1. 9.
    0
    @8 @9 hella panpalarım okuyun lan bıraz
    yeter lan am züt meme
    sizin yuzunuze bu orspu kezbanlrın zütü kalkıyor
    ···
  2. 8.
    +1
    okudum sınavda işe yarar.
    ···
  3. 7.
    +1
    okudum lan hepsini sorun amk
    ···
  4. 6.
    0
    @5 yok panpa adamı hasta etmeyın lan
    okuyun lan bıraz amk çocuklRI ADAMI HAST etmeyın elım ayagım tıtrıyor

    http://inciswf.com/1293984812.swf
    ···
  5. 5.
    0
    eğilin beyler ! adam uzun yazmış okuyanı gibsinler !
    ···
  6. 4.
    0
    sanırım anadolu öğretmen lisesine gidiyosun eğitim dersin bu dimi bin
    ···
  7. 3.
    0
    savaş mi çikti, noluyo lan
    ···
  8. 2.
    -1
    okuyun lan
    hep am züt mememi olacak oçları
    ···
  9. 1.
    +1 -4
    Davranışçı yaklaşımda öğrencilerin öğrenme sürecinde kendilerine aktarılan bilgileri pasif olarak alan öğeler olduğuna inanılmaktaydı. Buna göre, öğreticiler öğrencinin neyi, ne zaman ve nasıl öğreneceğine karar verir ve genellikle onların sessiz, pasif durdukları bir süreçte onlara bildiklerini aktarırlardı. Daha sonra yapılan sınavlarda öğrenciden kendisine aktarılanları tekrarlaması istenirdi. Bunun altında yatan düşünce, anlatılanların öğrencilerce, anlatıldığı biçimde anlaşıldığının varsayılması idi. Oysa son zamanlarda bilişsel anlayışla gerçekleştirilen öğrenme araştırmaları bunun böyle olmadığını ortaya çıkarmıştır (Huber,1997; Johnson, Johnson ve Smith,1991; Marzano,1992). Her şeyden önce bir hayvan kapatıldığı labirentin içinde fazla düşünmeden dönüp durabilir, ama insan labirentten nasıl çıkacağını planlayarak hareket eder. Bu öğrenme için de geçerlidir. Bu gelişmeler sonucunda aktif öğrenme anlayışı popüler olmuştur.
    Davranışçılık anlayışına göre öğrenme, uyaran-tepki bağının oluşması ve bu bağın pekiştireçlerle güçlendirilmesi süreci olarak ele alınmaktaydı. Bu yaklaşımın en büyük eksiği yalnızca öğrencinin edimi üzerinde durması, edimin nedenleri, uyaran-tepki bağı oluşurken olup bitenler üzerinde durulmamasıydı. Davranışçılar öğrenmenin gözlenemeyen kısmı ile ilgilenmiyordu. Öğrencinin anlayıp anlamadığı da pek dikkate alınmıyordu. Buna göre, öğreticiler öğrencinin neyi, ne zaman ve nasıl öğreneceğine karar verir ve genellikle onların sessiz, pasif durdukları bir süreçte onlara bildiklerini aktarırlardı. Daha sonra yapılan sınavlarda öğrenciden kendisine aktarılanları tekrarlaması istenirdi.
    Bu yüzden davranışçılık akımı, yüzyılın başından beri aktif öğrenme düşüncesinin yayılmasındaki gecikme nedenidir.
    Davranışçı yaklaşıma göre, bir hayvanın öğrenmesi ile bir insanın öğrenmesi aynıdır. Bu yüzden davranışçılar öğreneni organizma olarak nitelendirip, öğrenmelerini çevresel uyarıcılar tarafından şartlanmaları olarak değerlendirmişlerdir. Öğrenmenin, organizmanın kontrolü dışında gerçekleştiğini savunmuşlardır. Sadece organizmanın gözlenen davranışlarında bir değişiklik meydana geldiğinde, öğrenmenin gerçekleştiği söylenebilir.
    Davranışçı yaklaşımda öğrenme iki kısımda ele alınır:
    1)klagib şartlanma
    2)operant şartlanma
    Klagib Şartlanma:
    Klagib şartlanmada verilebilecek en bilindik örnek Pavlov’un deneyidir. Deney sonucunda köpeğin uyarıcı karşısında gösterdiği tepki değişikliği ölçülmüş ve hayvanın belirli bir davranışı kazanabilme yetisi vurgulanmıştır. En dikkat çekici nokta köpeğin şartsız tepkiyi, koşullu tepki haline getirmiş olmasıdır.
    Şartsız tepki doğal bir davranıştır. Herhangi bir şarta bağlı olmadan ortaya konabilen davranış, yaşantıya bağlı olmadığına göre, doğuştan var olan bir davranıştır. Bunun anlamı: sonradan öğrenilmiş davranışlar klagib şartlanmada kullanılmazlar demektir. Klagib şartlanma doğuştan getirilen davranışları biçimlendirmede oldukça kullanışlı olduğu iddia edilir.
    Klagib şartlanmada zamanla bir takım davranımlar meydana gelebilir. Bunlar: sönme, pekiştirme, kendiliğinden geri gelme ve genellemedir. Sönme kazanılan davranışların pekiştirilmemesi durumunda meydana gelir. Sönmenin meydana gelmesini önlemek için pekiştirmeye başvurulur. Pekiştirme klagib şartlanmada, şartsız uyarıcının tekrar verilmesidir. Kendiliğinden geri gelme ise sönmeden kısa bir süre sonra şartlı uyarıcı ile tekrar karşılaşan organizmanın az da olsa bir miktar şartlı tepki vermesidir. Genelleme ise organizmanın şartlı uyarıcıya birkaç özellik bakımından benzeyen diğer uyarıcılara he aynı tepkiyi vermesidir. Buna uyarıcı genellemesi denir. Genelleme bazen istenmeyen uyarıcılara karşı da meydana gelebilir. Böyle durumlarda organizmaya ayırt etmeyi öğretmek gerekir. Ayırt etme, organizmanın iki uyarıcı arasındaki benzemeyen özellikleri fark etmesidir.
    Bu bulguların insanüstünde kullanışlılığı sorgulandığında cevap şu şartların altında yatmaktadır. Klagib şartlanmayı meydan getirebilmek için, öncelikle organizmanın doğal bir davranışını bulmak gerekir. insanlar için de bu böyledir. insanda ise iki türlü doğal davranış mevcuttur. Bunlardan biri, reflekstir. insanlarda reflekslerle ilgili olarak klagib şartlanma kullanılabilir. Doğuştan gelen ikinci davranış ise duyuşsal davranışlardır. Sevmek, nefret etmek gibi davranışlar insanlar öğretilmez. Sadece yaşantı içinde neyi sevebileceği, neden nefret edebileceğini öğrenir. Kısacası klagib şartlanma ile duygular öğrenilmektedir. Eğer sınıfta bir öğrencide korku davranışı görülüyorsa, bunun nedeni büyük bir olasılıkla klagib şartlanmadır. Korku şartlanması ile ilgili olarak onun kolay oluşan ama ortadan zor kaldırılan bir şartlanma olduğu söylenebilir. Diğer şartlanmalara oranla korku şartlanması oluşturmak daha kısa zaman alır. insanlarda klagib şartlanmanın kullanılmasında temel bir şart vardır: kişi amacın farkında olmamalıdır. Eğer yapılmaya çalışılanın farkına varırsa, gerçekleşmesini engeller.
    Operant Şartlanma:
    Klagib şartlanmada organizma oldukça pasiftir ve olaylar organizmanın dışında gerçekleşir. Operant şartlanmanın temelinde de organizmanın aktivitesi vardır. Bilinçli ve kasıtlı hareketlerimizle ilgilidir. Davranışların sonucuna bakarak yeni davranışlar kazanma sürecidir. Operant şartlanma organizmanın göstermiş olduğu bir davranışın pekiştirilmesi yoluyla tekrar gösterilme ihtimalinin arttırılmasıdır. Yani bu şartlanma pekiştirmeye dayanmaktadır. insan davranışlarında kullanılabilirlik bakımından klagib şartlanmaya oranla daha kullanışlıdır. Operant şartlanma, pgibomotor davranışlar için daha uygundur. Bilişsel davranışlar bilişsel yaklaşımla, duyuşsal davranışlar klagib şartlanmayla, pgibomotor davranışlar da operant şartlanmayla öğretilebilir. Ancak bunun kesin bir kural olmadığı, genel bir eğitim olduğu unutulmamalıdır.
    Operant şartlanmada olumlu pekiştirme, olumsuz pekiştirme, pekiştirmeme ve cezalandırma teknikleri kullanılarak bireyde davranış sonuçlarını ya da o davranışın yapılma sıklığını değiştirmek gibi davranış biçimlendirmelerini meydana getirmek mümkündür. Amaçlar alt düzey davranışlara doğru basamak basamak indirilir ve amaca yönelmeyi ifade den davranışlar pekiştirilir. Bu alt düzey amaçlar gerçekleştikçe pekiştirme yukarı çekilir. Klagib şartlanmada olduğu gibi operant şartlanmada da dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta zamanlamadır. Organizmanın davranışı ile sonucu(pekiştirme) arsındaki zaman ½ saniye olmalıdır. Buna yakınlık ilkesi denir. Sistematik duyarsızlaştırma, biçimlendirmenin klagib şartlanmada kullanılmış hali olarak kabul edilir. Özellikle korkuların tedavisinde kullanılan bu teknik, korkulan uyarıcıyla kişiyi korkutucu olmayan bir uyarıcı desteğiyle yüzleştirmektir. Kişi aşama aşama korktuğu uyarıcıya alıştırılmaya çalışılır.
    Davranışçı yaklaşım nezdinde ele alınabilecek bir başka konu sosyal öğrenmedir. Bandura, modellemenin dikkat-hatırlama-uygulama-pekiştirme olmak üzere dört basamaktan oluştuğunu ortaya atmıştır. Unutturma teknikleri ise: unutma, sönme ve bastırma olmak üzere üçe ayrılır. En fazla geri gelme unutturma, en az geri gelme ise bastırma yönteminde meydana gelir.

    BiLiŞSELCiLiK:
    Bilişsel yaklaşımcılar, öğrenmenin çevremizdeki olay ve durumlara anlam verme girişimlerimiz sonucunda oluştuğuna ve bu amaçla sahi olduğumuz bütün zihinsel araçları kullandığımıza inanmaktadırlar.
    Biliş, pgibolojide düşünme ve öğrenmeyi de kapsayan geniş kapsamlı bir terimdir. Biliş dünyayı ve insanın çevresindeki olayları anlamaya yönelik insan zihninin yaptığı işlemlerin tümüdür. Dıştan alınan uyarımların algılanması, önceki bilgilerle karşılaştırılması, yeni bilgilerin oluşturulması, elde edilen bilgilerin bellenmesi, hatırlanması ile zihinsel ürünlerin kalite ve mantık yönünden değerlendirilmesi biliş kapsdıbına giren, zihinsel süreçlerle ilgili faaliyetlerdir.
    Tümünü Göster
    ···