-
1.
0ben de anlatıcam amk. artık dayanamıyorum paylaşmam lazım.
-
2.
0toplaşın başlıyorum
-
3.
0en başından başlıycam hikayeme. 9 çocuklu bir ailenin son tohumu olarak gelmişim bu dıbına kodumun yerine. babam ilk karısından sonra annemle evlenmiş ve 10. olarak ben gelmişim. babam o zamanlar iyi kazanan bir tüccarmış. o yüzden de çocuklarının ne eksiği varsa yağdırırmış resmen. 2 sini yurtdışına göndermiş( ki onlardan bi gib olmadan geri dönmüşler), hepsine evler arabalar fln filan. durumumuz iyiymiş yani. benim aklımın yettiği zamanlar ise o kadar olmasa bile yine de fena değildik bi eksiğimiz yoktu. ama günden güne de taka gidiyormuşuz meğerse.
-
4.
0oldum olası bu gibtiğimin ailesi beni kabullenemedi. ben onları ne kadar benimsesem, abim ablam desem de asla bana o gözle bakmadılar, bakamadılar belki de. bunun için onları suçlayamam, çünkü birbirlerine yaptıklarını gördükçe öz üvey ayrımı yapmadıklarını gördüm daha sonraları. yine de az çekmedik ellerinden. tabi sağolsun babam da güya onları ezmemiş olmak için bizi giblemez davranıyodu. her pazar hepsi toplanıp gider gezer bazen köye gider biz ise annemle pazar 92 fln seyreder avuturduk kendimizi. bizim de bağımsız bir yere çıkma şansımız yoktu çünkü. 8 yaşındayım o zamanlar, ve hayatımda gördüğüm tek şey annem, onun da gördüğü tek kişi bendim heralde. bana hayatını adamıştı. çünkü kısıldığı kapanda benden başka dayanağı uğraşı yoktu. iyi bir işte çalışırken ben sana bakarım vaadiyle eve kapatılıp görmediği eziyet kalmamıştı. bütün sosyal hayatı iki şımarık ablama kalmış, onlar isterse dışarı çıkar vazgeçerlerse göz yaşları içinde üstünü değiştirirdi. çünkü bu kuralı kırmaya çalıştığı an babamın ne yapacağını biliyodu. ona düşen bu evin işlerini yapmak, bana bakmak ve diğer evden gelen çamaşırları yıkamak ve teslim etmekti, bazen de onlara yemek yapıp göndermek.
-
5.
0@5 bu başlık dışında da nefessiz kalabilirsin çünkü kimseyi giblemeden devam edicem, umrumda değil.
-
6.
0başka bir evde yaşıyolardı çünkü hala 6 sı evlenmemişti. ben ise büyüdükçe babamın anneme yaptıklarının daha iyi farkına varıyor, içeriden gelen bağrış çağrışın ardından acı bir tokat sesini duyduğumda her defasında daha da hırlanıyordum. sonrasında tek bir ses geliyordu annemin "hiiii" deyişi ve ardından ağlayışı. bu "hiii" lerin sebebi bazen ablalarımın söylediği yalanlar, bazen telefonda ananemle biraz uzun konuşma, bazen elektrik faturası bazense dünya barışı oluyodu, babama farketmiyodu. artık büyüyordum ve anneme olan sevgim yüzünden bir kere bile olsun babam bana pek vurmazdı ama abimleri iyi dövermiş zamanında kemerle. belki de bunun da etkisi var beni kabullenememelerinde. neyse artık çok da skimde.
-
7.
0yaşıtlarıma göre hem iri yarı hem de uzun boyluydum ilkokulda. bir bakışta seçiliyodum zaten. annemden sadece 8 yaş küçük en büyük abimin oğlu da aynı okulun ortaokul bölümündeydi. ara sıra selamlaşırdık. tabi o kadar, ipneler babadan oğula nesil olduklarından onlar da bana soğuk davranıyordu. iri yarılığın verdiği avantajla 4. sınıftayken orta 1 deki bir çocukla dövüşmüştüm, millet başımıza toplandı. dövüşten nispeten galip çıkınca da bin abimin oğlu yanında arkadaşlarıyla geldi. bakın lan bu benim amcam. çocuk orta 3 de ben 4. sınıf. millet nası ya falan dedi, o gün bir de amca olduğum ortaya çıkınca küçük dünyamın kralı olmuştum.
-
8.
0o heyecanlara dayanarak babama ilk dur dediğim gün 11 yaşındaydım. o kadar şaşırdı ki bi kaç saniye ne diyeceğini bile bilemedi. anneme vurma artık dedim, bağırma, sen gidiyosun biz yalnız kalıyoruz, annem durmadan ağlıyo. ne yaptı ki bu kadar ağlayacak ? ilk başlarda tamam oğlum dediyse de bir iki defadan sonra buna da alışmış ve umursamaz olmuştu. zaten en büyük sorunu da bu dünya gibime minare zütüme tabiyatıydı. bütün bu kargaşanın arasında sadece test kitaplarıyla anadolu lisesi sınavına çalışıyorum. o zamanlar 5. sınıftan sonra giriliyodu sınavlara. ve ben dershanelerin deneme sınavlarına giriyodum sadece, çünkü vur patlasın çal oynasın para yiyen abilerim için bu ekstra masraftı ve ne gerek vardı. babamsa derslerim iyi olduğu için gerek olmadığını düşünüyordu. ben bi şekilde kazandım. ingilizce öğrenicem amk kolay mı, kazandım diye babamın söz verdiği bigibleti alıcaktım artık. babayı alacaktım. sevgili abilerim bu konuda bir fetva yayınlamamışlardı ama şimdi gözlerine sokar gibi almak olmazdı. hele bir takdir getireydim düşünülürdü.
-
9.
0köy adamıydı babam, bu yüzden tüm gezmelerimiz düğün, nişan ve taziye üzerineydi. herkes karısını çoluğunu çocuğunu alıp hafta sonu pikniğe giderken biz evdeydik ya da hiç tanımadığım birinin düğününde cenazesinde. ama evde olduğumuz her pazar kebap yapılırdı. bu babamın olmazsa olmazıydı isterse kar yağsın annem balkona çıkar üstünde montuyla kebap yapardı. umursamazlığı siz düşünün. neyse ki büyüdükçe bu görevi ben devraldım.
abimlerden birine kız bakılacak o ara, annem kendi oğlu gibi benimsediği abime kız bakıyor fellik fellik. 12 yaşına gelmişim annem hala halamlar ya da ablamlar olmadan bir yere çıkamıyor. gittikleri yerlerde beğendikleri bir kız oldu ve bin abim o kızı gördükten sonra bizden çıkmamaya başladı. bana, anneme bir ilgi bir ihtimam. her gün geliyor telefonla ayrı arıyor falan. kızı istedik ve aldık sonunda. çarşıya hep beraber nişan alışverişi yapmaya çıkmışlar. -
10.
0ben de o gün kırtasiyeden bir kitap almışım ilk ingilizce testlerimi çözücem zevkten uça uça kitap elimde geliyorum. baktım karşıdan bizim operasyon aracı göründü. ( reno 11 ) ne zaman kötü bişey olsa, kavga, dövüş, anlaşmazlık, hasta, ölüm kalım hep bu arabayla gideriz. ben dedim heh bizimkiler yine birbirini gagalamaya gidiyo. çünkü babamlar da bizim kadar çok kardeş ve durmadan dövüşürlerdi. baktım araba durdu, atla atla dedi. dedim amk oha bu sefer ben de geliyorum, birileri namımı duydu heralde forma şansı buldum. ama hastaneye girince anladım yine tanımadığım birini ziyarete geldiğimizi.
-
11.
0baba dedim kime geldik yine hayırdır ? "annen biraz rahatsızlanmış oğlm " dedi. tabi ilk başta anlam veremeyip ardardına sorular sordum annemin olduğu odaya gidene kadar ama babamın soğukkanlılığı sayesinde biraz sakinleşmiştim. annem kolunda serumlarla yatıyordu. ve tabi ki bir devlet hastanesinde. onca imkanın içinde burayı reva görmüşlerdi. konuşuyordu ama değişik birşeyler vardı. aşırı yorgun olmasını anlardım , araç trafiğine kapalı bir yerde bayılmış ve baya uğraşmışlar buraya yetiştirmek için. ben ne olduğunu anlamaya çalışırken doktor geldi ve elinde bir şeyle annemin ayaklarını dürtmeye başladı. böyle hissediyo musun diye sorduğunda ve annemin verdiği cevapla annemin felç olduğunu anladım. belden aşağısı tutmuyordu. geçecek mi dediğimde kimse net bir cevap veriyordu ama biliyordum geçmeyecekti.
-
12.
0dayım geldi şehir dışından ve baktı ki bizimkilerde iş yok, annemi özel hastaneye aldırdı. 1 hafta sonra taburcu olduk ama bir değişiklik yoktu. eş dost akraba bizim eve doluştu. 1 hafta 10 gün geçince de el ayak çekilip ananemle başbaşa kaldık. annemin her türlü ihtiyacını biz karşılıyorduk artık. yerinden bile kalkamıyordu çünkü, bunu söylerken hala içim acıyor ama altından almak zorunda kalıyorduk, ananem de tek başına gücü yetmediği için ben yardım ediyordum. bu duruma düşmek annem için çok büyük bir yıkımdı, bi tarafta annen bi tarafta oğlun bu işi yapıyor ve senin elinden birşey gelmiyor. üstüne üstlük babam hiç bir tedavi araştırmadan öylece eve girip çıkıyor, annanem ona yemek yetiştirmeye çalışıyor. dayım her gün telefonla arıyor ama uzaktan da bir yere kadar. size para gönderdim, babandan hayır yok gidin bir fizyoterapist tutun, işleri halledebilirsem ben de gelicem diyor. babam ise eve gelen fizyoterapistin cinsiyeti dışında hiçbirşeyle ilgili değil. bu adam neye istinaden geliyor, parasını kim veriyor sormuyor bile. ve ben içten içe bileniyorum, senin bininin peşinde gezerken oldu, hem bi taka faydan yok hem de arıza çıkarıyosun diye. ama umrunda değil her zamanki gibi.
-
13.
0fizyoterapistten sonra ben de ayaklarına masaj yapıyor biraz olsun yardımcı olmaya çalışıyordum. aradan 2 ay geçmiş ama hiçbirşey değişmemişti. beni okulda sebepsiz ağlama krizleri tutuyor, ders arasında bile eve gitmek yanında olmak istiyordum. masaj yapmak istiyordum, ne kadar çok yaparsam belki o kadar çabuk iyileşirdi. çünkü aksine inanmak istemiyordum. annemin bundan sonra benimle ilgili hiçbir olayda ayakta olamayacağını bilmek bile beni çıldırtıyordu. annem ise her geçen gün biraz daha hayattan bezmiş, biraz daha kendinden bezmiş bir ruh haline bürünüyordu. asıl çöküş buydu. o kendini bırakırsa iş işten geçecekti. ama bir gün öyle bir olay oldu ki ne kadar çökmüş görünse de aslında onun hayata 4 elle sarıldığını anladım.
-
14.
0ananemle alışverişe çıkmıştık, kapıcının karısını ve ev telefonunu da annemin yanına bıraktığımızdan içimiz rahattı. yine de işimizi çabuk halledip döndük. ama kapıya geldiğimizde evin anahtarını içeride unuttuğumuzu anladık. kapıyı çaldık doğal olarak. kapı açılmayınca canımız sıkıldı. kadın her neredeyse duymuyordu zili. abandıkça abandım zile, içerden ses gelmiyordu. dedim kesin bi takluk var tüp müp kesin bir takluk oldu içerde, panik yaptım. sonra da kapıyı yumruklamaya başladım, ama demir kapı amk. bi taraftan sesleniyorken bi an sessizlikte annemin sesini duydum, hem ağlıyo hem de vurma tamam diyordu. "geldim". "kadın evde yok gitti, ben tekim". içerde sadece annem vardı. babamsa şehir dışındaydı ve akşamdan önce gelmesine imkan yoktu. annemi sakinleştirmeye çalışıyorum ağlama noldu diyorum ama altıma sıçıyorum korkudan ne tak yeriz diye.
-
15.
0yarım saatlik bağırış çağırışın ardından kapı yarım yamalak açıldı arasında da annem. yattığı kanepeden kendini atıp sağ tarafıyla çeke çeke kapıya kadar gelmiş. neye uğradığımızı şaşırdık tabi hemen onu kaldırıp yerine koyduktan sonra kapıcının karısına hakettiği sıfatı verdim. huur. beni tanıyanlar çok şaşırmıştı ve annem için neler yapabileceğimi o gün öğrenmişlerdi, çünkü o zamana kadar kimseye terbiyesizlik yapmışlığım yok artı eşşoğlu eşşekten daha ağır bir küfürüm olduğunu düşünmüyolar. tabi o an için ebe gibmek şart olmuştu.
-
16.
0bir kaç gün sonra dayım geldi aniden. annem için hayatı kolaylaştıracak şeyler almış, benim masaj görevimi bir makineye devretmişti. hepimizi düşünmüştü sağolsun. ama düşünmekten de öte annemi getirmeye gelmişti. bu iş böyle olmayacak, seni almaya geldim, istanbulda en azından daha iyi tedavi olursun. annem ilk başta istemese de annanemin benle kalacağını duyunca kabul etti. ertesi gün okula gitmeyip annemi geçirmek için havaalanına gittik ve sedye aracıyla uçağa bindirdiler. o uçak kalkarken benim gözüme çoktan birşey kaçmıştı.
-
17.
0yoruldum lan gibleyen de yok benden bu kadar.
-
18.
0devam lan devam ...
3 aylık bir ayrılıktan sonra sedyeyle giden annem ağır aksak da olsa yürüyerek geldi. işte o gün anladım baba aslında nüfus cüzdanında yazan değil, sana dünyaları verebilenmiş. havalarda uçuyordum adeta, ikide bir alıp yürüyüşe çıkarıyodum annemi. yaşıtlarımın aksine onunla gezmekten zevk alıyor, hiç şikayet etmiyordum, koluma girip yürümesi için bildiğim tüm duaları etmişim nasıl şikayet edeyim ? ama yine masajlara devam, salmak yok öyle. ulan kadının yüzü tekrar gülüyor, hayata dönmüş resmen. ulan dayı daşşaklarını bir memleket yalasın nası bi adamsın sen ? -
19.
0tabi evlenme arifesinde olan ve nişanı ertelenen bin abim o 3 ay arada hiç aramayıp sormayıp o geldikten sonra ziyarete geldi, amaç tabi ki nişanı aradan çıkarmak ve o varoş huursuyla oynaşmasını resmileştirmek. arada üslup kayıyor kusura bakmayın, babadan oğula nesiller işte dayanamıyorum.
ve benim annem benim o iyi kalpli melek diyeceğim ama işin aslı safın önde gideni annem nişandan sonra düğün alışverişi için tekrar onlarla beraber ankaraya mobilya almaya gitti. ilk o gün küstüm anneme, ama vardık diye telefon edene kadar. düğünden sonra bi kere bile aramayacağını bildiğim bi adam için değmezdi ama anlamadı işte. bir süre sonra annanem de gidince tekrar ana oğul kaldık birbirimize. -
20.
0mevsimlerden kış yerde yarım metre kar. iki gün önce yağmış, temizlendiği yerlerde de buz var. annem yine yemek yetiştirme derdinde, babam her zamanki gibi giblemez hallerde. takdir aldım baba ! peki oğlum. peki ne amın oğlu ? sanki başımıza bir felaket gelmiş de kabullenir gibi "peki " ne ? bişey al şu 5. sınıfta söz verdiğin bigibleti al en azından. yok amk. ilk dönem bitmiş ben de tatilin verdiği rahatlıkla 5000 in 1 kasetlerimden birni koymuş cuvv cuvvv yardırıyorum. oğlumm hadi markete ! niye lan bu saatte ? babanın karnı acıkmış git ekmek al da gel. lan ne karnı amk saat 10 gitmem de gitmem. baktım olacak gibi değil bir hırsla çıktım ki evden ayaklarım yerden kesiliyor yürürken. bir kaç adım sonra ayaklar kalktı havaya amk. yere bir düştüm ki ayağımın üstüne. kırttt, ayak gitti. ananı gibim kıpırdayamıyorum vuruldum sanki. içime bişey çöktü amk, bi baktık mi altımda mazgal deliği ayağımı kırmışım. seke seke gitmeye çalışıyorum eve, annemden camdan beni gördü ağıtlar yakmaya başladı amk. ben çaktırmıyorum bişey yok diyorum ama basamıyorum üstüne. geldim eve oturdum ama zonk zonk zonk vuruyor amk. neyse dedim ben dayanamıycam artık hastaneye gidelim. babam her zamanki soğukkanlılığında yemeğim bitsin gideriz dedi amk, yerinden bile kalkmadan. o an evlatlık olduğumdan iyice şüphelenmeye başladım amk.
-
hakikimall vardi aga be
-
cok konusma wow girlcik
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 26 11 2024
-
ramstein nobete misin
-
kan bagisi yapmam aga
-
ulan birfoto atsan nolur
-
google yazinca cikmiyan sozlluk
-
bu sözlüğe nolmus yav offf
-
pümberte abim
-
29 11 2024 cumaya gelmiyenlerr
-
izmirde hala sobayla ısınanlar var
-
wow girl nude bir fotonu pm kutuma
-
abe ya abe yapay zekala iş yapacaz abey
-
erdoğan türk tarihinin en iyi lideridir
-
ekşi sözlük ele geçirilmiş lann
-
kadinlar niye içine alıyor
-
topal odlek ordek gezmeye gidiyor 26 11 2024
-
havalar sogudu iyice
-
26 kasım 2024
-
kucuk insanlarin derdi insanlar olur
-
philosophia24 memati yeni hesabi
-
you only live twice synopsis
-
nasıl senin fotonu elindne aldık ama
-
adamın biri doktora gitmiş doktor köye palyaço
-
casino royale synopsis
-
cüneyt arkın reenkarnasyonla yeniden
-
yapay zeka ve robotlar çalişir
-
zeytinburnulu memo
-
keşke kızların makatında da zar olsaydı
-
burun kivirdiniz inci 2015 donemi
- / 2