ofisteki karı ile görüşmeye devam ettim panpa

anlat derseniz anlatırım panpalar. yorumları alırım sonra da

bu kevaşe geldi kucak dansı falan teklif etti kabul ettim 2. dakikada boşaldım ama karizmayı çizdirmemek için 10 dakika sürdürdüm. derken işte bunun eve gittik tam önsevişiyoruz kafama şişeyle vurdu napıyon anası gibik kevaşe derken bardakla vurdu. yere düşünce yatağın altındaki sopayı çıkardı kafama vurmaya başladı. 15-20. vuruşta bayılmışım heralde. sabah leğende uyandım karnımda 2 boşluk var birinden elimi sokup gibimin derinin altındaki kısmına baktım hiçbişey yok şişme bebek gibi geziyoz bitek damarlar falan var amk. derken boşaldım. kağıtta 112yi ara diyodu aradım geldiler leğenle taşıdılar beni ambulansa. çıkarken millet hep bana bakıyo 2 adam leğende herkesin üstünde taşıyo beni. malafat falan hep ortada. giderken görevlilerle konuşuyoruz 3-5 cümle yine malafat hep ortada. hastaneden yazıyorum günün 24 saati incideyim bide mynet okey oynuyorum. yan yatakta ibo yatıyo bakınca gülüyorum.
bikeresinde gülmekten boru çıktı az daha ölüyodum amk.

upupupup

upupupupupupu

dinlemedeyiz anlatacaksan

kimse giblememiş adamı, anlat lan dinliyorum

panpa kimse giblemedi sırf senin için anlatıyorum

hikayenin öncesini okumamış panpalar şöyle bir göz atın ara ara bilgiler vereceğim de, kafada oturmazsam "yalanına sokuyum" demeyin sonra

panpalar hafta sonu pek iyi geçmedi benim için. gerek fiziksel gerek duygusal yorgunluk yaşadım. açıkçası koca hafta sonunda ayık olduğum zaman dilimi toplasanız 7-8 saat eder, uyku da daha fazlası değil. kötü bir pazartesi günü de geçirince, son görüşmemizin ardından iki üç haftadır merhaba bile demediğim sanem'in ısrarlı mesajarını cevapladım. havadan sudan konuştuktan sonra konu neden onunla birden ilişkimi kestiğime geldi. kendisi beni sevdiğini söyleyen bir not bırakmıştı masama ve karşılığında hiç bir şey yaşanmamıştı...

korktuğumu söyledim, aslında korkamıştım ondan. "senden iğrendim" diyemezdim ya. üstelik kendisi ile birlikte olmam gerekiyordu, yalan söyledim. "seni çok sevmekten korktum" dedim.
beni çok özlediğini söyledi. kocası gelmişti. eve girdiği andan itibaren ondan ne kadar nefret ettiğini söyledi. "seninle olmalıyım ben, bana sen iyi gelirsin." dedi. ben de kendisini çok özlediğimi, ondan ayrı kalmak için elimden geleni yaptığımı ama olmadığını söyledim. sözleştik, akşam yine "mesaiye" kalacaktı. fakat artık kocası evdeydi, zamanımız dardı...

bakımlı değildi, çünkü görüşeceğimizi ikimiz de bilmiyorduk sabah. kahverengi bir elbisesi vardı üzerinde tek parça. eteği bol, dizinin hemen üzerinde bitiyordu. taba rengi diz altında çizmeleri ve aynı renk kemeri vardı. elbisesinin üst kısmı düğmeliydi, ofisten çıkarken günün bitimiyle iki düğme daha açmıştı, göğüs çatalı görünüyordu. gözümün önüne göğüsleri geldi, tahrik olmuştum ama kendimi frenlemeye çalıştım. ofiste yine ikimiz kalmıştık bu yüzden rahat hareket ediyorduk. tuvalete girdi, üzerini başını düzeltti ve çıktı. kapının önüne gelen taksiye bindik. balık keyfi yapmak için tarabya tarafına doğru yola çıktık...

takside bana öncesinde fazla yaklaşmadı. sanki iki hafta önce deliler gibi sevişen biz değildik. hafif trafik ile birlikte yolda ağır ağır giderken biraz da virajların etkisiyle birbirimize yaklaştık. elini tutmam için yalvarırcasına dizinin üzerinde tutuyordu, eteğinin kenarı ile oynuyordu. koyu kahve ojeleri gözüme takıldı. ve evlilik yüzüğü, beni en çok etkileyen özelliği. elimi dizine doğru zütürdüm ve elini tuttum. gözlerime baktı. teşekkür eder gibiydi. yolun kalan kısmı nasıl geçti bilmiyorum çünkü tekrar etkilenmiştim ondan. iyice sokulduk birbirimize, hatta bir ara küçük küçük öptüm onu. mer balık önüne gelmiştik, taksiden indik...

klagib balık siparişini verdikten sonra sadece bir kadeh şarap içeceğini söyledi, zira kocası evdeydi. ben ise rakı istedim. yemek esnasında sanki o sabahı hiç yaşamamış gibiydik. yeniden iyi arkadaş olmuştuk. şirkettekilerle dalga geçtik, güldük. bozulan moralim de yerine gelmişti. artık sadece onu istiyordum, bir ara susup bakıştık. "hesabı ödeyelim çabuk, fazla zamanımız yok" dedi. bizim eve gidiyorduk...

anlat la diğer 3 ünü okudum.

refreshing the page...

takside eli sürekli gibimdeydi. kumaş pantolon giydiğim için vücudumdaki değişimi fazla saklayamıyordum. elini koymuş, baş parmağı ile tam gibimin kafasının altını yavaş yavaş okşuyordu. "biraz daha devam edersen beni boşaltacaksın" dediğimde gözlerini hafif baygın hale getirdi ve "ağzıma boşalacaksın bu gece sen. oraya değil" dedi sessizce kulağıma. ömrümdeki en uzun taksi yolculuğunu yaptım zannediyorum. saat 9u geçmişti, 11 gibi gitmesi gerekiyordu. evimin önüne geldik. asansörü çağırdık ve yukarı çıkıyorduk...

anlat panpa. ilk hikayeden beri takipçinim. devam.

asansörde öpüşmeye başladık. elini bir an olsun gibimden ayırmıyordu öperken çıkarttığı ses ile deli ediyordu beni. katları çıktıkça ben deli oluyordum. eve geldik, kulağına "seni içeride mahvedeceğim" dedim. güldü, tırnağını dudağıma iyice bastırarak "ben seni mahvedeceğim" dedi. nihayet eve girmiştik, kapıyı kapattım. üst kata odama çıktık. sadece bir saatimiz vardı, kapıyı kapatır kapatmaz öyle bir şey söyledi ki, çıldıracak gibi oldum...

@18 eyw panpa