-
51.
0Hemen yataktan katlım annemler nerede diye baktım. Ev karanlıktı ışıkları yaktım ve tüm odalara baktım evde kimse yoktu. Seslendim kimse ses vermedi. Bende o gerginlikle dış kapıya yöneldim kapıyı açıp dışarı çıktım. Evin kapısının önünde yol ile aynı iza da olan deponun üzerinde annemler küçük tüpte çay demlemiş içiyorladı. Yine geldiler diye bağırdım hemen yanıma koştular. Onlarla konuştum bana bakmadılar bile dedim. Ama rüyamda ki bana çok kötü baktı dedim. Annem evde anlat gel el duymasın dedi. içeri girdiğimde bana daralma geliyordu sıkışıyordu içim. Sanki, biri benim vücudumu sıkıyor gibi oluyordum . Dışarı çıkalım dayanamıyorum dedim. Ananem gecenin dar vakti sen çıkma oğlum bu kadar şey oluyor delirme dedi. Ama içeri giremiyordum ayaklarım geri geri gidiyordu sanki. Dışarıda rahat ediyordum. Çıktım deponun üzerinde tur atmaya başladım. Annemler merdivenin başında beni beklediler ben iyiyim az beni rahat bırakın diye bağırdım. Gergin ve çok sinirliydim. Beni içeri çağırıyorlar diye onlara gıcık oluyordum. Deponun üzerinde oturmak için eski bank gibi bir yer vardı. Oraya oturdum etrafı izlemeye başladım.
Bahçelerin içine doğru istemsiz bakıyordum. Sanki oraya bakmaya beni zorlayan bir güç vardı. Tıpkı beni dışarı çıkartan güç gibi. Bahçelerin içine baktıkça uç noktalar gözüme çarpıyordu. Orada bir ışık süzmesi görünüyordu. Oraya baktığımda bir grup şerli varlığın bana doğru baktığını gördüm. Sanki bana gel dercesine bir his bırakıyorlardı. Gitme isteği oluşuyordu içimde ama aklım başımdaydı, gidersem başıma kötü şeyler geleceğini biliyordum.
Eve girdim ama evde daralıyordum nefes alamıyordum. Nasıl bir etki yapıyorlarsa illa beni oraya gitmem için zorluyorlardı. Nihayet dedem ve babam geldiler. Dedem gözümün içinden anlamış, hemen geldi biliyormuşçasına…..
SAKINNN SAKINN DEDiKLERiNi YAPMA. SENi iSTiYORLARSA SAKIN GiTME. BENiM LAFIMDAN ASLA ÇIKMA. DUYDUNMU BENi .. diyerek yüzümü avuçlayıp gözlerimin içine baktı. O bunu dediğinde dedeme sinirleniyordum. içimde nefret duygusu oluyordu.
Ben, bendim. Aklım yerindeydi, iradem bendeydi. Fakat nedense dedeme gıcık oluyordum , onu boğmak istiyordum sanki… -
52.
0Dedem feyzli bir insandı. Eskiden bu tür işleri çok iyi bilen ama yaşlılık ile ilimlerini be sağlığını iyiden iyiye kaybetmiş bir insandı. Bana daha bir çok uyarıda bulundu. O konuşurken ben hem daralıyor hemde Patlayacak kadar sinirleniyordum. Ama akrşımda duran dedemdi. Ona küfür etme, iteleme git başımdan gibi şeyler deme isteği geliyordu. Dedem de bunları biliyordu ki ellerimi birleştirip avucunun içinde tutuyordu artık. Ellerimi sıkcasına sıkmaya başları ve ağzı mırıldanmaya başladı. Dua okuyordu sanki. O an ben kendimden geçmişim… Hatırlamıyorum hiçbir şey…
Yerde döşeğin üzerinde uyandım . Üzerimde atlet vardı altımda kısa bir şort. En son dedemin bana söylediklerini hatırlıyordum. Noldu bayıldım mı dedim. Herkes başımda bekliyordu. Dedem ezbere bir şeyler okuyordu. Kulağa hoş geliyordu okudukları. Babam iyi misin bayıldın sen dedi. Dedem hala okumaya devam ediyordu . Dedemle en son konuştuğumuz yere baktım. Orası ıslaktı, resmen su boca etmişlerdi oraya , Ben bayıldığımda üzerime dökmüşler. Bu yüzden de kıyafetlerimi değiştirip yatırmışlar beni. Benim ağzımdan köpükler gelmiş, ağzımı hiç açmamışım kenarlardan fışkırmış, kendi ağız köpüğüm ile boğulacakmışım zor kurarmışlar. Dişlerimi sıktığım için ağzımı elleri ile açamamışlar. Belki komik gelecek ama ağzıma tornavida sokup kanırtarak açmışlar. Dilimi ananem eli ile boğazımdan almış. Ben boğulup ölüyormuşum.
Bunları duyduğumda inanamadım. Hiçbir şey hatırlamıyordum. Yalnız olmuş olsam çoktan ölmüştüm… -
53.
+1O olaydan sonra gece bir şey olmadı. Dedem aralıklı aralıklı evde ezberden bir şeyler okumaya devam etti. Gece normal bir şekilde yattık sabahta kalktım. O gece rahat uyumuşum. Sabah kalktım kahvaltı yaptık. Kahvaltıdan bir, bir buçuk saat sonra hoca babamı aradı. istanbul!dan gelmiş damadının evindeymiş bizim oraya gelmemizi istedi. Babamda bu kadar işi başımıza açıp birde bizi ayağına çağırmasına çok sinirlendi. Babamda verdi veriştirdi , sen buraya geleceksin bizi bu hallere sokup arkamızdan iş çevirdin. Bizde seni adam bildik, hoca bildik diye sitemkar sitem kar konuştu. Hoca da sakin konuşup alttan alıyordu. Oraya gelemem işi ancak buradan halledebiliriz dedi. Babamda inat edip önce sen buraya geleceksin diye bayağı bir cebelleştiler. Hoca ben oraya gelsem de tekrardan buraya geleceğiz dedi. Babamda inat ettiği için sen önce ayağımıza geleceksin, sonra konuşup nereye gideceksek gideriz dedi. Hoca damadı ile köye geldiler. Babam onların geldiğini görünce ağzına ne geldi ise saydırdı. Hoca öyle dinledi sadece hiç geri cevap vermedi. Suçlu olduğu gözleri den belliydi. Ama gözlerinde merhamet değil sanki bir hinlik vardı. O an bunu hissetmiştim ama kimseye bir şeyden söz etmedim. Sanki bana iyilik değil zarar vermeye gelmiş gibiydi.
Dedem , ne yaptın oğluma sen Allahın cezası adam, birde hoca olup örnek olacaksın, bumu senin örnekliğin vs vs diyordu ama hoca dinlemiyordu. Bunlar konuşulurken damadı da ortamdan uzaklaşıyordu. Sonra hoca , bu kadar lafa gerek yok gibi bir şey dedi. Akşam olmasına az kaldı, eğer bir an önce şehre gitmezsek bu gece bu evde çok kötü şeyler olacak, kimse kalmasın bu gece burada , Burayı mesken edip ya oğlanı elinizden alacaklar , yada oğlanı delirtip kendini öldürtecekler dedi.
Bizimkiler bunu duyduğunda olayın ciddiyetinin farkına vardı ve hemen hazırlandık. Biz bizim arabaya bindik, hocalar da aynı geldiği gibi arabalara doluşup şehre gitmek üzere yola çıktık… -
54.
+1Damadının evine geldik, kapıyı damadın annesi açtı bize. içeri girdik hoca anlatmaya başladı. Hiç bir şey başlamamışken, biz normal hayatımıza devam ederken istanbul dan babam a okunmak için gelen kadın şerlilerin esiri olmuş. Ama bu şerliler güçsüzlermiş. Babam okuduğu zaman daha fazla onun etrafında barınamayıp onu terk etmişler. (Buna cin sıçraması deniyormuş )Tümünü Göster
Evde cinler sıçradığında bir yere sığınırlarmış. O kadını sahiplenen şerli de sığınmak için tuvaleti seçmiş. ( Cinler; tuvalet, banyo, harabe yıkık yerler,pis çöplükler vs. vs.. ) gibi yerlerde yaşarlar.
Şerli varlık bizim tuvalete sığınmış ve diğer ailesinden olan şerlilerden yardım istemiş. Diğerleri de tuvaletteyken ben tuvalete gidip ayakta çişimi yapmışım. Bunları bana hoca anlattı. Çişimi yapmaya gittiğimi hatırlıyorum. O an bana zaten bir tuhaflık olmuştu ama böyle bir şeyi düşünmediğim için sonradan anlatıldığında bana dank etmişti. Hoca geldiği zaman ise , bu durumları anlamış beni okuduğunda, ama bana musallat olan şerliler den beni kurtarmak yerine, bana kendi başına musallat olan şerlileri gönderip kendisi kurtulup kaçmak istemiş. Bu yüzden de damadı ile bana iş birliği yapmış. Bana şerliler tarafından büyü yapıldı diye korktuğum da, aslında hocanın damadı ile olan iş birliği sayesinde o sabun büyüsü , ağaç kovuğundaki bebek ve muskaları yapmışlardı. Hoca zaten babam onu çağırdığında hazırlıklı gelmiş. Olayların bir kısmı çorap söküğü gibi gelmişti. Peki neden bana o yumurtaları taşıttı, neden sabunlarla beni korkuttu bunları anlatması için ona baskı yaptık.
Hoca sadece kendi başındaki , zamanında sahiplendiği şerlilerin zamanla oyuncağı olmuş ve onlardan kurtulamazsa kendisi onlara esir olacakmış. Yumurtaları bize taşıtmış ki, ben düşürüp kırsaydım tüm şerlileri benim başıma geçecekmiş. Sabun olayı da, eğer yumurtalar kırılırsa o zaman devreye girip suyun içine gömülecek ben eridikçe içimdeki şerliler de eriyip tükenecekmiş. Oyuncak bebeği ise tüm bunlar başarı ile sonuçlanırsa bebek ile benim bedenime hükmedebilecekmiş. Bunları bize anlatırken yüzü bile kızarmadı, biz hayretle onu izledik. Artık tek istediğimiz sadece bizi kurtarıp normal hayatımıza dönmekti…
Peki ya cadı kadına neden zütürmüştü bizi ?
Aslında hayat hikayem buradan sonra başlayacaktı... -
55.
+1Hoca yaptığı büyülerden sonuç alamayınca yapacak bir şey bulamamıştı. Yumurtaları kendisi kırıp sabunu da kendisi açmıştı. Amacı bana korku vermekti bu safhada, bunu zaten en baştan başarmıştı. Yaptığı büyüler ahmakçaydı, bekli daha zekice bir şeyler yapabilseydi hayatım tamamen de kararabilirdi.Tümünü Göster
Ona, bizi cadı kadına neden zütürdüğünü sorduğumuzda ise kendisi işin içinden çıkamayınca bizi oraya zütürdüğünü cadı kadınla da iş birliği içinde bana içirdiği o zıkkım sayesinde artık benim şerlilerden oluşan bir toplulukla başım belaya girmişti. Hoca beni bu durumdan kurtaracağını söyledi. Ama gözlerinde nefret vardı. Bana bunca kötülüğü yaptıktan sonra pişman olup ta geri gelip beni kurtarma ifadesi yoktu. Sanırım bende, şerliler bana musallat olunca onlardan hem korkum azalmış hem de insanların aklından geçebilenleri hissetme gibi bir yetenek ortaya çıkmıştı. Gözlerinden içini görebiliyordum sanki.
Hoca zaman kaybetmeden cadı kadının yanına gitmemiz gerektiğini söyledi. Kalktık cadı kadının köyüne doğru yola çıktık ama gece oluyordu. Gece oraya gitmek hiç istemiyordum. içimde hem bir korku vardı hem de oldukça derin bir şüphe….
Kadının köyüne geldik. Arabayı yol kenarına çektik ve yürümemiz gereken patika yola koyulduk. En arkada babam geliyordu önünde ben önümde ananem, annem ve dedem önde damat, onunda önünde hoca vardı. Yol karanlık olduğu için biraz zor ilerliyorduk. Hafif bir ay ışığı ile yolumuza devam ettik. Önümüzdeki virajı döndüğümüzde kadının evi karşımızda olacaktı. ilerlemeye devam ettik. Aklıma oradan son döndüğümüz zaman arkama baktığımda gördüğüm şeyler geldi. Tam o sırada virajı döndüm ve…..
Aynı şekilde tel örgülerin kazıklarında ışıklar yanıyordu. Bunlar gündüz gittiğimizde gördüğümüz kurumaya bırakılmış karga ölüleriydi. Onlar ışık vazifesi görüyordu. Kadının evinde sap sarı ışıkları yanıyordu. Sanki ışıklar dışarı fışkırıyordu , pencere önlerinde kısa çizgiler halinde ışık süzmeleri oluyordu. Bunları sadece ben değil hepimiz gördük. Ama kimseden çıt çıkmadı. Kazıkalrın yanından geçtiğimiz zaman gördüklerim beni hayrete düşürdü. Bunlar filmlerdeki cadıların büyü yapıp bir şeyler gördüğü fanusların aynısıydı ama içlerinde ışıklar yanıyordu. Yavaş yavaş eve doğru ilerlemeye devam ettik. Kadının evine yakınlaştığımızda inceden bir davul sesi duymaya başladık. Daha fazla yaklaştığımızda da davulun sesi artıyordu ama benden başka kimse duymuyordu sanki o sesi.
Serenti nin oradan tam döndüğümüzde evdeki tüm ışıklar söndü, davul sesi durdu . Gördüğümüz kazık başlarındaki ışıklara dönüp baktım onlarda sönmüştü. Sadece ay ışığı ile aydınlanıyordu sanki etraf korkmaya başladık herkesin ağzından mırıldanma duyuyordum, dua okuyorlardı galiba.
Hoca kadına adı ile seslendi bakan olmadı. Ben hemen nasıl bir cesaret ise küçük penceresinden baktım. içeride LÖKÜS(küçük piknik tüpü ile yanan gaz lambası) yanıyordu. Löküs ü tutma yerinden tavana asmış kendisi yerde bağdaş kurmuş oturuyordu başını yere eğmiş sanki ritüel yapıyor gibiydi.
Hoca yanıma geldi oda görüp cama tıkladı. Kadın yavaş yavaş kafayı kaldırıp bize öyle bir baktı ki…….. -
56.
+1Hoca ile kadın sanki işaretleşir gibi bakışıp duruyorlardı. Kimse laf açmıyordu. Biz ailecek döşekte oturduk hoca ve damadı yerdeki mindere, kadın ise bizim sağ tarafımızda ki sandalye ye oturmuştu. Benim etrafı izlediğimi görünce; Evimizde elektrik yok sizin gibi, yaşlı ve dul kadının neyi olur ki zaten dedi. O an camdan dışarı çıkan ışıklar neydi diye sormak geldi ama korkuyordum. Hala orada bile nasıl bulunacak kadar zorda kalmışız anlayamıyorum. Sonunda hoca lafa başladı. Ben böyle bir hata yaptım. Şimdi bu delikanlının da başını derde belaya koydum, bir gaflete kapıldım. Bizi sen kurtarırsın kurtarırsan dedi. Kadın dişiz ağzı ile dudaklarını birleştirerek gülmeye başladı. inanın bana böyle bir gülme olamaz. Resmen cadı gülmesiydi bu, sesi kulak tırmalıyordu zaten kadının, gülmesi ayrı bir bela çıkmıştı. Biz kadının böyle gülmesine şaşırmıştık. Kadının bir şaşılmadık gülmesi kalmıştı zaten. Evinde pis bir koku vardı. Sanki ceset kokusu gibi kokuyordu. Sanırım yine karga ölülerinden kendine koleksiyon yapıyordu.Tümünü Göster
Kadına bu sefer nasıl güvenebilirdim gerçekten bilmiyorum, beklide sadece güvenmek zorunda olduğum için güveniyordum. Ayağa doğruldu iki büklüm yürüyerek başka bir odaya gitti. Oda kap karanlıktı, çünkü löküs bizim oturduğumuz odada yanıyordu. Nasıl bulduysa içeriden kalınlığı 15 santime yakın kara kaplı, üzerinde tuhaf motifleri olan, odaya girdiğinde kasvet saçan bir kitapla geri geldi. Kitabın ne olduğu belli değildi, tavana asılı duran löküs ü indirmemizi istedi. Hoca indirip önüne koydu. Önüne oturduğumuz yerin yan tarafından bir ahşap sini altlığı çıkardı ve kitabı üzerine koydu. Beni yanına çağırdı. Elimi asmanın üzerine koymamı ve dediklerini tekrar etmemi istedi. Kulak tırmalayan sesi ile birkaç bir şey söyledikten sonra bende aynı şeyleri söyledim. Söyledikçe mumların ışıkları arttı. Elini elimin üzerine koydu. O okudukça ve ben tekrar ettikçe sanki elimin üzerini onun avuç içi yakıyor hissine kapıldım. Mumlarda yükselince aklıma eskidende o mumların başıma bela açtığı gelmişti, o yüzden korkup elimi çektim. Elimi çektiğim için bana kızdı. Gözlerinin içi ateş saçıyordu resmen…
Bunu görünce insan olmasından şüphe etmiştim. Korkuyordum ama insan çaresiz kalınca başka bir şey düşünemiyor demek ki. Tıpkı dişin ağrıdığında dişçi dişini çekerken acıyacak ama çekmezse de ağrıyarak acı verecek. Bu ikilemde olduğum için tekrardan başladık aynı şeyleri yapmaya. Kadın okudukça baygınlık geliyordu. Hoca ile birbirlerine bakışıyorlardı. Uzun bir süre kadın gözlerime baktı, sanki beni büyülüyordu, ne derse yapacak kıvama gelmiştim. Odanın içi kasvet doluydu…. -
57.
0Kadın elini diline sürüp mum u söndürdü. Çok zor bir imtihandan geçiyorsun , bunlar sana iki seçenek sunuyorlar dedi. Ne seçeneği dedim.
Ya bu cinlerden biri ile evleneceksin, ya da seni öldürecekler dedi. Bunu duyunca o kadar gerildim ki.. Ne evlenmesi öyle şey mi olur, bu ne saçmalık, beni bu hallere siz soktunuz. Şimdide benimle oyun mu oynuyorsunuz dedim. Öylesine sinirlenmiştim ki. Ben sizi öldürmeden onlar beni öldürseler iyi olur dedim kadına bakarak. Annem, babam, dedem, ananem hiç ama hiç birinden çıt çıkmıyordu. Onlar sanki odada yoklardı. Bedenleri karşımdaydı ama kendileri adeta put gibi duruyorlardı.
Baba dedim ses yok….. Dede dedim yine ses yok….. Sonra kadın seni duyamazlar dedi. Kadın onlara ne yapmıştı bilmiyorum. Kalktım babamı salladım, babam uyuyordu resmen, ama otururken hepsi nasıl uyuyabilirdi. O anda kadının söndürdüğü mum tekrardan yandı. Hoca ve damadı ayağa kalktı dışarı çıktılar. Gidiyorlardı .. Nereye dedim cevap bile vermediler. Kapıdan çıktılar peşlerinden gittim bir baktım ki çitlerin başlarında ki kargalar yeniden fanus olmuş ışık yanıyor. Arkamı döndüm evin içi ışık saçıyor. Aman Allah’ım ne oluyor dedim aklımı kaybedecektim. Ailem içerideydi kaçamazdım. Onları bırakıp gidemezdim. Mecbur geri dönmem gerekiyordu. Şerefsizler bizi tekrardan tuzağa düşürmüşlerdi. Sanki yarım kalan bir işmiş gibi geri gelmişti hoca , ama şimdi bırakıp kaçtı. Bunların hepsi bir oyunmuş. Artık yalnız başıma kalmıştım. -
58.
0Aklımı kaybedecektim, Ailem oradaydı, evden çıkan ışıklar öylesine yoğundu ki evin camlarından sarı sarı ateş gibi fışkırıyordu. Artık yolun sonuna geldiğimi, bu gecenin hayatımın sonu gecesi olduğunu, buradan asla kurtuluşum olmayacağını düşünüyordu kafam kendi kendine… Ne yapacağımı bilemedim. Evin doğru koştum, ilk geldiğimizdeki camdan baktım. Evde tavanda löküs yanıyordu. Annem , babam, dedem … herkes oradaydı, aynı şekilde duruyorlardı. Hemen içeri girdim. Başları yere eğik gözleri kapalıydı, ama yaşadıklarına emindim. Sanki biri onları uyutuyor gibiydi. Evin içinde bağıra bağıra cadı kadını aradım. Löküs ün olmadığı odalar zifiri karanlıktı. Çildırmamak mümkün değildi, böyle bir perişanlık ve imkansızlık olamazdı. Cadı kadın evde yoktu. Dışarı bakmaya çıkacakken bir anda dışarıda ayrı bir ışık yandığını fark ettim. Yandan vuran ışık eşliğinde belirli bir eksen etrafında dönen binlerce mahluk gölgesi vardı. Onu gördüğümde bayılıcak gibi oldum. Kaçmam gereken bir yer ama ailemi bırakıp kaçamıyordum. Aklıma dua etmekten başka çare gelmedi. Dua ederek annemlerin yanına koştum. O ara mutfağın içi camından da bana bakan üst üste yığılmış kırmızı gözleri gördüm. Gözlerini bana dikmişlerdi. Durumu an ve an yaşıyordum. Bilinç bulanıklığım dahi yoktu bu olanlara rağmen , Arkama bir döndüm bu sefer annemlerin oturduğu küçük pencerenin arkasında da diğerlerinden daha irice olan 2 çift göz gördüm. Bana doğru bakarken gözlerindeki ateş dalgalanıyordu. O ateşin içinde kendimi gördüm. Bana nasıl bir şey yaptılarsa bayılamıyordum bile korkudan. Artık kendimden bile geçtim ailemi düşünüyordum….
-
59.
0Kafamı tam çevirdim kapı tarafına… Pencereden bakan 2 çift göz karşımdaydı. Ama o bir insan gibiydi bu sefer. Çirkin bir yüzü vardı, gözlerindeki ateş aynen devam ediyordu. Boyun 1.90 dan fazlaydı. Boynu çok uzundu. Ayaklarının önünde topuklar vardı, aynı şekilde bacaklarında da kıvrımları vardı.
Beni resmen almaya gelmiş gibi kolları yana hafif açık şekilde karşımda duruyordu. O an hıçkıra hıçkıra Anneeee Babaaaaa Dedeeeeeee ……..Bağırdım.. Onlar hiç kıpırdamıyorlardı bile, sadece nefes aldıkları belli oluyordu. O anda o mahluk konuşmaya başladı
-LN YASTATii AHAD AN YUNKiZAK ( Seni kimse kurtaramaz)
Ben yine anne baba diye bağırdım. Karşımdaki mahluk üzerime doğru bir adım attı. O anda annemlerin arkasındaki pencerede cadı kadını gördüm. Üzerinde sim siyah boydan giydiği bir kıyafet vardı. Bu anaların hazırlığını yapmış gibiydi. Eğildi pencerede dişsiz ağzı ile bir gülüş yaptı .
Mahluk bana daha çok yaklaştı, ağzımın dibine kadar geldi ve şu sözü söyledi.
LN YAKUNA SARABAN HAZiHi ALMARRA ( Bu sefer rüya değil )
bu zamana kadar rüyalarımda da gerçeklerim de de bulunan, beni her an gözetleyen ve en savunmasız anlarımda beni hayattan koparan mahluk karşımdaydı ve birbirimize bakıyorduk… -
60.
0O anda karşımda dikilirken onunla gelmemi istedi dışarıya. Bende bağırdım çağırdım. Ne dediğimi hatırlamıyorum . Çok tuhaf bir şekilde ses tonu değişti. Beni etkisi altına alan açıklayamayacağım ama kulak çınlatan bir ses tonu ile 3 defa ..
iza rafaztani sa usbiho asirak,
iza rafaztani sa usbiho asirak,
iza rafaztani sa usbiho asirak, (itiraz edersen esirimiz olacaksın ) diyerek beni tehdit etti. Bunların hepsi olurken bilincim yerindeydi, rüya değildi, zaten o şerli de bana rüya olmadığını söylemişti. Beni hareketsiz hale getirdi bakışları ile ve sırt tarafımdan kollarımı arkaya çevirerek beni sırtlayıp dışarı zütürdü. Dışarı çıktığımda milyonlarca şerlinin arasından geçtik. Beni tersten sırtladığı için geriye bakarak görüyordum. Sarı ışıklı bir yoldan geçiyorduk. En kötüsü ile bu anlarda asla bilincimi kaybetmedim, sanki olayı an ve an yaşamamı istiyorlardı. Biraz beni sırtında taşıdı ve davul sesleri yüksele yüksele ilerlemeye devam ettik. Beni sırtından yere attı hemen arkamı döndüm ve….
Olamazzz . olamazzzzz bu rüyamda ki dere kenarıydı. Beni tamda rüyamda onları izlediğim yerde yere bırakmıştı. Derenin kenarında fındık ağacına takılı sarı uzun bir ampul vardı sadece o ışık altında halka halinde dönen şerlililer , tıpkı rüyamda ki gibi beni gördüler. Işık hızı ile etrafımı çevirdiler ve beni kalabalıkla birlikte sürüklediler. ileride arkası dönük çarşaflı bir kadın vardı. Vücudu diğerlerinden farklı biraz kalıklı ve şekil itibariyle insana benziyordu. Çarşaflıydı çok hatlarını ayırt edemiyordum, sarı ışıkta çok aydınlatmıyordu. Çarşaflı kız arkasını döndüğünde karşımda dünya güzeli vardı sanki. Yüzü o kadar temiz ve pırıl pırıldı ki beni ona getirdiklerini bilseydim beklide ben kendim gelirdim. -
61.
0Kızın yanına doğru yaklaştım. Gerçekten çok güzeldi. Bakışları ile o kadar güzeldi ki, bu dünya ya ait değildi. Büyülenmişim, mühürlenmişim halbuki. Beni öldürmek isterken, neden evlendirdiklerine akıl sır erdiremiyordum. Sarı ışığın altında aynı zamanda küçük sinek toplulukları da cinler alemi ile eğleniyorlardı. Davul yoktu ama nedense şiddetli bir davul sesi ve ayakları ters varlıklar başları yere bakarak etrafımızda 3 halka oluşturmuş dönüyorlardı. Ben ona ismini sormak istedim, ama farklı bir boyut ve alemde olduğum için Arapça konuşuyordum nasıl oluyorsa, bunlarından tamamen farkındaydım, bilincim açıktı ve de korkmuyordum. Büyülenmiştim ve etrafımdaki mahluklardan çok ilgim karşımda ki güzeller güzelindeydi. Ona bakıp;
Ma ismuk ? ( Adın ne ?) dedim. .
Zuzumbilesi dedi. Bu isim bana onun ağzından o kadar güzel gelmişti ki, ilk defa böyle güzel bir ses tonu ile okunduğunda çok anlamsız gelen bir isim, sanki var oluşta ki en güzel isim gibi gelmişti. Bu duygularımla dalga geçebilir, ya da inanmıyor olabilirsiniz. insan büyülendiğinde kendinin farkında olsa da yaşam amacının farkında olmuyor. Bir düğünün içindeydim ama bundan daha fazla bir şey hatırlamıyorum. Bu insani bir düğüne yakın, bir eğlence içinde olan kalabalık var fakat tüm hatırladıklarım bunlardı. Bunları hatırlama zamanım ise, Sabah Ailem kendini çok eski yıkık dökük , kullanılmayan, çatısı dahi olmayan, tahmini eski Pontus Rum imparatorluğu döneminden kalan etrafı yığma traşlanmamış taşlarla kaplı, içi ot tutmuş bir evde bulmuşlar. Olanları hatırladıkları için, evinde iç şeklinin aynı olması yakınlığı ile dün gece ki her şey onların zihnindeymiş. Hemen hepsi kapıya çıkıp beni aramaya başlamışlar. Ben ise o derenin kenarında uyurmuşum. Beni uyandırdılar. Aklım dün gecede kalmış olacak ki hemen zuzumbilesi yi aradı gözlerim. Fakat gündüz olmuştu. içimde bir agresiflik vardı. Dedem ve babam olanları sordu anlattım. Dedem yere diz çöktü ağlamaya başladı. Oğlanı kaybettik kaybettik….. -
62.
0Dedem, koca adam hıçkıra hıçkıra-hıçkıra ağlamaya başladı. Annem babam ise donmuşlardı resmen. Olanların hala farkına varamamışlardı. Ben ise onlara sinirliydim. Nedense içimde onlara karşı bir sinir vardı ama o zamanlar şerliler tarafından tamamen ele geçirildiğimi bilmiyordum. Bahçe den patika yoldan yürüyerek çıktık. Evin önüne geldik. Ev bahsettiğim gibi harbe bir yerdi. Sanki o bölge şerliler tarafından ele geçirilmiş bir bölgeydi ve sanki onların sınırını geçtiğimizde boyut değiştirip, bam başka bir yere geliyorduk. Dedem hemen buradan çıkalım burası sahipli dedi… Fakat bilmiyordu ki artık bende tamamen sahipli biri olmuştum.Tümünü Göster
Oradan şarkın şaşkın çıktık. Ben oradan ayrılırken, sanki evimden uzaklaşıyor gibiydim. Sanki buraya aittim. Çitlerin yanından geçip patika yoldan arabaya ulaşmaya çalıştık. Geçerken gördüğüm, patika yoldaki çitlerde karga ölüleri duruyordu hala, o an arkama baktım ev hala terk edilmiş harabe olarak duruyordu. Arabaya vardık babam kullanmaya başladı hemen apar topar evedönüyorduk ama kimsenin bir fikri yoktu. Bundan sonra ne yapacaklardı bilmiyordum. Ama ben artık ne korku ne endişe duyuyor, ne de eve dönmek istiyordum. Sanırım ben oraya ait olmuştum.
Eve gelmiştik. Yolda kimsenin ağzını bıçak açmadı. Bende onlara dün neler olduğunu hatırlayıp hatırlamadıklarını sordum. Dün onlar sadece eve geldiğimizi hatırlıyoruz, bizi seni alabilmek için uyutmuşlar dedi. Bende onlara nasıl uyuduklarını söyledim. Kısacası onlar hiçbir şey görmemişlerdi. Aklım cadı kadının nerede olduğundaydı. O bir insan mıydı yoksa şerli miydi. Hoca ne damadı nereyedeydi. Bizi tekrardan neden bu duruma düşürmüşlerdi. Ben bundan sonra ne yapacaktım. Ben artık bir cin ile evliydim. Bunları neden ben yaşıyordum. Her şey aklımı kurcalıyordu. işi içinden çıkamıyordum. Artık hacı hoca ile bu amansız yolda bir yere varacağıma inanmıyordum. Eve akşam üstü vardık. Daha akşam ezanı okunmamıştı. Büyük ananemi kızının ( Annemin annesinin) yanına bıraktık. Büyük dedem bizimle köye gelmek istedi. Köye geldik. Eve geçtikten sonra namaz vakti yaklaşmıştı. Babam ve dedem camiye gidiyorlardı , beni de çağırdılar. içimden gitmek gelmedi, sanki beni, bir şey engelliyordu. Dur diyordu içimdeki…
Babamlarla gitmedim camiye. Annem evdeydi ben kapının önündeki deponun üzerine çıkıp oturuyordum. Hava soğuktu ama ben atlet ile çıktım dışarı, geceye doğru vücudum yanmaya başladı sanki.. Akşam ezanı okunmaya başladı. Akşam ezanı biter bitmez etraftaki bahçelerde ve mezarlıkta bir hareketlilik başladı. Sanki insanlar oradan akın-kın geliyorlardı. Bu saatte yüzlerce insan bahçelerde ve mezarlıklarda olamazdı. Bana bakarak yanıma yaklaştılar. Ayakları ters topukları ön tarafa dönük yürümeye devam ettiler. Korkmuyordum istirfimi bile bozmadım. Gözlerim zuzumbilesi yi aradı, onu göremedim. Hepsi etrafımı çevirdiler. Yüzler ve vücut aynı insan ama ayaklar tersti. Sonunda öğrenmiştim ki onlardan; her kılığa girerler ama insan kılığında ayakları ters oluyormuş. En çokta kedi kılığında dolandıklarını söylediler. Onlar kendi boyutlarında iken de kediler onları görebiliyor. Bir kedi bir noktaya odaklanıp boş boş dikkat kesilip bakıyorsa, oradan uzak durun…
Bunları bana daha sonra anlatmışlardı. Etrafım şerlilerle doldu fakat bana bir şey yapmıyorlardı. Ortalık onlarla kaynıyordu. Bir araya gelseler sayıları insanlardan misli-misli çoktur. Bunları yaşamadan önce eski insanlar; akşam ezanından önce evde olacaksın, yada gece on yatağa kon dibi laflar derlerdi. Anladım ki, gündüzler bizim, geceler onlarınmış. Artık Gündüz insanlar aleminde , gece ise cinler aleminde yaşamaya mahkum bir hayat yaşayacaktım. -
63.
+1Ayağa kalktım. Ben kalktığımda hemen yolu açtılar. Bana saygı duyuyor gibiydiler. Peki beni düne kadar öldürecek olan bu şerliler, neden beni korkutmamak için insan sureti ile gelip, birde bana saygı duyarcasına insani hareketler sergiliyorlardı? Kafamda her geçen saniye farklı ve bambaşka sorular oluşuyordu. içimden onların gitmesini istedim ve kalabalık bir anda yok oldu. Eve gittim babam ve dedem hala camideydi. Annemle oturduk, annem hep iyi misin-iyi misin diyip durdu. Bende dışarıda olanlardan hiç bahsetmedim. Korkum yoktu artık, olanlara alışmışmıydım, yada artık bu evlilik sayesinde onların gözünde bir statüye mi girdim bilmiyordum.
Gece denem ve babam beni çok okudular. Babam hoca yı ve damadını 2. Kazığından dolayı çok sefer aradı, ama hiçbir aramamızda ulaşamadık. Gece olduğunda beni uyutmak istemediler. Gündüz uyu gece uyursan yine onları göreceksin diye beni uyutmama ya çalıştılar. Ama ben artık onları görmekten korkmuyordum. Zaten beni korkutacak surette gelmiyorlardı. Ama unuttuğum bir şey vardı ki o gece kafamda artık bir şeyler yerine oturacaktı, ama gördüklerim kapılacağım gafletinde fitilini ateşleyen olay olacaktı.
O gece uykumun çok olduğunu söyledim. Zaten bana bir şey yapmak isteseler sizi yine uyuturlar dedim. Benim korkmadığımı anlamışlardı. Söylediklerimde mantıksız değildi. O gece annemle ben yerde, dedem ile babamda karşılıklı iki koltukta yattılar. Uyudum
Gece nasıl uyudum bilmiyorum, Günlerin yorgunluğu idi beklide… Gece bir ses ile uyandım. Adımla seslendiler. Kalktım yatakta doğruldum. Karşımda pencere vardı. Burası yattığım yer değildi. Ben yatak odasında uyanmıştım. Pencerenin önüne ilk gördüğüm şerliler vardı. Bana neden insan suretinde görünmediler anlamadım. Beni korkutmaya çalışıyorlardı. Gözleri ateş saçıyor ve çok sinirli bir surat ifadeleri vardı. Korkmuyordum yinede, onca şeyden sonra bana korkunç gelmiyordu. O anda inanılmaz bir şey oldu. Akşam deponun üzerinde oturduğumda yanıma gelip sonra bana yol açan 100 lerce şerli bir anda oraya geldi. Karşımda duran ve beni korkutmaya çalışan 3 tane şerli yi kollarına girip ayakları yerden kegib bir şekilde camdan çıkıp gittiler. Beni korkutmak için gelenlerin acı çığlıkları hala kulaklarımdadır…. -
64.
0Odamda kalan ve insan suretinde olan bana döndü ve ; Artık seni rahatsız edemeyecekler.. dedi.Tümünü Göster
Onlar sizden değimli diye sordum. Onlar …… kabilesinden. Sen onların kabilesinden birilerinin ölmesine sebep olmuşsun. Onlar da sana ızdırap vererek seni esir e etmek istiyorlardı. Artık bir daha gelemeyecekler dedi.
Artık anlamıştım. Bana ilk başlarda hayatı zehir eden, benim nasıl olduysa öldürdüğüm 3 şerlinin geride kalan kabile üyelerinden gelen birkaç şerli varlıkmış. Bu son gelişleri onların ölmesine sebep olmuştu. Bunların yaşanması beni korkutmaya başladı. Bir gün beni de aynı şekilde alıp giderler korkusu içimi bürüdü.
Hemen kalkıp annemin yanına geri yattım. Korkum yoktu, sadece endişe içindeydim. Bu olanlardan kurtulmak istedim. Zuzumbilesi ile evli olmak artık doğru olmayan bir yoldu. Ama bundan nasıl kurtulabilirdim. Düşüncelere daldım, o şekilde uyumuşum.
Sabah kalktığımda hiçbir olaydan bahsetmedim. Normal bir uyku olduğunu ve korkulacak bir şey olmadığını söyledim. Önümdeki yaklaşık 1 aylık bir dilim böyle geçti. Dedem köyüne gitmişti. Annem ve babam benim iyileştiğimi düşünmeye başlamıştı. 1 ay kadar bir süre hiç ama hiçbir olay yaşamadım. Bu yüzden de babam ne hocayı ne de damadını aramadı. Onlar o geceleri rüya, hayal mayel şeklinde hatırlıyorlardı. Gerçekten olduğunu bile tam kestiremiyorlardı. Zamanla siliniyordu sanki onlardan….
Uzun bir zaman sonra bir gün şehirdeydim. Akraba ziyaretlerine başlayacak kadar düzelmiştim.
Bu ziyaretlerin gecesinde dışarıda dolanırken karanlık bir sokakdan geçiyordum. Gerçekten ıssız ve çok kullanılmayan bir yerdi. O dönemlerde dayımda kalıyordum ve şehirden birkaç arkadaş ile gece geç saatlere kadar geziyordum. Gece saat 11 civarlarıydı. Uzun dar bir sokak vardır bulunduğum yerde, genelde şimdilerde içki içenlerin uğrak mekanları. O zamanlarda çok kullanılmazdı.
Karşı yoldan gelen uzun boylu, sağa sola sendeleyen vücudu net görünse de yüzü görünmeyen bir varlık bana yaklaşıyordu. Onu insan sanmıştım , Bana gerçekten zarar verebileceğini, sendelediği için sarhoş olduğunu düşündüm. Yaklaştıkça ayaklarının ters olduğunu fark ettim. Durup bana bakmaya başladı. Niyeti iyi gibi değildi. NE amaçla karşıma çıktı hala bilmiyorum. Bana doğru bakıp bakıp en sonunda yok oldu.
Bu olaydan sonra, benim peşimi bırakmadıklarını anladım. Ama ailem artık çok iyiydi. Onlarla bu konuları konuşup, asla onları üzmek istemedim. Bu yüzden de anlatmadım. Birkaç tane daha benzer olay yaşadıktan sonra artık bir şeyler yapmam gerektiğini anladım. Hala hazırda şerlilerden de korkmadığım için, o gece cadı kadının evinde yaşananları çözme fikri ile birkaç gün sonra babamdan arabayı alıp cadı kadının evine gitmek üzere yola çıktım. Amacım neydi bilmiyorum. Belki de sadece orayı tekrar görmek istiyordum. Belki de şerliler fikirlerimi etkileyip beni oraya çağırıyorlardı.
Yolda giderken köy yolunda heyelan olmuştu arabalar peş peşe dizilmişti. Heyelan olan yer köyün aşağı mahalleleriydi. Önümde 2,3 araba da yolun açılmasını bekliyordu. Bende bekledim biraz ama arkama da arabalar yığılınca oradanda çıkamadım mecbur bekliyordum yolun açılmasını. Çok uzun sürdü ama elimden bir şey gelmiyordu. Sonunda yol açıldı. Arabalarla konvoy halinde bir yere kadar gittik. Bir yerden sonra hiçbir araba yukarı yola çıkmadı. Zaten yol devam ediyor ama yol o kısımdan sonra çimenler doluydu. Yani bu yolu kimse kullanmıyordu. Yukarıda da o haraba evden başka hiçbir ev yoktu. Ben yukarı yola devam edince Arabalardaki herkes bana doğru şaşırmış ifade ile baktı. Diğer arabalar ise az geride ki aşağı yola sapıyorlardı.
Yolda çok oyalandığım için akşam olması yakındı, hava zaten o zamanlarda erken kararıyordu. Gelmişken geri dönemezdim, nasıl cesaret ettim aklım almıyor bu işi ama arabayı çekip patika yolu yürümeye başladım. Hava alacakaranlığa döndü, Ezan okunmaya başladı, içimi uçsuz bucaksız bir korku kapladı, O anda tam virajı döndüğümde birde ne göreyim……
Tarlaların etrafındaki çitlerin başındaki kargalar yeniden ışıklı fanus olmuş, O en son yıkık olarak gördüğümüz cadı kadının evi tıpkı diğer geldiğimiz zamanki gibi ışıklar saçıyordu pencerelerinden… -
65.
0Evden çıkan ışıklar bana korkularımın boşa olmadığı gösterdi. Aylar önce burada yaşadıklarımı hayal mayel hatırlamaya başlamıştım. Sanki onca zaman normal hayat a alışmış gibiydim. Işıkları görünce Belki de bu gece bu yaptıklarımdan dolayı beni evdeki şerliler gibi ızdırap içinde öldüreceklerdi. Kadının evine sinsi sinsi yaklaştım. Bu olayı çözmek istiyordum. Belki bir yol bulur her şeyden kurtulurum diye düşündüm. Evin kapısının yanında ki pencereden içeri baktım. Cadı kadın içerideydi. Yere bağdaş kurmuş başı yerde önünde onlarca mum yanıyor ve her mumun yanında bir çay bardağı ve içinde rengini tam anlayamadığım yarı-yarı dolu bir şeyler vardı. Kadın bir ara kafasını kaldıracak gibi oldu. Demen sırtımı duvara verdim saklandım. Beni görmediğinden emindim. Yere diz çöküp evin arkasına dolaşmak istedim. Zira evin yamaç a bakan tarafında demir yoktu ve cam ahşap ve alttan kaldırılıyordu. içeri girip kadını boğmak istedim. O ara telefonum çalar belki ses yapar diye telefonuma baktım ama hiç çekmiyordu. Yinede kapattım cebime attım. Şu yaptıklarımı anlatırken hala elim ayağım titriyor. Evin dışı ahşaptı tamamen dışında paralel-paralel çakılmış tahtalar vardı. (Karadenizli arkadaşlar yöresel evleri bilirler ) Onlara tutunarak camı kaldırıp içeri girdim. içeri girdim ve birde baktım ki ben aslında dışarı çıkmışım. Yani direkt kapının önüne gelmişim. Bu imkansızdı. Aklımı kaçıracaktım. Ben oradan içeri girip cadı kadının arkasından çıkacakken , aslında kadının bulunduğu odadan dışarı çıkıyormuşum.Bu bir ilizyon gibiydi. Çıktığım camdan içeri baktım. Kadın yine içeride aynı pozisyonda oturuyordu. Aman Allah’ım aklımı kaçıracaktım. Yere eğildim o anda aşağı doğru bakıyordum ve kazıkalrın başındaki ışıklı fanuslar sönmüştü. Hemen arkama döndüm ve alttan kafamı kaldırıp içeri bakacakken cadı kadın ile göz göze geldim…
-
66.
0Kadın bana çok kötü baktı. Seni görmediğimi mi sanıyordun sen dedi.. O an aslında başkalrı tarafından gözlendiğimin farkına vardım. Gözlerim zuzumbilesi yi aradı. Göremedim. Etrafta hiçbir şerli varlık yoktu. Cadı kadın beni içeri çağırdı. Gel dedi kaçmaya yeltendim o anda önümü kıvırcık saçlı, kulakları kıllı ve sivri, 3 kişi kesti. ikisinin boyu 1 50 yoktu ama birisi çok uzundu. Cadı kadın onlara bakışları ile bir şey söyledi. Resmen talepatik bir bağ kuruyorlardı, pisişik bir iletişim yolları vardı. Uzun olan bana yaklaştı ve başka hiçbir şey hatırlamıyorum.
Gözlümü cadı kadının evinde açtım. Gözümü açtığımda tavanda löküs yanıyordu. Tüpün altını gördüm, kafamı kaldırdım etrafımda kimse yoktu. O anda cadı kadını gördüm mutfağındaydı. Bayılmışım yerde yatıyordum gözüm ile cadı kadına bakıyordum. Saçları bem beyazdı. Üzerinde ilk başta oraya geldiğimizde gördüğüm şal vardı. Kazanında bir şeyler çevirip duruyordu. Allah’ım nereye düştüm dedim Pişmanlığın zirvesindeydim. Buraya gelmek akıllı işi değildi. Bende zaten akıl kalmamıştı. Hala baygınmış gibi yattım. Cadı kadının beni görmesini istemedim uyanıkken.
Kadın berbat sesi ile bir şeyler okumaya başladı kazana doğru. Boğazında balgam varmış gibi derin gıcık ve yavaş-yavaş çıkan bir sesle okuyordu. Kaçmayı denesem yine yakalanıcaktım. Bir an önce sabah olmasını bekliyordum ama daha çok vardı. Hele ki annem babam meraktan ne hale gelmişlerdir….
Bu düşünceler ile gözlerimden yaşlar döküldü. Çok zor bir durum ölürsem cenazem bile olmayacaktı beklide. Bu kadın beni yok ederdi. O zaman hıçkırma geldi. Ölüm korkusu tüm bedenimi sardı.
Cadı kadın hıçkırığımı duydu ve gülerek yanıma yaklaştı. Yerden hemen doğruldum. Kalçamın üzerinde sürüne sürüne geri geri kaçmaya çalışıyordum. Beni bırak ben sana ne yaptım. Bana yaptığınız zulüm yeter diye bağırdım. O ara kadının tipi değişti. Gözleri fal taşı gibi açıldı. Sanki arkamda biri vardı ve ondan çok korkmuş gibiydi. Cadı kadın geri adım attı ellerini havaya kaldırdı yüzünü korurcasına. O an arkama döndüğümde bir kez daha onu gördüm. Bu zuzumbiles nin ta kendisiydi ve yanında ona eşlik eden hizmetkarları vardı. -
67.
+1Zuzumbilesi nin yanındakiler kadını alıp iki kolundan alıp gittiler. Ayakları yerden kegib uçarak birkaç metre sürüklediler. Kadın resmen yalvardı ve durun durun dedi gözlerini bana dikti, ölüm korkusu onu sarmıştı. Bende çok korktum o an uykuya daldım yada bayıldım bilmiyorum. Çok enteresan inanması güç şeyler oluyordu. O an bam başka bir yerdeydim. Bu gördüğüm mü rüyaydı yoksa diğer yaşadıklarım mı bilmiyorum. Rüyamda arkası dönük benimle konuşan biri vardı. Kim olduğunu bilmiyordum. Zuzumbilesi nin ta kendisiymiş. Bunu daha sonra anladım. Onu öldürüp öldürmeme isteği benim elimdeymiş. Ben nasıl böyle bir vebali üzerime alırım dedim. O zaman hakkını al dedi. Çat uyandım. Karşımda cadı kadın. Etrafında 2 şerli kollarından tutup gerdirmişti. Cadı kadının bir anda sureti değişti. Karşımda o kadar çirkin o kadar korkunç ve o kadar pis kokulu bir şey vardı ki. Çürümüş et kokuyordu. iğrençti….
Bir anda ağzından her şey dökülmeye başladı. Her şeyi o zaman anladım….Hoca zamanında kendi şerlilerini benim üzerime yıkmış. O şerlilerden biriside bu cadı kadın dediğimiz insan kılığında gezen mahluk muş. Zamanında da Hoca ile bu mahluğu bu şekilde bir başkası evlendirmişler. Hoca bu şekilde cadı kadından kurtulmayı hedeflemiş. Daha önceden kurtulsa da Cadı kadının emrindeki şerlilerden kurtulamamış. Son geldiğimizde ise Cadının hoca ya gönderdiği şerlileri oraya getirip bir bardak ile tek tek yakalayıp Onları giderken yakmış. Bu nasıl olmuş inanın bilmiyorum. Ateşten yaratılan bir varlığı ateş nasıl yakar? Hoca böylelikle kendini kurtarmış ve bana bıraktığı mahlukların içinde zuzumbilesi ve onun sonradan oluşan …. Kabilesine bağlı bir kolu varmış. O an anladım ki ben kabile de çok bilinen bir cin ile evlenmişim. Cadı kadın beni bırakın dedi. Bende beni yaktığınız gibi yanın dedim ve o şerli orada yanmaya başladı.. Yok oldu. Benim emrimdeymiş gibi dediğimi uyguladılar. Ama fiziksel olarak ateşten bahsetmiştim. -
68.
0Cadı kadın öldü. Ben oradan apar topar çıktım. Hem bir korku hem de saçma sapan bir güven vardı içimde. Sanki her istediğimi yaptırabilecek ve istediğime güzel dersler verebileceğimi düşünmeye başlamıştım. Evden çıktığımda hemen patika yola doğru dönüp baktım. Işıklar hala duruyordu. Birkaç adım attıktan sonra o çitlerin başında ki fanuslar söndü. Arkama eve baktım evin ışıkları da tamamen söndü. O kadar karanlığın içinde kaldım ve arım atamaz hale geldim. Hava kapalıydı ve orada tek bir ışık bile yoktu, derken önümde yeşil bir bulutsu belirdi. Sanki bana rehberlik edecekmiş gibi…Tümünü Göster
insan korkmuyor o zaman, birileri seni koruyor ve seviyor. Çok güzel bir şey kelime olarak… Ama beni seven bir insan değildi ve bu yaşananlar aslında bendeki olacak değişimin fitilini de ateşleyip beni gaflet dolu yıllar yaşamaya itecek olan olayların sadece başlangıcıydı.
Arabanın yanına kadar bana eşlik etti bu bulutsu varlık. Arabaya bindim telefonumu açtım ve birkaç dakika sonra babam çıldırmış gibi aradı. Haksız değildi habersiz bir şeyler yapmaya kalkmıştım. Hemen eve varınca sorguya çektiler. Olanları anlattım fakat benim emrimde olan şerlilerden bahsetmedim. Bu aslında içten içe hoşuma giden ama o zamanlar sadece hoşuma gitmesi ile kalıp ilerisini düşünmediğim bir olaydı.
Ertesi gün cadı kadının anlattıkları ışığında hoca ya bir ders vermek istedim. Eskiden hocanın bana bıraktığı kağıda yazdığı şey , bana okutmaya çalışıp ta ilk başta okuyamadığım not, aslında o kabileyi çağırmam için yapılmış olan bir not tu. Bu hocanın aklına gelirmiydi bilmemem ama bu sefer bunu hoca ya ızdırap vermek için çağıracağım, emrideki şerlileri çağırmak için kullanacaktım. O gün akşama kadar nasıl yapacağımı tasarladım. Herkes yattığında kiler e geçtim kapının arkasına havlu koydum ve camlı bölümleri kapattım. mum yaktım. Onlardan küçük bir yıldız oluşturacak şekilde dizdim. Top kağıdımın aynısını yazıp onu suyun içine koydum. Diğer kağıdı da elimde okumak için aldım. Mumları yaktım ve okumaya başladım.
Ezha…… re…….. . . cinin………leştau………..r
Fe…… gaybe……….rasasi………….şer i ….. zu..la
Mumlar alevlenmeye başladı ve duvarda gölgeler oluşmaya başladı. Yıldız şeklinin en başında ki mum aşırı bir ateş çıkardı ve sanki zippo çakmakları düşünün, onun gibi hızlı bir ateş ve 20 santim e ulaştı boyu. Mum tamamen eridi. -
69.
0Rez pampa okunur okumamıştım
-
70.
+1Karşıma zu…. kabilesinden 4 kişi geldi ve benden ne istersem yapacaklarını ve kendilerinin bana sağdık hizmetkarlar olarak kalacağından bahsettiler. insan oğlu çok büyük gaflete kapılıyor. Kimse ama kimsenin başına böyle bir iş gelmesin. ilk isteğim hoca bana yaptıklarından cazasını bulsun demek oldu.
Şu an bu beklide hayatımda ki en büyük pişmanlıklarımdan birisidir ki o lafı söyledim. Hoca o gecenin sabahında yataktan kalktığında karnı davul gibi şişmiş. Çatlayacakmış. Bildiğiniz karnı iğne soksan patlayacak büyüklüğe ulaşmış. Tabi o bu olayları bilmiyor beni esir oldu sanıyormuş lakin olayların tam tersi olduğunu tahmin etmesi karının şişmesi ile ona sinyali vermişti. Birkaç gün sonra kapımızın önüne hocanın damadı gelmiş. Ben o sıra neredeydim tam hatırlamıyorum ama sanırım köy işleri vs. uğraşıyordum. Hangi yüzle geldi ise benimle görüşmek istemiş. Annem ve babam da beni bu dertlerden kurtuldu diye tahmin ettikleri için, oğlanın başını yine derde koyacaklar sanıp damadı oradan def etmişler. Damadın geldiğini babamlar ben eve geldiğimde söylemişlerdi. Ama hala ben anlamamıştım neden geldiğini, beklide hoca öldü ve bundan beni sorumlu tutacaklar diye şüphe gelmişti aklıma, gerçekten suçlu hissedip korkmaya başlamıştım. Ertesi gün ben evdeydim. Dışarıdan biri seslendi. Babam camideydi belki de biri babamı sormak için geldi sanmıştım. Genelde kapıya vurmak yerine hocaaa hoop evde misin gibi çağırmayı tercih ederlerdi. Cama çıktık baktım damat gelmiş az aşağıda ise arabası görünüyor içinde şip şişman biri var sığamamış belliydi. Çıktım dışarı korktum gerçekten başım derde girecek sandım ama kanuni olarak bir şey olamazdı ki. Orta da fiil yoktu bir kere. Çıktım anlamazdan geldim ne oldu falan. Anlattı hocanın şiştiğini o zaman öğrendim. Araba ya inip baktım bildiğin balon olmuş adam. Kilo alma gibi değil, sadece karnı şişmişti.
başlık yok! burası bom boş!