0
Arkadaşlar, yeni keşfettiğim gizli bir bilgiyle daha hep beraberiz yine... Bu sefer ki bilgi, özellikle üniversiteli genç kızlarımızı yakından ilgilendirecektir. Şimdi sıkı durun ve monitörlerinize, birazdan düşecek olan çenenizi bağlayın, paylaşıyorum; meğersem Nutella'nın içinde çok özel bir madde varmış ve bu madde, kızların Nutella'yı yediği zaman, onu dört dörtlük bir erkek olarak görmelerine yol açıyormuş! Bu yüzden kızlar Nutella'ya ayılıp bayılıyorlarmış!... Özellikle 18-26 yaş arası kızlarımızda Justin Timberlake, yer yer ise dozajın biraz daha fazla kaçırılmasıyla Josh Holloway silüetlerine rastlanılıyormuş. Biz de bunu ilk öğrendiğimizde tıpkı sizin gibi elimizi havaya doğru kaldırıp "hasittir len ordan" dedik ve inanamadık ama bunun üstüne gitmeye karar verdik ve denedik. Farkındaysanız, çoğul konuşuyorum. Çünkü bu olayı öğrenir öğrenmez, deneyini yapmak için konuyu ilk olarak alt kat komşumuz Cengiz beyin, armudun sapı, üzümün çöpü diye diye evde kalmış 33'lük kızı Suzan'a bildirdim. O da işin içinde ciksi erkek ibaresi geçtiğini duyunca denekim olmaya gözü kapalı atladı ve aşşağıki Hacı bakkaldan bir adet Nutella alıp özel odama kapandık. Özel oda dediysem, içinde çeşitli fantezilerin hayat bulmayı heves ve ihtirasla beklediği bir odadan sözetmiyorum tabii ki. Bu özel oda, tıpkı sorgu odaları gibi bir duvarı ayna olan ve dışarıdan odanın içerisini gösteren bir dizayndan ibaretti. Suzan'ı bu odanın içine attım ve Nutella ile baş başa bıraktım. Amacım, evde kalmış genç bir kızın, sinsi maddeler barındıran Nutella ile çiftleşmesinden meydana gelecek olay dizilerini gözlemlemekti. Ve bir süre sonra "saldır Suzan!" deyişimle Suzan, masanın üstündeki melek görünümlü şeytan olan Nutella'ya pilav kaşığı ile saldırdı. Kaşık darbeleri o kadar hızlı inip kalkıyordu ki, saymakta zorlanıyordum. Sanırım 12 ya da 13. kaşıktan sonra Suzan'da gözle görülür oranda bir takım tuhaf ve sıradışı tepkimelerin hayat bulmaya çalıştığını farkettim. Suzan gitgide, her kaşık darbesinde eski halinden, insanlığından biraz daha uzaklaşıp farklı, bambaşka bir şeye dönüşüyordu! Tırsmaya başlamıştım ve hemen elim odanın kilidini kontrole gitti. 2 kilit atmıştım evveliyatından, üstüne bir kilit daha ekleme ihtiyacı hissetti adrenalinim. Tekrar sandalyemin başına döndüğümde, zavallı Suzan, artık bambaşka bir varlığa dönüşmüştü! Sinsi Nutella'yı kalın kollarının arasına alan Suzan, odanın her bir metrekaresinde tuhaf açılara sahip daireler çiziyordu. Mikrofonla içeriye seslendim; "Suzan, kendine gel! Suzan! Suzan, bizimle kal! Lan Suzan sen bana emanetsin, gözünü seveyim özüne dön, tırlatma! Cengiz amca, "kızımı zayettin!" diye seni bana nikâhlar Suzan! Benim plâtonik bir ilişkim var, Allah'ını seversen dünyaya dön!!!" feryatlarıma aldırış bile etmiyordu. Sanki, sanki o sinsi madde yüzünden serzenişlerimle algılarının arasına kalın bir duvar çekiliydi (ya da aynayı yaptırdığım usta, duvara kablo çıkışı yapmamıştı?? herneyse... ). Hemen acil durum tuşuna bastım ve içeriye, tepeden yaptırdığım fıskiyelerle 80 derecelik Hacı kolonyası püskürttüm. Aralıksız 5 dakikalık bir püskürtmeden sonra Suzan, Nutella ile olan bağını kopardı ve kafası güzel bir biçimde yere düştü. Hemen gaz maskemi ve bekâret kemerimi takarak içeriye girdim... Yanına gittiğimde Justin, Josh ve ismail Yk isimlerini sayıklıyordu. Nutella'yı hemen olay yerinden uzaklaştırıp tuvalet deliğine attım. Tekrar zavallı Suzan'ın yanına döndüğümde, yavaş yavaş kendine gelmekteydi. ilk sorusu, "beni neremden öpmek istersin aşkım?" olmuştu. Anlaşılan o ki; 33 yaşındaki bir bünyeye sahip olan Suzan için Nutella, hayli yoğun bir dozaj etkisi sağlamıştı. Flash Tv'yi açıp, Suzan'a yarım saat Yalçın abiyi izlettikten sonra gerçek dünyaya dönmesini sağladım. Sonra evine yolcu edip deney odasına döndüm... Akşam olmuştu ve huzursuzdum. Bu şey, genç kızlarımızın aklını başından alıp gerçekten de aşk zombilerine mi dönüştürmekteydi yani?! Peki ya erkekler üzerindeki etkisi nasıldı? Bu tehlikeli ve ölümcül soruyu kendime sormamla, ihtiras-merak-şüphe-korku ve aşerme beşgeninin içinde buldum varlığımı... Kendi üzerimde deneyecektim Nutella'yı, kendimi o odaya kapatıp, bir başıma kalacaktım o korkunç ve sinsi şeyle! Ayaklarım gitmek istemiyorken, sanki içimden görünmez bir el beni oraya, o odaya çekmekteydi... Bir süre sonra kendimi savunmasız bir şekilde o odanın içinde buldum! Masada ise; tuvalet deliğine atmadan önce bir miktar numunelik ayırdığım Nutella kalıntısı duruyordu. Boncuk boncuk terliyor, fakat aklıma kuşları, böcekleri, güneşli bir yaz gününü ve Ali Rıza Binboğa'yı getirmeye çabalıyordum... Bir süre sonra tüm cesaretimi toplayıp ilk kaşığı aldım o tatlı zehirden. Biraz bekledim ve zehrinin, vücudumu sinsice ele geçirmesine teslim ettim kendimi. Aynaya baktığımda, değişen bir şey yoktu. Bir kaşık daha aldım çekinerek. Ardından bir kaşık ve bir kaşık daha... Nitekim, artık Nutella kalıntısı bitmiş ve ben hâlâ kendimi normâl hissetmekteydim. Belki aklımdan geçirerek kendimi şartlandırmam gerekir diyerek, hayranı olduğum tüm mankenlerin silüetlerini düşündüm birer birer ama nafile; hiç bir değişiklik hissetmiyordum kendimde. ihtiyacını duyduğum tek şey; her erkek gibi Nutella'nın ardından bir bardak suydu sadece...
Tümünü Göster