+1
@4 aklıma su yazı geldi panpa ne alakaysa artık simyacı adlı kitapdan alıntıdır.
Bir tüccar, “Mutluluğun Gizi”ni öğrenmesi için oğlunu insanların en bilgesinin yanına yollamış. Delikanlı, bir çölde kırk gün yürüdükten sonra, sonunda bir tepenin üzerinde bulunan güzel bir şatoya varmış. Söz konusu bilge burada yaşıyormuş.
Bir ermişle karşılaşmayı bekleyen bizim kahraman, girdiği salonda hummalı bir manzarayla karşılaşmış: Tüccarlar girip çıkıyor, insanlar bir köşede sohbet ediyor, bir orkestra tatlı ezgiler çalıyormuş, dünyanın dört bir yanından gelmiş lezzetli yiyeceklerle dolu bir masa da varmış. Bilge, sırayla bu insanlarla konuşuyormuş ve bizim delikanlı kendi sırasının gelmesi için iki saat beklemek zorunda kalmış.
Delikanlının ziyaret nedenini açıklamasını dikkatle dinlemiş bilge, ama “Mutluluğun Gizi”ni açıklayacak zamanı olmadığını söylemiş ona. Gidip sarayda dolaşmasını, kendisini iki saat sonra görmeye gelmesini salık vermiş.
“Ama, sizden bir ricada bulunacağım,” diye de eklemiş bilge, delikanlının eline bir kaşık verip sonra bu kaşığa iki damla zeytinyağ koymuş. “Sarayı dolaşırken bu kaşığı elinizde tutacak ve yağı dökmeyeceksiniz.”
Delikanlı, sarayın merdivenlerini inip çıkmaya başlamış, gözünü kaşıktan ayırmıyormuş. iki saat sonra bilgenin huzuruna çıkmış.
“Güzel,” demiş bilge, “Peki yemek salonumdaki Acem halılarını gördünüz mü? Bahçıvan başının yaratmak için on yıl çalıştığı bahçeyi gördünüz mü? Kütüphanemdeki güzel parşömenleri fark ettiniz mi?”
Utanan delikanlı hiçbir şey göremediğini itiraf etmek zorunda kalmış. Çünkü bilgenin kendisine verdiği iki damla yağı dökmemeye çabalamış, başka birşeye dikkat edememiş.
“Öyleyse git, evrenimin harikalarını tanı,” demiş ona bilge. “Oturduğu evi tanımadan bir insana güvenemezsin.”
içi rahatlayan delikanlı kaşığı alıp sarayı gezmeye çıkmış. Bu kez, duvarlara asılmış, tavanları süsleyen sanat yapıtlarına dikkat ediyormuş. Bahçeleri, çevredeki dağları, çiçeklerin güzelliğini, bulundukları yerlere yakışan sanat yapıtlarının zarafetini görmüş, bilgenin yanına dönünce, gördüklerini bütün ayrıntılarıyla anlatmış.
“Peki sana emanet ettiğim iki damla yağ nerede?” diye sormuş bilge.
Kaşığa bakan delikanlı, iki damla yağın dökülmüş olduğunu görmüş.
“Peki,” demiş bunun üzerine bilgeler bilgesi, “Sana verebileceğim tek bir öğüt var: ‘Mutluluğun Gizi’ dünyanın bütün harikalarını görebilmektir, ama kaşıktaki iki damla yağı dökmeden.”
Tümünü Göster