ofisteki hatun ile ikinci buluşmam

beyler daha önce anlatmıştım. (bkz: beyler ofisten bir karıya)

ikinci buluşma oldu. anlat derseniz anlatırım.

panpalar dinlemeye hazırsanız anlatıyorum, ilkini okuyanlara daha bir anlamlı gelecektir ama. ilkini hala okuyan varsa söylesin bekliyorum panpa

evet panpalar başlıyorum kimler dinliyor şimdi?

yok mu dinleyen anlatmayalım o zaman panpalar

evet malumunuz buluşuruz demiştik biz bununla, ben biliyordum ki eğer ki biz direk yemekte buluşursak ortam oldukça gergin olacaktı. bu yüzden bütün gün communicator üzerinden ben bunu iyice yumuşattım. sürekli şakalar ile komiklikler ile ortamı iyice yavşattım. aslında bir ara yanlış mı yapıyorum diye düşünmüştüm ama yine de yumuşatmıştım. ofisten çıktıktan sonra taksime gittik panpalar. bilenler bilir bibuçuk diye bir mekan vardır. rahat bir yerdir, güzeldir ferahtır.

orada barın uzağında kalan masaya oturduk, saatlerimiz 8i gösteriyordu. yol boyunca iş konuşmuştuk panpalar. açıkçası bu ikimizin de üzerinden gerginliği alıyordu.

oturduktan sonra sipariş verdik, tabi ki tavuk kanadına gömüldük. bu daha samimi bir ortam oluşturacak diye düşünüyordum ki öyle de oldu. alkolü de bol tuttuk, yemek içme gayet eğlenceli oldu, bol bol ofisteki insanların dedikodusunu yaptık.

saat 10 gibi olduktan sonra kalktık. ben kendisine şarap içebileceğimiz bir yere gidebileceğimizi söyledim, "tabi üzerinde şarap rengi iç çamaşırların varsa" diye ekledim. hafif güldü ve "göreceksin zaten ne renk olduklarını" dedi. panpalar o an hissettiklerim bir öncekinden çok daha şiddetliydi çünkü özellikle yarım kalan olaydan sonra deli gibi her gün kendisini düşündüğüm için iyice felaket durumdaydım.

"ne yapmak istersin" diye sorduğumda "biraz daha dışarıda dolaşalım" cevabını aldım. biz de yien bilenler bilir züthe'nin üzerinde bir yer var. litera. oraya gittik. şarap açtık, boğaz manzarası falan panpalar. bu sırada oldukça yakın oturduk. aslında istemeden oldu ama çok yakın duruma geldik. masada sadece bir mum yanıyor, müzik orta şiddette. kulağına fısıldıyorum sürekli, elimi beline koyup koymamakta kararsızım. üzerinde beyaz bir buluz var, altında da krem rengi çok dar bir etek. kahve topuklu ayakkabıları var. bacak bacak üstüne atmış bir şekilde yanımda oturuyor.

panpalar artık olacak gibi değil elimi geline doladım. o sırada aklımda sadece beni yaladığı an hissettiklerim var. o kokusu burnuma geliyor boynunda, delireceğim. beni benden almış durumda. bildiğin aşık oldum evli çocuklu kadına. ve müthiş bir arzu var içimde. gözlerim o güzel ve dolgun göğüslerinde. ama bu sefer kapalı, göremiyorum ne olduğunu içinde.

elimi beline atınca bana aynen şunları söyledi.

- birazdan şaraplarımız bitecek, taksiye binip benim evime gideceğiz. ben eve girdikten 2 dakika sonra sen geleceksin, zilime basmadan içeri gireceksin, kapıyı aralık bırakacağım ve kapının diğer tarafında bekliyor olacağım.

daha sonra sen içeri girdikten sonra seni güzelce yalayacağım. sonra sen beni yalayacaksın. senin üzerine çıkıp yavaşça yalamaktan başka bişey yapamadığım şey içime sokacağım.

ne diyeceğimi bilmiyordum ama ne yapacağımı biliyordum. acilen o şarabın bitmesi lazımdı.

panpalar şarap bitene kadar fazla bişey konuşmadık. şarap hakkında konuştuk. hemen hesabı istedim. ödedim. çıkarken tuvalete girmem lazım dedi. ben de gireyim dedim bu tuvalete girdi ben de girdim. tabi erkek olduğumuz için daha çabuk bitti işim. ben kapı dışında bunu beklerken bu kapıyı açtı, dışarıda biri var mı dedi? yoktu, beni direk içeri çekti ve kapıyı kapadı.

içeri girdikten sonra öpüşmeye başladık. ben direk buna arkasından sarıldım. bu başını arkaya doğru atmış bir şekilde benimle öpüşüyordu omzunun üzerinden, ama ben onu öpmektense boynunu öpmekle ilgileniyordum. bir defa emdim, iz bırakma sakın dedi. ciddiye alınacak bir konuydu. elimi dar eteğinin içine geçirmeye çalışıyordum. eteğini iyice yukarı sıyırdım.

bu birden kendine geldi, hadi artık çıkalım dedi. önce o çıktı, hemen beni çıkardı içeriden. merdiven ve asansörle öpüşme oldu. kapıdan çıktık elimi bıraktı, gören olur diye korktuğunu söyledi.

hemen oda kule'nin oradan geçerek pera taksi durağına gittik. taksiye bindik ve evinin adresini verdi taksiciye. sırtını hafif bana dayadı arka koltukta, parmağında hem tek taş yüzük, hem de alyans olan biri olduğun el ele tutuştuğumuz o sırada parmaklarıma değince hissettim. suçluluk duymam gerekiyor olabilir ama açıkçası bu beni iyice azdırıyordu. resmen çocuğunu yaptığı yatakta, benimle birlikte olacaktı.

panpalar dinlemiyorsanız anlatmayalım ama?

tamam panpa devam ediyorum.

evin önünde bu taksiden indi, ben takside kaldım. sokağın bitimine kadar taksi ile gittim (bir 15 saniye falan sürdü) ben de taksiye parasını ödeyip indim taksiden köşeyi döndükten sonra. daha sonra adımlarımı kontrol ederek yavaş yavaş yürüdüm apartmana doğru. açıkçası koşmak istiyordum ama kendime hakim olmaıydım. ilk çiti geçtim, gibtir apartman kapısı ve kapalı. nasıl düşünemedim ki bunu derken "dızzzzt" diye bir ses ve kapı açıldı. onun aklına gelmişti. apartman kapısından çıktım, merdivenler dikkatli dikkatli çıktım. ışığı açmayım dedim hatta telefonumu çıkarttım ama otomatik hareket ile yanıyormuş. bari hızlıca çıkayım dedim. numarasına geldim, kapı incecik açık. kapının diğer tarafında olduğu belli. ben gelince kapıyı daha da açtı ve içeri girdim.

@31 beline olacaktı panpa typo yapmışız pardon

girişte bir hol var. ben girer girmez kapıyı kapattı, kapı gözünden baktı. önce kapıyı kilitledi sonra arkadan zincirini de taktı. bana doğru döndü. evde bir tek içinde bulunduğumuz koridorun ışığı açık. ben bunu tutup kapıya dayadım ve öpüşmeye başladık. kulağına "seni çok istiyorum" diye fısıldadım. o da "istediğini alacaksın. ama sen istediğin için değil, ben istediğim için" dedi. hala ayakkabıları ayağındaydı, bunu bacağını benim bacağıma sardığında anladım. onu kucağıma almamı istiyordu sanki. ben de kalçalarından tuttum ve onu kucağıma aldım. bacaklarıyla sarmaladı beni. kısık bir sesle "soldan" dedi, açık saçları yüzünün yarısını kapatır haldeyken.

soluma dönmüş giderken "yatak odası nerede" dedim, oraya değil salona" dedi... "orada yapmayalım tehlikeli" dedi. sorgulamadım ama büyük bir fantezimden olmuştum. açıkçası o anda düşündüğüm tek bir şey vardı. oturma odasına geldik. ufakça bir oda, ışığı şiddeti ayarlanabilir olanlardan. loş bir hale getirdi bu benim kucağımdayken. bordo l şeklinde koltuk vardı, yanında bir 2li koltuk daha. sehpa vardı önlerinde, bir de televizyon ve kitaplık. ben l koltuğun üzerine bunu bıraktım. kollarını yukarı doğru açtı, alkolün de etkisiyle gözlerini zar zor açıyordu. dudaklarından başlayarak aşağıya indim. önce boynunu, sonra göğüslerinin arasına doğru geldim. bluzunu aşağıya sıyırarak sütyenini gördüm. krem rengi sütyeni vardı. sağ memesini usülce yerinden çıkarttım ve yalamaya başladım. ilk dilim değdiği anda çıkarttığı sesi ömrüm boyunca unutmayacağım. o heyecanlanmasını. o bembeyaz tenini.

panpa bu hafif doğruldu, üzerindekileri çıkartmamı istediğini anladım ve önce bluzu çıkarttım. bluzu çıkartınca bu düştü tekrar koltuğa. bu sefer belini kaldırdı ve ben de elimi altına sokarak sütyenini çıkarttım. bu iş yerindeki gibi değildi. orada vücudunu tam anlamıyla görememiştim. o kollarını yukarı alarak yatışı, belini yukarı kaldırışı, göğüslerinin yatarken ki halini görmek deli edici bişeydi. saçları koltuğun üzerine savrulmuştu. hafif dudağını ısırıyor, hafif de gözlerini kapatıyordu. güzelce göğüslerini yaladım. açıkçası oradan gitmemi istemiyordu ama inmem lazımdı. yavaş yavaş aşağıya indim. göbeğinden geçtikten sonra eteğinin düşmesini açtım. fermuzarını da yandan açıktan sonra etek iyice gevçedi, yavaşça aşağıya doğru çektim.