+1
-1
koyar adama...
o zamanlar daha küçücük bir çocuktum. 11 belki 12 yaşımdaydım. yani buradakilerin çoğuyla aynı yaştayken oldu bütün bu olanlar.
her yıl olduğu gibi o yıl da aralık ayının sonuna doğru yılbaşı hazırlıkları başlamıştı. babam evimize kocaman bir çam ağacı almış, kardeşim berkecanla biz de o ağacı süslüyorduk.
o sırada yan komşumuz baran camımızı tıklattı. “ gelsenize yokuştan aşağıya kızakla kayacağız.” dedi.
berkecan hemen odasına üstüne kalın birşeyler giymeye gitti. ama benim canım hiç te kızakla kaymak istemiyordu. ben de tam gelmeyeceğimi söylemek üzereyken selin belirdi hemen bahçemizin kapısının yanında. belki donar da kayak yaparız diyerekten içini suyla doldurduğumuz yüzme havuzumuzun hemen ötesinde. barbekünün üstünden sadece kafası ve ona taktığı kırmızı beresi. içeri bakmak için adeta kendini zorluyordu sevdiceğim. hiçbir şey göremiyordu yazık. bense onun ipek saçlarını görebiliyordum.
neyse işte selinin de geleceğini öğrendikten sonra ben de üstümü giyindim ve garajdan kızağımız alarak dışarı çıktık. onlar da bir tane getirmişti kızak.
tepenin üzerine çııktıktan sonra kızaklarımızı yerleştirdik ve artık kimin kiminle eşleşeceğini konuşmaya başladık. ben kardeşimle kaymak istemediğimi söyledim. zaten o da benimle kaymak istemiyordu. gıcıklıktan işte küçücük çocuğuz.
kardeşim berkecan o zamanlar çocuk heterofobikliği dönemindeydi. kızlardan nefret ediyordu yani. o yüzden mecburen baran ve berkecan bir kızağa, ben de sevdiceğimle bir kızağa binmeye karar verdik.
önce selini kızağa oturttum. “hazır mısın?” diye sorduktan sonra da var gücümle ittirdim. yarış yapıyoruz ya ilk kim aşağıya inerse o kazanacak.
ilk başlarda biz onlardan daha hızlı gidiyorduk. kazanacağımız kesin gibiydi, ta ki önümüze o sincap çıkana kadar. selin çığlık attı “aaa sincap var ezicez!..” diye. ben de korktum ne oluyo lan kızağın yönünü değiştirdim ve ağaca tosladık haliyle.
“haha ezikler!” diyerek yanımızdan geçti baran ve berkecan. biz ise kızaktan fırlamış, bir kar tepesinin üstüne uçmuşuz. selin birden kahkaha atmaya başladı. ben de güldüm. gözlerimin içine bakıyor, ben de onunkilere bakıyorum. bir an öpüşeceğimizi zannederek ona doğru hamle yaptım ama o zalim kız bana öyle bir söz söyledi ki:
“biliyor musun sana söylemem gereken bir şey var. ama bundan kimseye bahsetme.”
“iyi söyle.” dedim. heyecandan zütüm düşecekti o an.
“noel baba var ya hani, aslında yokmuş.” dedi “bana da edanın ablası söyledi."
inanın seni seviyorum dese bu kadar şaşırmazdım. ama öğrenecetik eninde sonunda bu gerçeği. ama o an aklımda sadece bir soru vardı
peki noel baba yoksa, ben bu zamana kadar kimin kucağına oturuyordum?