-
26.
02009 şubat. fethiye'de görevdeyim. ilk defa iklimler filminde kaş'ı görmüştüm ve kafama kazınmıştı. fethiye'ye gideceğim kesinleşince kaş'a gitmeye karar vermiştim bile. cumartesi sabahı ilk iş kaş'a gittim. kimsecikler yok. sağını solunu dolandım. hangi kitabı çantaya attığımı hatırlamıyorum. çantamda kitabım ve üç beş kuruş para. küçücük bi yer. öğlen tiyatroyu kale mezarları vs dolandım. bi kapı eşiğinde ayasofya'nın mimarisi hakkında konuşan iki kişi görünce sevindim. akşam olunca da müzik sesi gelen bi yere ayaklarım beni zütürdü.. blues yapan bi grup. onları dinledim. voktaya sardım o gece. hatta pansiyoner (adı ersin soyadını unuttum) 40 lı yaşlarında bi abi. hoşsohbet, kalender. anlattı durdu. siyaset, hayat vs. kitap yazmış, hediye etmişti bana.
sabah kalhvaltı sonrası çantayı sırta yükleyip pansiyondan ayrıldım. kalkan'a geçmek için. kalkanın sokakları yamaç kenarı. top oynayan çocuklar için atanalırspor. düz alan yok. sahile kadar indim. sonra otogara kadar çıktım.
elde ucuzundan bi fotoğraf makinesi. otogardan aşağısına bakınca enfes bi manzara. tüm gün boyunca manzarayı çekmişim. ama o an içimden geldi kendimi de çekmek istedim. birine rica ettim, tamam dedi. çekti. sonra o da kendisi için fotoğraf istedi. fotoğrafını çektim. peki nasıl göndercem dedim bu fotoğrafı. gidiyorum. kalkan otogar adresine adıma yaz gelir dedi.
güldüm. bi hafta sonra istanbula döndüm. kalkana fotoğrafı göndermedim.
aklıma salak saçma bi şekilde ilklimler filminde doğubeyazıttaki fotoğraf çektiren taksici geldi. nuri bilge de göndermemişti fotoğrafı. -
27.
0bi tek sinop ve nemrut kaldı merak ettiğim. bi de kavala, yunan'da.
-
28.
0yaz ortası fotoğrafçılık kursu için fotoğraf çekmeye çıktığım günlerde; akşam ezanı sonrası parlamnet mavisini boğazda yakalamak için ortaköyde portakal yokuşunda köprünün hemen altına kurdum tripodu. tam maviyi yakalarken bi anda köpekler sardı dört bi yanımı. nasıl kaçacağımı şaşırmıştım. yolun hemen 50 metre aşağısında polis karakolunun yukarı girişinde nöbet tutan polis klübesine kendimi zor atmıştım. ama hevesim kırılmadan gaza da gelmişken, yolun arka tarafında köpeklerin uzağına köprünün dibine tekrar kurdum tripodu.
bi iki çektikten sonra, üstü başı incin, iki üç eleman sardı etrafımı. tinerci sanmıştım başta. hafiften tırstım. etrafta kimse yoktu. merak etmişler, gösterdim bi iki fotoğraf da onlar çekti, elbistanlılarmış. köprü tadilatı için işçi olarak gelmişler. köprünün en tepesine kadar çıkıp çalışıyorlarmış.
onlara elbistanı anlattım, geçen sene 3 hafta orda kaldığımdan bahsettim. termik santralin tarımı vurduğunu. orda iş bulamadıklarını, ortaköyde köprü yağımı için çalışarak eve ekmek parası zütürdüklerini, klübede kötü koşullarda kaldıklarını, mesai sonrası sahile gittiklerini konuştuk.
beni de davet ettiler, dilersem ertesi akşam köprünün en tepesine çıkabilirmişim, işçi yeleği giyersem polisler bişey demezlermiş.
ertesi gün oldu, gitmedim. -
29.
0mach 3 proglide 4 bıçaklısına adam 59 tl dedi. paraya kıyamadım, kendimi kestim :(
-
30.
0arada bi ortaköyde sahildeki kitapçılara uğrayıp enteresan kitap çıkar mı diye bakınıyorum. gezi sürecinin hemen öncesinde antik mısır şiirleri kitabını bulmuştum. gezi direnişi esnasında beşiktaşta forum öncesinde okumuştum kitabı.
düşüncek olursak çok teknik bi konu. hiyerogliften nasıl olur da şiir olduğunu anlarız. kelime yok, şekil var. bilinen usulde uyak hece ölçüsü falan.. zorluyor insanı. ama gene de belli birtakım varsayımlar ve teoriler üzerine antik mısır şiirini bulup yazmışlar.
bunu ingilizceden çeviren de talat halman.
aynı çevirmenin günümüz türkçesine shakespeare ile ilgili en geniş çalışmayı yapan kişi olduğunu da belirtmeli. sonelerin tamdıbını çevirmiş. güneydoğu asya şiirleri çevirileri olduğunu biliyorum. ve başka şiirler de. dünya şiirleri.
70 lerde kurulan kültür bakanlığının ilk temsilcisi.
haftasonu vefat ettiğini öğrendim. türkiyede böylesi büyük kültür insanın vefatına üzüldüm. yazık kimse tanımıyor talat halman'ı.
anısına saygıyla.
http://tr.wikipedia.org/wiki/Tal%C3%A2t_Sait_Halman -
31.
0misafirliği de misafir gelmesini de sevmiyorum. çişim var giremiyorum ulen
-
32.
0Townes Van Zandt - güzel müzik yapan bi abi.
-
33.
0biraz böyle yönünü kaybetmiş gibi, biraz yertsizyurtsuz gibi, kör bi denizcinin yönünü bulmaya çalışması gibi.
-
34.
0bu başlık müzik başlığı imiş. öyle dediler.
-
35.
0- deniz'e bir oda ver.
- ya! gördün mü evlat ne demek?
- peki sen bir çocuğun büyüdüğünü görememek nedir, bildin mi? -
36.
0ulan ağlıcam şu filmde gene. tutamıyorum kendimi.
- ona bi oda ver baba. bi evi olsun. ama zaman zaman da çıkabileceği bi evi olsun. -
37.
0Reserved
-
38.
0suzan kardeşin makyaj odalası şarkıları albmü varmış. bugün tesadüfen denk geldim. ne hoş ne naif.
özellikle erkan can'ın yorumu. ona ayrı entryde anlatırım. -
39.
0"küçelere su serpmişem, yar gelende toz olmasın, görmemişem bir haftadır, ne ezizdir yarim canım"
ne incelikli davranış, adam su serpip yarinin eteklerinin belki de toz olmaması için çabalıyor,
gülten akın'ın bi şiirinde kısacık bi mısradır;
"kimsenin vakti yok, ince şeyleri anlamaya."
sevdiğinin sevildiğinin belirtisi incelikler. küçük şeyler. yarinin ayakkabılarını toz olmasın diye yollarına su dökermiş gibi. -
40.
0- perşembe vize ödevi verdi hoca. sağlam sorular. ciddi emek isteyen.
- cuma sunumum vardı. kısa süre içinde hazırladık grup olarak. arkadaşlar iyi niyetli, sağduyulu tipler sağolsun. fena geçmedi
- cumartesi sabah 11 deydi uçuş. ankara içinde başka bi ankaraya uçmuş gibiydim. eryaman 5 etap. uçuştan daha uzun sürdü eryamana varmak.
- cumartesi 2 - akşam düğüne katıldık. gece 1;30 gibi falandı uyuduğumda. düğünde oldukça taş hatunlar vardı ama umursamadım. puanımı verdim sessizce oturdum. ve de misket çalarken black danse yaptım.
- pazar sabah 6 ya kurmuştum saati. 5;30 gibi kendiliğimden kalktım. arkadaşın biri şu ara işsiz. zamanı tersine döndürmüş. o saatleri whatsappta yazarak geçirdim ki fena da olmadı.
- öğlen 12 gibi eve vardım. bi saat içinde yemek duş hazırlık derken, saat 14;30 da spk lisanslama sınavına girdim. ve de çıktım. hiç hazırlanamaıştım. 7-8 net varsa da 13 doğruya ulaşmak zor gibi.
- başka bi dersin ödevi için whatsapptan grup yapmıştık. arkadaşlar dürtüyor. salı günü sunum. naptınız nettiniz. 4-5 slayt yapsak yeterliymiş. şimdi ona bakacam.
- yıl sonu için iki hafta var ve dünyanın işi devam ediyor.
- önümüzdeki haftasonu son kalan vize ödevi için hazırlık yapmam gerekecek.
- finaller yılbaşı ilk haftası başlıyor. nefes alacak zaman kalmadı.
- tatilim yok, haftasonu için selanğe tur ayarlamak istiyorum. vize işlemleri zamanımı alcak.
şimdilik bu kadar. -
41.
+1Devletin yeni çıkardığı duzenlemeye gore 8 saat fazla mesai 1 gun izne denk geliyormuş ve su zamana kadar herhalde fazla mesai konusunda rekor kiran ben bu düzenlemeden önce çalıştığım için su zamana kadar düzenlemenin dışında kaldım. Ama bunu duyduğum anda sırf izin için saat 5 ten sonra kahvemi yapıp, internette takilabilirim. geçmiş yılların belese çalıştığım fazla mesailer icin 1 gün değil daha fazla izin kullanicam. O anda ben bunlari , bu sizler için küçük benim için büyük şeyleri düşünüyordum.
Benden de simdilik bu kadar. Pirus bu temiz sayfani bana ayirdigin için tesekkur ederim:) -
42.
0çok kolay oldu. o kadar da değilmiş.
-
43.
0yok vazgeçtim. işle beraber oldukça zormuş. bitmedi, bitmiyor:(
-
44.
0ruh halimin temelsiz esrikliği. sallanıyor bastığım toprak. düşmemek elde değil.
-
45.
080 li yılların ortasına doğru; fikret kızılok, bülent ortaçgil, batu çağlayangil gibi büyük isimlerin müzik yaptığı bir mekan: çekirdek sanatevi.
akustik, steril güzel müzikler. ezginin günlüğü ve yeni türkü'de kayıtta bazı bazı.
o ortamda(bilmiyorum başka yerlerde de hiç söyledi mi) zeynep diye bi kız. çok çok hoş çok çok tatlı bi ses.
şiir: rafael alberti
der ki;
http://www.youtube.com/watch?v=NUBVjj-jtBI
şu soğuğun ortasında sıcak bi kıyıya gitme isteği. sanki kaş'taymışım gibi.