-
1.
0özal zamanındaydı. belirli bi dönem sonrasına posta atılma uygulaması başlanmıştı. pek çok kişi hatırladığım kadarı ile 3-4 yıl sonrasına mektup atmıştı. işe yaramış mıydı bilmiyorum. ama yine de içinde bulunduğun anlarda yazdıkların, belli bi zaman sonrası için kişinin sivil tarihi oluyor.
o sırada ben napıyordum düşünüyorum da aslında çok da değişiklik yok gibi.
-
2.
0iş günlerinde sabahları neredeyse bütün beyaz yakalılar gibi ben de ilk olarak gasteleri ve bi kaç takip ettiğim başka siteyi açıyorum. neredeyse bi buçuk saat kadar önce mesaim başladı. bilgisayarımı açtım. odada bi kara sinek. monitöre kondu. hareketsiz kıpırtısız. üşendim kovalamaya. yan masamdaki arkadaşa söyledim sineği. üfledi. uçtu gitti. bi daha da haber alamadık o sinekten. umarım gittiği yerde mutludur. benimse 11 de toplantım var. o saate kadar uyduruktan hazırlık yapıyorum.
-
3.
0ve birden bire oldu herşey. sonra her şey birdenbire çirkin, birdenbire çirkin, birdenbire çirkindi
-
4.
0unutup gidiyorum burada da kalsın.
1. 156000398
youn sun nah -
5.
0panpamız baca temizliği yapıyor elleşmeyin..
-
6.
0sen nediyon dıbına koyum ya giblenmiyon zorlama işte
-
7.
0@6 neden giblenmek için yazdığını düşündün ki belki kendi benliğiyle hasbihâl ediyor.
-
8.
0çok değil hani, 3 yıl öncesinden bahsediyoruz. gasteleri takip etmeyi özellikle taraf gastesini takip etmeyi çok severdim. gastenin genel yayın politikasını veyahut yazarların günlük siyasaya karşı konumlarının deli eleştirebilirsiniz ki bu çok normal. neyse o günlerde gastede sevan nişanyan "kelimebaz" diye köşe yazıyordu. (adam geleneksel şirince evlerine zarar verdiği için içeride, şirinceyi meşhur eden, köyü turistik bi bölgeye çeviren, matematik köyünün yapımında emeği olan adam, ne biçim memleket lan burası) köşesinde her gün bi kelimenin etimolojisini çıkarıyordu. örneğin 21 kasım 2009 da "selam" kelimesinin kökenine inmiş. linki de araklayayım.
http://www.taraf.com.tr/y...evan-nisanyan/selam/8620/
o zamandan bugüne. aklıma geldi. hasbihal: söyleşi demek. kökeni nedir ki acep, hasip?? hasbi?? hsp/sp kökeninden bişeyler olmalı. arapçaymış. -
9.
0dün akşam bi arkadaşımın abisi için mevlid okunmuş. evliliğinin birinci yılıymış. benim arkadaş yengeden nefret ediyor. gelin görümce meselesi. ama mevlide de inanıyor. neyse işte. mevlidin ne çok çeşidi var. halbuki bilebildiğim kadarı ile sadece haz muhafazidin doğumunu anlatan süleymen çelebi şiiri. 15 yy. bunu benim arkadaşa anlattığımda inanmadı. kuranda geçen bişeyler sanıyormuş. alakası yok.
-
10.
0jim jarmusch filmleri hakkında deli sohbet edebilirim. lakin gel gör ki hiç de sevmem bu adamın filmlerini. ama gene de izliyorum. tuhaf bi çekim gücü var bu adamın filmlerinin.
-
11.
0içerde tv açık. hangi kanalda kalmış bilemiyorum ama dizinin birinden devamlı "ooo noo" diye bağıran yalan dünya dizisindeki elemanın sesi geliyor. bu adamı ankara tunalıya çıkan tunus caddesindeki balıkçıda görmüştüm iki sene kadar önce. caddenin hemen kenarındaki masada kız arkadaşı ile oturuyordu ve yol üstünde kaldırımda gelip geçenlerin onu tanıyıp kendisine baktığını görünce gözlerini kaçırmaya başlamıştı.. o esnada flat bar'a inmiştim yanılmıyorsam.
öylesine bişeydi işte. -
12.
0Bence bütün şarkılarda havadan bahsedilmeli, sonra şehir ve sokak adları da geçmeli, ayrıca bir-iki denizci de bulunmalı. Bence bunlar şart.
-
13.
0
-
14.
0geçen sene mayıs ayını hopa'da geçirmiştim iş nedeniyle. rüya gibiydi. sağolsun müdüre hanım çok ilgilenmişti, misafirperverliği had safhaya çıkarmıştı. haftasonları alır yaylalara göllere çıkardı. şimdi belki de ömrüm boyunca göremeyeceğim memleketleri köyleri gezdirdi.
denk geldi karmate dinliyorum şu an. aklıma geldi oralar.
bi de hani sonbahar filminin uzantısındaki iskele vardır. çocuk dalgaların arasında yürür gider yalnızlığına belki de bildiği tanıdığı ölüme. o iskelede balık tutan amcalarla denize giren çocuklarla konuşurdum o sıralar. güzeldi. güzel memleket hopa. -
15.
0aynı haftaların birinde şavşat'a gitmiştim de cennet topraklarındayım sanmıştım. seyir tepesinde göz görebildiğince yeşil. göz görebildiğince sakinlik. vadide menderes çizen dereler. kuzinede pişirilen çay, bakır kaplarda yapılan yemekler. ahşap işlemeli evler. bol bol fotoğrfa çekmiştim.
-
16.
0sen misin böyle uzak veda sözleri söyleyen.
-
17.
02011 nisan ayı. o zamanlar inciye yeni girmiştim. daha doğrusu girmiştim de harddiskler silindiği için üyeliğim uçmuçtu. sonrasında yeni üyelik almıştım ki o zaman kullandığım nicki good girle söyleyerek değiştirmiştim. neyse o dönem konya'daydım. 5 hafta boyunca orda kalmıştım.
bi haftasonu beyşehir'e gitmiştim. göl kenarında teknesinde balık ekmek satan küçük bi işletme vardı. hemen kenarında küçük tekneleriyle bi kaç balıkçı. o balıkçılardan biri sigarasını yakmış, kafasında beresiyle oturuyordu. kıyıda banka oturdum. üç beş muhabbet ettik. göl kenarında ve beyşehir sokaklarında yürüdüm biraz. akşama doğru konya'ya döndüm. o anlar güzel anlar. insanın kendisine yaklaştığı anlar. içinde bulunduğumda şikayet ederdim ama insanın arada bi uzaklaşması iyi oluyor sanırım.
bi de konyadayken şehirde yapacak bişey bulamadığım için kaybedenler klübü filmine iki defa gitmiştim -
18.
0kafamda unutmamam gereken milyon tane şey var
yoksa okurdum yazdıklarını -
19.
0yazık lan kimin çocuğuysa
-
20.
0norah jones why can't he be you diye bi şarkısı var. aynısının kızlı versiyonunu arada bi söylerim. bir de chet baker'ın my ideal ile i Get Along Without You Very Well türküsü. yumuşacık kadife seslerin dinlendiriciliği liriklerdeki hüznü yoğunlaştırır.