+84
-2
Beyler çocukluğum zorluklarla geçti. Babam o zamanlar boyacıydı ve fakirdik. Yaşadığımız ev eskiydi ve evimize küçük akrepler girerdi. Okulum uzaktı. Okula millet servisle giderken ben yürürdüm.
Hiç unutmam. 8 yaşında falanım. Memlekete gitmiştik. Kaldırımda yürürken bir dükkanın rafındaki oyuncak arabaya gözüm takıldı. Oyuncak arabayı almayı çok istemiştim. Babama ısrar ettim girdik dükkana. Adam fiyatı söyledi. Babam cüzdanına baktı. Oğlum 1 liram ekgib. Oğlum bir dahaki memlekete geldiğimizde alalım demişti. Ben üzgün argın çıktım. Ağlamıştım. Arkadaşlarımın evinde gördüğüm arabadan bir tanede ben olsa dünyalar benim olacaktı.
Babam çok severdi beni, üzülmemi hiç istemezdi. Çarşıda bir şey istediğimde cüzdan evde kaldı, bir dahaki sefere alalım derdi. O bir dahaki sefer hiç gelmezdi. Fakir olduğumuzu bana belli etmemek ve beni üzmemek içindi. Parası yoktu belki ama dünyanın en iyi babasıydı. Parkta oynardık, tatteravalliye binerdik. Top oynardık. Balık tutardık. Heyt be ne günlerdi mk :D
Artık param var ama içimdeki burukluk geçmedi. Ne zamanlar geçirmiştik. Babam ne sıkıntılar çekmişti. Ben bilmiyordum fakir olduğumuz babama şunu alalım derdim, Allah bilir ne kadar mahcup olurdu : (
Az kıyafetim olurdu ve genelde kucuk gelirdi. Babam yenı kıyafet getirdiğinde çok sevinirdim. Kıyafetlerde hep boyalrı silik bazılarında yırtıklar olurdu. Babam o kadar para verdim nasıl yırtık olur allah allah derdi. Dördüncü beşinci sınıfa kadar bu böyle devam etti.
O kıyafetlerin hayırsever bir doktorun oğlunun eskimiş kıyafetleri olduğunu daha geçen sene öğrendim : (
Çarşıdan eve gelirken ağlayan bir çocuk gördüm. Annesi yanında o da oğlunun haline üzülmüş oda ağlıyacak ama kendini tutuyor. Çocuğuna hadi annecim eve gidelim diyor. Çocuk da inatlaşıyor.
Vardım teyzenin yanına telefonla konuşur gibi yaptım, onları dinlemedeyim.
Çocuğun Annesi: Oğlum hadi eve gidelim.
Çocuk: Anne ben oyuncağı istiyorum. (gözleri yaşlı, yanakları ağlamaktan kızarmış kırmızı)
Anne: Oğlum evde o kadar oyuncağın var napacaksın oyuncağı gel hadi.
Çocuk: Anneee (dedi, yere yattı ağlıyor.)
Annesi: bak ben gidiyorum ama dedi. (çocuğundan biraz uzaklaştı. Arkasına baktı çocuk gelmiyor. Kendini tutamadı. Gözünden birkaç yaş döküldü.)
Vardım teyzenin yanına
Ben: teyze niye ağlıyor çocuğun
Teyze: yok oğlum bir şey, onun huyu böyle. Çarşıda ne görse saldırıyor, dedi.
Ben: Teyze sen al şu parayı dedim. Yok kuzum bizim durumumuz iyi aç değiliz açıkta değiliz. (dedi ve parayı almadı)
Çocuğun üstüne bi baktım kıyafetleri eski, yırtık. Bir teyzeye baktım elinde ekmek aynı şekilde eskimiş kıyafetler, parçalanmış ayakkabılar. Belli ki fakirler.
Çocukluğum geldi aklıma of ulan mk hala böyle insanlar var mı bu dünyada dedim, kendi kendime. Yazarken duygulandım şimdi.
Teyzeyi zorladım. Zorla parayı teyzeye verdim. Neyse onlar gittiler. Ben uzaklaştım onların göremiyeceği bir yerden seyretmeye başadım.
Çocuğun elinde oyuncakla dükkandan çıkarken ki o yüz ifadesi var ya işte o an sanki yıllar öncesine döndüm ve babamla alamadığımız o oyuncağı almıştım.
Beyler parayı savurmayın
Gereksiz kıyafetlere ona buna şuna gereksiz olan hiçbir şeye para vermeyin.
Senin eski diye çöpe attığın ayakakbıyı buluo sevinenler var sen nerden bileceksın mk.
Sen nerden bılecen hıc fakır olmamışsan fakırlıgı paranı paylaş ki anlayasın fakirliği
Beyler paranız bir garıbanı sevindirmedikten sonra kağıt parçasından ibarettir.
Gerekıse dolmuş paranızı dahi verın 10kmlik cebinizde bes parasız yolu eve yürüyerek gelin ama yine de o garibanı sevindirin.
bi çoduguda mutlu edemiyeceksem o paranın ne anlamı var ki
gerekirse evine yuruyerek gıt ama o garibanı sevindır
sen belki bir gün yürüyeceksin ama o hergün yurumekte
Tümünü Göster