Annem yan komşumuzla bayağı yakındır, yurt dışından türkiyeye taşınmış gavurlardı ama çok temiz kalpli ve sevecen bir aileydi komşumuzun kızı senayla çocukluktan beri oyunlar oynar ve kendimize gizli duygular beslerdik

Senanın iki kardeşi vardı mehmet 13 yaşında erkek kardeşi abisi 17 yaşında adi barandı. senayla biz yaşıttık ikimizde 15 yaşındaydık ergenliğe giriş yaşıydı ve cinsel organlarımızı keşfedip onun açlığıyla zirveyi bulmuş yaştaydık ailesi bana her zaman güveniyordu çok yakın olduğumuzdan

Bir gün anneleri bize geldi bana senanın yalnız olduğunu ve istiyorsan yalnız bırakma dediğini hatırlıyorum, genişliklerinin verdiği şokla ve cinsel organımın açlğından dolayı gözüm dönmüş bir biçimde sakat dilenci gibi yürüyüp yılların açlığını almaya gelmiş edasıyla kapılarını çaldım

Beyler bu duyguyu nasıl anlatacağımı bilmiyorum doğrusu ancak en yakın duygu olarak oruç açarken ilk başta yaz sıcağında içilen soğuk su olarak düşünün işte bu kadar açtım gibişmeye mini etekli bir şekilde karşımda rio da bulunan isa heykeli gibi iki bacağını açıp gel beni pompala şehvetli delikanlı hissiyatını veriyordu bana

gibimle ufak bir münakaşaya girdik
gibim+gibicek misin
Ben-gibicek miyim
gibim+verse giber misin
Ben-verse giber miyim
gibim durumu anlamış olacak ki başını kaldırıp bana güçlü olmamı emretti ve kısık bir sesle beni takip et diyerek ok işareti gibi beni yönlendirip hayatımın en garip deneyimine soktu

Odasına geçtik, kardeşleri yoktu.her şey evrenin ufak ve tatlı bir oyunu gibi geliyordu açıkçası ne konuştuğumuzu hatırlamıyorum size hislerimi açıklayabilirim ama şunu söyliyim nöronlar penaltı atışını bekleyen taraftarlar gibi birbirine kenetlenmiş benim gol atmamı bekliyordu

Ortamın romantik büyüsüne kapılmış yan yana yatıyor ve müzik dinliyorduk ve gözlerimiz birbirine kaçamak bir bakış attı sonra merakın verdiği ilgiyle avına bakan ayı misali gözlerinin içine kenetlendim

gibim bana sadece tek bir şey söyledi "just do it"
Dudaklar birbirine yaklaştı ve hafif çileki bir sıcaklık içimi eritti zaman albert einstein'ın yazdığı görecelik kuramı var ya binler işte ben bunu beynimle değil gibimle çözdüm. da vincinin şifresini çözermiş gibi elbislerin üzerinde titizlikle elimi dolaştırıp yavaşça çıkarıyordum,bu haz ile birlikte gibim dayanamayıp daşşaklarımla beraber ışıd bombacısı gibi kendini patlatacağından korktum

Neyse sonra devam ederim

ilk önce üstünü çıkarttım,o sütyenin desenleri gotik dönemde inşa edilen kliseler gibi farklı ve sert desenlerle çevrili siyah bir kuş yuvası gibiydi, süt emmeyi özlemiş yavru aslan gibi huağ huağ diye sesler çıkartıp, sigara içer gibi meme uçlarını içime vakumlayıp süpürge misali o cinsel açlığı içime çekiyordum

Lotr ikiz kuleler filminde ki oku yiyen orkun o ikiz kuleler karşısında çıkardığı ığhhhh sesini o ikiz memeler karşısında bende çıkarıyordum, acı sıçar gibi hızlıca nefes alıp veriyordum

Tomaya kafa adam misali o memelerin arasında anne şefkatini arıyor, kokluyor,kendimden geçiyordum. yavaş yavaş kedinin kendisini yalar gibi alt bölgelereeeeğğğğğ,iki dakika bekleyin beyler etrafı temizliyim

Beyler istiyorsaniz devam edicem ona göre

inşaattan çıkmışcasına terledikten sonra, o güzel kır pidesini yemeğe başladım. çölde su bulmuş bedevi gibi heyecanlıydım. dişlerimle obez zombi gibi ısırmaya başladım. slow motion kameraya bütçesi yetmemiş ferre yıldızı gibi,alt kısımlara patinaj çekerek indim.don kısmını indirirken ameliyat yapan cerrah edasıyla titiz bir şekilde gerçekleştiriyordum,ilk pembe bir ışıltıyla karşılaştım gözlerim oh ihtişamlı parıltı sebebiyle geçici körlük yaşadı,
aynı bu şekilde o parıltıya doğru yaklaştım. önce mal sağlam mı diye ufak bir hohlama ve şaplak attım.
ah o pembelik pamuş şekeri gibi masum, narin,iştah kabartan bir güzellik.
yılların verdiği ferre deneyimi sebebiyle işini ustaca yapan kuklacı gibi üst kısımları güzelce ovaladım.

ve o an geldi,dik duran bir malafat özgürlüğü için savaş çığlıkları atıyor ve sabırsızlanıyordu açılan her düğme onu özgürlüğe kavuşturuyordu.o an gelmişti o köle artık özgürdü ve mutluluk göz yaşları dökmek üzereydi(kısa bir çarpma tablosunu akıldan saymak o göz yaşlarını engelliyor.)çalıdan düşmüş bir kuş gibi elleriyle sarmaladı, şok dalgasını atlatması için önce kafasına ufak bir darbe, ardından gelen artçı deprem misali titremeden sonra ileri geri hareketlerle, fatih terim gibi ısınma turları attırıyordu. emeğinin karşılığını ona şanlı uefa kupası kaldıran galatasaray gibi karşılık vererek daha da şaha kalktı.

Beyler bundan sonra anlatacaklarıma inanmayacasınız. biliyorum çünkü sizin yerinizde ben olsam gibsen inanmazdım, doğruyu söylüyorum veya bana güvenin demiyorum ancak sadece empati yapın ve hayal edin.

Sıcak ve sulak topraklara adım atmış natasha gibiydim. marsta su bulan astronot gibiydim kendim için büyük, insanlık için ufak bir gibişmeydi. ileri doğru atılıyor korkak kedi misali titreye titreye geri çekiliyordum o şehvetli delikte. unutmayın "kara delikler uzayı büker, pembe delikler malafatımı diker."

Anahtar sesiyle irkilerek kendime geldim,kim olabilirdi ki lan acaba? annesi?babası? kardeşi?her türlü senaryoyu kafamda hayal ettim ancak her türlüsünde ilk gibişimde benim zütümün gibileceği kanısına vardım.

Hızlı bir şekilde duvar ve gardırop arasında ki boşluğa girdim. minik ikiz kardeşlerim(daşşak işte amk.)önüne bomba düşmüş suriyeli çocuk gibi kendi yuvasına geri çekildi. zütüme deymekte olan toz bulutları ve özgürlük sevinciyle sarhoş olan gibimin acı ve zevkle dolabı delmeye çalışırken, hayatımı sorguluyordum.

Mehmet odanın kapısını açtı, zaman benim için durmuş, hayata kombolu bir şekilde sövmeyi bırakmış, prostat ameliyatına girmede önce tutulan derin nefes gibi nefesimi tutmuştum. mehmet,pikaçusuna bağıran ash gibi ablaaaağğağğ diye bağırıp sarıldı. yahudiler karşısında yargılanan isa gibiydim. dolabın arasından çıktım. mehmet gözlerini malafatıma dikmişti, hınzır bir gülüşle gözlerime kitledi bakışlarını, olaylar bayağı karışıyordu...