/i/Tespit

  1. 1.
    +11
    ANA KONUNUN DEVAMIDIR BURAYI GÖREN ANA KONUYU DA OKUSUN KESiNLiKLE

    ANA KONU: http://www.incisozluk.com...C4%9Fu-ger%C3%A7e%C4%9Fi/

    8-NUH TUFANI OLAYI
    Bilimsel olarak olayın imkansızlığına değinmeyeceğim. Nereden geliyor oraya bakalım.

    "Kral Gılgamış ölümden kurtulma çabasıyla dünyanın öbür ucuna kaçar. Orada tufandan sağ kurtulmuş Utnapiştim’le karşılaşır. Tanrı Enlil onun hala hayatta olduğunu öğrenince kızar. Ama bu haberlerle içi rahatlayan diğer tanrılar bir daha böyle bir afetin yaşanmaması gerektiğine karar verir. "

    Utnapiştim Gılgamış'a dedi:

    "Gılgamış, sana gizli bir şey açayım. Tanrıların gizini söyleyeyim: Şurippak, senin bildiğin bir kent, Fırat'ın kıyısındadır. Bu kent çok eskiden varken, tanrılar bu kentin yanındaydılar. Tanrıların aklına bir tufan yapmak geldi. Bunların babaları soylu Anu, hükümdarları yiğit Enlil, büyük vezirleri Ninurta, su yolcuları Ennagi ve Bilge Ea da onların toplantısında yer aldı.”

    Ea, tanrıların verdikleri kararı, kamıştan bir çite anlattı:

    "Kamış çit, kamış çit! Duvar, duvar! Kamış çit dinle, duvar anımsa!

    Şurippaklı Ubar-Tutu'nun oğlu, evi sök. Bir gemi yap ….. Canını kurtar! Canlı yaratıkların her türünden geminin içine yükle. Yapacağın geminin her yanı boda bir ölçüde olsun. Onun eni ve boyu bir ölçüde olsun. Yağmura karşı onun her yanına bir çatı kur!"

    'Küçük yavrular bile gemi için zift taşıyorlardı. Güçlü erkekler gemiye yedek kereste getiriyorlardı. Onuncu günde gemiyi oluşturdum. Geminin her bir iku genişliğindeydi. Kenarları iki kez on kamış yüksekliğindeydi. Gemiyi altı katlı yaptım. Geminin alt ve üst güvertelerini yedi bölüme ayırdım, ambarını da dokuza böldüm. Ortasına da su kazıkları çaktım. Güzel kürek seçtim ……... Eritmek için kazana zift döktüm. ……. Ustalara, ırmak suyu gibi bira, rakı, şırlık ve şarap akıtıldı. ……. Gemi yedinci günde tamam oldu. ………..Elime geçen her şeyi içine yükledim. … Bütün soyumu, sopumu ve kavmimi gemiye bindirdim. Yazının yabanıl, yazının evcil hayvanlarını ve bütün ustaları gemiye aldım."

    Bundan sonraki safhada Tufan’ın sona erişi, Utnapiştim’in sevinç gözyaşları döküşü, geminin Everst dağına oturuşu, suların çekilip karaların tekrar meydana çıkışını kontrol için karaya geşişinin 7.gününde Utnapiştim’in arka arkaya Güvercin, kırlangıç ve karga salıverdiği, diğerlerinin konacak yer bulamadıkları, ancak karganın bir kuru kara parçasını gagaladığı, bundan sonra da dört yöne her şeyi salıverip kurban kestiği ve tütsü kurbanı yaptığı anlatılmaktadır.

    Evet, bu okuduğunuz metin Sümerlerin ünlü "Gılgamış Destanı"ydı.
    (bkz: https://tr.wikipedia.org/...%C4%B1%C5%9F_Destan%C4%B1)

    Ancak bazıları hala dogmatik düşüncede ısrarlı, bu destanı "Hz. Nuh Sümerlere inmiştir" şeklinde yorumluyorlar. Kanıt olarak da bunu gösteriyorlar.

    "1800'lü yılların sonunda ingiliz arkeolog Sir Leonard Woolley ve Alman arkeolog Erich Schmidit yaptıkları çalışmalarda yerin altını kazdıkları zaman o kazılan yerin balçık olduğunu fark ettiler. Ayrıca bu kazı sonucu bölgede Sümer krallarına ait mezarlar bulunmuştur. Bunun anlamı o bölgede büyük bir su baskını olduğu yönündedir"
    (bkz: https://tr.wikipedia.org/wiki/Tufan)

    Ancak atladıkları bir yer var ki, bu destan Sümerlerden - on binlerce yıl - daha eskidir. Ve ana kaynağı Türk Mitolojisindeki "Nama Miti"dir.

    Nama'nın özellikle kuşlarla olan öyküsü çok özgündür. Sular çekilmeye, denizler alçalmaya başlayıp gemisi bir dağa oturduğunda ilk önce bir kuzgunu pencereden serbest bırakır ama geri dönmez. ikinci gün ala kargayı dışarıya gönderirler, gelmeyince üçüncü gün saksağanı salar fakat o da geri gelmez. Dördüncü günün akşamında güvercini uçurur pencereden; hava kararmadan ağzında bir zeytin dalıyla gemiye girince, Nama bu kuşu kutlu kılması için Tanrı’ya yakarır. O günden sonra güvercinler insanların evlerine girdi, ulak olarak haberlerini zütürdü getirdi. Kuzgunun ve alakargayla saksağanın ne yaptıklarını sorduğunda; birinin ölmüş hayvanların leşlerini yediğini, diğerinin sağa sola birikmiş çöpleri karıştırdığını ötekinin de su yüzüne çıkan malları çaldığını öğrendi güvercinden Nama. O üçüne kargışta bulunarak, güvercine ise alkıyarak, o anda ne yapıyorlarsa Dünya durdukça aynı şeyi yapmalarını diledi; kuzgunlar leş yemeye, alakargalar çöp karıştırmaya ve saksağanlar da hırsızlığa mahkûm edildiler. Güvercin ise insanlara habercilik yapmaya, evlerde yaşamaya hak kazanmıştı. O yüzden o günden beri de öyle yapar dururlardı.
    (bkz: https://tr.wikipedia.org/wiki/Nama)

    Güvercin’in tüm Dünyada talih ile ilgili sayılması bu nedenledir. Ayrıca farkettiyseniz "Gagasında Zeytin Dalı Olan Güvercin" betimlemesi halen günümüzde bile çok sık bir biçimde "Barış Güvercini" adı altında kullanılmaktadır.
    (bkz: http://aktiviteparki.com/...uploads/2014/09/baris.jpg)
    (bkz: http://ayvalikorfanoszeyt...%C4%B1-e1418517732199.jpg)
    (bkz: http://www.gencbaris.com/...uploads/2015/05/baris.jpg)

    Ayrıca "Zeytin dalı uzatmak" deyimi de buradan gelmektedir.
    Ve sanılanın aksine tüm bunlar barıştan ziyade "çok büyük bir sıkıntıdan, zorluktan kurtulma" ve ya "iyi/Güzel haber" gibi anlamlara gelmektedir.

    Gördüğümüz üzere kökene indikçe ayrıntıya gidiyor.
    Sanırım söyleyecek başka bir şey kalmadı.
    Tümünü Göster
    ···