-
38.
0en büyük problem,bir problem olduğunu varsaymaktır... herşeyi bunun içine sokulabilir, varoluş ve zaman dahil... bu durumda, sonsuz bir meta-düşünceler silsilesi açılabilir önümüze;dolayısıyla problemin ta kendisinden çıkışın da,yani temel problemin ne olduğu sorunsalının da,düşünsel bir aktiviteye indirgendiği bir alana ulaşılabilir... düşündüğümüz için bunlar olmaktadır sığlığında ele alınmaz ise eğer bu,sürekli kendi karşıtını ve paradoksunu yaratan bir döngü içerisinde yer almanın 'temel problem' olduğu kabul edilebilir... herşeyi dizgeleştirebiliyorsak eğer,ki bu hiçliğin karşıtında yer alan semantik bi alandır, kurduğumuz hayallerin de örüntülenebilirliğine ulaşmak zor değildir[kim tersini iddia edebilir ki,rüya dediğimiz şeyin düşüncelerin dışkısı olmadığını]... devamla, hiçliğin karşısına birşey i koymakta sakınca görmüyorum
hûlasa,bu başlığın kendi örüntüsü içerisinde verilebilecek cevap:irmikdir -
37.
0son dakikalarda ve yazının muhtelemen artık okunamayacak kadar uzun olduğu şu son satırlarda freud girip şöyle diyor;
“zamanın akışı içinde insanlık, bilimin ellerinden gelen darbelerle iki kez, naif öz-sevgisinin incinmesinin acısını yaşamak zorunda kalmıştır: birincisi, dünyanın merkezi olmadığını, akıl almaz büyüklükte bir dünyalar sistemi içinde sadece bir nokta olduğunu anladığında… ikincisi, biyolojik araştırmalar özel yaratılmışlık ayrıcalığını elinden alıp soy kütüğünü hayvanlar alemine düşürdüğünde…”
kapanışı ise wilhelm reich yapsın;
"her zaman çok kısa vadeli düşünüyorsun, küçük adam, sadece kahvaltıdan öğle yemeğine kadar olan zamanı. geriye doğru yüzyıllar ve ileriye doğru binlerce yıl çerçevesinde düşünmeyi öğrenmek zorundasın. yaşamın diliyle düşünmeyi, ilk plazmik tanecikten dik durabilen ama hala doğru dürüst düşünemeyen, hayvan-insana doğru evrilmenin diliyle. on ya da yirmi yıl önce olan şeyleri hatırlayacak hafızan bile yok. bu yüzden iki bin yıl önce söylemiş olduğun deli saçmalarını tekrarlayıp duruyorsun. daha da kötüsü, ırk, sınıf , ulus, bir dine bağlı olma zorunluluğu ve sevginin bastırılması gibi saçmalıklarına bir bitin bir hayvanın kürküne yapıştığı gibi yapışıp kalıyorsun. kendi sefilliğinin bataklığında ne kadar derine batmış olduğunu görmeye cesaret edemiyorsun. ama ara sıra kafanı bataklıktan çıkarıp, 'yaşasın' diye bağırıyorsun. bir kurbağanın vıyıklaması bile yaşama daha yakın."
edit: imla, heyecan patlaması falan... -
36.
0pek tabii ki yaşayacak zamanı kalmamış olmasıdır. haftanın altı günü ve bazen yedi günü çalıştıktan sonra hayat ne içindir. yılda 15 gün tatil mi yapmaktır hayat?
çalışmamakta ayrı derttir. bu kere de hemen her şeyin para karşılığı olduğu bu dünyada hayatta kalmak imkansızlaşmaktadır.
sosyalizm? ama insanlar ona da inanmıyor ki! büyük bir çelişki!
aslında hemen herkeste bir gün zengin olma, yüksek standart bir hayata malik olma umudu mevcut. bu ihtimal özellikle diri tutuluyor. piyangolar, sayı çekilişleri, televizyonlarda gösterilen aşırı başarı hikayeleri... fakirlikten zenginliğe adım atmış insanların hikayeleri dilden dile dolaşır. vehbi koç pazarda peynir satarak başlamış filan..
bu ihtimallerin küçüklüğü insanları eşit ve daha ferah bir hayat idealine yöneltmeye yetmemekte. eşit olmak cazip değil insan için. bugün eşitlik ilan edilse kim bilir kaç insan bunu iade etmeye çalışırdı.
netice? kapitalist sistemin devamı. haftanın altı yedi günü geç saatlere kadar mesai, karşılığında standart altında vasat bir yaşam. zaman yok. akşam eve gelirsin, yorgunsundur. yemeğini de yiyince tatlı bir uyuşma hasıl olur. televizyon yahut internet, sonrasında gece alelacele geçer. sorumluluk duygusu ve güçsüzlüğün seni yatağına doğru yönlendirir. sonrası uyku ve rüyalar. özgür olduğumuz belki de tek yer. -
35.
0modern olarak adlandırdığı şeylere göre kendisini yönlendirmeye çalışması, pek tabii bunun olamaması sonucunda yaşanan bunalımlar. zira modern insan diye bir şey yok bana göre. ne kadar dallandırıp budaklandırılmaya çalışılsa da insan fiziksel olduğu kadar öz olarak da hayvandan çok farklı değildir. hayatta kal ve üre. her şey bu ikisi üzerinden dönüyor. ister ıssız adadaki robinson crusoe ol beslenmek için, yaşamak için çabala, istersen bir kuş ol tohum arayan, istersen doktor ol, çalış, maaş al, o parayla bir yerlerden yiyecek almak için çabala bunlar aynı şeyler. tıpkı çiftleşme güdüsü gibi. karikatürlerde ilk insan kadını saçlarından sürükleyerek mağarasına zütürmeye çalışıyorken, erkek hayvanlar kendilerini dişiye beğendirmek için kırk takla atıyorken veya günümüz modern erkeği şarap kasarken, şiir, edebiyat ya da ev, araba, biraz düzgün konuşabilmek sonucunda dişiyi modern mağara olan evine çekmeye çalışıyorken...Tümünü Göster
mesela bir kısrak çiftleşmek, üremek istediğinde erkeğin ona yaklaşmasına izin verir. kuyruğunu kaldırır ve erkeğe cinsel organını gösterir. ya da hepimizin sokakta gördüğü bir kedi, gerek çıkardığı seslerle gerek hareketlerle bunu açıkça ortaya koyar. modern kadının süsü, cilvesi, giyimi, göğüs büyütme operasyonları da aynı öz sebebiyle.
güçlüyüm ve spermlerim kaliteli, sağlıklıyım ve doğurganım olarak da bahsediliyor bundan.
insan ya neyi neden yaptığının bilincinden uzaklaştı ya da hiç gereği olmayan bir kılıf hazırlama, allayıp pullama derdine düştü. sonuç depresyon. amca bağırıyor bak ordan sen bilirkişi misin? sen uzman mısın? sen kimsin lan! diye. az önce konusu geçince aklıma geldi sadece yazmak. bin kola ayrılan bilim camiasının işi elbet bunlar. ben veteriner eğitimi alan bir insan olarak, sadece naçizane insan ve hayvanın temelde birbirine gerek fiziksel gerek içgüdüler olarak inanılmaz benzediğini fark ettiğimden söylüyorum bunları. bu kesinlikle böyledir diye bir iddiam da yok. sadece ben öyle olduğunu zannediyorum. özellikle karşı cinsle münasebetler konusunda. yani modern insan bu noktada çok takıntılı, kendisinin bir hayvanla aynı içgüdüye sahip olduğunu kabullenmek istemiyor olsa da nerdeyse tüm kadın-erkek ilişkilerinde hayvanları görüyorum. özün ve hormonların yüzü suyu hürmetine bir şeyler oluyor aslında. en işim olmaz insanı veya hayvanının birkaç enjeksiyonluk işi var. her ne yapıyorsak beğenilmek ve seçilmek için. ama nedense kendimiz için, modern olduğumuz için yaptığımızı iddia etmeyi seçiyoruz. tabii ki kendimiz için yapıyoruz. çünkü bunları yapınca beğenilip, seçileceğiz. bilmem anlatamadım mı? yani hem seçilmek için hareket etmek, hem de beğenilmeye ihtiyacım yok triplerine girmek insanın dengesini bozar. ki bozduğunu görüyoruz. ne zaman bu bir eziklik ve ekgiblik olarak görülmeye başladı, insan ne zaman bunu kabul ettiğinde kendisini -aslında tam da öyle olduğu halde- muhtaç olarak görüp küçümsemeye başladı, niye bu reddetme çabası içine girdi bilmiyorum. havaya, suya, toprağa, bitkiye ihtiyaç duyan insan bundan hiç gocunmadı ama kendisi gibi bir insana karşı burnu hep kaf dağında.
en güzel olmak, en güçlü olmak, en başarılı olmak, en iyi okulu kazanmak, en çok parayı kazanmak vs istemek mesela bu da zooteknide ve hayvan davranışlarında hiyerarşi dediğimiz şey. hayvan nasıl en iyisi olursa tepede olur, ezilmez, hayatta kalır, dişi veya erkek tarafından tercih edilir ve ürerse, insanın da tüm stresinin temeli budur. kabullenince stres bitecek mi? yoo. bunalım azalacak sadece. tarihle ilgiliydi sanırım kim olduğunu bilirsen, nereye, nasıl gideceğini de bilirsin gibi bir söz hatırlıyorum. nasıl bir canlı olduğunu ve hedefini bilirsen yolun kolaylaşır bence. eğip bükmeden, evirip çevirmeden yani... -
34.
0(bkz: zaman) hayat standartları aşırı derecede yükseldiği için insanlar aşırı derece çalışmak zorunda ve en çok ihtiyaç duyduğu şey de haliyle zaman. ama eskiden öyle miymiş ? oh ne güzel ihtiyacın olan bir yemek bir de çatı (göçebe yaşıyorsan o da yok) tabi o devirlerde koleradan vebadan ölmek fena.
demem o ki, haftada sekiz gün olsa o gün de çalışırız. -
33.
0M i E B S
ürettiğinden, hatta üretilenden daha fazlasını tüketmesi, ya da tüketmek istemesi. maddenin daha fazlasını elde edemediğinde kendisini tüketmesi. çevresini yok etmesi, saygısını kaybetmesi, sevgi duymaması, arkadaşlarını bulamaması, değer vermemesi, zaman bulamaması, ve daha tonla bir sürü şeyi yitirerek yaşamaya devam etmesi. içinin çürümesi. -
32.
0üniversite mezunu olup zik kadar para kazanmakTümünü Göster
bir arkadaşım ekolünden değil, kendimden örnek vereyim.
doksanların sonuna doğru, ortaokul yılları, memlekete gidiyoruz ailecek, babam da geliyor bizimle, bir hafta kalıp tekrar gidiyor işine, biz kalıyoruz. demem o ki, beni kontrol edecek bir güç yok tepemde.
çalışıp para kazanmak istiyorum, kafamın içinde vızır vızır fikirler var, yazın kaldığımız eve yakın yerde bir cadde var, tüm hafta pazar burada, haftanın bir, iki günü vs. değil, hiç kalkmıyor tezgahlar.
ilk farkettiğim şey, buraya köylülerin de gelip, tezgah açmadan, çuvalla, mallarını çok ucuzdan esnafa satmalarıydı. ilk gün elimdeki biraz paramla bir köylüden zor bela, bir çuval fasülye alabildim, 2-3 kilo fasülye parasına bir çuval almıştım. poşetçiden yarım kilo poşet alıp kenara bir yere bir çuval serip fasülyeyi döktüm, "gel vatandaş geeel!"
gün sonunda tüm fasülyeleri sattım, sabah 100-150 bin liram varken şimdi bir milyon liradan fazla param vardı, inanılmaz güzel bir duyguydu, içim içimi yıyor, daha fazla, daha fazla kazanmak istiyordum, çevre esnaf da şirinliğime aldanıp bana bir şey söylemiyor, izin veriyor, hatta kol kanat geriyordu.
sonraki günler başka işler yaptım, ucuzdan havuç alıp, yıkayıp güzelce buzdolabı poşetlerine koyup 2-3 misline sattım, sebzeciler için su taşıdım, artık sabah altıda herkesten önce burada oluyor, gece en son ben ayrılıyordum.
derken babayiğit bir esnaf bana iş teklif etti, ben çok kalamıyorum, sabah sen açarsın dükkanı, satarsın, ben akşam gelirim dedi. kabul ettim. akşama kadar satış yapıyor, esnaf abinin normalde kazanacağının çok daha üstünde hasılat yapıyordum, ama bana çok fazla bir şey vermiyordu, ben kendi başıma daha fazla kazanıyordum.
biraz idare ettim ama sonunda içimdeki girişimci ruha yenildim. bıraktım işi. bu işi büyütmeye karar verdim. bir tezgah ayarladım, pazarın en sonunda bir tezgah verdiler, olsundu, yeterdi benim için. birkaç arkadaşımı aldım yanıma, mahalleden bir kaç çocuk da takıldı peşimize, çalıştığım esnaftan öğrendiklerimi uygulamanın zamanı gelmişti, tarlalara gittik bir kamyonetle, soğan, lahana, havuç ne varsa. kendimiz çıkarıyor, kendimiz yıkıyor ve bağlayıp kamyonete atıyorduk. elimdeki bütün parayı verip, sebzeleri yükleyip pazara getirdik. gece en son ben kapattım tezgahı, elimdeki tüm malı satana kadar yırttım kendimi, gece sonunda yetmiş milyon lira param vardı. düşünsene önceki esnaf abi bana günde bir milyon veriyordu.
bütün yaz devam ettim o işe, beş milyar liradan fazla para kazandım. bu yaptıklarımdan evdekilerin hiç haberi olmadı, arada para buluyorlardı, hiç olmadık yerlerde, ne şanslı insanlardı.
sonuç olarak, maaşla olmaz bu işler, hayat dönmez maaşla, midye sat, ekmek arası köfte sat, karpuz sat, hisse al, hisse sat, ticaret yap aklın varsa. -
31.
0oraki göçten - istekli gezginliğeTümünü Göster
1950'lerden önce insanların derdi yerlerinden yurtlarından zorla göç ettirilme korkusuydu ya da göç ettirilmeleriydi. daha sonra daha iyi kazanma koşullarını sağlayacak ülkelere ve bölgelere doğru göç başladı. zoraki göçler tabi ki hala devam ediyor. ama kabuk değiştiren dünya sayesinde bu hızla azalmakta.
modern insanın sorunu ise minimal ihtiyaçlarını yanına alıp, dünyanın çoğu yerini görmek ve gezmek oldu.
(şöyle söyliyim; 1950'den önce savaşmak için, savaş yüzünden ya da ekonomik nedenlerden dolayı zorla bir başka ülke görmüş her yılki insan sayısı ile bugün turistik, eğitim, iş için bir başka ülke görmeye giden sayısı bence birbirine çok yaklaşmıştır)
kölelik
18.yy sonunda fransız ihtilalinin etkisi ve ardından 19.yy sonunda iç savaş sonrası amerika birleşik devletlerinde köleliğin kaldırılması artı kısa süre içinde zencilere seçim hakkı verilmesi ile dünyada kölelik kavramları alt üst olmaya başladı. medya gücü avrupa'nın afrika'da uyguladığı vahşi kölelik fotoğrafları çok etkilerini göstermeye başladı*
tüm tek tanrılı dinlerin ilahi kitaplarında onlarca kölelikle ilgili kanun olmasına rağmen bu dinlerin en katı kuralları ile yönetilen ülkelerinde bile kölelik azalmaya ve yok olmaya yüz tutmuş durumda. bu dönemlerden önce hür insanların bile köleye dönüşme derdi vardı.
modern insanın derdi ise tabi ki modern kölelik olan çalışma hayatı. para insan oğlunu gönüllü köle haline getirebilmekte. lakin ikisi mukayese edilmez.
açlık
dünya büyük açlıklar çekti. avrupa'nın sanatla ve bilimle bu kadar uğraşmasının altında ucuz gıda patates'in amerikadan avrupaya gelmesinin büyük rolü olduğunu söyleyen çok kaynak var. çin'de yaşanan bir açlık sonucu binlerce ölen insan askeri kamyonlarla taşınırken, amerika bunun büyük bir savaş hazırlığı olduğunu zannedip teyakkuza geçmişti.
modern insanın derdi açlık değil tabi ki. bunu food belgeselini izleyince anlıyorsun. ülke büyüklüğünde hayvan çiftlikleri, kıta büyüklüğünde mısır ekilmiş alanlar... gdo sayesinde batıda etin fiyatı 2 dolar - 2 öroya kadar düşmüş durumda. hidistan-çin bu nüfusunu besleyebiliyor, toplu açlık ölümlerini afrika dışında pek duymuyoruz. somali'de düne kadar açlık çeken çocuklar, türkiye'nin büyük gayretleri sonrasında yollarda top oynayacak hale geldiler, örneğin.
modern insan artık tat derdinde. farklı tatlar peşinde. sağlıklı ürünler istiyor. ani ölüm yaratmadığı için gıda katkı maddeleri yasaklanmıyor, modern insan bunları dert ediyor mesela. daha detaylı bilgileri şuradan alabilirsiniz*
batı bile şu anda organik gıda sağlıklı ama besin değeri düşük diye ortaya atılan birkaç araştırma yüzünden çalkalanmakta.
eğlence
eğlenmek insan oğlunun genlerinde var. sıcacık evinde, küçücük çocuğunla bile insan saatlerce eğlenebilir, onu güldürebilir o seni güldürebilir. lakin yetenekli bir kişinin, sırf senin için komik bir şeyler düşünmesi, günlerce buna hazırlanması, büyük bir profesyoneller ordusunun çalışması sadece elit bir grup için geçerliydi. tiyatro yüzyıllardır var, insanalar eski çağlardan beri bir ateşin etrafında çalıp şarkı söylüyor ama benim bahsettiğim şey daha beyni gıdıklayan - daha profesyonelce şeyler.
sinema ve televizyonun keşfi bu profesyonel eğlence anlayışını dünyanın he köşesine, en fakir, en dip hanelere kadar taşıdı. internet coşturdu.
modern insanın eğlence problemi doyumsuzluğu, seçeneklerin çokluğu arasında yaşadığı kaos. birbirlerinin eğlence anlayışlarına karşı anlayışsızlık. ve en önemlisi bu eğlence anlayışının yavaş yavaş özel hayatı yok edecek kadar içine girmesi.
inanç
çok katı kuralların uygulandığı ve dini tekelinde tutan insanların çok olduğu bir dönem bence sona ermek üzere. daha az ibadet edildiği aşikar. modern insan artık daha kendi hür iradesiyle inancını yerine getiriyor. inançlar tek tip iken, artık herkesin birbirinden farklı bir inanç şekli oluşmuş durumda. şu an dünyada bir inanca mensup bin kişi alın ve inancını sorun herkesin farklı bir cevap vereceğine eminim. matbaanın keşfinden önce, ya da luther'den önce ne biliim, bu topraklardan bahsediyorsak atatürk'ten önce bu böyle değildi. herkes aşağı yukarı aynı şeyleri söylüyordu.
modern insanın bu konuda derdi kendi inancına sahip insanların yaptığı olumsuz hareketler. bunları kendi inancı ile bir türlü örtüştürememesi. okudukça, öğrendikçe, gördükçe, ritüellerde bulunan her yalanın canını acıtması. salt dinin kendisi için demiyorum, buna yürekten inanan biri bile örneğin inandığın şeklin ilk hali değilde zamanla değiştirildiği hali olduğunu öğrendiğinde bile bir boşluk, bir cam kırılması, bir öfke, bir acı duymakta... -
30.
0Kolay yoldan Zengin olmakTümünü Göster
13-14 yaşımdan beri yaz tatillerinde çalışıyorum şuan 19 yaşındayım.
tembellikte olabilir ama bana sabahtan akşama kadar köle gibi çalışıp çük kadar para almak çok salakça geliyor.
salakça evet. çalışmak zorunda olmamız bu gerçeği değiştirmiyor.
zaten şurada ortalama 65 yıl ömrümüz var onuda çalışarak mı geçireyim ?
emeklilik yaşının da 65 olması ayrı bir konu zaten.
demem o ki. en fazla 25-30 yaşına kadar çalışıp sonra kendi işimi kuracağım ve çalışmayı azaltarak bırakacağım bir imkan var mı ?
sizde böyle mi düşünüyorsunuz ?
bu düşüncelerim normal mi ?
Kumar oynayabilirsin. Hem hayatınla hem de gerçek anlamda. Şanslıysan bir daha çalışmana gerek kalmayacak kadar kazanabilirsin. Kendi işini de hobi için kurabilirsin. Süper hayat.
ufukcelekşi sözlük yazarı (30.07.14 22:18:33)
düşüncelerin normal de iş kurmak, batırmamak ve sonrasında çalışmayı azaltmak pek mümkün şeyler değil.
whoosieekşi sözlük yazarı (30.07.14 22:18:39)
kumar derken ?
düşüncelerin kesinlikle normal değil.
19 yaşında böyle düşünüyosan hayatta gerçekten çok hayalkırıklığı yaşarsın.
ayrıca babadan zengin değilsen, çalışmadan para kazanabileceğin bir yöntem yok.
yandaş olup ihale almak bile çalışarak olan şeyler.
etnaekşi sözlük yazarı (30.07.14 22:23:18)
@etna çalışmadan olmaz tabi ama az çalışarak bir yolu olmalı
lcnkrekşi sözlük yazarı (30.07.14 22:25:54)
Kendini çeşitli konularda donatarak, ilgi alanlarına yoğunlaşarak hem kazancını, hem de yaptığın işten alacağın keyfi artırman mümkün. Ama tık diye eline 100.000 tl konacak diye düşünürsen büyük hayal kırıklığı olur. iddaa gibi kurumlar da bu gibi hayallerden beslenerek bizi söğüşleyen kurumlar maalesef.
Düşüncelerin normal, birçok insanın "ah bir olsa" diyeceği düşünceler ancak gerçekçi değil maalesef. Ama söylediğin yaşlar, birikim yapacağın(hem eğitim anlamında hem de maddi anlamda), hayata dair pek çok şeyi öğrenebileceğin ve olumlu sonuçlarını ileriki yaşlarında alabileceğin planlar kurmak için çok ideal.
sevgikusunkanadindaekşi sözlük yazarı (30.07.14 22:37:54)
düşüncelerin eğer kumarbaz, hırsız, pekekent, kendi isteği ile fahişelik yapan kadın, mafya vs gibi adamlardan değilsen normal değil.
kolay yoldan para başka türlü kazanılmıyor çünkü.
onursuz ama zengin olacağım dersen no problem.
neferkittyekşi sözlük yazarı (30.07.14 22:47:50)
oha oha !! yahu kolay para deyince neden aklınıza hemen bunlar geliyor ??
ben arsa alıp satma, iş kurma, krediyle bir yer alıp kiraya verme gibi şeylerden bahsediyorum. içiniz fesat.
lcnkrekşi sözlük yazarı (30.07.14 23:00:12)
o dediklerin kolay yol olmuyor yalniz iste abicim.
ya saglam sermayen olmasi lazim ya da cok farkli fikirlerin ve o fikirleri gercek hayata gecirecek tasaklarin olmasi lazim.
simdi cok iyi bir yatirim firsati ciksa karsina, bir sekilde cok degerlenecek bir arsa bulsan nasil satin alacaksin? kredi cekmen icin gelirin olmasi lazim. cuk kadar maasa cuk kadar kredi verirler. yuklu miktarda borc alabilecegin akrabalarin mi var? batirirsan nolacak nasil geri odeyeceksin?
satis pazarlama vs o olaylarda iyiysen komisyonlu calisabilecegin bir is bul o sekilde kazanacagin parayi katlayabilirsin belki. aklima ilk gelen bu oldu yaniliyor olabilirim tabi.
babamasoliimbananickaldirsinekşi sözlük yazarı (30.07.14 23:10:43)
gayet iyi düşünmüşsün. maaşlı bir işte çalışarak zengin olunmaz.
baldurekşi sözlük yazarı (30.07.14 23:16:09)
haftada 40 saat çalışmak çok ağır değil. asıl ağır olan bu kadar çalışıp tatmin edici maaş alamamak. tüm maaş ile sadece barınıp, karnını doyurup ek birkaç şey anca yapabiliyorsan bu şekilde düşünmek normal. temel sorun türkiye'de alım gücünün düşüklüğü ile alakalı bana kalırsa.
onun dışında istediğin çoğu şey için iyi bir sermaye yoksa şans faktörü çok etkili.
yaş genç, iyi bir meslekte düzgün eğitim alıp kendini geliştirmeyi dene. eğitim yapabileceğin en iyi yatırım şuan.
christopher nolanekşi sözlük yazarı (31.07.14 00:00:19 ~ 00:02:10)
emlak komisyonculuğu ve al satçılık
tek gereken o ilk 100.000tl'yi bulmak.
her giriste sifresini unutan adamekşi sözlük yazarı (31.07.14 00:02:11)
düşüncelerin normal değil. tabii özel bir yeteneğin yoksa ki 13-14 yaşından beri çalıştığına göre yok.
böyle düşünmeye devam ettikçe hayatın boyunca mutsuz olacaksın.
bu arada sermaye olsa bile bundan kar etmek bilgi ve tecrübe gerektirir.
illa çok para kazanıcam diyosan önce donanımın sağlam olmalı.
formül şu: iyi üniversite + en az bir yabancı dil + mba (mümkünse amerika'da) + iyi bir firmada staj (mümkünse yurtdışında) + geniş iş çevresi ve sağlam bağlantılar+şans. -
29.
0╔══════╗
║══╔╗══║
║══╚╝══║
║══╔╗══║ nası gibik oruspu çocuğudur !!!
║══║║══║
╚══╝╚══╝
kölemsin oç !!!
cCc velehandir cCc -
28.
0durduk yere hüzünleniyoruz yine,
herkes kalkıp gidiyor,
biz oturup ağlıyoruz yine
sonra farkına varıyoruz
olan bitenin
meğer;
o gidenler hüzünlendiriyormuş bizi
önce severlermiş meğer
sonra,
hiç sevmemiş gibi
kalkıp giderlermiş.
ogan bayurgen -
27.
0Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
içimi seninle ısıtıyorum.
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski istanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
insan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.
Belki haziran da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını zütürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.
atilla ilhan -
26.
0(bkz: oganın rüyaları) rüyalarımı anlattığım başlıktır efendim gayet saçma ve eğlenceliler.
-
25.
0adam gibi adam ccc ogan bayulgen ccc
-
24.
0masal da bilmezsin sen,
lanet oku bana bu gece!
uyuyayım...
dilek akın -
23.
0ne ikna edici bir intihar girişimidir
şimdi göz göze gelmek -
22.
0herkesin bir feridesi vardır bilmez miyim
herkesin bir ayakkabısı gibi birde şarkısı
herkesin bir kimsesi vardır bilmez miyim
bir de kimsesizliği...
yılmaz odabaşı. -
21.
0adam gibi adam
-
20.
0˚˛*˛°.˛*.˛°˛.*★2014★ yeniyıl'da★* 。*˛.
˛°_██_*.。*./ ♥ .˛* .˛。.˛.*.★*ananla*★ 。*
˛. (´• ̮•)*.。*/♫.♫*˛.* ˛_π_____.♥bu evdeyiz♥ ˛* ˛*
.°( . • . ) ˛°./• '♫ ' •.˛*./______/~\*. ˛*.。˛* ˛. *
• (... '•'.. ) *˛╬╬╬╬╬˛°.|田田 |門|╬╬╬╬╬*˚ .˛ ... -
19.
-1orusbu çocuğu
-
senin derdin ders çalışmak değil
-
tyler dursun annesinin namuusnu koruyor
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 09 01 2025
-
chatgptye apo hain midir diye soruyorum
-
yksde 1 milyonuncu olmuş birinin
-
bi uykumuz vardı onuda
-
benim beddualar tutar 2016 da bahiste
-
nerde o eskiden sex purna hikayesi yazanlar
-
telegramda her kitabin pdfsi var
-
gldm suku icin adlı yzrn mehdi iddiası üzerinee
-
elektrik çok büyük
-
alfa kuşağı
-
ulam bir meme la
-
gwanypline cami say lan orosbunun cocgu
-
duyduğunuzz en iyi küfürrler
-
geypelin niye hep sozluktesin dostum
-
fakir adam da alkol sigara içmesin amk
-
vucudumda cok fazla ben çıktı
-
goriller insan olursa ne olur
-
ekşide türk değil türkiyeli basligini trende
-
evlat diye kucagina aldigin
-
kadin dovmek
-
nba deki kiss cam
-
mobil uygulamamıza ne oldu
-
lightbringer1881 günaydın nasılsın
-
alalhkn fotosu bende acilmafi
-
jose morarinyo
-
9000 den az başlığı olan üye
-
arap milleti üstündür arap milleti allahtır
- / 1