu yüzünde ve göğüs bölgesinde…Tümünü Göster
Kimseye bir şey diyemedim. Dedem sağlığında iken şekeri ve tansiyonu vardı sadece… Benim hayatımda ki, en büyük yıkımlardan birisidir onun vefatı. Nur içinde yatsın..
Cenazeden sonra cenaze evine geldik. Zaten ölümü ani olduğu için yaşlı da olsa herkes onu dinç bilirdi. Bu yüzden ağlama sızlama çok oldu. Dedemin cenaze ve cenaze işlerinden doğan olaylardan ötürü Adıyaman da ki hocanın yanına gidemeyecektim. 3 gece evde Kur’an okundu sonra hayat ne olursa olsun normale dönmeye başlıyor, ne kadar içimizde olsa da acısı…
1 hafta falan geçmişti, Ananem tek duramayacağı için dedemin emekli maaşını o alacaktı ve köydeki evden taşınıp şehirde duracaktı artık. Olaylar biraz durulduğunda ananemden o gece neler olduğunu anlatmasını istedim. Dedem o gece sürekli düşüncelere dalıyormuş ananemle beni konuşuyorlarmış. Rahmetli kendi çocuklarına vs fındık bahçelerini bölmüş, kendine de küçük bir yer ayırmıştı. Ananeme, ben ölürsem oğlana buradan yer ver gelir gider fındığını toplar demiş. Ben bunu duyunca zaten göz yaşlarımı tutamadım. Ananemde zaten ağıt yakarak anlattığı için daha fazla dayanamadım. Dedem o gece ananemle beraber yatmaya gitmemiş. Ben daha sonra gelirim sen yat demiş. Eline beraber baktığımız kitabı alıp okumuş. Ama akşam yattığında ananem uyanmış. Yattığını görmüş. Ama dedemin yataktan kalktığını görmemiş. Yani eğer kalk krizini yatakta geçirse illaki uyanırdı ananem patırtısına diye düşünüyorum. Tuvalete kalktı desem, mutfak ile tam zır bir yer. Su içti desem su zaten sürahide, yatak odasında hep vardır. Bir şeyler atıştırmaz zaten şeker hastası. Yemek saatlerinin haricinde yemezdi. Ananem kitap okuduğunu deyince sabah kalktığında kitap neredeydi dedim. Masanın üzerinde değilmiş, Gidip sandığa baktım, dedem kitabı oraya bırakmış. Elimi dahi sürmeden sandığı kapattım. Evin içinde biraz düşündüm. Dedem sürünerek gelmişti çünkü halılar kilimler hep kaymış. Sanki birisi onu evin içinde sürükleyerek zütürmüş gibi bir izlenim bırakmış ananemde de… -
108.
0Daha fazla ananemle bu konuları konuşmadım. Benim aklıma ilk gelen ise, dedem o gece o kitapta bir şeyler yaptı ve ona zulüm ettiler sanki.. Bu durumun düşüncesi bile benim kahrolmama sebep oluyordu. Dedem beklide benim yüzümden ölmüştü. Bunun yükü ne ağırdır. Ne vicdan azabıdır….
Ananemin evinde şehre zütürecek çok eşyası yoktu zaten. Buzdolabı ve televizyonunu aldık. Yatak döşek vs. onları bıraktık. Ne de olsa en azından yazları fındığa gelecekti. O eşyaları taşıyıp evi toparlarken yatak altlarında tavan aralarında birçok yerde muskalar buldum. Ne için olduğunu bilmediğim için yerlerini değiştirmedim. Gördüğüm yerlerine bıraktım. Ananem sandığı açıp banyo ilifleri ve ördüğü birkaç yelek vs.. vardı onları ve albümlerini aldı. Onun işi bittikten sonra, dedemin o gece ne yaptığına okuduğuna dair belki bir şey bulurum diye kitabı korkarak ta olsa oradan almak istedim. Hemen bir çantaya koydum ananem görmeden. Kitabı da eşyaların arasında çaktırmadan arabaya yükledim.
Dayımlar biz gelmeden ev kiralamışlardı zaten Kur’an falan okutulurken köyde. Evin temizliği bittikten sonra eşyalar yerleştirildi. Ben başkası görmeden kitabı bizim arabaya bıraktım, sonra yardıma gittim. Evi kurduk her şeyi ile, Artık ananem geri kalan hayatını burada geçirecekti ama o da 8 ay sonra vefat etmişti zaten : (
Akşam olduğunda herkes ananemler e oturmaya gitti. Ben eşya vs taşıyıp ev temizliğinede yardım ettiğim için çok yorulmuştum. Annem, babam, abim herkes oradayken ben arabayı alıp eve geçtim. (Hikaye de abim den çok bahsetmedim. O askerden sonra Isparta da çalışmaya başlamıştı. Sonradan devlet memuru oldu. Şu an Manisa da görev yapıyor. Aranızda gizli okuyanlardandır abim de… Buradan Selam olsun..)
Aslında oradaki geliş amacım da bir an önce gidip kitaba bakmaktı. Belki okuduğu yeri kıvırmıştır ya da belli olur diye düşünmüştüm. -
109.
0Eve gelir gelmez kitabı elime aldım. Kitap normal bir kitap olabilir, fakat ben elime aldığımda sanki patlayacak gibi oluyordum. Daralıyordum, O kitap açıldığında odanın atmosferi değişiyordu benim için. Kasvet dolu ürkütücü bir kitaptı. ilk kez bu kitabı bilinçli olarak açıp bakacaktım. Tüm bu sıkıntılara rağmen bunu yapmak istiyordum.
Kitabın kapağını kaldırdığım anda , sanki arkamda derin derin nefes alan birini hissettim. Ayağa kalktım hemen, bir an ben ne yapıyorum burada dedim. Gerçekten bunu yapmama, bu işe kalkışmama çok şaşırdım. Sanki bilincim kapanmış ve beni bunu yapmaya zorlamış gibiydim. Kitabı kapatacakken aralardan bir sayfanın arasına beyaz kağıt konulduğunu fark ettim. Kağıdı aradan çekip aldım. Dedem oraya sayfa numaralarını yazıp notlar almıştı. Kitabın sayfa numaraları 1,2,3,4,5 diye gitmiyordu. Acayip şekiller ver ve bu şekiller sayıları simgeliyordu. Korku ile daha kitabı okuyamadım. Hemen kaldırıp çekmeceye koydum. Beyaz kağıdı yanıma aldım. Evde de korktuğum için hemen milletin yanına geri döndüm. Orada 1,2 saat daha oturdum ama aklım hep kitapta ve kağıttaydı. Milletin yanında çıkarıp bakamadım ama dedem oraya çok fazla not almıştı ama hep Arapça yazmıştı. Onları çözümlemek istiyordum. Dedemin o gece ne yaptığını çok merak ediyordum. -
110.
0Ananemin yeni evinden hep beraber kalktıktan sonra eve geldik. Saatte geç olduğu için herkes yatağına yattı. Ben odada abim ile kaldım. O yatakta yattı, ben yere döşek serdim.Tümünü Göster
Yattığımda telefonumun ekranındaki ışık ile kağıtta yazanları okumaya çalıştım. Ama çok anlamsız karışık yazılar yazmıştı dedem, bu yüzden hiç bir şey anlayamadım. Sabah herkesten önce kalktım gündüz gözü ile kitaptaki sayfa sayıları ile kağıttakileri karşılaştırıp, ne anlamlara geldiklerini, kitaptan belki anlayabileceğimi düşündüm. Kitabı alıp oturma odasındaki masanın üzerine koydum. O saatte herkes uyuyordu. Dedemin yazdığı sayfa numaralarını en baştan sırası ile bakmaya başladım. Dedem ilk sayfadan beni şok etti. Açtığı sayfa bir ritüel yapmayı anlatan sayfaydı. Dedem o gece bir ritüel yapmıştı , yada yapmaya çalışmıştı. Oraya aldığı notlar neydi onu anlayamıyordum. Kağıtta yazdıkları sanki şifreli gibiydi. Ama ilk notlarında dedemin o gece bir işler yaptığından emin oldum. Gündüz olduğu için gün ışığında o kitap bana kasvet ya da korku vermiyordu. Rahatlıkla okuyabiliyordum.
Dedemin diğer işaretlediği sayfaya geçtim ama bu sayfada sadece bir piramit şekli vardı ve yanlarından paraf atılmış gibi işaretler vardı. Hiç yazı yazmıyordu. Kağıt ta aynı bölümde ise bu sayfa ile ilgili 4,5 satır yazı vardı. Ama hiç okunacak cinsten yazmamıştı dedem. Bu durumda beni bu olayı araştırmak için daha da heyecanlandırıp, bu olayın üzerine daha da gitmemi sağlıyordu. Dedem diğer sayfalardan da yine aynı şekilde notlar almıştı ama ne kitaptan, ne de dedemin notlarından hiçbir şey anlamamıştım. Birkaç gün ne kitaba ne de kağıda baktım…
O günler içerisinde, beni hiç bir mahlukat rahatsız etmedi. Sanki her şey bitmiş. Adıyaman da ki hocanın bana yaptıkları şey etkisini göstermiş gibiydi, fakat hoca daha buraya geleceksin demişti. Elbet bir şey olacaktı. Bunları beklemeden babam beni tekrardan Adıyaman a hocanın yanına gönderdi. Hoca beni görünce kızdı, nerelerdesin falan dedi. Bende dedemin vefatından dolayı alel acele ayrıldım dedim. Hoca da bu duruma üzülmüştü, olayın üzerine pek konuşmadı acımı deşmemek için.
Nerede kaldık seninle dedi, bende pek bir şey yapmadık dedim. Ama hoca ya asılında sormak istediğim bir şey vardı. Dedemin kağıda yazdıkları neydi, o gece neler olmuş olabilirdi…. -
111.
0Hocaya kağıttan bahsedemeden yine bir şeyler okuyup üflemeye başladı ve kağıtlara bir şeyler yazdı. Bana senin evliliğin tek taraflı bitmiş dedi. Nasıl bir şey bu tek taraflı bitmesi nedir hocam dedim. Zuzumbilesi için ben bir heves gibi bir şeymişim. ilk başlarda bana musallat oldukları zaman kendi aralarında beni öldürmek için karar almışlar. Ardında da zuzumbilesi bana aşık olmuş ve beni korumuş kollamış ve sonunda benimle evlenmiş. (Bu kısımları zaten biliyordum, fakat beni bıraktığını bilmiyordum.)Onlarda aynı biz insanlardaki gibi evlilikten cayabilir ya da terk edebilirler. Aslında bu pekte umurumda değildi…
Hocam peki bu evlilik bitti ise beni bıraktılar mı yani dedim. Hoca o zaman, tam tersi şimdi senin peşini bırakmayacaklar. Sana ızdırap verecekler dedi. Bu işten kurtulmak için sana reçete yazıyorum dedi. Oturdu kağıda yine bir şeyler karalamaya başladı. Bir süre bekledikten sonra işin sonunda 2.100 tl alacağını, ben yabancı olmadığım için benden 2000 alacağını söyledi. Ne samimiyetimiz olduysa benden 100 tl almayacakmış.Ne diyeyim Allah razı olsun dedim. Hoca yanında ne kadar para ver dedi. Benimde yanımda yaklaşık 300-500 Tl arası bir para vardı, tam net hatırlamıyorum..
Bende şu an yok hocam yarın babamdan isterim dedim. Fakat hocanın bu şekilde para istemesi, Hocanın ne olduğunu ap açık göstermişti. Belki beni kurtarsa ve sonra para istese 5000 Tl de verirdim, yeter ki kurtulsaydım… Hoca ya sonra bakarız der gibi bir babamı arayayım dedim oradan ayrıldım.
Babamda artık ne kadar bıkmış ise para göndereyim ver dedi. Ama hocanın aşırı samimiyetsizliği beni ondan buz gibi soğuttu. Gerçekten bir şey yapacaksa da artık yapmasına gerek yoktu. Babama bu hoca bizim hocadan da beter dedim. Babam da gel o zaman başka hoca bakalım dedi. Bu Hocalardan bir umut olmadığını konusunda artık emindim. Tek yapmak istediğim dedemin kağıda neler yazdığıydı. Adıyaman dan ayrılmadan yine bir hoca bulup, en azından bana kağıtta yazanları açıklamasını isteyecektim. -
112.
0Hocanın yanından çıktıktan sonra otobüs bileti baktım ama en yakın otobüs biletini ertesi akşama bulabildim. Bu nedenle bir gece daha burada kalmak zorundaydım. Kaldığım yere geldiğimde cebimden dedemin yazdığı kağıdı çıkardım ve kurşun kalemle yazıldığı için yazılar hafif silinmeye başlamıştı. Yazıların tamamen silinmesinden korktum ve aşağı da orada çalışanlardan kağıt ve kalem aldım. Oturdum ve dedemin karışık yazısı ile yazdıklarının aynısını itina ile yazmaya çizdiklerini, itina ile çizmeye başladım. Yazığı kağıttaki her şey bölüm bölüm yazılmıştı. ilk bölümü yazmaya başladım, yazdıkça da okumaya çözümlemeye çalışıyordum. Yazdığım masanın yan tarafında tuvalet ve banyo vardı. Oda zaten çok küçüktü. Gözümün ucu ile böyle hafif bir karaltı gördüm ve ben görür görmez tekrar tuvalete kaçtı. Kafamı kaldırıp bakmıyordum. Sadece bir şeyin sana baktığını analarsın ya, öyle bir bakmaydı bu…
Bundan tam emin olamadım, bunca olanlardan sonra paranoya yaptığımı düşündüm. Zaten hava tam kararmamış akşam ezanı okunmamıştı. Onların gündüz olamayacağını düşündüm.. Kısacası kendimi rahatlatmaya, sadece göz yanılgısı olduğunu düşünmeye çalışıyordum. Tekrar kağıda odaklandım ve Aynı karaltı kapının yan tarafından kafasını uzatmıştı. Bu sefer o kadar emindim ki, ama kafamı kaldırıp bakamıyordum bile. Ne ile karşılaşacağımı bilmiyordum. Bu gündüz karşılaşması nasıl olur diye kafamda fırtınalar kopuyordu. Başımı masadan kaldırmayıp göz ucu ile bakmaya devam ettim. O an aynı yerden başka bir kafa daha uzandı ve refleks olarak döndüğümde, o kadar hızlılardı ki, sadece arkada bıraktığı siyah uzun kuyruklu kıyafetini gördüm. Ayağa katlım odanın içinde, ama ne yapacağımı bilemedim. Çaresizdim..
Dua okudum biraz bir cesaret geldi ama bakmaya gidemezdim oraya. Dışarısı hala aydınlıktı. Aşağı insem beni deli sanar atarlardı oradan.Çıkıp dışarıda olsam, gece olduğunda ne yapacaktım. Kimsesizdim burada çaresizdim. Bir ara hocanın bile yanına geri dönmeyi düşündüm ama para isteyecekti hemen..
Bir an cesarete geldim ve tuvalete girdim. -
113.
0Tuvalete girdiğimde kimse yoktu. Bir klozet ayna ve banyo duşa kabini vardı. Kapımın arkasına varana kadar baktım o anki adrenalin ile…
Tam çıkarken bir ara gözüm aynaya ilişti ve, aradığım mahluklar banyo da değil, arkada yatağımın tam üzerindeydi. 3 kişi gördüğüme eminim. Hepsi birbirine kenetlenmiş, aralarında boşluk b,le olmayacak şekilde yatakta bana arkası dönük oturuyordu. O an çığlığı bastım ve arkama döndüm, hiçbir şey yoktu. Hemen odadan çıktım korku ile, benim sesimi duyan herkes zaten odasının kapısını açmış ne oluyor diye bakıyordu. Ben merdiveni inerken biride .. Ben merdiveni inerken aşağıdan da bir görevli koşarak yukarı çıkıyordu. Ne oldu beyefendi, bir sorun mu var dedi. Adamda çok korkmuştu çığlık atmamdan, o an aklım başıma geldi, ben, deli sanıp atmasınlar diye nereden aklıma geldi ise fön makine sının kablosunda elektrik kaçağı var çağrıldım dedim. Hemen adam yukarı geldi, 40 kere özür diledi benden. Hiç makine ya bakmadan hemen aldı ve peşinden gelenlerden birine hemen değiştirin kontrol edip düzgün bir makine verin dedi.
Bu şekilde olaydan yırtmıştım. Fakat odada tek başıma kalacaktım. Odaya geri döndüm ama ne yapsam bilemedim. Hiçbir şey yoktu geldiğimde. Biraz oda ya alıştıktan sonra kağıda devam edeyim dedim. Birde baktım ki kağıt yok. Masanın üzerine koymuştum ve üzerinde de kalem vardı. Uçmuş olamazdı. Yinede başka ihtimal olamayacağını düşünüp yerde kağıt aradım. iki yatağında altını kaldırıp bir bir baktım. Ama kağıt buhar olmuştu sanki. Aklıma sonra gelen ise, oradaki mahluklardan birinin kağıdı almış olmasıydı. Hava iyiden iyiye kararmıştı. Kağıdı da yazamıyordum. Ortamda hiç ses yoktu. Hiçbir odadan ses gelmiyordu. En azından koridorlarda bir ses duysam rahat edecektim ama insanlık belirtisi bile yoktu. Biraz yatağın içine gireyim dedim. Yatağın örtüsünü kaldırdığım anda bir şok daha yaşadım. Kağıt yatağın içindeydi.. -
114.
0Kağıdı yatağın içinde bulunca artık bu gece bana etmedik zulüm bırakmayacaklar diye düşündüm. Sanki benimle eğlenmekten zevk alıyorlardı. Eğer gerçekten beni öldüreceklerse, bana artık düşmanlarsa bunu yaparları gerekirdi. Ancak beni galiba delirtmeden öldürmeyeceklerdi.
Kağıdı aldım ve yatağa girmekten vazgeçtim. Ne kadar ışık varsa açtım. Odamın kapısını azıcık açık bıraktım. Eğer yine bir durum olursa kapıyı açmaya uğraşmadan hemen odadan kaçacaktım. Masada oturmaya tekrardan başladım. Korkularımı bir kenara bırakıp kağıdı tekrardan itina ile yazmaya başladım. Kendim yazınca yavaştan kafamda yazanları çözümlemeye de başlamıştım. Arapça yazan yazılardı, fakat harflerin kuyrukları gereksiz uzatılmış gibiydi. Bu uzatmalarda yazının okunabilirliğini aşırı bozup şifre gibi olmuştu. Yazdığım kağıdı bırakıp, sadece uzatmalarını göz ardı ederek yazmaya başladım. Birincil paragraf şeklindeki bölümü bitirmem yaklaşık 1 buçuk saati buldu ama bitirmiştim.
Yazıları okumaya başladım. Ben yazıları okudukça odada tuhaf bulanıklıklar belirmeye başladı. Eskiden yaşamadığım görmediğim bir bulanıklıktı bu…
Sanki saydam maddeler gözümün önünden geçerek şeffaf olarak kendilerini belli ediyordu. Bu bir göz yanılgısı da olabilirdi. Fakat sonrasında gördüklerim, bunu düşünmeme gerek bile olmadığını, kanıtlar nitelikteydi. Aynı şekilde banyodan bir kafa uzandı. Sonra bir başka kafa onun üzerinden uzandı. Kafamı çevirip bakmaya korkuyordum. Sonra bir anda ilk kafasını uzatan varlık tamamen içeriye adımını atar gibi ayakları yerden kegib, süzülerek tuvaletin önüne kondu. Sim siyah bir pelerine bürünmüş bir varlıktı bu. Hiçbir şekilde ne vücut hatları, ne de yüzü görünüyordu. Resmen, sadece bir kumaş gibiydi. -
115.
+1Ben süzülerek gelene dönüp bakınca tuvaletin orada kafasını uzatmış olan, kikirdeyerek geri kaçtı. Sanki benimle eğlenmek hoşlarına gidiyor gibiydi. Ben örtülü olan varlığa doğru odaklandığımda dilim damağım kurudu. Oturduğum yerden de kalkamadım. Felç olmuş gibi, sadece olayların farkındaydım. Sadece gözlerimi sağa sola çevirebiliyordum. Ağzımı hareket ettiremediğim için, içimden nas suresini yarıya kadar okur okumaz oradan kayboldu. Gördüklerimin şokunu yaşıyordum. Bana hiç zarar vermek gibi değil, sanki orada oynayıp eğlenmeye gelmiş gibilerdi.Tümünü Göster
Bu olanlar, ben bu kağıdı elime alıp okuduğumda oluyordu. Burada ne yazdığını bilmiyordum fakat burada olanları okuduğum kağıt tetikliyordu. Son bir kez bundan emin olmak için yazıları tekrar okumaya başladım. Aynı şekilde saydam cisimler gözümün önünde dolanmaya başlayınca, okumayı bırakıp hemen dualar okudum. Artık şundan emindim ki, bu okuduğum yazı şerlileri yanıma çağırıyordu. Ama ben onlara mum yakarak bir kapı açmamıştım. Yada bir ritüel ortamı oluşturmamıştım. Nasıl olurda bana bu şekilde gelip, zararsız bir şekilde giderlerdi… işte buna bir türlü akıl erdirememiştim. Dedem bu kağıdı bırakarak ne amaçlamıştı ? Bana yapılan bir iyilik mi kötülü mü anlayamamıştım. Diğer yazıları sadece şekilde yazmaya korktum. Bir sonrakinde karşıma çıkabilecek olan olaylar, daha yaşamadan korkularını hissettiriyordu.
Dedemin yazdığı kağıdı da kendi yazdığımı da çantama koydum ve sabaha kadar oturdum. Uyumamak için kendimi zor tuttum. Sabah olduğunda ise biraz başımı yastığa koyayım dedim uyumuşum. Sabah kapı çaldığında uyandım. Pansiyon görevlisine dün oraya geldiğimde yarın ayrılacağım demiştim. Bu yüzden eğer kalmayacaksam bir gece daha öğlene kadar başka müşteriler için odayı boşaltmamı istedi. Uykusuz-uykusuz toparlanıp çıktım mecburen. Otobüsüm akşamdı. Akşama kadar elimde çanta ile oradan oraya dolandım. Akşam olunca otobüse binip eve geldim. Herhangi paranormal bir olayla karşılaşmadım. Otobüste de uyuyamadığım için eve gelince uyumadan beynim rüya görmeye başladığı için yatıp uyumuşum. Nasıl uyuduğumu bile hatırlamıyorum. Öyle bir uyumuşum ki uyandığımda geceydi. Olanların hepsini unutmuştum. Gece uyandım, kafamdan uyandığım için gündüz olması gerekiyor diye düşünüyorum. Ya da kaç gündür uyuyordum diye. Geceyi gündüzü şaşırmıştım anlayacağınız uykusuzluktan devrim dönmüş. Kendime gelince olayların farkına vardım. Akşamdan babam aradı, köye geleceksen seni alayım dedi. Bende evde korkacağımı bildiğim için babama gel al dedim, çıktık köye. -
116.
0Babama sadece olanlardan, hoca ile olan diyaloglarımı anlattım. Son zamanlarda daha iyi olduğumu söyledim. Biraz soru cevaptan sonra normal konuşmalara başladık. Annemlerin bir an önce yatmasını bekliyordum. Zira onlar yatınca bende kağıtta yazanlara devam edebilecektim. Babam yatak odasına önceden yatmaya gitti, sabah namazına camiye gittiği için…Tümünü Göster
Annemle biz biraz daha oturup televizyon izledikten sonra, annem sende yatak odasında yere döşek sereyim orada yat dedi ama ben kabul etmedim. Şakaya vurup iyiyim hissiyatı yarattım. Annemde gidip yatınca bir süre sonra kapının camlı kısmından ışık geçmesin diye kapını üzerine banyo havlusu astım.
Masanın üzerine geçip kağıdımı alıp ikini bölüm olarak tabir ettiğim kısımda yazanları, sade bir şekilde yazmaya başladım. Yazarken hiç bir şekilde çözümlediğim kısım a kadar baştan alarak okumadım. Okuduğumda ne ile karşılaşacağımı bilmiyordum. Sadece çözümledim ve sade bir şekilde kendi kağıdıma yazdım. Artında 3. Bölüm olarak tabir ettiğim kısım ı da aynı şekilde yazdıktan sonra saat zaten çok geç olduğu için yattım. Geriye sadece 2 bölüm kalmıştı. Çözümlesem de okumaya korkuyordum. Sadece çözümlemiş olmak için çözümlüyordum aslında…
Akşam daha fazla dayanamadım. Uykum çok gelmişti. Sessizce altıma minder alıp annemlerin yatığı odaya gidip orada yere kıvrılıp uyudum. Sabah babam namaza giderken üzerime bastı beni görmediği için, tam da ayak diplerine yatmıştım. Babam burada niye böyle yattın. Üstüne adam gibi bir şey alsaydın vs. vs. biraz fırça attıktan sonra, ben, o namaza gittikten sonra oturma odasında ki çekyatta yattım uyudum. Sabah olduğunda kağıtları tekrardan çözümlemeyi düşünüyordum. Sabah kahvaltıya kalktım tekrardan. Babamda öğleden sonra ilçeye inecekmiş, sonra da oradan il e geçip mevlit okuyacakmış. Sende gel dedi, ben de neyse akşam bakarım kağıtlara deyip babamla birlikte il e kadar geçtim ama mevlit e katılmadım. Gelmişken iş yerine falan uğradım. Ben gelmeyince yerime adam almışlar. Hiçte gel falan demediler bana da…
Biraz bozulsam da belli etmedim. Ercan ne zaman başlıyorsun falan diye sordu ama patronlar Sohbetten öte ye girmediler. Oradan çıktım eve geldik babamla buluşup. Dedim beni isten çıkarmışlar demek ki başka adam bulmuşlar dedim. Birde git abi, sen hallet abi vs. vs. diye konuşuyorlardı. Klagib cemaatçi işte ne beklersin… -
117.
0Akşam herkes yattığında kalan iki bölümü de çözümledim. Sonra o kağıdın aynısını başka bir kağıda temize çektim. Cesarete gelip ikinci bölümü okudum hiçbir şey olmadı. Sonra düz yazı gibi ikinci ve üçüncü kısımları da okuyup sırası ile tümünü düz yazı okur gibi okudum. Bu kadar şeyi galiba boşuna yazdığımı düşündüm. Hiçbir şey yoktu. Kafamda kendi kendime heyecan verip kuruntular yapıp bu safha ya getirdiğimi düşündüm. Tamamen boşuna uğraştığımı düşünmüştüm. Sonra tekrar en baştan 1. Bölüm ü okuyayım dedim. Nede olsa Adıyaman da okuduğum zaman bir şeyler olmuştu. Birinci bölümü okumaya başladığımda yine gözümde şeffaf nesneler hareket etmeye başladı. Korkmadan sakin olarak okumaya devam edip bitirdiğimde, bir şey olmadığını düşündüm. Sadece bu sefer nesneler uçuşmuştu. O an kalkıp arkama bir döndüm ki, tam karşımda Adıyaman da gördüğüm sadece kumaş olarak tabir ettiğim varlıktan iki tanesi, ayakları yerden kegib uçuyorlar resmen havada o an dua edip bu durumdan kurtulmak geldi içimden fakat dönüp kağıdı alıp ikinci kısım ı okumaya başladım. Ben okudukça örtü hareket edip sanki görmediğim bir katman varmış gibi yüzünü açtı. Gözleri diğerlerinin aksine kırmızı değil, göz çukurları vardı ve sim siyahtı. Yüzü o kadar zayıftı ki çenesine doğru üçgen gibi inceliyordu. Kulakları kısa ama sivriydi. Bu örtüye bürünmüş olan bir cindi. Diğer cin ise hala aynı şekilde bekliyordu.Tümünü Göster
Bana doğru Arapça Emredin! Dedi.
Sanki ben onları kendi emrim altına almıştım. Bana hizmet için gelmişti. Bu durum beni korkuttu. Daha önce zuzumbilesi nin kabilsinden cinler de emrim altında olduklarını göstermişlerdi. Ancak sonrasında benim baş düşmanım olup bana zarar vermeye başlamışlardı. Bu durum beni korkuttu ve ona dönüp. Haza leyse ma talebtühü ( Bunu ben istemedim) dedim. O sırada diğeri de aynı şekilde yüzünü açtı ve bunun gözleri kırmızıydı. Bunun yüzü gerçekten çok korkunçtu. Saçları küt-küt çenesinde keçisakalı vardı. Yüzü aynı şekilde çok inceydi. Korkudan, ma ebğa ma ebğa (istemiyorum) deyip durdum. Diğer cin ise bana, se ati merreten saniye ( tekrar geleceğim) dedi. Bir anda gözden kayboldular. Bu durum beni çok korkuttu. Başıma yeniden bela almıştım galiba…
O gece sabaha kadar uyuyamadım. Bu olanlardan pişman olmuştum. Bu sefer gerçekten kötü olacağını düşünmüştüm. Sanırım dönüşü olmayan bir yola artık adım atmıştım. -
118.
0O gece sabaha kadar bekledim. Tekrar geleceğim lafı beni çok ürküttü. Bunlar ne için geleceklerdi. Bana emredin deyip, benimle alay mı ediyordu, yoksa gerçekten bana yardım için mi gelmişti. Bunu düşünürken kafamı hiç toplayamıyordum. Sabah olduğunda babamın kalkıp banyoda abdest aldığını duydum. Beni görmesin diye hemen uyuma numarası yaptım. Numara yaparken gerçekten uyumuşum. Sabah annemler kahvaltıya kaldırdılar. Babam kahvaltıda biraz canımı sıktı. Diğer işten boş yere çıkarılmıştım. Babamda artık olayların durulduğunu düşünüp, kendine yeni iş bul dedi. Aslında olaylar durulma değil, hayatımın en kötü olaylarını yaşamaya doğru gittiğini ben dahil kimse bilmiyordu.
Kahvaltı ettikten sonra göz boyamak için iş ararmış gibi il e geçtim. Gittiğim zaman Ercan’ı aradım. O da izinliymiş biraz oturduk laf ettik. Eski konuları açtı. Devam ediyor mu diye sordu. Etmediğini tamamen bittiğini söyledim. O zaman bana daha samimi davranmaya başladı. Çevremdeki insanları bu yüzden kaybediyordum. insanlar bana da bulaşır, ben de etki altında kalırım düşünceleri ile benden uzak durmaya çalışıyorlardı. Belki de işten beni bu yüzden çıkarmışlardı. Belki Ercan patron a da bunlardan bahsettiği zaman korkup beni bu yüzen çıkarmış olabilirdi. Bu nedenle artık herkese bu işin bittiğini normale döndüğümü söyleyecektim. Biraz daha oturup sohbet ettikten sonra çıkıp köye geldim. Babam ben köye gelince neden geldin, iş bulamadıysan evde kal ara yine kaç yaşına geldin diyerek yine sitem etti. Bu durum beni iyiden iyiye stres altına soktu. Zaten başımda bin türlü bela vardı. Yine de tamam yarın giderim dedim. O gece hiçbir şey yapmadım. Yarın gideceğimi annemede söyledim. Annemde bana o akşam köyden yiyecek bir şeyler hazırladı. il deki evde yiyecek bir şey olmadığı için…
Akşam hiçbir şeyi umursamadım vurdum kafayı uyudum. O gece uyuduğumda acayip bir rüya gördüm. -
119.
0Rüyamda yanıma gelen ve emrimde olduğunu söyleyen cin e benzeyen bir cin i dedemi uzaktan konuşurlarken gördüm. Boyu dedem ile aynı boydaydı. ikisine yandan bakıyordum. Dedemin yüzü gülüyordu. Sanki arkadaşlarmış gibi derin bir sohbetin içindelerdi. Kalkıp ta ne yanlarına gidebildim, ne de sesimi çıkarabildim. Uzaktan öylece izledim. O gece başka rüya gördüğümü hatırlamıyorum.Tümünü Göster
Sabah babam uyandırdı. Köyden biri dolmuşların oraya kadar arabası ile gidecekmiş. Sende kalk onunla git dedi. Bende bizim araba ile giderim diye düşünüyordum. Arabayı bile vermedi, el alemin peşine takılıp elimde yük ile dolmuşlara kadar geldim. Oradan da binip eve geldim. Çıkıp biraz dolandım. Sahile gittim tek başıma gezdim. Hem iş meselesi yüzünden hem de cinler yüzünden iki taraflı derde boğuldum resmen. Akşam eve geldim. Zaten bu olaylardan dolayı bitkin düştü beynim. Tam gece olmadan uyuyayım da akşam korku yaşamakla uğraşmayayım birde dedim. Tv açtım odanın ışığını da açtım. Çekyatta biraz dalmışım. Tık televizyonun sesi kesildi. Anlık durum değişikliğinden gözümü açtım, baktım elektrikte yok. Ama sadece benim evde yok. Karşıki apartmanlara baktım ışıkları yanıyor. Sokak lambaları da yanıyor. Turuncu sokak lambalarının ışığı bizim evi az çok aydınlatıyordu. Baktım şartel mi atık diye ama normaldi. Apartmanın kapısını açtım, otomatik ışığı yakmak için elimi kolumu salladım. Otomatik de çalışmıyordu. Galiba bizim apartmanda gitmişti elektrik...
Çıkıp bakmadım aşağı inip. Apartmandan birisi illaki bakar diye düşündüm, ama apartmanda çıt ses yoktu. Kimsenin umurunda değildi bu durum galiba. Bir 10 dakika bekledim, kimse ilgilenmiyor. Terliklerimi alıp apartmandan bir kat aşağı indim. Buranın ışığı yandı. Hemen koştum eve, herhalde ışıklar geldi dedim. Bizim kapının önünde ki otomatik yanmadı. Kapıyı açtım ışığı açayım dedim, yine yanmadı. içerideki ışık zaten yanık durumdaydı, elektrik gelse orası yanmış olurdu. Bir şey anlamadım bu işten. Gidip aşağı bakayım dedim elektrik dolabını açtım. 16 daireli apartman, hangi saat bizim belli değil. isim bir şey de yazmıyor. Bir türlü anlayamadım. Acaba milletin ışığı var mı diye apartmandan 4,5 adım atıp karşıdan izledim. Bizim daire hariç herkesin ışığı yanıyor. Bizim daireye baktım. Resmen camın önünde biri bana bakıyor. Hiç gözlerini ayırmadan bana doğru bakıyordu. O an bırakın korkmayı bir kenara, o anki hissettiğim şeyin ne açıklaması vardı, ne de tarifi… -
120.
0Oraya bakarken birden evin ışıkları geldi. Odanın lambası yanmaya başladı. Yanar yanmaz pencerenin önünde ki mahluk oradan yok olmuştu. Biraz aşağıda bekledim, saatin çok geç olduğunu sanmıyordum. Saat geç olmamasına rağmen o cadde üzerinden bırakın bir insanı, kedi köpek bile geçmiyordu. Apartmandan birine bu durumdan bahsedersem muhtemelen adım deliye çıkacak ve tanımasam da apartmandaki insanları eminim bana ne selam verirlerdi bundan sonra ne de yüzüme bakarlardı. Daha fazla o halde beklemedim. Korka-korka yukarı çıktım. Sürekli kendimi motive etmeye çalıştım. Eve geldiğimde salonun ve tuvaletin de ışığı açıktı. Fakat tuvalete gidip gitmediğimi hatırlamıyordum. Bu düşüncelere boğularak kendimi daha fazla korkutmamak için evin içinde kendi kendime konuşup, kendimi motive etmeye çalıştım. Oturma odasına kapı aralığından baktım ama pencere tarafını göremiyordum. O anki adrenalin ile sanki kalbim boğazımda atıyordu. Yavaş yavaş kapıyı açtım ve içeride kimse yoktu. Gördüğüm şeyden emin olmama rağmen kendi kendimi saçma sapan şekilde motive etmeye çalışıyordum. Ne anneme babama diyebilirdim, ne de herhangi bir arkadaşıma…
Arkadaşlarım bu sefer benden tamamen uzaklaşır, artık yapayalnız kalırdım. Hemen televizyonu açtım evde ses olsun diye ama her şeyden korkmaya başlamıştım. Mutfaktan pet şişe sesi geliyor genleşme ile ama bunu bilmeme rağmen paranoya yapmıştım. Aklıma eskiden olduğu gibi banyo da karşılaştığım bana zarar vermek için gelen şerliler gelmişti. O an aklıma kağıdı okuduğum zaman gelen cinlerden belki bana bir yardım gelir diye düşündüm. Bana emrimde olduklarını söylemişlerdi nede olsa. Ama onlara güvenebilir miydim bilmiyordum. Bu hayatı böyle sürdüremezdim. Kağıdı aldım ve kaldığım yerden 3. Kısım ı okudum. Hiçbir şey olmadı. Korkarak titreyerek okuyordum zaten. Bam başka bir şeyle karşılaşabilirdim. Bilmiyordum. Baştan 1. Bölümü okudum bu sefer etrafta saydam cisimler oluşmaya başladı. Hızımı kesmeden 2. Bölümü okudum ve okur okumaz odadaki atmosfer değişimini hissettim. Ülpermeye başladım. Arkamda biri nefes alıp verir gibi oldum ve sırtıma soğuk su dökülmüş gibi omuzlarımı yukarı çekip irkildim.
başlık yok! burası bom boş!