1. 1.
    +4
    eski eğitim sistemine göre ele almak daha doğru olacaktır kanımca. bazı noktalarda ortaokul ve ilkokul ayrılacaktır çünkü...

    eğer ilkokulun son günü ise genelde içten içe anlaşılmaz bir hüzün vardır. yaz tatili falan pek akılda değildir çoğu zaman. çünkü zaten tatil gibi geçer aslında ilkokul. okul pek bir sevilir bu dönemlerde. “örtmenim örtmenim” diye bağıran çocuklar tabii ki örtmenlerini de özleyecek moddadır. arkadaşları da uzunca bir dönem görememe durumu vardır. arkadaşlık da kankalık modunda değil de daha çok kızlara erkekler kovalamaca gibi atraksiyonlarda takım arkadaşlığı vb. şeylerden ibarettir. (karşı cinsle arkadaşlık kuran pek fazla olmaz zaten o yüzden istisnai durumları dahil etmeye gerek yoktur.) kimi zaman birbirlerinin evine giden arkadaşlar tabii ki vardır ama bu arkadaşlıkların birçoğu baki kalmayacaktır. okul bitiyor diye ağlayanlara fazlasıyla rastlanır. “akdeniz karadeniz karneleri isteriz” gibi spastiklikler yapılır. karneler “5 pekiyi” yazılarıyla doludur.

    ortaokul senelerinde okulun son günü yaz tatilinin habercisi olduğu için bir mutluluk vardır. arkadaşlık daha karışık hale gelmeye başlamıştır. ergenliğe girişler gerçekleşmeye başladığından o dönemlerde daha bir sağlam arkadaşlık bağı da oluşmaya başlamıştır. o yüzden görüşemeyecek arkadaşlar arasında bir hüzün olur. yine de ağlayana pek rastlanmaz. sevinçle hüzün arasıdır ortaokulun son günleri. karneler değişim göstermeye başlamıştır ortaokulda. takdir teşekkür sistemi yavaştan empoze edilir başlanır.

    lise yıllarının son günleri ise tam bir şölen havasına bürünmektedir. tüm uyarılara rağmen sivil kıyafet modunda gelen öğrencilere rastlanır. bahçede ve koridorlarda halay çeken kafasında kravat bağlı liseli öğrenci gruplarına sıkça rastlanır. uzun eşek oynayan gruplar da mevcuttur. kızlar daha sessiz sakin kalır bu son günlerde. genelde kendi aralarında sıralarda konuşurlar. lisenin son günleri aynı zamanda hocayı dövme planını sene boyunca yapan gençlerin fos çıktığı gündür. hoca döven gaz öğrenci pek görülmez. karne pek fazla sallanmaz aslında. tatil başlangıcı olması daha önemli bir noktadır. burada arkadaşlıklar da artık enseye tokat modunda bir kankalığa bürünmüştür. genelde yazın görüşür yakın arkadaşlar. öpüşülür koklaşılır son gün.

    üniversitenin son günü ise finallerin bitişiyle aynı ana denk geleceğinden kesin bir tarih değildir. kimilerinin erken biterken kimilerinin geç bitebilir. halay çeken erkek grubu pek olmaz çünkü artık ağır abi moduna bürünmüştür insanlar. kızların önünde karizma kaygıları yaşar erkekler. genelde gece bir barda vs. de kutlanır okulun bitişi. tabi staj, mezuniyet, yaz okulu vs gibi dertler de olacağından bitmesi size tatili müjdelemeyebilir. o yüzden farklı düşüncelere sürükleyebilir bu son günler insanı. karne gibi bir kavram yoktur. notlar ise bir grup öğrenci dışında pek sallanmaz. sene tekrar eden, alttan ders alan insanlar çokçadır. bu durum pek yadırganmaz.

    böyle birşeydir okulun son günü. yan etkisi yoktur.

    çok taktandır be. okuduğun her okul aslında senin okulun değildir. bir tanesi belkide sende iz bırakır, okul kelimesini kullandığında kapısı geliverir aklına. seni çocukken bıraktıkları yerdir, çıktığında ne olduğunu sende bilmiyorsundur eğer gerçekten okulunsa orası. okulun son günü, hiç içselleştirememiş olanlar pasta keserken, umarsızca gülümserler. sen, seninle aynı hissiyatlar içinde olanlarla bir köşede durup izlersin onları. bakarsın geçip giden zamana, geldiğin ilk günkü ürkeklik üzerindedir. okulun son gününde merdivenler büyüyüverir. duvarlar yükselir, kapı kapansında çıkamayasın istersin. öğrenci olarak girdiğin o mabet, koridorlarında ağladığın zaman zaman büyüdüğünü ve insanların nasıl da kötü olduğunu idrak ettiğinde, şapelden bozma tiyatro salonunda güldüğün, azar işittiğin tiyatro hocandan, sonra aynı kişiyle dans ettiğin uçar gibi, arkadaşını dinlediğin gizli gizli merdivenlerde kimseler bilmesin diye neler olup bittiğini, herkes dağıldıktan sonra gözlerine kalem çekip hazırlandığın, çıkışta birileriyle görüşeceksin diye, dünyayı çözdüğün kendince edebiyat derslerinde, belki de kimseye ait olmasın istediğin sevgilini terk edersin okulun son günü. son günü okulun, iki kat merdiven çıkarsın, bir türlü hayatındaki yerini bilemediğin müdür muavininin odasına gidebilmek için, ona aşık kızlar kapıda beklerken, sen ciddiyetini korur, beklersin. sona sen kalırsın, gözlerin dolu dolu teşekkür edersin, sadece mesleğini icra eden değil, sana kapılar açan adama. son kez gibi gelir herşey, son kez yürümek gibi bahçede, son kez trabzanlara dokunmak, son kez üzerinde forma karne almak, son kez dinlemek gibi duvarların sesini, eski bir kız ortaokulunun içinde çığlık çığlık yankılanan küçük kız seslerini, son kez dinlemek bahçedeki ağaçların hışırtı seslerini yapraklarından gelen, son kez bakmak hayranlıkla konuşan öğretmenlerine. son günü okulun bilirsin, dışarıda kötü bir dünya var, seni koruyup kollayacak kimse yok artık. ne fransızca şarkılar ezberlettirir biri, ne de cezaya kaldığında victor hugo şiirleri. o gün işte, kimisine göre manastır kimisine göre ev olan o yerden çıkıp gidersin.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    0
    @2 ınglız
    ···
  3. 3.
    0
    @3 alman
    ···
  4. 4.
    0
    @4 fransız
    ···
  5. 5.
    0
    @5 ıstanbulda yasayan temel
    ···