-
1.
+3kafanıza takılırsa bir şeyler pm atın
-
2.
0soru :lan kuzu bu kadar ara form varken müzeleri bile varken fosillerin neden ne sebeple yok diyorlar ve evrim avrupa da tartışılıyor mu hala yoksa biz geride mi kaldık yine? çünkü eksiği yok gibi neden hangi mantıklı sebeple karşı çıkıyorlar ve karşı çıkanları net bi şekilde nasıl gibertebiliriz?
-
3.
+2el cevap : adamlar crocoduck bekliyorlar yani timsördek bir araform bekliyorlar. bu zaten ilahi yaratılıştan daha imkansız bir şey. evrim doğal seçilimle kademeli olarak ilerler. enzimlerin dna 'yı kopyalarkenki hataları sonucundaki mutasyonlarla doğaya uyum sürecinde gelişir. bundan 10 bin yıl önceki köpek türlerini say de , ya da bütün tarım ürünlerini örnek gösterebilirsin , ya da 200 yıl önce petrol işlenmeden önce olmayan polikaryat bakterilerin doğaya uyum süreci sonundaki evrimlerini , her yıl çıkan hastalıklarda evrimleşen virüsleri örnek gösterebilirsin. aynı şekilde maymundaki 48 kromozomun 13. ve 15. sıradakileri birleeşerek 2 li yapıda insanda var olmuş şekliyle 46 tanedir moleküler biyolojide açıklamaları var. ayrıca bakteri dna sının mitokondriyel dna ile benzerlikleri de genetik düzeyde örnek verilebilir. aynı şekilde beynin gelişimi açısından serebral korteksi en gelişmiş hayvan insandır, bir maymununki bir tavşana göre daha gelişmiştir mesela çünkü bizle yakın akrabadır memeliler sürüngenlere göre daha akıllıdır. bunlar akrabalıklarımızın kanıtı binlerce örneklerle dakikalar içinde gibertebilirim hepsini.
-
4.
0ismim evrim olsaydı kesinlikle bir bilim adamı olurdum. bu da çevre koşullarının insan yapısına etkisine bir örnek olarak gösterilebilir. çevre ve genetik birbirinden bağımsız düşünülemez. dawkinsin ortaya attığı memetik de buradan türemiştir. fenotip sadece fiziksel özellikleri değil aynı zamanda çevreden etkileşim sürecimizin genlerimize kodlanmasını da kapsar der ve bunun üzerine memetik bilim dalını kurar. karıncaların termit yuvaları , arıların yuvaları vs. bu tür bilgiler genetiğe dahildir ve memetik alanının inceleme konusudur.
-
5.
0@7 nihat genç , genç mi a... neyse * ya şöyle etkili olur öğrenme pgibolojisinde davranışçı kuramcılardan wattson var o der ki bana 10 tane çocuk verin ve gerekli imkanları sağlayın , istediğinizi müzisyen , istediğinizi politikacı , istediğinizi katil , istediğinizi hırsız yapayım.
yani ismin evrim olsa mesela anan baban evrimi biliyordur. açık görüşlüdür bilgiye önem veriyordur. senin gelişimine ve eğitimine de önem verecektir büyük ihtimal yani sade isimle bitmiyor tabii ki de kompleks bir süreç. tek bir bileşene dayandırmak veya açıklamak yanlış olur.ama tetikleyici olduğu söylenebilir. -
6.
+1soru : akıl hastalıklarıyla ilgili bişey varmı.add ekgibliği olsun, şizofreni olsun, bunlar nasıl evrilmiş yani,
el cevap: tamamiyle beyindeki sinirsel hormonal bozukluklarla alakalı dostum.
anında soru : hayvanlarda da gözüküyor diyorsun? veya ilkel canlılardada, deli dinozor falan mümkün müymüş? -
7.
0cevabul hikmet: insanın evrimi genetik + çevre ile açıklanabilen kompleks bir süreçtir panpa. genetiklerimizde bilgiler kodlanıyor. memetik diye bir bilim dalı var bununla ilgili. uygun çevre ortamlarında resesif genler aktif oluyor ve hastalıklar, davranış bozuklukları ortaya çıkıyor. hepimiz kanserli hücreler taşıyoruz teknik olarak mesela .
hayvanlara gelince : beynin 3 ana yapısı var panpa . şizofreni serebral korteksle alakalı dinozorlarda sadece r komplex ve organsal sistem var . o yüzden deli olma ihtimalleri yok * çok geniş bir konu dostum
soğukkanlı katil lafını deriz mesela ilk evrimleşen sürüngen beyninde görülen r komplexin işlevi güdülerin ve hayvansal ihtiyaçların yönetildiği bölüm tabularımızın ve obsesif dürtülerimizin kaynağı da bu bölümdür o yüzden hepimizin obsesyonları vardır. yobazlığımızın fanatikliğimizin politik görüşümüzün değişmezliği beynin bu kısmının işlevidir aslında.
fanatikliklerimiz , tabularımız hep bu sistemin işlevidir beyindeki. freud bunun üzerine yaptığı tespitte din toplumsal obsesyonlarımız, obsesyonlarımız bireysel dinimizdir der ve çok da güzel bir tespittir. zaten freud çoğu konuda taşşağı yenilesi tesptileri olan bir biyologtur pgibolojiye hastalarındaki şikayetleri araştırma üzerine gittiğinde varmıştır. aynı şekilde jean piaget de biyologtur, genetik epistemolojidir pgiboloji kurdıbının adı bunlar bilimsel araştırmayı baz alarak varoluşçu pgiboterapi vee davranışçı kuramı oluşturan temel beyinler can insanlar okunası anlaşılası adamlardır .
bu ara bilgiydi pgibolojiyle ilgilendiğim biyolojiyi zihinsel düşüncelerimize bağlayan ve oradaki ruh vb mistik parapgibolojik kavramlardan kurtulmamızı sağlayan alan olduğundan önemlidir , duyusal ve fizyolojik hareketler organsal sistemin , düşünce gücü ise serebral korteksin işlevi.
hayvanlar arasında serebral korteksi en gelişmiş hayvan insandır. beynin %85 ini oluşturur düşünce yönündeki evrimimizin en önemli delillerindendir bu da. bizden sonra primat atalarımızdan ayrıldığıımız maymunlar ve şempanzeler gelir daha sonra su memelileri olan yunuslar ve balinalar ardından uzak akrabalarımız , oradan sürüngenler diye gider , serebral korteksin beyin içindeki oranı. -
8.
0akıllı tasarım ve indirgenemez karmaşıklık bilimin avrupanın ve amerikanın aştığı konular. hatta bu konuda papa bile pes etmiş durumda. tanrı evrim süreciyle insanı yaratabilir bu kutsala aykırı değildir dedi. benim görüşüm bizim dinciler de okuyup araştırmaya başladıklarında tıpkı doğa olaylarında olduğu gibi bilimsel açıklamaları baz alıp kabul edecekler. zaten ilacı kullanıp tedaviyi gören teknolojiden faydalanan müslümanın işine gelmeyince bilim yalan söylüyor bunlar hep amerikanın oyunları ayağı kaypaklığının ve kendiyle çelişmesinin en güzel örneklerindendir. ama onları da mazur görmek lazım çobanın dünyaya bakış açısı keçinin züt deliği kadardır. 15 milyar yıllık evrende sadece 1 kutsal kitaptan sorumlu olduğunu düşünen , okumaktan ve yayın çevirmekten aciz islam dünyasının geri kalması kadar doğal bir şey olamaz. türkiyede 6 yılda 1 kitap düşüyor kişi başına. japonyada 35 , almanya da 15 , isveç isviçre gibi ülkelerde 20 25 yıllık kişi başına düşen kitap sayısı. tabii ki biz cahil cesaretiyle alışamıyoruz bilime. daha 300 yıllık bir süreç pozitif bilim. kodlarımıza işlemiş ve çevre baskısıyla büyüdüğümüz dinden kurtulmamız için ya çok okumamız lazım ya da çok okumamız. öbür türlü korkularımız ve boşluklarımız bize inanmaktan başka seçenek bırakmaz. bu yüzden de agresifçe deli gibi savunuruz dinimizi. çoğu zaman bir ateist ateşli bir din savunucusundan daha çok bilir dini.
carl sagan ın çok über zeki bir vecizesiyle bitiricem bu düşünseli ; Bilimde, bilim adamlarının sıkca 'Biliyor musunuz, bu iyi bir argûman; benim fikrim sanırım yanlış' dedigini duyarsınız. Ve sonra fikirlerini degistirirler ve onlardan artık eski bakış açısını bir daha duymazsınız. Bunu gerçekten yaparlar. Olması gerektiği kadar sık yapmazlar, çünkü bilim adamları da insandır ve degişiklik çoğu kez zordur. Fakat bilimde her gün olur bu tür birşey. Politika'da veya Din'de ise böyle bir seyin en son ne zaman olduğunu hatırlamıyorum bile./ c.c. -
9.
+1@13 hipofiz bezinin arkasındaki sol ön lobuna attırırım korku ve kaygılarınla aşk hormonların birbirine karışır. feromon , peptil feniletilamin , seratonin , östrojen , testosteron , oksitosin tek eşliliği , aşkı sevgiyi duymamızı sağlayan hormonlardır ayrıca bu da ek bilgi olsun.
-
10.
0bunların bölümünü okumadım ben bilgili felan da değilim. fizik hakkında da ne anlatmak istediği üzerine böyle yüzeysel bilgilerim var. bu yüzeysel bilgiler bile yaklaşık 200- 250 kitaplık bir kütüphanenin eseri. türkiyede farklı görünüyor bunları okuyunca uzaylı muamelesi yapılıyor ama evreni anlamaya ve anlamlandırmaya çalışmak hepimizin yapması gereken bir kendini gerçekleştirme aşaması bana göre.
genetik kodlamayı bilmem, işin teknik ve sıkıcı-zor bölümüyle ilgili eğitim almadım. ama ne anlattığını takip ediyorum. fizikçi arkadaşlarım şrodinger denklemleri , plenk , özel ve genel görelik hesaplamaları termodinamik hesapları ile boğuşuyorlar fizikte ben sadece eee sonuç ne oluyor ? yani ? ne anlatmak istiyor amq ? kısmını okuyorum ve paylaşıyorum. bunları birileri yazsa okurdum bence bu fırsatı değerlendirin ve sizde okuyun ama buradan okuduğunuz 3-5 şeyle millete dışarıda artislik yapmayın, bunları sadece merakınızı cezbedip okumaya yönlendirmek için yazıyorum / sav. -
11.
0bunu gündüz uplayın ben işteyim
-
12.
0ironi için (bkz: evrimi kanıtlarla çürüten ateist)
- 13.
- 14.
-
15.
0@24 bütün evrimsel süreçleri çözdün sudan karaya geçişe mi takıldın ? fazla terimsel ifade var dostum anlamak istersen birçok kaynak var. amacın evrim sürecini anlamaksa algılayabileceğin birçok basit kısım var.
mesela darwin evrimi anlatmak için yapay seçilimi örnek gösterir tohum ıslahıyla başlar olaya. 10 bin yıl önce mesela kurt vardı sadece. biz onları evcillleştirdik önce sonra isteğimize göre bekçilerimiz olanları birbirleriyle çiftleştirdik, avcı özellikleri olanları birbirleriyle, kısaca en güçlü özellikleri olanları birbirleriyle çiftleştirerek 328 tür köpek oluşturmuşuz. bir şivava ile kangal ve kurt aynı tür desem sana ve resmini versem şaşırabilirsin.ama insan ve maymun birbirinin akrabası ortak atadan gelme dediğimde reddediyorsan objektifliğini ve bastırılmışlığını sorgulamanı tavsiye ederim. evrim bir gerçektir. sorun süreçte değil algıda lafımı kişisel algılama amacım farklı görüşü taşıyanlarla tartışmak değil bilgi vermek ve sürecin anlaşılmasını sağlamak. soruyu taraflı olarak algıladığım için cevap yazmadım uzunca. tartışacak evreyi geçmemiz gerektiğini düşünüyorum. süreci anlamaya çalışalım. -
16.
0soru : aşk nasıl oluştu ?
cevap : allah ol dedi (değil tabii ki ) -
17.
0aşk evrimsel olarak çocuğun büyümesi ve gelişmesi için ebeveyene ihtiyaç olduğundan insanları tek eşliliğe ve bağlılığa yönelten oksitosin hormonunun gelişimine yöneltmiştir yakın akrabalarımız bonobo ve şempanzeler tam bir ciks delisidir testosteron dan dolayı bizde ise sevgi ve bağlılığı sağlayan oksitosin ön plana çıkar. hamilelikte salgılanır annenin çocuğuna duyduğu koşulsuz bağlılıkta rol oynar , aynı şekilde orgazm sıraasında da salgılanır bu hormon ve partnere bağlılığı sağlar. sevgi hormonudur aşktan çok.
feniletilamin ve feromon ise çiftlerin ten uyumu dedikleri olayla alakalı. bu hormonlar partnerin kendine en uzak gen havuzundaki eşi seçmesinde rol oynar ve sakat doğumlara karşı gelişmiş bir evrim silahıdır. kendine en uzak feromonu seçen erkek ve dişinin çiftleşmesinden gen havuzu genişler ve sakat doğum olasılığı düşer. sexin evrimi üzerine biraz okursanız ilginizi çekebilir bu konular -
18.
0aşk hormonu peptin feniletilaminle feromon
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 22 12 2024
-
painful anal izleyen efendi erkek
-
sitede kimss yok bengidiyom
-
faizden para kazananların parası dağıtılsın
-
beyler aylık 45 bin maaş alıyorum ama
-
mahkeme kararıyla gibişleri iptal ettiricem
-
clint eastwood öl artik huur cocugu
-
150 kez ciks yalanı
-
doğru buluyor ve onaylıyorum
-
traş makinaları zamanın gerisinde kalmış
-
yillardir stresle yaşadım yaşiyorum ama hala
-
atatürkçü seküler kürt erkeği prototip
-
suriye hükümeti ypgyi dehleyecek
-
webcam taklu anal ferresi izledim
-
damacananın ağzı neden sivri değil
-
micheal caine öl artik huur cocugu
-
bi domuz milleti olduğunuz halde
-
acaba sözlükteki herkes
-
gran torino gel hele gel
-
beyler 31 çekmekten penisim yara oldu
-
beyaz adama verseydi ölmeyecekti
-
sportingisbin macinda korner iynayacakfim
-
pek bi tadı tuzu yok sözlüğün
-
20 yaşındayım elimlen beraber olmaktan sıkıldım
-
gelecekteki kariniz banyoda agliyor
-
kayranın femboylarla ne alıp veremediği var
-
kadın okuryazarlığında arabistandan gerideyiz
-
hayat kime zor
-
kafkas man sende güvenlik olsana
-
atatürk kimdi abey
- / 2