1. 1.
    +4 -1
    @3 normal gibsene amk mal mısın
    ···
  2. 2.
    +4 -2
    şu basınç aletinden alıp karıların dıbına basmak lazım
    ···
  3. 3.
    +2
    filmin başı güzel geniş düzlükler ,otlar falan fıstık gidiyor sonra züt oğlanı bir katil var elinde tüp ile geziyor önüne geleni öldürüyor zikiyor o kadar sonra ,bir tane de western filmlerinden fırlamış bir abimiz var oda paraları tesadüf eseri buluyor işte öyle film gidiyor biri kaçıyor diğeri kovalıyor ve ne gibe yaradığını kavrayamadığım bir şerif var ama sevdim amcayı. işte filmi izliyorsun çok güzel gidiyor amcamız rüyasını anlatırken pat diye bitiyor bön bön bakıyorsun sonra anlam veremiyorsun bu ne amk neden bitti diye sonrada güzel filmdi deyip geçiyorsun.
    not:uzun oldu ama enteresan bir çalışma yapmışım okuyun amk
    ···
  4. 4.
    +2
    ihtiyarlara yer yok nedir la? karşıyım bu filme

    dedelerimize sahip çıkalım

    ccc dedeler ccc
    ···
  5. 5.
    +1
    izlemeyeni bafileyim
    ···
  6. 6.
    +1
    aklımda kalan

    -geri gelmezsem anneme onu sevdiğimi söyle
    +senin annen öldü
    -napalım o zaman kendim söylerim

    lan filmin sonunu anlayan varsa anlatsın
    ···
  7. 7.
    +2 -1
    hayatımda izlediğim en yarak film
    ···
  8. 8.
    +1
    bol miktarda spoiler içermektedir...

    elde edilmiş tek şans olan hayata yeteri kadar değer vermeyip etrafında olup bitenlerin ve biricik hayatının pamuk ipliği ile gerçekliğe tutunduğunun farkında olmayan insanlarla, istemeyerek de olsa onlarla birlikte yaşamak zorunda olan anton chigurh’ün* yazı-tura’da sahnesinde de olduğu gibi sadece bir şans eseri yaşamaya devam eden insanlara karşı bitmeyecek olan nefretinin anlatıldığı bir hikaye gibi gözüktü ilk bakışta.

    llewelyn moss* karakteri oldukça sempatik, tek düze yaşayan, bir sonraki günü hakkında tahmin edilemeyecek bir şeyi olmayan biri gibi gözüken çoğumuzun hayatına sahip ve şans (!) onu bulduğunda hem de hiç suçlu olarak konumlandırılamayacak bir olay sonucu elde ettiği kirli paranın onun elinde en azından o ve eşi için bundan sonra güzel olabilecek bir hayatın umudunu yansıtıyor. bu o kadar aşikar ki; adamın katillerin, uyuşturucu kaçakçılarının ve bir sapığın eline düşmesini sağlayan insanlığı, içinin rahat etmemesi ve gözüne uyku girmemesi sonucu ölmek üzere olan mekgibalıya su zütürme girişimi. bütün bunlar sonunda görüyoruz ki, o bu parayla diğerlerinden daha iyi bir yaşam (en azından bu paranın tarafları ile kıyaslandığında, çevresindeki insanlara karşı çok daha zararsız) sürebilir, eğer ortada haksız yere elde edilmiş bir şans varsa bu parayı pisliğe bulaşmamış normal bir vatandaş olan llewelyn moss’un olmalı. film bunu izleyiciye hissettiriyor, en azından ben öyle olmasını isterdim.

    ve gelelim filmin ana karakterine.. fakat bunu yapmak yani bu şerif ed tom bell* ana karakter olarak görebilmek ancak filmin finaline giden yaklaşık son yarım saatlik sürede ve sonunda bir ihtiyarın ağır adımları ile seyretmeye başlayan, kısık, isteksiz ve cansız sesi, bir ihtiyarın geçmişe duyduğu özlem ve geldiği toprağa dönme konusunda çaresizliğini genç bir insana göre kolayca kabullenebilmesinin işaretleri ile bitişinde yakalayabiliriz, çünkü bu filmin ismine de ve anlattığı hikayeye de ve o hikayenin öznesi olmayı başarmaya gücü yetmeyeceklerin durumuna da uygun. o, bırakalım katillerin tarzlarının geçirdiği değişim konusundaki çaresizliğini, onların kullandığı silahlara bile anlam veremiyor.

    son derece hızlı bir hayat yaşanıyor günümüzde ve insanlık tarihinde ilk kez, evet sanırım ilk kez genç kuşaklar, kendilerini var eden ebeveynlerinin hayat hakkındaki birikimlerine ihtiyaçları olmadığını düşünerek bu birikimleri almak ve süzgeçten geçirerek kendi dönemleriyle uyumlu bir yaşam sürmek yerine yeterince hızlı yaşayamayanları ve yeni dünyaya uyum gösteremeyecek kadar ağır olanları dışlıyorlar. ana karakter ve onun konuştuğu yalnız yaşayan adam ya da diğer polis şefi bütün bunların yıllar öncesinde önünün alınması gerektiği ya da ne yaparsalar yapsınlar bu süreci değiştirebilecek bir şey olmadığına dair çaresizliklerini yansıtıyorlar.

    para, estetik ve uyuşturucu... etrafında olup bitenlerin önemi yok, sen nasıl görüyor ve hissediyorsan hatta nasıl hareket etmek istiyorsan onu yap diyen post modern felsefenin getirdiği gençlik, neoliberal tüketim kültürü ve buna uyum göstermeyi beceremeyecek bir gençlik yaşamış, günümüzde yerleri olmayan ihtiyarları ya da kendini ihtiyar gibi hissedenleri.

    fakat önemli bir nokta var; polis şefinin gelen ihtiyarlığı ile hissettiği çaresizliği ben yirmilere başladığımdan beri hissediyorum ve bu yüzden filmde anlatılmak istenenler konusunda belki yeterince olmasa da kafamda bir fikir oluşabiliyor. ancak bunlar konusunda hiçbir fikri olmayan insanların bu gidişattan film sayesinde bir şeyler alması gerekir miydi? film onlara biraz olsun yardımcı olabilmeli miydi? cevap evet ise, coen'ler günümüz dünyasının gerçeklerini anlatma konusunda son derece üstü kapalı ve dolaylı bir üslup kullanıyor, bu nedenle filmin sonunu gördükten sonra müthiş bir hayal kırıklığına uğrayabiliyor bazıları. film bunu yapıyor da bu bir kitap uyarlamasıymış meğerse, emin değilim tabi ama umut ediyorum kitabını okuduğumda bunu çok daha iyi anlayacağım…

    özetle temas edilmenin kaçınılmaz olduğu noktalara değinmesi bakımından izlenilmeyi hak ediyor, ama bunu yaparken babel kadar açık bir dil kullanmıyor. filmin atmosferi, ses, ışık, çekim açıları enfes ve oyunculuklar tek kelimeyle mükemmel! ayrıca tommy lee jones’un javier bardem’den aşağı kalır bir yanı yok.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 9.
    +1
    coen biraderleri sevmiyen izlemesin dıbına kodumun lostcuları sizi fargoyuda beyenmezsiniz,big lebowskyi duymamış olun
    ···
  10. 10.
    +1
    boş zamanınız varsa izleyin ,

    adananın puanı 6.4/10
    ···
  11. 11.
    +1
    izleyin lan gibim gibi film
    ···
  12. 12.
    +1
    nutellasözlükte 35 sayfa yorum yapmış sandalyeden düşen huur cocukları inanıp izledim çok gibko film bi gib anlamadım ama ruh hastası katil iyi adamdı sevdim
    ···
  13. 13.
    +1
    bu filme 8.2 verenin kafasını gibeyim yannan gibi bitti sonu, boşa giden 2 saat amk filme çok iyi diyenler neresini beğenmiş merak ettim, 3-4 tane sap birbirini kovalıyor 2 saat boyunca... sonra 2 tanesi ölüyor bu mu lan film, berlin in berlin'in senaryosu daha iyiydi

    @39 nötr yazışını gibeyim
    ···
  14. 14.
    +2 -1
    gizli muallaklik üzerine ustaca yapılmış bir alegori. pekekent saçlı katil, sessiz başrol, gibici şerif... aslında hepsi birbirinin peşinde. filmdeki bütün hatunlarda muhabbet etmeye yarıyor. ulan iki satır güzel şeyler, yazdım kötülemeyin, ampiri kukular.
    ···
  15. 15.
    +2 -1
    tak gibi film müziksiz lan bu dıbına kodugumun salakları
    ···
  16. 16.
    +2 -1
    tak gibi film beyler izlemeyin amk
    ···
  17. 17.
    +2 -1
    taktan bi filmdi
    ···
  18. 18.
    0
    beyler bu nutellacı huur çocuklarının mekanından film araştırmayın. araştırırsanız da yorumladıklarının tam tersini düşünün.
    ···
  19. 19.
    0
    ben bi tak anlamadım bu filmden biri anlatsın lan noğlursunuz.
    ···
  20. 20.
    0
    iyi de degil kötü de degil nötür
    ···